Realist olmasına rağmen fotorealizmin ustalarından biri olarak kabul edilen, yıllara göre kabul gören sanat akımları değişse de tarzına ve çizdiği çayırlara hep bağlı kalan ressam Andrew Wyeth‘in, en ünlü tablolarından biridir Christina’s World (Christina’nın Dünyası, 1948). Tabloyu incelemeden önce bu sanat eserinin yaratıcısı Andrew Wyeth kimdir, bir bakalım.
Andrew Newell Wyeth Kimdir?
Ünlü illüstratör Newell Convers Wyeth’in oğlu olan ressam Andrew Wyeth, 1917’de Pensilvanya’da dünyaya gelir. Sık sık hasta olması sebebiyle okula devam etmekte zorlanan, bu yüzden evde eğitim alan Wyeth, resme olan yeteneğinin erken fark edilmesi ve babasının desteğiyle küçük yaşlardan itibaren özellikle suluboya tekniğinde kendini geliştirmiştir.

1937 yılında New York Macbeth Galerisi’nde açtığı ilk kişisel sergisinde, Winslow Homer‘den etkilenerek yaptığı erken dönem çalışmalarının tamamı iki gün içinde satıldı. Yaz tatillerini kendisi gibi Maine kasabasında geçiren ve bir yıl sonra eşi olacak Betsy Merle James onu, 1939 yılında, yakın arkadaşı Christina Olson ile tanıştırmıştır. Christina Olson inceleyeceğimiz tablo için oldukça önemlidir. 1945 yılında, hem öğretmeni hem rehberi olan babası N.C. Wyeth’in bir kaza sonucu ölmesiyle, artık Andrew Wyeth’in eserleri daha sakin, hüzünlü, kasvetli bir havaya bürünür.

Üstelik Wyeth, babasının hiç portresini yapmadığını fark etmesiyle, tablolarında babasını anımsatacak detaylara sık sık yer verir. Örneğin, 1946 yılında yaptığı Winter (Kış) tablosundaki çorak tepe, babasını kaybettiği konuma çok yakındır. Ve Wyeth’in, buradaki tepeden aşağıya tek başına inmekte olan figürün yalnızlığıyla kendi yalnızlığını özdeşleştirdiği söylenir.
1950’li yıllarda soyut sanat, pop-art gibi akımlar revaçta olunca Wyeth’in eserleri güncelden kopuk olmakla eleştirilse de o, fotogerçekçilik etkisinde, kırsal ve gündelik yaşam çizmekteki devamlılığını sürdürmüştür. Üstelik fotogerçekçilik akımında, konunun fotoğrafı çekildikten sonra bu fotoğrafın resmi yapılırken, Wyeth fotoğrafla çalışmaz. Eserlerini, gerçek imgeleri gerçek mekanlarla birleştirerek tamamen hayal gücüyle yapar. Buna rağmen fotogerçekçiliğin öncülerinden sayılması, üslubundaki ustalığı gözler önüne serer.
“Çok hayal kurarım. Resim yapmadığım zaman aslında daha çok resmediyorum; bilinçaltımda.”
– Andrew Wyeth
1956 yılında Harvard Üniversitesi kendisine “Fahri Doktora” unvanı vermiş ve 1980 yılında ise Britanya Kraliyet Akademisi’ne seçilen yaşayan ilk Amerikalı sanatçı unvanına sahip olmuştur. 2009 yılında aramızdan ayrıldığında 91 yaşındadır.
Tablonun Başrolü: Christina Olson ve Ressam Andrew Wyeth
1939 yıllında Wyeth, eşi Betsy vasıtasıyla Bird Point olarak anılan bölgedeki eski bir çiftlikte, abisi Alvaro ile yaşayan Christina Olson ile tanışır.

Christina o zamanlar teşhis edilemeyen ve çevresinin korkarak kendisinden uzak durmasına sebep olan bir kas hastalığına sahiptir. Christina Olson’un yürüme bozukluğu 1896’da, o henüz 3 yaşındayken, ailesi tarafından fark edilmiştir. 30 yaşına geldiğinde artık yürümesi mümkün olmayınca, tekerlekli sandalyeye bağımlı kalmayı reddetmiş ve ellerinin üstünde sürünerek bir şekilde kişisel özgürlüğünü korumuştur. Zaten oldukça cana yakın, hastalığına rağmen yaşama tutunan ve kimsenin kendisi için üzülmesine izin vermeyen bir karakterdir Christina ve onun dik duruşu Andrew’i çok etkiler. Böylece aralarında yıllar sürecek bir dostluk başlar. Öyle ki ilerleyen zamanlarda Andrew, bu çiftlik evinin üst katını kendisi için bir atölyeye çevirir ve yaklaşık yirmi yıl boyunca vaktinin çoğunu burada geçirir. Sanatçının, sadece Olson ailesinin gündelik hayatına dair yaptığı üç yüzden fazla eseri bulunmaktadır.

