Araştırmalara göre M.Ö. 1000-1200 yıllarında ortaya çıktığı ve ilk alfabe sistemi olduğu kabul gören Fenike alfabesi, günümüz modern alfabenin atası konumundadır. Paleo-İbrani alfabesi ve modern Arap alfabesinin kökeni doğrudan Fenike alfabesine dayanmaktadır. Avrupa’da ise sanat dünyasını şekillendiren Yunan alfabesi ile beraberinde Latin ve Kiril alfabeleri oluşmuştur. Ünlü Yunan tarihçi Heredot’un açıklamalarında Fenikeliler hakkında verdiği bilgilere göre; Yunanlılara yazıyı ve beraberinde bir çok bilgiyi getiren Fenike toplumu olup alfabe ve yazının olduğu kadar bilginin yayılması noktasında da insanlığa kattıkları değer paha biçilemez konumdadır.
“…sözünü ettiğim Fenikelilerin, bu ülkeye yerleştikten sonra Yunanistan’a pek çok bilgiyi ve özellikle yazıyı getirdiklerini söyleyebilirim. Öyle ki ben Yunanlıların bunu daha önce tanıdıklarını sanmıyorum. Başlangıçta bu bütün Fenike’de kullanılan harflerdi. Zamanla kullanılan harflerin okunuşları da biçimleri de değişti. O zamanlar çevre ülkelerin çoğunluğu İyonyalılardı. Onlar Fenike alfabesini aldılar, biraz değiştirerek kullandılar ve “Fenike Yazısı” adını korumakta sakınca görmediler ki zaten doğrusu da buydu. Çünkü bu harfleri Yunanistan’a Fenikeliler getirmişlerdi…” (Halıkarnaslı Heredot)
Fenike Toplumu
Fenikeliler Sami Kökenli ve denizci bir kavim olup Akdeniz’de yaşamışlar ve deniz ticareti yoluyla bir çok ülke ile alışveriş içinde olmuşlardır. Kendi halkları tarafından Kenaniler olarak isimlendirilen Fenike kavmi, yine tarihi boyunca bir çok egemenlik altına girmiştir. Bu sürecin en baskın dönemi ise Mısır egemenliği dönemidir. Bu süre zarfında hiyerogliflerden etkilenen Fenike alfabesinin ilk dönem yapısı tahmin edilebileceği gibi resimli ideogram şekillerden oluşmaktadır. Bu nedenle Sümer çivi yazısından esinlenildiği görüşü de yaygınlık kazanmıştır. Fenikeliler çivi yazısını geliştirip 26 harflik, ilk Fonemik alfabeyi oluşturarak tarihte bir ilke imza atmışlardır. Fonemik alfabe; resimli İdeogram yazı stilinin aksine her harfin bir sesi temsil ettiği Semitik bir yapıya sahiptir. Bu yapı günümüz modern alfabelerin köken yapısını oluşturmaktadır.
Denizci ve tüccar olan Fenike kavmi, yaptıkları ticari geziler ile başka milletleri etkilemiş ve böylece alfabelerini Akdeniz başta olmak üzere bir çok ülkeye taşımışlardır. Fenikeliler bulundukları çağın en önemli tacirleri olup genellikle Akdeniz’in güneyinde faaliyet gösterirken Yunanlılar kuzeyinde faaliyet göstermişlerdir. Bilhassa M.Ö. 1200’den itibaren bölge ticaretinde aktif hale gelmişlerdir. Fenikeliler Anadolu’ya göç etmedikleri halde Anadolu’yu derinden etkilemişlerdir. Anadolu’ya Fenike dilinin yayılması 9. yüzyıla dayanmaktadır, özellikle Güneydoğu Anadolu’da Fenike dilinde yazılan kitabeler bulunmuştur.
Fenike dili birinci binyılın başında farklı ülkeler ve ırklar tarafından kullanılan ortak bir kültür ve medeniyet dili haline gelmiş ve kabul görmüştür. Anadolu’da bulunan kitabeler Fenike dili ve kültürünün Güney Anadolu’ya yayıldığını açıkça göstermektedir. Suriye – Anadolu kent devletlerinde bulunan kitabelerde Fenike dili kullanımı ve ele geçen sanat eserlerinde Fenike etkisinin görülmesinin nedeni ise tarihçilerin tanımı ile; kültürleşmedir.
Yarattığı Diller
Köken olarak İbranice ve Ugaritçe ile yakından ilişkili olan alfabe, ilk olarak Kenanlılar tarafından, sonraları ise Genç Hititler tarafından kullanılmıştır. Fenike alfabesi ile zaman içinde türemiş yazı sistemleri ise; Samiri, Arami, Eski Yunan ve Anadolu alfabeleridir. Samiri ve Eski Yunan alfabeleri ile de; günümüz Latin, Ermeni, Gürcü, Arap, Uygur ve Moğol yazı sistemleri oluşturulmuştur. Ayrıca çeşitli Hint alfabelerinin kökenini oluşturan Brahmi alfabesinin de Arami – Fenike alfabesine dayandığına dair görüşler mevcuttur.
Antik Fenike Yazıtları

