Çağdaşlaşma Yolunda Bir Kadın Ressam: Mihri Müşfik Hanım

Editör:
Esra Şahin
spot_img

Mihri Müşfik, 1886 yılında İstanbul’da doğmuştur. Babası Tıbbıye Nazırı Rasim Paşa’dır. Küçüklüğünden itibaren çeşitli sanatların derslerini alan Mihri Müşfik, resim sanatına olan tutkusu üzerine bu alana yönelir. Kişiliği ve zarafetiyle herkesi kendine hayran bırakan Müşfik, 1914 ressamlar kuşağı ile aynı dönemde yaşamış ve Türk kadın ressamların yetişmesine öncülük ederek eğitim alabilmeleri adına, Osmanlı İmparatorluğu döneminde kız sanat okulu olan İnas Sanayi Nefise Mektebi‘nin kurulmasına öncülük etmiştir. Hayatının önemli yıllarını yurt dışında geçiren Mihri Müşfik hakkında ve özellikle de yurtdışındaki eserleri hakkında ne yazık ki yeterli çalışma yoktur. Ayrıca Sultan Abdülmecid’in annesi Bezm-i Alem Sultan, Mihri Hanım’ın büyük halası olur. Sultan Abdülmecid’in eşi Verdicenan Kadınefendi ise Mihri Hanım’ın öz halasıdır.

Eserlerinde empresyonizm akımının etkisini gördüğümüz Mihri Müşfik, Osmanlı Ressamlar Cemiyeti’nin ilk kadın üyesidir. Eserlerinde genellikle natürmort; güçlü, eğitimli kadınların portrelerini yapan Mihri Müşfik, Mustafa Kemal Atatürk, Tevfik Fikret, Roosevelt Franklin gibi önemli tarihi kişiliklerin otoportrelerini yapmıştır. Eserlerinde kadın figürlere sıkça yer veren sanatçı, halktan kadın figürlerine çok az yer verir. Eserleri, II. Meşrutiyetin ilanı, Osmanlı’da yeni yeni başlayan modernleşme ve Batılılaşma sürecinde kültürel bir bağ kurulmasında oldukça önemli bir rol oynar.

ibrahim çallı, 1882- 1960, miri müşfik
İbrahim ÇallıMiri Müşfik 1882 1960

Mihri Müşfik, dönemin saray ressamı olan İtalyan sanatçı Fausto Zonaro’dan dersler aldı ve Zonaro’nun eserlerinden etkilendi. Zonaro’dan aldığı dersler onun resim sanatına olan tutkusunu daha da körüklemişti ve yurtdışına giderek orada eğitimine devam etmek istiyordu. Ancak yaşadığı dönemde kadınların yurtdışına giderek eğitim alması engelleniyor, toplum tarafından hoş karşılanmıyordu. Mihri Müşfik yine de toplumun hoşgörü ile karşılamadığı resim sanatı konusunda eğitim almaya kararlıydı.

Resim tutkusu onu İtalya’ya gitme kararını verdirdi ancak bu onun için oldukça zorlu bir yolculuk olacaktı. Toplumun ileri gelenlerinden bir aileye mensup olması ve hatrı sayılır dostlukları sayesinde kendisine dönemin Fransız elçisinin eşi Madam Barrer’in yardımıyla sahte pasaport çıkmayı başardı ve Galata’dan hareket eden bir İtalyan gemisi ile İtalya’ya gitti. Roma’ya giden Mihri Müşfik, burada bir süre Madam Barrer’in evinde misafir oldu ancak beklediği ortamı bulamayan sanatçı dönemin sanat başkenti olan Paris’e yerleşmeye karar verdi. Burada sanat çalışmalarına devam eden Mihri Müşfik, Selami Paşa’nın oğlu Müşfik Selami Bey ile tanıştı ve çift bir süre sonra hayatlarını birleştirme kararı aldılar. Bir süre sonra yurda döndüler ve ailelerinin anlaşamaması nedeniyle evliliklerinde sıkıntılar başlayınca ve ayrılmak durumunda kaldılar. Ancak Mihri Müşfik eşinin “Müşfik” ismini soyadı olarak kullanmaya devam etti ve ülkmizde de bu isimle tanındı.

