Yazımıza, ele alacağımız kitabın yazarını biraz tanıyarak başlıyoruz. Ohio Eyalet Üniversitesi tarih bölümünden mezun olan Genevieve Gornichec, Vikingler konusunda yaptığı çalışmalarla konu üzerinde uzmanlaşır. İskandinav mitleri ve İzlanda destanları üzerine yaptığı çalışmalar ise roman yazmak için yazarın ilhamı olur. Cadının Yüreği, Gornichec’in ilk romanıdır. Belki de bu nedenle yazar, aslında çok katmanlı bir hikayeyi oldukça sade, hatta bazı yerlerde modern denebilecek bir dil kullanarak anlatıyor. Bu özelliğiyle kitap okuyucuyu yormadan, İskandinav mitolojisinde önemli yere sahip pek çok olay ve karakterle ile tanıştırıyor. Bu özelliği ile mitoloji kitapları okumak isteyenler için güzel bir başlangıç kitabı olduğunu söyleyebiliriz.
“Derler ki, yaşlı bir cadı yaşarmış doğuda. Demirkoru’da ve bu cadı güneş ve ayı kovalayan kurtlar getirmiş dünyaya.
Derler ki, yaralı dudakları ve sivri dili olan bir adamı sevmiş, yüreğini ve daha fazlasını geri veren bir adamı.”
Hikayenin başında ana karakterimizle Gullveig ismiyle tanışıyoruz. “Kişinin bedenini terk ederek geleceği görmesine izin veren bir büyü olan” seid konusunda hünerli bir cadı olan Gullveig, bu özelliğiyle Aesir tanrılarının en yücesi olan Odin’in ilgisini çeker. Bir anlaşma yaparak Odin ile birlikte seid’i kullanan cadı, ona her şeyden çok istediği bilgiyi vermeyi reddederek Odin’i kızdırır. Bunun sonucunda Gullveig, üç kere yakılarak öldürülür ve kalbi çıkarılır. “Mızrağa geçirilmiş hâlde odun yığınının üzerinde dumanı tüten yüreğini” ardında bırakarak kaçan Gullveig, Odin’in ona ulaşmaması için Demirkoru ormanında saklanır. Hikayenin bu bölümü kısaca anlatılıyor ve kitabın daha ikinci sayfasının sonuna gelmeden bitiyor. Çünkü aslında birçok cadının masalı ateşe verilmesiyle biterken, Gullveig’in hikayesi daha yeni başlıyor.

“Tanrılarla olan ilişkin yüzünden kalbimi kıracaksın.” dedi kadın boğuk bir sesle.
“Kalbini kırmak mı? Asla.” dedi Loki hakarete uğramış bir tavırla.
“Sana onu geri veren bendim, unuttun mu?”
Hikayenin devamında cadı, “keder getiren” anlamındaki Angrboda ismiyle varlığını sürdürür. Kurnazlığın tanrısı olarak bilinen Loki, Angrboda’yı bulur ve yüreğini ona geri getirir. Güvensizlik ile başlayıp önce sevgiye, sonra da derin bir aşka dönüşen birliktelikleri sonucu üç çocukları olur: Hel, Fenrir ve Jormungundr. Hel, bedeninin bir yarısı canlıyken diğer yarısı çürümüş bir ceset olan, yarı canlı yarı ölü bir çocuktur. Jormungundr, zehirli dev bir yılan; Fenrir ise devasa bir kurttur. Sıra dışı varlıklar olan bu çocuklar özellikle kitabın sonunda gelişen olaylarda önemli rol oynayacaklar, Angrboda’nın hikaye boyunca vereceği bir çok kararda temel gerekçeyi oluşturacaklardır.

Hikayede Angrboda’nın gerçek dostlarından biri olarak gördüğümüz avcı Skadi, ona ailesini Odin’in her şeyi gören gözünden korumaya çalışırken yardım eder. Ancak tanrılar tarafından keşfedilmelerini engelleyemezler. Çocuklar bir gece Angrboda’nın evinden alınarak Asgard’a getirilirler. Jormungundr okyanusa fırlatırılırken, Hel yeraltı dünyası Niflheim’a atılır ve Ragnarok zamanına dek ölüler dünyasını yönetir. Fenrir ise zincirlenir. Buradan sonra karakterlerimizin attıkları her adım, onları İskandinav mitolojisinin kıyameti olarak da bilinen Ragnarok’a doğru iter.

“Çocuklarımı kaderlerinden kurtarabilecek kadar gözyaşı olsaydı, tüm alemleri ağlatırdım.” Angrboda
Gornichec, bir kadının gücünü kucaklayışını ve bir annenin çocuklarını kurtarmak için yapabileceklerini, kadınları ön plana çıkaran bir kurgu ile bize anlatıyor. Angrboda, İskandinav mitolojisinde pek fazla anılmayan ve ön planda olmayan bir karakterken, bu hikayede yılmayan güçlü bir kadın simgesi olarak merkezde bulunuyor. Çocukları, Loki ve Skadi ile olan karmaşık ilişkisi ve vermesi gereken tüm imkansız kararlar hikayenin bir nevi kalbini oluşturuyor.
Kitapta ana karakterlerin neredeyse tamamının kadın olduğunu görüyoruz. Loki, Thor ve Odin gibi daha tanınmış figürler ise yan karakterleri oluşturuyor. Hayatlarındaki erkekler için önemli olanın ötesinde kendi yaşamları, duyguları ve kişilikleri olan bu kadın karakterler arasında karmaşık ve güçlü ilişkiler kuran Gornichec, bu ilişkiler üzerinden pek çok konuda önemli yorumlarda bulunuyor.
Kitap yavaş başlayıp yavaş ilerlerken, ortalarda harika bir ivme kazanıyor ve okuyucuyu sona doğru heyecanla sürüklüyor. Kitabın sonu ise bizi tam anlamıyla hikayenin başlangıcına geri götürüyor ve tüm anlamı mükemmel bir şekilde kitabın adına veriyor; Cadının Yüreği.
Cadının Yüreği kitabıyla Genevieve Gornichec, Angrboda’ya hak ettiği ama asla alamadığı ilgiyi vererek efsaneyi bizlere yeniden anlatıyor.
Kaynakça
- Gornıchec, G. (2022). Cadının Yüreği. İstanbul: İthaki Yayınları
Kitabın sonuyla ilgili soru işaretlerim var, cadının kalbi neden yanmıyor onu kızına mı veriyor? Kurt oyuncağına işlediği rünler ne işe yarıyor? Odin ve lokinin tam planı neymiş? Madem bi plandı balderin ölmesi neden lokiyi mağaraya zincirlediler?
Fikirlerinizi merak ediyorum.