1- “Sevgili Anneciğim,
Binlerce kez açıldım, binlerce kez kapandım yokluğunda
…
Sanki mürekkebi rutubet olan bir kalem
Duvarlara hep senin resmini çiziyor
di’li geçmi zamanda birçok resim,
Hep gülümsüyorsun”
(s.16)
2- “Neşeli bir şehre benzerdi senin sesin.
Bazen ölmek istiyorum
Beni yeniden doğurman için
İri, ekşi bir vişne tanesi gibi.”
(s.17)
3- “Yaşasaydın, hayatının ortasına
Güller yığan bir adam olsun isterdim babam.
Sen bir çocuk romanı annesi ol isterdim.”
(s.18)
4- “NOT: Ölen her kadın için bir şiir yazdım.
Onları Muc’a evin karşılığında verdim
Çok ucuza.
Artık bütün üzgün oluşlarımın adı:
ANNE!”
(s.19)
5- “İki kendim varmış maviş anne
Biri benmişim, biri mutsuz
Ben ölürsem maviş anne, mutsuza kim bakacak?
Dünyaya bile bir dünya anne lazım.
Biri sen ol maviş anne, biri ben.
Dünyanın bütün sabahlarına iki bilet al da
birlikte gidelim maviş anne
Bana da kendi serüvenimden bir yer ayırt,
Şefkate söyle o da gelsin.
Özledim onu, o da gelsin saçlarıma dokunsun”
(s.20)
6- “Kalbim sanırım büyüyünce
Sokaklarda ağlayan biri olacak
Rezillik yani maviş anne!”
(s.22)
7- “Dünyanın bütün sabahları için iki bilet al maviş anne
Aman umutsuz bir yer olmasın!
İki kendim varmış maviş anne
Biri benmişim biri mutsuz
Ben ölürsem maviş anne, mutsuz için
Dünyanın bütün sabahlarına bir bilet al.
Ben ölürsem mutsuza iyi bak!”
(s.22-23)
8- “Bekliyorum beklediğim neyse onu.
Zaman Kalbiye, zaman şimdi
Kalbimde habire uzayan bir minare
Zaman zaman çok yalnızım Kalbiye
Bugün ağlayarak kurabiye yerken,
Çay fincanında kendimi seyrederken
Çay beni içti, ben de çayı Kalbiye”
(s.24-25)
9- “Hep bir mucizenin alt katında yaşıyorsun.”
(s.26)
10- “Gözlerim ormanda kaybolmuş çocuk gözü renginde
Acemi ve pazartesi olurdu.
Kara sürmeler çekerdim gözlerime
İzinliydim nasıl olsa dezavantajı bol şiirler yazmaya”
(s.29)
11- “Hem bilirsin,
Yağmur kadar İzmirliyimdir.
…
İzmir’de simite gevrek derler
Gevrek apayrı bir şeydir bizim burda.”
(s.32)
12- “Vazgeçtim, vazgeçtim sonra
Beni anneme götürsün bindiğim bütün taksiler.
Kalbim neden isli bir şehir?
Kalbim! Neden ben?
Bir tek aşk sözü söylememiş gibiyim.”
(s.36)
13- “Hazırım ben
Bir anne ismine bağlamayı her şeyi:
Füsun…”
(s.37)
14- “Acıklı sözler kraliçesiyim ben
Yağmur bir daktilo kız kadar hızlı
Hızlı daha hızlı
Fazla vaktim kalmadı
Artık ifadem alınmalı.
Asaletim de sizin olsun baylar, rezaletim de!
Beni bir sutyen lastiğiyle asın.”
(s.38)
15- “Kalbim ile İzmir aynı şey mi?
…
Hayatımın üstünde imkansız kuşlar uçuyor.”
(s.39)
16- “Kalbimi bıraktım bir yanıbaşımda
Kanatlarımda hep böyle yalnız başıma
Son şiirimi de kaybettim.
Kalbim! Neden ben?
Son çocukluk resmimi de bir yabancıya gönderdim.”
(s.40)
17- “Ben belki denizden bile eski biriyim.
…
Ne tezatlı şey, ne tuhaf
Ne tuhaf acıyla hiç konuşamamak.”
(s.41)
18- “Canımın acısıydın.
Ben bir tek o canı unutmamak için her şeyi hatırlamıştım.
…
Biri başımdan aşağı pırıltılarla dolu bir sözlüğü boşaltmış gibi
Seni sevince kıpırdayan her şiiri
Kahverengi bir çaydanlıkta saklıyorum.”
(s.43)
19- “Sonra gittin.
Çocuk oldum bir daha, ağladım.
Kaç şiir, kaç kere sular altında kaldı.
Kitaplar, aşk, her şey.
Her şeyi son bir kere daha kurtaramazdım.
