”Güzel sanatların kerameti, hakikati savunan ve yalnızca sanat yoluyla ifade edilebilecek insanlığın ortak ideallerinin ışığıyla aşılanmış, tarihin ve aktüelin birbirine karıştığı efsanelerin türemesinde yatar. Sanatın hakikati irdelemeye tabi olamaz, yalnızca hissedilebilir.” Daron Mouradian.
Daron Mouradian, 1961 yılında Ermenistan’nın başkenti olan Erivan’da doğmuştur. 1978-1982 yılları arası Panos Terlemezian Güzel Sanatlar Fakültesi’nde okumuştur. Daha sonrasında ise Erivan Güzel Sanatlar Akademisini bitirmiş ve üstün başarı ödülü almıştır. Eserleri Ermenistan sınırlarını aşarak Paris, Hollanda, İsviçre, Almanya ve Amerika’da da sergilenmiştir. Mouradian’ın eserlerinde Ortaçağ’ın, Doğu ve Batı uygarlıklarının izlerini aynı zamanda Ermeni kökenli bir ressam olduğu için Ermeni kültürünün etkilerini de görmek mümkündür. Buna ek olarak mitoloji ve İncil’den de esinlendiğini söylemek mümkündür. İzleyiciyi, köklerini aramaya ve kendini keşfetmeye yönlendirir adeta.
Sanatçı hakkında oldukça az kaynak bulunmaktadır. Bunlardan ilki Hollanda’da 2007 yılında sanatçı ve eserleri hakkında ‘The Art of Daron Mouradian’ isimli bir kitap yayınlanmıştır. İkincisi ise Türkiye’de gerçekleştirdiği ilk kişisel sergisinin ismi olan ve sanatçının 2002-2017 yılları arasında ürettiği eserlerden oluşmuş “Açıkça Gizli Oyun (Open Hidden Game)” isimli kitap Mart 2018’de yayınlanmıştır. Bizler Daron Mouradian’ın adını katıldığı Contemporary İstanbul Sanat Fuarları ile duyduk, çok geçmeden de kusursuz ve kendine has tekniği ile sanat dünyasının önemli isimleri arasında yerini almıştır.

Hasan Bülent Kahraman’ın Gözünden, Daron Mouradian’ın Yapıtları…
”Daron Mouradian’ın yapıtları ilk bakışta canlı, neşeli, çekici, eğlendirici gözüktükleri için dikkat çekmektedir. İnsanlar onun resimlerine bakınca akılalmaz işçiliğinden ve başarılı kompozisyonlarından çok etkileniyor. Yapıtları aynı zamanda çekiciliklerine rağmen izleyici tarafından ürpertici ve erişilemez bulunuyor. Bunun sebebi de izleyici tanıdığı bir resimsel anlatı akım ya da bir hareketle bunu bütünleştirmek istiyor ama başaramıyor. Bu yetersizlik duygusu da ürkünçlüğü büsbütün körüklüyor. Ürkmek çoğu zaman hayran olmayı beraberinde getirir. Bu Hegel’in efendi-köle diyalektiğidir. Kısa bir süre sonra izleyicide de hayranlık duygusu oluşuyor ve sonuç olarak iyi bir tatmin duygusu bir o kadar tedirginlik ve çok büyük hayranlık ile izleyici Mouradian’ın eserlerinden ayrılıyor.”

Mouradian’ın eserleri karşısında duyduğumuz hayranlık ve suskunluğun sebebi kuskusuz yapıtlarının mükemmel estetiğidir. Bunun da temel koşulunun içerikle ilgili olduğunu söyleyebiliriz. Kaynakları sembolizme dayanan resimler olduğu için aslında bu resimler doğrudan bizleri etkilemez, etkisi daha çok kullandığı sembollerin üzerimizdeki çarpıcılığından gelir. Söz konusu semboller insanın ortak bilinci dışında etkili olmuş görüntülerdir. Bunlar insan, hayvan resimleridir ve sanatçının bu ögeleri içermeyen tek bir resmi bile yoktur. Bütün resimlerinde bakanı yakalayan, etkileyen, güldüren, ya da düşündüren, belki de en önemlisi yeri geldiğinde rahatsız eden insan ve hayvan görüntüleri söz konusudur. Bunlar bazen gayet olağan görünen, bazen abartılmış, bazen ise çarpıtılmış insan ve hayvan figürleridir.

