Birçok mesleğe kıyasla genç yaşta başarıyı yakalaması en zor mesleklerden birisi hiç şüphesiz yönetmenlik olsa gerek. Teorik eğitimin yanı sıra yıllar boyunca sahada edinilmesi gereken tecrübe olmazsa olmazdır. Kendi yazıp yönettiği La La Land ile henüz 32 yaşında En İyi Yönetmen Oscar’ını alan Damien Chazelle bu ödülü kazanan en genç yönetmen ünvanını aldı. Müzikal filmleri denince akla gelen ilk isimlerden biri haline gelen başarılı yönetmen Chazelle, Hollywood’un zirvesine giden zorlu basamakları nasıl bu kadar çabuk tırmandı? Gelin birlikte inceleyelim.
Bilgisayar profesörü bir baba ve orta çağ öğretmeni bir annenin oğlu olarak akademik anlamda çıtanın yüksek olduğu bir ortamda yetişen Chazelle, ailesindeki sanatsal açığı kapatmak adına gönderilmiş bir lütuf gibiydi. Lise yıllarında müziğe ilgi duyarak uzun çalışmalar sonrası caz bateristliğine yöneldi. Sonunun Whiplash filmindeki ana karakterimiz Andrew gibi olacağını görmüş olsa gerek; fazla geç kalmadan bu alandan bir başka tutkusu sinemaya geçiş yaptı. Sinema tutkusu onu Harvard Üniversitesi’nde Film Yapımı okumaya yöneltti.
Üniversite yıllarında Chazelle’in oda arkadaşı Justin Hurwitz ile birlikte çektikleri bitirme ödevleri Guy and Madeline on Park Bench filmi aslında birlikte yürüyecekleri başarı yolunun ilk adımıydı. İkili Chazelle’in kariyerindeki tüm büyük yapımlarda birlikte çalıştılar ve Justin Hurwitz projelerde besteci olarak etkileyici bir performans ortaya koydu.

Genç yönetmen Chazelle 2008 yılında Guy and Madeline on Park Bench filmini yapımcılara sunarak kendini kanıtlayabileceği bir fırsat elde edebilmek adına Los Angeles’a gitti. Burada orta çaplı birkaç yapımın senaristliğini yapmaya başlayarak kendi yazıp yöneteceği bir uzun metraj için bütçe aramaya koyuldu.
Whiplash (2014)
Menajerler ve yapımcılar tarafından fazla ciddiye alınmayan Chazelle, olayın merkezine inerek Whiplash’i yazdı ve kendi bütçesiyle filmin en vurucu sahnelerinden birini 18 dakikalık bir kısa filme uyarladı. Eleştirmenlerden tam not alan Whiplash, Sundance Film Festivali’nde jüri ödülü kazandı. Chazelle’in artık yapım şirketlerine sunabileceği umut vadeden bir projesi vardı. Whiplash’in kısa filmindeki potansiyele yatırım yapacak kişileri bulduğu andan itibaren artık Chazelle’in uzun metraj için yeterli bir bütçesi vardı. Genç yetenek henüz 28 yaşındayken 3.3 milyon dolar bütçeyle Whiplash’i çekti. Kısa film kadrosundan farklı olarak uzun metrajın başrolünde Johnny Simmons yerine Miles Teller yer aldı. Mükemmeliyetçi ama bir o kadar da gaddar eğitmeni canlandıran J.K Simmons ise En İyi Yardımcı Erkek Oscar’ını kazandığında bu rol için ne kadar doğru bir seçim olduğunu herkese kanıtladı. Bu ödülün yanı sıra Whiplash, En İyi Film ve En İyi Uyarlama Senaryo dallarında Oscar’a aday gösterilirken Ses Miksajı ve Kurgu kategorilerinde de ödül almayı başardı. Chazelle’in ilk uzun metraj filmi bütçesini 15’e katlayarak yaklaşık 50 milyon dolar hasılat elde etti. Erken yaşta gelen bu başarı sonraki yıllarda yapacaklarının sadece bir ön gösterimiydi.
La La Land (2016)
Artık kendini kanıtlaması gerekmeyen Chazelle için büyük oynama vakti gelmişti. 2016 yılında yine kendi yazıp yönettiği La La Land ile müzikal sevmeyen koca bir kitleyi bile sinema salonlarına akın ettirmeyi başardı. Başrollerini Ryan Gosling ve Emma Stone’un paylaştığı film eleştirmenlerden tam not aldı ve Oscar’a damgasını vurdu. Toplamda 14 adaylık ve 6 dalda ödül alan müzikal, Chazelle’in Hollywood’a attığı en unutulmaz imzalardan biri oldu. En İyi Yönetmen Oscar’ını 32 yaşında kazanan Damien Chazelle, bu başarıya en genç yaşta ulaşan yönetmen olarak tarihe adını yazdırdı. Bu ödül töreninde es geçilmemesi gereken bir olay daha yaşandı; Chazelle’in yıllardır sırt sırta vererek projeler yaptığı besteci arkadaşı Justin Hurwitz, City of Stars ile En İyi Orijinal Şarkı ve En İyi Film Müziği ödüllerini kazandı. Harvard Üniversitesi’nin yurt odalarında başlayan bu dostluğun yıllar sonra Akademi Ödüllerine damga vuracağını kim tahmin edebilirdi ki?
First Man (2018)
Kariyerinde ilk defa büyük bir yapımda çizgisinden şaşarak farklı türde bir proje olan First Man’i çekti. Bu yapımda tekrardan Ryan Gosling başrolde yer alırken, film aya adım atan ilk insan Neil Armstrong’un hikayesini anlatıyordu. Whiplash ve La La Land sonrası müzik ile sinemanın homojen birleşimini kenara bırakan bir yapım olarak karşımıza çıkan First Man izleyicide hayal kırıklığı yarattı. Kamuoyu tarafında her ne kadar olumlu eleştirilere maruz kalmasa da Akademi’den 4 dalda adaylık ve 1 ödül kazanan First Man, Chazelle’in filmografisinde önemli bir yere sahip oldu.
The Eddy (2020)
Farklı türde yapımlara imza atarak cesaretini gösteren genç yönetmen 2020 yılında Netflix’in mini dizisi The Eddy’nin 2 bölümünü yönetti. Paris’te müzik grubunu, işini ve genç yaştaki kızını korumak için mücadele eden bir caz kulübü sahibinin hikayesine tanıklık ettiğimiz mini dizi, her ne kadar Chazelle’in dokunuşuyla sanatsal bir havaya bürünse de popüler bir Netflix yapımı olamadı.
Babylon (2022)
Senaryosu ve yönetmenliği Chazelle’e ait Babylon yeni yılın izleyiciler tarafından en merakla beklenen filmleri arasında sayılıyor. 23 Aralık 2022’de vizyona girecek olan film 20. Yüzyılın başlarındaki Hollywood’u merkezine alarak sessiz film sektöründen diyaloglu filmlere geçiş süreciyle ilgili bir hikayeyi bizlere sunacak. Başrollerinde Brad Pitt, Margot Robbie ve Tobey Maguire gibi yıldız isimleri izleyeceğimiz film başarılı yönetmenin dokunuşlarıyla şimdiden büyük bir seyir zevki vadediyor.
KAYNAKÇA
”Damien Chazelle – An Exploration of Sacrifices and Dreams”. Loud and Clear. Web.