Cinsiyetçiliğe Mizahla Savaş Açmış Bir Kitap: Feminist Dövüş Kulübü

spot_img

 ? Bu yazı Selene Cabalar tarafından editörün seçimi arasına girdi ?

Feminist Dövüş Kulübü, 2016’da yayımlanan ve Jessica Bennett tarafından mizahi bir dille, kişisel deneyimleri bilimsel çalışmalarla harmanlayarak anlatılan, kadınlara iş yerinde cinsiyetçilikle nasıl mücadele edecekleri konusunda rehberlik eden bir kitap. Fakat bir dövüş kulübü olarak şiddeti ve dövüşü barındırmıyor. Aslında kadınların, sırf kadın oldukları için gördükleri mağduriyeti en ince ayrıntısına kadar anlatan bir eser. İçerisindeki başlıklarına bakarak herkesin en az bir kere “Evet, ben de bunu yaşamıştım!” diyeceğinizi düşünüyoruz.

Çalışırken gördükleri cinsiyetçi tavırlar yüzünden öfkelenen ve bunu birbirlerine anlatırken  patriarkal zihniyete savaş açan bir grup kadın yakın arkadaşın, mizahla harmanlanmış öyküsünü anlatan kitap, yazılma amacını daha ilk sayfalarda açıkça şöyle dile getirmiştir: “FDK neyi amaçlıyor? Daha fazla kadın devlet başkanı; daha fazla kadın bilimci, mühendis, gece yarısı yayınlanan talk show sunucusu ve yapımcı; yalnızca beyaz tenli kadınlar da değil, her ırktan ve daha fazla kadın istiyoruz.

Mizahi dil, en başta konuyu ciddiyetle işleyebilecek ve somut önerilerde bulunabilecek mi diye sorgulamalara sebep olsa da sonrasında o başlıkları rahat rahat okumanıza yardımcı oluyor. Hem kadınların kendi kendini nasıl sabote ettiği hem de iş yerinde karşılaşılan cinsiyetçilik biçimleri ve onlarla nasıl mücadele edilebileceği zeki esprilerle anlatılmış. Yazar ayrıca eserini kendi başına gelenlerden ve meslektaşlarının başına gelenlerden esinlenerek yazmış.

Kitabın üslubu yazarın kendi tanımıyla hafif. Gerçekten de içerik olarak görseller, resimler, çeşitli eğlenceli grafiklerle donatılmış olan kitabı okuması son derece kolay ve akıcı. Ancak temeli hiç de “hafif” değil. Kitapta çeşitli prototipler ele alınıyor. Bunların ne yollarla kadınlara eril baskı uyguladığını ve kadınların da onlara nasıl karşı koyması gerektiğini söylüyor. İçerik kızgın bir anlatıma sahip; dili sertleşebiliyor ancak çoğu yerde vurgulanarak bundan bahsediliyor: Bunlara kızın, tepkinizi gösterin ve sessiz kalmayın, kadın olduğunuz için geri planda olmayın ve asla böyle düşünmeyin.

Yazar bunun dışında kadınlara, iş yerinde oldukça başarılı olan bir erkek arkadaşının davranışlarını gözlemleyerek bir takım tavsiyelerde de bulunuyor. İncelediğinizde bunların oldukça pragmatik tavsiyeler olduğunu görüyorsunuz: Örneğin: ‘Bir şeyden emin olmadığınızda bile sesinizi biliyormuş gibi ayarlayarak konuşmalısınız yoksa işinizi bilmediğini düşünürler’ önerisi gibi. Ayrıca, iş arayan kadınların neredeyse yüzde yüze yakın kendilerine uygun buldukları işlere başvurmaları ve erkekler için bu oranın yüzde altmışa kadar düşmesi gibi çeşitli toplumsal araştırmayı da ele alıyor. Erkeklerin iş yerlerinde başarılı olmalarının kendilerine duydukları öz saygı ile birebir orantılı olduğundan ancak kadınlarda özgüvenin çok düşük olduğundan bahsediyor. Bunun da kadınların az olan öz saygılarının beraber çalıştıkları erkekler tarafından da yerle bir edildiğinden dolayı olabileceği belirtiliyor.

Bunun dışında kitap kadınların, kadınları desteklemesi gerektiğini de çokça defa dile getiriyor ve kendimize de düşünmek için pay bırakmamızı sağlıyor.

Hepimiz, gerçekten de hepimiz özümüzde biraz cinsiyetçiyiz (hatta ırkçıyız da).Uzmanlar bunu “bilinçsiz önyargı” olarak adlandırıyor ve bilişsel kısa yolların sonucu olan bu ön yargılar hepimizde var. İyi haber: İçimizdeki cinsiyetçi yanı fark edersek kontrol altına da alabiliriz. O yüzden, bir dahakine hırslı bir kadın sizi gıcık ettiğinde kendinize şunu sorun: Aynısını bir erkek yapsaydı aynı tepkiyi verir miydim?”

Kadın dayanışmasının geçmişini ve tarihsel gerçekliklerini anlatan diğer eserlere kıyasla içeriği çok farklı. Ofis ortamında maruz kalınan üstü kapalı cinsiyetçi tavırlara dair nükteli ve bir o kadar da isabetli tespitlerde bulunan yarı kılavuz, yarı manifesto niteliğindeki bu kitaptan hem kariyer tavsiyeleri alacak hem de kadınların iş hayatındaki yerini pekiştirmeye yardım edeceksiniz. Feminizmin iş ortamında uygulamalı olarak nasıl kullanılması gerektiğini anlatan yeni nesil bir eser olan kitabı okumaktan keyif alacağınızı düşünüyoruz.

Keyifli okumalar.

spot_img
Gizem Coşkun
Gizem Coşkun
"En karanlık an şafak sökmeden önceki andır"

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Alıntının Hikâyesi: Livaneli’den Aşk, Travma ve Unutabilmek Üzerine

“Aşk, bir uçurum kıyısında gözü bağlı yürümektir.”

Müziğin Kalbinin Attığı O Yer: Royal Albert Hall

1871'de açılan Royal Albert Hall yıllar boyunca birçok sanat etkinliğine tanıklık etmiştir.

İngiliz İç Savaşı: Sebepleri ve Sonuçları

17. yüzyılda İngiltere'de yaşanan iç savaş, kısa bir süreliğine de olsa Cromwell liderliğinde askeri bir yönetimi meydana getirdi.

Anadolu Turnesi: Psikedelik Bir Yolculuğun Sosyolojik Yansımaları

Alternatif rock grubu Venus Music Peace Band'in Anadolu Turnesine dair bir belgesel incelemesi.

Magnum Fotoğrafçısı Elliott Erwitt: Sıradışı Perspektif

Magnum fotoğrafçılarının yeni yazısında Elliott Erwitt'in hayatına ve eserlerine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Ahmed Arif | Hasretinden Prangalar Eskittim

Söylenti Edebiyat editörleri, Altı Çizilenler serisinde bu ay, doğum gününde, şiirin aykırı sesi, toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden, Türk edebiyatının benzersiz şairi Ahmed Arif'e yer veriyor!

Orta Çağ Avrupası’nda Evlilik, Boşanma ve Eğlence Kültürü

"Ben senin için yaşamayı göze aldım" diyenleriniz varsa, itinayla "Sıkıysa Orta Çağ'da yaşasana" diyebilirsiniz çünkü bu çağda yaşamak sanıldığından çok daha zor.