Keşke nane şeker gibi mentollü bir buluttan doğaydım
…
Keşke dünya toz şekeri ile kaplı olsaydı.
Çocuk oldum sonra ağladım, yağmur bile beni ayıpladı.
Söz dedim, söz verdim.
Ruhumu gömdüğüm yer hala belli.
Güneşi özledim, sonra seni
Keşke gölgesine razı bir fesleğen olaydım.”
(s.44)
20- “Şimdiden bir hatırasın
Bulutsa, tozsa, uçarsa
Bütün (aşklar) paranteze alınsın”
(s.45)
21- “Bunu yazmak istiyorum sana
Sonra postalamak istiyorum
Pulsuz bir zarfta
Hiçbir mektup artık ikna etmiyor beni hayata”
(s.45)
22- “Çiçekli şiirler yazmama kızıyorsunuz bayım
Bilmiyorsunuz darmadağın gövdemi
Çiçekli perdelerin arkasında saklıyorum.”
(s.48)
23- “Anlatmak istiyorum, dinlemiyorsunuz.
Hayır, sanırım sabahı bekleyemem.
Bilmiyorum.
İnsanlar rüyalarını acilen anlatmalı.”
(s.49)
24- “İnsan içinde çevrilen bir çıkrığın sesini unutur mu?
Hem sonra ben hatırlamaya alışkınım.
Bir “eşya toplayıcısıyım” bayım
…
Büyük kağıtlar yakmak istiyor şimdi canım
…
Bir gül bir güle derdi ki görse…
Yalan söylüyorum
Güller bu sıra hiç konuşmuyor bayım.”
(s.50)
25- “Artık sarı yaprakların ölü olduğuna inanmıyorum.”
(s.52)
26- “Herkes çıkarsın kalbini
O çirkin mücevher sandığından
Ve herkes onu birbirine fırlatsın tanrım!”
(s.52)
27- “Kayıp fotoğraflar bulunur ansızın
Hayatın ve yılların gizli deliklerinde.”
(s.54)
28- “Yağmur yetmezdi kimseye
Başka tılsımlarla ıslanırdı herkes”
(s.55)
29- “Kayboluşumun beşiğini sallıyorum bu akşam
Büyüyor yavaş yavaş
Sırtında parmak izleriyle zamanın
Bir tekir kedi ile beraber
Seyrediyorum hayatı:”
(s.56)
30- “Hüzün neydi sanki o zaman
Artık kullanılmayan dikiş makinesi annemden kalma.
Ölüm neydi sanki o zaman
Bir önseziden başka.
Evden kaçabilirsin artık çocuk,
ama kaderden asla!”
(s.57)
31- “Söküyorum şimdi sözleri birer birer
Kalpten kalbe giden yolu kapayan
Kalbim, anlatılmaktan usanmış,
Yıldızı sönmüş bir komedyendir artık,
Dilencinin önünde kahkahalar atıyor,”
(s.58)
32- “Ne zaman gözlerimden mürekkep damlasa.
Kalbime dokunuyorum bir kelebeğe dokunur gibi
Yetmez mi acaba bu dökülen pullar aşka?
Yoksa şu sızıyı
Sobası tüten evin şiirinde mi saklasam?
…
Ne zaman sorsam,
Anlıyorum kediler bile meğer alışmış zamana.”
(s.58)
33- “Bir çılgınım,
Kedilerin ruhlarımızı okuduğuna
İnandırmaya çalışan herkesi.”
(s.60)
34- “Hikayeme bir hayat yazmak istiyorum
Pek de inandırıcı olmayan
Hayatıma bir ölüm.
…
Limon ağaçlarından bahsetmek istiyorum son bir kez daha
Beni masalların ortasında bırakıp giden ruhuma.”
(s.60)
35- “Çalınmış bir güzellik,
Yasaklanmış bir güzellikten iyidir.
Ama onu asla unutmayacağımı bilmelisin.
Dilerim sen pötikareli gömlekler gibi neşeli,
İri dişli iki mısır koçanı kadar
Mutlu ve yan yanasındır.”
(s.64)
36- “Annem öldüğünde ay dede içimde
Yüzlük bir ampul gibi parçalandı.
Annem işte öyle bir kadındı”
(s.67)
37- “Bense vücuduma şiirler saplıyorum durmadan
Sen de bilirsin ya Allah
Dayanabileceği kadar acı verirmiş insana.”
(s.68)
38- Ah Pollyanna,
İçimde sanki hep aynı şarkıyı çalan bir laterna:
Cancağızım basma perdeme bir çiçek de sen olsaydın
Kaçarken yangın merdivenlerine
Keşke grapon kağıtları assaydın.”
(s.68)
Grapon Kağıtları
Metis Yayınları