Tek parti rejimini milli birliğin olmazsa olmazı görerek idealleştiren, halka rağmen halk için çalışmayı gaye edinen ve sertlik yanlısı tutumundan dolayı olağanüstü durumların aranan adamı olan Recep Peker; Türk siyasetinin tartışmalı figürlerinden biridir. Kimine göre “faşist” rejimin ateşli bir savunucusu, kimine göreyse Atatürk ilkelerine yürekten bağlı bir milliyetçidir.
Recep Peker ,farklı dönemlerde farklı görevler üstlenerek genç Türkiye Cumhuriyetini şekillendiren isimlerden biri oldu. Sırasıyla; TBMM Genel Sekreterliği, Kütahya Milletvekilliği, Halk Fırkası Katip Üyeliği, Hakimiyet-i Milliye gazetesi başyazarlığı, Dahiliye Vekilliği, Müdafaa-i Milliye Vekilliği, Nafia Vekilliği ve Cumhuriyet Halk Fırkası Meclis Grubu Başkan Vekilliği görevlerini üstlendi.
Halk Fırkası Öncesi Hayatı

Recep Peker, 5 Şubat 1889’da İstanbul’da doğdu. İlk öğrenimini 1898’de Kocamustafapaşa İptidai Mektebi’nde, orta öğrenimini 1901’de Kocamustafapaşa Askerî Rüştiyesi’nde, liseyi ise 1904’te Kuleli Askeri İdadisi’nde tamamladı. Aynı yıl Harbiye Mektebi’ne kaydoldu ve 7 Eylül 1907’de Piyade Teğmen rütbesi ile mezun oldu.
15 Ocak 1910’da Yemen’e gitti ve buradaki savaşlara katıldı. 14 Nisan 1911’de Üsteğmenliğe terfi ettirildi. Balkan Savaşları sırasında Manastır ve Yanya muharebelerine katıldı. Balkan yenilgisinin ardından İstanbul’a döndü. 24 Kasım 1913’te Erkân-ı Harbiye Mektebi’nin ikinci sınıfında öğrenimine devam etti. Üçüncü sınıftayken başlayan I. Dünya Savaşı nedeniyle 3’üncü Ordu’ya atandı. 26 Aralık 1914’te yüzbaşı oldu. Katıldığı savaşlar sebebiyle ara verdiği öğrenimine devam ederek 9 Eylül 1919’da birincilikle mezun oldu. Ardından sırasıyla Harp Tarihi öğretmen yardımcılığına ve 20. Kolordu’ya atandı.
4 Şubat 1920’de Millî Mücadele‘ye katıldı. Mustafa Kemal Paşa’nın Ziraat Mektebi’ndeki karargâhının en aktif kurmayı oydu. Heyet-i Temsiliye’de Yazı İşleri ile görevlendirildi. Bu görevini TBMM’nin açılışına kadar sürdürdü. 23 Nisan 1920’de TBMM İdare Amirliğine atandı. 30 Haziran 1920’den başlayarak Sakarya Savaşı’na kadar bu görevine ek olarak Genel Kurmay İkinci Şube Müdürlüğü görevini yürüttü. 10 Ekim 1920’de binbaşılığa terfi etti.
TBMM’nin II. Dönem seçimlerine katıldı. 12 Temmuz 1923’te yapılan seçimde Kütahya’dan milletvekili oldu. 11 Ağustos’ta Meclis’e katıldı. Yasama görevini II. dönemden başlayarak VIII. Döneme kadar Kütahya milletvekili, VIII dönemden yaşamının sonuna kadar da İstanbul milletvekili olarak sürdüren Recep Peker, Hakimiyet-i Milliye gazetesinin başyazarlığını da üstlendi.
Cumhuriyet Halk Fırkası Dönemi