Şimdi, Andrew Wyeth’e ilham olan, yakın dostu Christina’ya ait dünyaya bir yolculuğa çıkıyoruz.
Tablo Okuması: Christina’nın Dünyası

Wyeth, kız kardeşinin eşi ressam Peter Hurd‘den öğrendiği ve eski bir yağlı boya tekniği olan Tempera tekniğiyle yaptığı Christina’s World eserinde, genele bakıldığında sade ve minimalist; dikkatli incelendiğinde ise oldukça detaylı bir görsel şölen sunar. Resimde ilk dikkat çeken, hemen önümüzde yerde duran ve ne yaptığı anlaşılmayan genç bir kadındır. Resmin ilham kaynağı olan Christina Olson, bu resim yapıldığında 55 yaşındadır ancak Wyeth, model olarak eşi Betsy’yi kullandığından tabloda genç ve vücudu düzgün bir kadın görülür. Wyeth, Christina’yı bahçede sürünerek yaban mersini toplarken gördüğünde bu tabloyu kafasında şekillendirmeye başlar ve hemen işe koyulur.

Figüre yakından bakıldığında, kollarındaki zayıflık ve el eklemlerindeki boğumlar dikkat çeker. Wyeth, birçok resminde kullandığı tonların aksine, figürün elbisesini soluk pembe resmetmiştir ve bununla ilgili “Acımasız bir çizmenin üzerine bastığı bir ıstakoz kabuğu gibi.. Ancak ıstakoz ölmedi, sürünerek kabuğunu arkasından sürükledi. Ve bu yaşam mücadelesini kazandı.” ifadesini kullanmıştır. Christina’nın duruşu ilk etapta yerde uzanıyormuş gibi görünse de duruşundaki rahatsızlık hemen fark edilir. Parmaklarını ilerlemeye çalışır gibi toprağa kenetlemiştir. Ve gözlerimiz onun baktığı alana, resmin sağ köşesine kayar. Burası Wyeth’in de yıllarını geçirdiği Olson ailesinin çiftlik evidir. Tepenin eğiminden kaynaklı olarak gözümüz evden, sol taraftaki ahıra doğru kayar. Hemen ahırın sol tarafında başlayan kesik otlar ise bizi başladığımız noktaya, Christina’ya döndürür. Ve artık resimdeki detaylar, göz önündedir.

Rüzgarda savrulan saçları ve başının tepe noktasındaki açıklık dahi detaylıca tasvir edilmiş, çayırda bulunan tüm otlar tek tek çizilmiştir.

Uzaktan baktığımızda çok da dikkat çekmeyen ayak bilekleri, yine Christina’nın hastalığını anlatır şekilde incedir. Ancak bu güçsüz kol ve bacaklara rağmen figürün doğrulmaya çalışır gibi duruşu bile ressamın onun iç dünyasından, mücadelesinden, boyun eğmeyişinden ne kadar etkilendiğinin dışa vurumu gibidir. Wyeth’in, sanat dünyasında yankı uyandırıp zengin sanatçılar arasında sayılmaya başlanmasının ardından, Olson ailesine birçok hediye teklif etmesine rağmen Christina tarafından tüm bu hediyelerin reddedilmesi de ressamın düşüncelerini destekler niteliktedir.
Christina’nın Dünyası, 1949 yılında New York’ta bulunan Modern Sanat Müzesi (MoMA) tarafından satın alınmıştır. Christina 1968 yılında hayata veda etmiş, evinin arazisine gömülmüştür. Bu eski çiftlik evi Christina’nın ölümüyle terk edilince, Wyeth’in uğraşları sonucunda ev, Farnsworth Sanat Müzesi’ne bağışlanmıştır. 16 Ocak 2009’da Andrew Wyeth, uykusunda hayata gözlerini yumduktan sonra tek arzusu gerçek olmuş, Christina’nın yakınına gömülmüştür.
Hikayesi bilinmediğinde düştüğü, yardım beklediği veya acı çektiği düşünülen bu figür, ressamın hayata karşı duruşuna hayran olduğu Christina’dır. Ve elbette çaresizliği ve umutsuzluğu değil; mücadeleyi ve her şeye rağmen ilerleyişi sembolize etmektedir. Zaten Andrew Wyeth, Christina’nın Dünyası’nı, “Fiziksel olarak sınırlı olsa da, manevi olarak sınırlandırılamaz bir dünya” olarak nitelendirerek, tablonun tüm hikayesini bize anlatmıştır aslında.
Kaynak
http://masadergi.com
https://www.gzt.com
https://gallerymak.com/tr
https://www.moma.org
https://www.gzt.com
https://moscsp.ru/tr