1913-1922 yılları arasında İstanbul’da yaşayan Mihri Müşfik, yurda döndüğünde birçok yeniliğe imza atmıştır. Modernleşme hareketlerinin de hazırladığı zeminle yeniliklerin öncüsü olacaktır Mihri Müşfik.

Dâr’ül-muallimat ismiyle açılan kız öğretmen okulları, bu dönemde kadınların gidebileceği en yüksek okullardı. Mihri Müşfik, kadınların güzel sanatlar eğitimi almasını da istiyordu.  Kız öğrencilerin Sanayi Nefise Mektebi’nde eğitim alamamaları ve güzel sanatlar üzerine derslerin verildiği bir okulun olmaması oldukça üzüyordu. Bu konuda aldığı kararları ve fikirleri uygulamak için gerekli makamlar ile görüşmelerine başladı. Dönemin hatrı sayılır ailelerinden birine mensup olduğu için, dostlukları sayesinde çevresinde her zaman saygın bir kişiliğe sahipti.

13 Ekim 1914 yılında, İnas Sanayi-İ Nefise mektebinin açılmış olması kadınların yüksek öğrenim kurumlarına olan ihtiyacını karşılamıştı, İnas Sanay-i Nefise’den önceki kurumlar bu ihtiyacı karşılayamıyor, sadece dönemin saygın ailelerinin kızları yüksek eğitimlerine konaklarda devam edebiliyordu. Mihri Müşfik’in yoğun girişimleri neticesinde, İstanbul’da kadınlar için Güzel Sanatlar Fakültesi açılmıştı. Burada uzun zaman öğretmenlik yapan sanatçı, öğrencilerine tam zamanlı eğitim imkânı sağlamış, kız öğrencileriyle açık havada ders yapma olanağı bulmuş ve İstanbul Arkeoloji Müzesi’nden getirilen heykeller ile dersler vermişti. Diğer yandan, canlı model çalışmalarına devam edilmesi konusundaki sorunlar Mihri Müşfik’in özverili çalışmaları neticesinde çözülmüştü.

Naile Hanım Mihri Müşfik 1908 9

Mihri Müşfik eserlerinde İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin kurucularından Viyana Sefiri, İstanbul şehreminlerinden Ali Rıza Bey’in annesi Naile Hanım’ın resmini yapmıştır. Otoriter bir yüz ifadesi ile oturur vaziyette tasvir edilen Naile Hanım’ın, yılların verdiği yorgunluğa rağmen kazandığı otoritesi yüz hatlarından ve duruşundan anlaşılır bir şekilde Mihri Müşfik tarafından tasvir edilmiştir. Geçmiş ile şimdiki zaman unsurlarını bir arada kullanır sanatçı; geleneksel kıyafetler içinde oturan Naile Hanım elinde bir tesbih tutar vaziyettedir. Tesbih burada geçmişi sembolize eder. Naile Hanım’ın geleneksel kıyafetlerinin üzerine aldığı ceket ve rokoko tarzı süslemeler ise Batılılaşma’nın izlerini bizlere aktarır.

İlerleyen zamanlarda Osmanlı’daki politik nedenlerden dolayı Mihri Müşfik, İnas Sanay-i Nefise Mektebi’nde dört yıl kadar eğitim verdikten sonra, İtalya’ya gitmek zorunda kalır. İttihat ve Terakki Partisi’nden ileri gelenler tutuklanır. Mihri Müşfik de parti ileri gelenleri ile olan yakın dostlukları nedeniyle yurttan ayrılmak zorunda kalır. İtalya’dan sonra Amerika’ya geçer. Amerika’ya ne zaman geçtiği konusunda net bir bilgi mevcut değildir. Ancak 1928 yılında Amerika’da yaşadığını gazeteci Ahmet Emin Yalman aktarıyor. New York’ta sanatçı ile karşılaştığını, burada kişisel bir sergi açtığını, ayrıca geçimini kitap kapağı tasarımı yaparak sağladığı bilgilerini Yalman’dan öğreniyoruz.