Türkiye Devleti’nin ilk siyasi partisi olan Halk Partisi’nin kurucuları arasında yer aldı ve 11 Eylül 1923’te Halk Partisi Genel Sekreterliğine seçildi. Bu tarihten sonra partiyi adeta evi gibi görecek olan Peker, partinin kuruluş dilekçesini de Mustafa Kemal Paşa ile birlikte imzaladı. Partinin ismine “Cumhuriyet” kelimesinin eklenmesini öngören kişi de yine kendisiydi. Öneri 10 Kasım 1924’te onaylandı. Peker, 21 Mayıs 1924’te 2. İsmet Paşa kabinesinde Maliye Vekilliğine seçildi.
Fethi Bey kabinesinde Dahiliye Vekilliği görevini üstlendi. Büyükşehirlerin belediye başkanlarının merkezden atanması görüşü nedeniyle Başbakanla anlaşmazlığa düştü. 5 Ocak 1925’te Dahiliye Vekilliği görevinden istifa etti. Fethi Bey kabinesinin çekilmesi üzerine 3 Mart 1925’te kurulan İsmet Paşa kabinesinde Müdafaa-i Milliye Vekilliğine getirildi.
Takrir-i Sükûn Kanunu’nun ateşli savunucuları arasında yer aldı. İstiklâl Mahkemelerinin yetkilerini eleştiren muhalefete sert yanıtlar verdi. Peker her zaman inkılapların ve inkılapların uygulayıcısı olarak gördüğü Cumhuriyet Halk Fırkası‘nın sert ve güçlü bir savunucusu oldu. Muhalefete karşı tutumu genelde çok net ve sert olduğu için sıklıkla eleştirildi.
Peker, yurt gezilerinde Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa’ya eşlik ederdi. Gezi programının düzenlenmesinden tutun da gezi bitimindeki açıklamalara kadar hep ön planda ve aktif olduğu roller üstlendi. Halkla yapılan toplantıları bizzat yönetti. 9 Mart 1931’de CHP Genel Sekreterliğine seçildi.
7 Eylül 1931’de Maarif Vekâleti tarafından yayınlanan Vatandaş İçin Medeni Bilgiler kitabının bazı bölümlerini kaleme aldı. “Halka bizzat halk tarafından inkılâp terbiyesi vermeyi” gaye edindi. Mustafa Kemal Paşa’nın isteği üzerine 1934 yılından itibaren İstanbul Üniversitesi bünyesinde kurulan İnkılâp Tarihi Enstitüsü’nde ve Ankara İnkılâp Kürsüsü’nde İnkılap Tarihi dersleri verdi.
1935’te Başbakan İsmet İnönü’nün isteği üzerine İtalya ve Almanya’ya seyahatler yaparak buradaki parti tüzüklerini inceledi ve CHP için bir program ve tüzük örneği hazırladı. Fakat o dönem incelemeleri tek partili totaliter idarelerde uygulanabilir olduğundan dolayı Mustafa Kemal Atatürk tarafından reddedildi. 15 Haziran 1936’da CHP Genel Sekreterliği görevinden ayrıldı ve bu tarihten sonra partide aktif rol almadı.
9 Temmuz 1942’de kurulan I. Saraçoğlu Kabinesi’nde Dahiliye Vekilliği görevini üstlendi. 21 Temmuz 1946 seçimlerinde İstanbul milletvekili oldu. 7 Ağustos 1946’da yeni kabineyi kurmakla görevlendirildi. Sağlık durumunun bozulması sebebiyle 10 Eylül 1947’de Başbakanlık görevinden ayrıldı. 1948’de ise adeta kendisinin bir parçası haline gelen Cumhuriyet Halk Partisi’nden ve siyasal yaşamdan tamamen çekildi. Rahatsızlığı devam edince İsviçre’ye gitti fakat İstanbul’a dönüşünde de sağlık sorunları devam etti. Recep Peker, 2 Nisan 1950’de İstanbul’da vefat etti.
Üçüncü Adam: Recep Peker

Şevket Süreyya Aydemir nasıl ki Tek Adam ve İkinci Adam serilerinde Atatürk ile İnönü‘yü anlatıyorsa üçüncü adamın Recep Peker olacağını söylemek abartılı olmaz. Kurucu kadrolar içinde Peker; yürekten bağlı olduğu partisinin kurul kararlarının anayasadan dahi üstün olduğunu ve devletten önce geldiğini açıkça savunmuştur. Aynı zamanda İnkılapçılık ilkesini devletin varoluş ve süreklilik kaynağı olarak görmüş ve Kemalizm’in ilkelerini “Altı Ok” ile sembolize etmiştir. Bununla birlikte İlkelerin tanımlanmasında da etkin rol oynamıştır. İnkılâp Tarihi dersleri vermesinin yanında okul programlarına da bu dersin alınmasını sağlamıştır. Yine cumhuriyetin önemli atılımlarından halkevlerinin yaygınlaştırılmasında da etkili olmuştur.

Atatürk; tek parti rejimini bir geçiş basamağı olarak görürken Peker, bunu idealleştirmiş ve en ufak bir yumuşamanın inkılapları olumsuz etkileyeceğine inanmıştır. Bu yüzden sert ve baskıcı bir idareyi inkılapların ve devletin devamlılığı için elzem görmüştür. Bu; muhalefete olan tavrına da doğrudan yansımıştır, temel meselelere dair muhalefeti düşmanca bir hareket olarak algılamıştır.
Özgürlüğün disipline edilmesi gerektiğini düşünmüş, aksi halinin kendi kendini yok eden bir forma evirileceğini savunmuştur. Cumhuriyete ve inkılapçılığa olan inancı güçlü olsa da bunu gerektiğinde müdahale edilebilir görmüştür. Bu müdahaleciliği devlet – parti ikilemini de etkileyerek ikisinin temel prensiplerini eşitlemeye gayret etmiştir. Parti, Peker için devletin bir üst kurumudur da diyebiliriz.
Özetle; sertlik yanlısı anlayışından dolayı olağanüstü hallerde aranan kişi oldu. İnkılapların ateşli savunucusu olan Peker, çok partili hayata geçiş döneminde siyasetten uzaklaştı ve 1950 yılında erken Cumhuriyet döneminde iz bırakan bir siyasetçi olarak aramızdan ayrıldı.
Kaynakça:
Kıdıș, Osman. Atatürk Döneminde Recep Peker. 2006, İnönü Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, lisans tezi.
“Mehmet Recep Peker (1889-1950).” Atatürk Ansiklopedisi, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı, 2025, Web.
“Mehmet Recep Peker (1889-1950).” Millî Savunma Bakanlığı, T.C. Millî Savunma Bakanlığı, Web.
Kapak Görseli: Canva