Mouradian’ın resimleri de kısmen Magritte’in kısmen Dali’nin resimlerindeki ‘gerçekliği’ bize çağrıştırıyor. Bu noktada da sürrealizmden (gerçeküstücülük) bahsetmek mümkündür. Çünkü tüm nesneler mekan, zaman ve bağlam ilişkisinden koparılmıştır. İzleyiciyi yeni bir boyuta taşırlar.
Nesnelerin oldukları gibi resmedilmemesi ayrıca izleyiciye bir tekinsizlik duygusu verir. Bunun sebebi de bize tanıdık ve yakın gelen nesnelerin normal boyutlarında olmamasıdır. Örneğin Mouradian’ın resimlerinde çokça büyük balık kullandığını söyleyebiliriz. Bizleri nesnelerle olsun yaratıklarla olsun güvenli kılan mesafedir. Korku ise mesafenin bittiği ve aşıldığı yerde başlar. Sanatçıda bu gerçeğin üstüne gitmeyi amaçlamaktadır. Yakın planda, büyütülmüş gerçeklikler olarak gördüğümüz ‘tipler’ bizi irkiltir.

Mouradian olamayan dünyayı resmetmez. Ona komiklik ögesi de katarak bizi gerçekten dünyadan uzaklaştırır sadece. Bunu da abartılmış karakterler ile yapar, hiyerarşiyi ortadan kaldırır ve bizlere özgürleşme ortamı sunar. Figürlerini bir tiyatro oyuncusuna dönüştürür adeta ama bunu yaparken yapıtının gerçeküstücü bir zeminde tedirgin ediciliğini etkilemez, işte başarısı da buradan gelmektedir.
Sonuç olarak Mouradian bizleri şaşırtır ve resimlerinin içine çeker, bunu yaparken de aynı derecede irkilir ve güldürür. Birçok duyguyu aslında bizlere geçirerek ne kadar iyi bir ressam olduğunu gösterir. Resimlerine bakarken aynı zamanda üzerinde düşünme olanağı da sağlar. Eserleri hem bu dünyaya ait hem de değil gibidir…
”Mouradian hayal gücümüze seslenirken, unutulmuş rüyaların bilincimizde tekrar tekrar ortaya çıkmasını sağlar. Kullandığı renkler masallardaki dönemleri yeniden canlandırır. Sanatçının, resimlerini eskiz veya model kullanmadan tamamen doğaçlama yaptığını bilmek bizleri daha da mutlu hissettirir. Ancak bu becerisi gerçeklikten yoksun değildir; Mouradian, iktidarın saçmalığını ve şiddetin absürtlüğünü sergilediğinde harikulade masalın içinden çıkan bir şiddet öyküsü ile karşı karşıya kalırız. Eserlerinin gücü, hayal kırıklığına uğramış bilincini masalsı bir evren içinde sergilediği zarafette yatmıyor mu? Eserleri zarif, eleştirisi ise acı… Sanatçının, bilinçli bir büyücü olma konusundaki yeteneği kesinlikle fark ediliyor.” Lorraine-Soeli Heymes, Sanat Eleştirmeni
Kaynakça;
paletteartschool.com/inspiration/daron-mouradian/
www.kolekta.com.tr/sanatcilar/daron-mouradian/
Hasan Bülent Kahraman, Daron Mouradian, 2018, ”Open Hidden Game”, GaleriKHAS, İstanbul
www.galeri77.com