Cruella filmi 2021 yapımı, yönetmenliğini Craig Gillespie’nin yaptığı, popüler kültürün ürünü filmlerden biridir. Son dönemlerde tanınmış kötü karakterleri solo filmlerde görmek sıklaştı. Bu alanda The Joker’in hakkında fazlasıyla konuşturması yapımcıları da harekete geçirdi. Cruella da o filmlerden… Çekimleri başladığından beri merakla beklenen filmlerden biriydi. Peki film ana akım izleyicisini memnun etti mi?
Film Cruella’nın çocukluğuyla başlar. Nasıl doğdu, büyüdü, başına ne geldi hepsini izleriz. Hikayeyi direkt onun ağzından dinleriz. Sorunlu çocukluğu, okuldan atılması, farklı görünüşünden dolayı dikkat çekmesi…
Annesi henüz Cruella çocukken uçurumdan düşer ve ölür. Sokaklarda kalan Cruella, onun gibi kimsesiz iki çocukla kurduğu arkadaşlık sayesinde yalnız büyümekten kurtulur. Aslında o Estella’dır; yani uslu bir kız olduğu zamanlarda…
Büyümesine tanık olmuyoruz, ama hırsızlık yaparak yaşamaya çalışan üç çocuğun nasıl büyüdüğünü aşağı yukarı tahmin edebiliyoruz. Estella büyürken hep moda tasarımcısı olma hayali vardır. Bir gün ”Liberty” adlı bir moda evinde temizlikçi olarak işe başlar. Tasarımcı olabilmek için fırsat kollar, ama patronu o şansı asla vermez. Bir gece çalışması gerekirken, o sarhoş olup çalıştığı mağazanın vitrin tasarımını yapar. Bu tasarımı tesadüfen ”Baroniçe” görür ve Estella’yı yanına alır. Artık moda dünyasının kraliçesi için çalışacaktır. Baroniçe duygusuz bir kadındır. Öyle ki, Estella’nın elini kestiğinde kendisini kötü hissetmek yerine, kızın kolundaki kanı göstererek ”bana bu kırmızıdan bulun!” diye talepte bulunur. Şeytan Marka Giyer’deki Miranda’yı mumla aratan bir karakterdir. Dış görünüşüne fazlasıyla özenecek kadar bakımlı, ama yediği yemeğin kabını dışarı atacak kadar dünyayı umursamayan biridir. Hayatta en önemli şey kendisidir.
Estella, burada çalışırken annesinin ölümünün perde arkasını öğrenir. Annesinin öldüğü gün kaybettiği kolyesini Baroniçe’nin boynunda görür ve kolyeyi geri almak için plan yaparlar. Siyah-beyaz temalı bir davet verilir. Estella maskesini bir kenara bırakıp, davete Cruella olarak katılır ve belki de filmin en hatırlanacak sahnelerinden biri gerçekleşir. Üstündeki beyaz pelerini ateşe vererek altından kırmızı elbiseli, siyah beyaz saçlı Cruella çıkar. Dikkat çekici bir giriş yapmıştır, Baroniçe’nin ilgisini çekmiştir ve aynı gece annesinin asıl katilini öğrenir. Kolyeyi yine alamamıştır, çünkü Baroniçe’nin çok kıymet verdiği üç adet dalmaçya cinsi köpeklerinden biri kolyeyi yutmuştur. Köpekleri kaçırırlar. İlerleyen sahnelerde yeni bir sır daha ortaya çıkar. Estella’yı tamamen yok edip yerine Cruella’yı kalıcı olarak bırakacak bir sır…
Ne diyor Cruella: ”Kaderin beş aşaması olduğunu söylerler: İnkar, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme. Ben bir aşama daha ekledim: İntikam.”
İntikam arayışı içindeki kötüyü uyandırdı. Peki Estella’dan eser kaldı mı?
Orijinal filmdeki Cruella’nın dalmaçyalılardan kürk yapmayı istediğini biliyoruz. Bu hikayede anlatılan Cruella’nın yaşadıkları sonucunda köpeklerden kürk yapmak istemesi mümkün değil, zaten filmin bir yerinde buna gönderme yapılmıştı. Cruella’nın köpek katili olmadığını vurgulamak istemişler. Bunu yaparken de ters köşe bir kurgu söz konusu. Sonuçta karakterin özünde böyle bir istek yatıyorsa, bunu duyarlı davranmak adına değiştirmemelisin. Hayvanların katledilmesine hepimiz karşıyız, ama bu sadece kurmaca bir film.
Baroniçe’nin gittiği her defilede, galada ortaya çıkıp, harika tasarlanmış kıyafetlerle bütün ilgiyi üstüne çekip Baroniçe’yi gölgede bırakarak yıldızlaşmayı başarıyor. Cruella Baroniçe’yi gölgede bırakırken; Emma Thompson da Emma Stone’u gölgede bırakıyor.
Emma Stone Oscar almış, başarılı bir oyuncu, ancak oynadığı karakter filme ismini vermesine rağmen, yine Oscar almış bir Emma Thompson ışığının altında ezilmiş.
Estella’dan Cruella’ya geçiş çok hızlı olmuş. Bu kadar hızlı kötü biri olmak pek mümkün değil. İnsanın karakteri bir gecede değişmez. Kaldı ki nefret ettiği Baroniçe’den farkı olmayan bir insana dönüşmesi de olağan gelmiyor. Çünkü kimse nefret ettiği kişiye benzemek istemez. Buna rağmen Baroniçe’nin daha genç olan bir kopyası gibi, ses tonu dahil onun kabalığından feyz almış birine dönüşüyor. Adeta Çakma Baroniçe!
Emma Thompson’ın oynadığı Baroniçe karakteri fazlasıyla karikatürize edilmiş bir karakter. Kimse böylesine saf kötü olamaz. Bu kadar duygusuz bir karakter ancak karikatürize edilmiştir.
Emma Stone ve Emma Thompson’ın başrollerini paylaştığı film, her şeyiyle ana akım sinemanın bir örneğidir. Filmin hikayesel sorunları mevcut. Yani bu filmden bir Joker çıkmasını bekliyorsanız, çok fazla şey bekliyorsunuz diyebiliriz. Ünlü oyuncuların varlığıyla kurtarılamayan iki saatlik vasat bir senaryo, ama görsel ve oyunculuk açısından kuvvetli bir film olarak değerlendirebiliriz.
Ve Cruella’dan bir sözle bitirelim:
”Ben Cruella’yım! Doğuştan zeki, doğuştan kötü. Az biraz da deli. Baroniçe gibi değilim ben! Ondan daha iyiyim.”