Bugün Fenike alfabesine ait olan ve ilk alfabe olduğu söylenen en eski yazıt İtalya’nın Toskana bölgesinde bulunan Marsilya yazıtıdır. Yüzeyi düz bir taş üstünde bulunan yazıt araştırmacı yazar Kazım Mirşan tarafından Türkçeye çevrilmiştir. Yine Fenike alfabesine ait diğer tarihi kalıntılar Akdeniz, Anadolu, Mısır ve Lübnan tarihi bölgelerinde bulunmaktadır.

Buluntular arasında en bilinen yazıtlardan önde gelenleri ise şunlardır; M.Ö. 8. yüzyılda Genç Hitit dönemi Hasanbeyli yazıtı, M.Ö. 7.yüzyılda Cebelireis Yazıtı, M.Ö. 8.yüzyılda Anadolu hiyeroglif – çivi yazısı İncirli Steli, Çineköy yazıtları ve Karatepe-Arslantaş İki Dilli yazıtlarıdır.

Karatepe – Arslantaş yazıtlarının tercüme metin örneği şu şekildedir; “Ben Azativadasım, Adanava hükümdarı Avarikus’un yücelttiği, Güneş Tanrısı’nın adamı ve Fırtına Tanrısı Tarhunza’nın hizmetkarı. Tarhunza beni Adanava kentinin ana ve babası yaptı ve ben Adanava kentini geliştirdim. Adanava ülkesini hem batıya hem doğuya doğru genişlettim. Benim günlerimde Adanava ülkesinde refah, bolluk ve zenginlik vardı. Pahara’nın tahıl ambarlarını doldurdum; ata at kattım, orduya ordu, kalkana kalkan. Her şeyi Tarhunza ve tanrıların yardımı ile yaptım. Kibirlilerin kibirlerini kırdım, ülkedeki tüm kötüleri ülke dışına attım. Efendimin evine yararlı oldum, efendimin ailesi için her şeyi yaptım. Onların babalarının tahtına oturmasını sağladım. Bütün krallar da adaletim, bilgeliğim ve iyiliğimden dolayı beni babaları olarak kabul ettiler…”
Lipinski’ye göre Kilikya kraliyet yazıtlarında Fenike dilinin kullanılmasının iki nedeni vardı. Birincisi Fenike dilini kullanmanın bir saygınlık sembolü olmasıydı. İkincisi ise muhtemelen ticari ilişkilerde kullanılabilecek en pratik yazı olmasıydı. Bu görüş ülkeler tarafından tarih boyunca tercih edilerek kabul görmüş, sahiplenilmiş ve günümüz modern Fonetik alfabelerin oluşmasına sebep olarak bilginin yazıya geçirilmesinde değerli bir rol oynamıştır.
Kaynakça
alfabesi.com web
Mirzan, Kazım. Etrüskler – Tarihleri, Yazıları ve Dilleri. MMB Yayınevi: Ankara, 1998.