Kendisini Amerikan sosyetesine ve sanat çevresine kabul ettiren sanatçı, kalan ömrünü burada geçirir. Hayatına dair geniş çapta, detaylı bilgi olmayan sanatçı hakkında kimi kaynaklar; Amerika’da bohem bir hayat yaşadığını, sanat uğruna yaptığı çalışmalardan pişman olduğunu yazar. Kimi kaynaklarda ise çalışmalarını devam ettirdiği ve sanatının orada kıymet gördüğü ve rahat bir hayatı olduğunu yazar. Sanat hayatı boyunca Mihri Müşfik’in, Türkiye’de 32, Fransa’da 23, İtalya’da 36 ve Amerika’da 60 eseri vardır.

Atatürk Mihri Müşfik1922

1954 yılında hayata veda eden sanatçı, şüphesiz dolu dolu bir sanat hayatı yaşamış ve birçok sanatçı kadına önderlik ederek, kadınların ülkemizde sanat eğitimi alabilmesine vesile olmuştur. Eserlerinde Modern Türkiye’nin izlerini yansıtan sanatçı ülkemizde hak ettiği kıymeti bulamamış kadın sanatçılar arasındadır. Birçok kadın sanatçının kaderini paylaşsa da Mihri Müşfik, hayallerinden vazgememiş ve kendisine biçilen kadere boyun eğmeyerek çağdaş resim sanatı tarihimize kıymetli eserler kazandırmış. Kendisi gibi güçlü kadınlardan ilham alarak modernleşme yolundaki ülkemizin sanatına yön vermiştir.

Kaynak

Şahin Karadal, M., Ressam Mihri Müşfik: Sanat ve Girişimcilik Üzerine Bir İrdeleme (2018), European Journal of Managerial Research (EUJMR), 2 (3), 75-86, from: https://dergipark.org.tr/tr/pub/eujmr/issue/40930/1261703

Yavuz, A., Modernleşme ve Çağdaş Sanatta Kültürel İletişimin İlk Türk Kadın Ressamı: Mihri Müşfik (2021), Namık Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu Dergisi, 3 (2), 7-18, from https://dergipark.org.tr/tr/pub/nkusbmyo/issue/65612/940106

https://www.idildergisi.com/makale/pdf/1613565061.pdf

Çaha, M., Türk Resminin Kadın Öncüsü: Mihri Müşfik, web.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Geyik: Türk Mitolojisinin Derinliklerindeki Ruhsal Rehber

Türk mitolojisinde geyik, doğa ile insan arasındaki ilişkiyi simgeler. Ruhsal yolculuk, rehberlik ve dönüşüm figürü olarak geçmişten günümüze derin bir anlam taşır.

Alıntının Hikâyesi: Livaneli’den Aşk, Travma ve Unutabilmek Üzerine

“Aşk, bir uçurum kıyısında gözü bağlı yürümektir.”

Müziğin Kalbinin Attığı O Yer: Royal Albert Hall

1871'de açılan Royal Albert Hall yıllar boyunca birçok sanat etkinliğine tanıklık etmiştir.

İngiliz İç Savaşı: Sebepleri ve Sonuçları

17. yüzyılda İngiltere'de yaşanan iç savaş, kısa bir süreliğine de olsa Cromwell liderliğinde askeri bir yönetimi meydana getirdi.

Anadolu Turnesi: Psikedelik Bir Yolculuğun Sosyolojik Yansımaları

Alternatif rock grubu Venus Music Peace Band'in Anadolu Turnesine dair bir belgesel incelemesi.

Magnum Fotoğrafçısı Elliott Erwitt: Sıradışı Perspektif

Magnum fotoğrafçılarının yeni yazısında Elliott Erwitt'in hayatına ve eserlerine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Ahmed Arif | Hasretinden Prangalar Eskittim

Söylenti Edebiyat editörleri, Altı Çizilenler serisinde bu ay, doğum gününde, şiirin aykırı sesi, toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden, Türk edebiyatının benzersiz şairi Ahmed Arif'e yer veriyor!