Her şeyin ölçüsü insandır.
– Protagoras
Tarihsel efsanelerde var olan Don Juan, literatürde ve popülerleşmiş kültürde birçok kadını baştan çıkararak ilişkiye giren ancak duygusal bağlanmayı dışsallaştırarak sadece haz odaklı cinsel ilişki yaşayan erkeği temsil eder. Don Juan karakteriyle adlandırılmış olan Don Juanizm sendromu, aşırıya kaçan cinsel dürtünün kontrol edilebilirliğinin azalması durumunu ifade eden hiperseksüel bozukluklardan biridir. Gelin bu yazıda Don Juanizm sendromunu yakından inceleyelim.
Cinsellik Kavramı

Cinsellik; insanların dürtülerini, arzularını, davranış ve ilişkilerini kapsayan oldukça geniş bir kavramdır. Cinsel kimlik, cinsel ilişkiler ve cinsel yönelim gibi birçok unsuru içermektedir. Aynı zamanda cinsellik, biyolojik etkilerinin yanı sıra psikolojik, sosyolojik ve kültürel faktörlerle bir insan deneyimi olarak açıklanabilir.
Amerikalı psikolog Abraham Maslow “İhtiyaçlar Hiyerarşisi” modelinde temel olarak insan ihtiyaçlarını bir sıraya koyarken fizyolojik İhtiyaçları en temele dayandırır. Fizyolojik ihtiyaçlar; beslenme, barınma, cinsellik ve diğer fiziksel gereksinimleri ifade eder. Görüldüğü gibi bu basamaklarda cinsellik temel ihtiyaçlar arasında yer almaktadır. Maslow, temel ihtiyaçların karşılanamaması durumunda bir sonraki adıma geçilemeyeceğini ifade eder.
Cinsel hazzın doyumuna ulaşamamak, eylemin sürekli tekrar etmesine neden olacak ve meşgul olma durumu hep alt basamakta kalacaktır. Bu nedenle birey sosyal yaşantısında saygınlık kazanamayacak ve sağlıklı ilişkiler kuramadan haz odaklı cinsel ilişkiye girecektir. Bu durum kişiyi sosyal hayatta yabancılaştıracak, hastalıklı bir duruma getirecektir.
Hiperseksüel Bozukluk Nedir?

Hiperseksüel kelime anlamı olarak; Hiper Yunanca kökenli bir sonek olup aşırı, çok fazla anlamına gelir. Normalden daha fazla anlamı katar ve kelimeye ek olarak kullanılır. Seksüel ise cinsellikle ilgili, cinsel dürtü, istek, davranış ve ilişkiyi kapsayan; cinsel kimlik, cinsel sağlık veya cinsel yönelim kavramlarını ifade eden terimdir. Kelimelerin birleşmesiyle hiperseksüel kavramı aşırı derecede yoğun bir cinsel istek, dürtü, düşünce veya davranış olarak tanımlanmaktadır.
Davranış bağımlılığı en yaygın ruhsal bozukluklardan biridir. Tekrarlayan davranış örüntüsü, sürekli meşgul olduğu düşünceden dolayı işlevsel alanlarında bozulmalara sebebiyet vermektedir. Davranış bağımlılıkları olarak oyunlar, alışveriş, pornografi, kumar ele alınabilir. Cinsel bağımlılık, cinsel eylemin sürekliliğinin anormal derecede olması olarak ifade edilir. Hiperseksüel bozukluk da cinsel işlev bozuklukları çerçevesinde kabul edilen zihinsel bir bozukluktur.
Don Juanizm Sendromu

Hiperseksüel bozukluk kişinin cinsellikle meşguliyetinin günlük yaşamı olumsuz etkilemesi, cinsel dürtü ve davranışların psikiyatrik durumda değerlendirilmesi gerekliliğinde kullanılan bir terimdir. Seks bağımlısı, Don Juanizm (erkek için kullanılan terimdir), Nemfomani (kadın için kullanılan terimdir), cinsel dürtü bozukluğu şeklinde kategorileşebilmektedir.
Yılların efsanesi olarak günümüze kadar gelen Don Juan, genç kızları evlilik vaadi ile kandıran, erdemli olmayan ve şehvet düşkünü biridir. Yaşadığı uzun olmayan ilişkiler haz odaklıdır bununla beraber kırık kalpleri ardına bırakıp bir üzüntü hissetmemesi ile tanınır. Bunun ölçüsünü kaçırarak cinayet işlemeye kadar ileri gittiği efsanelerde söylenir.
Psikolojik bir pencereden incelendiğinde insan kültürünü oluşturan anne arketipinin, çocukluk evresine uzanan psikolojik rahatsızlıklarda sıklıkla etkilerinin görüldüğü savunulur. Annenin yaratabileceği etkilerde çocuğun, Don Juanizm sendromu veya iktidarsızlık gibi rahatsızlıklar yaşayabileceği söylenebilir. Erkek her kadında bilinç düzeyinde imgelediği anneyi aramaktadır. Anne sevgisinin doğru oranda ve samimi bir şekilde verilmesi ancak yaşanan kayıplarda oluşabilen travmatik nedenlerde hiperseksüelliğe zemin hazırlayabilir.
Don Juanizm olarak adlandırılan terimin yansıması; cesur, hırslı, kararlı, saplantılı, ödün vermeyen ve devrimci bir ruhun olumlu ve olumsuz tezahürleri olabilmektedir. Cemal Süreya örneğinde olduğu gibi şair için kadın tutkusu ön plandadır ve yaratıcılık nesnesidir. Don Juanist olarak şair aslında kadına değil kadının imgesine aşık olmuş ve eserlerine yansıtmıştır.

“[…]
Ama kadınlar, Tanrım, Öyle sevdim ki onları,
Gelecek sefer Dünya’ya, Kadın olarak gelirsem,
Eş cinsel olurum.” (Süreya 2013: 208)
Tek bir kadın ile doyuma ulaşamayan, aşktan uzak, kendisinin kaybettiği içsel uzamının arayışındadır. Şiirde doyumsuzluk, sınır ve kuralsızlık görülmektedir. Kadın ise bir imge olarak nesnelleşmiştir.
Hiperseksüelliğin davranışsal boyutu korunmasız cinsel ilişki, güvensiz cinsellik, para ile seks şeklinde sıralanabilmektedir. Bu kişilerin, aşırı alkol, kumar, madde kullanımı veya ilaç bağımlılığı gibi riskli davranışların yanı sıra cinsel yolla bulaşan hastalıkları kapma ve yaymasının olasılığı artmaktadır.
Hiperseksüelliğin Tarihsel Süreci

1700 yılların ortalarından itibaren hiperseksüelliğe dair, Benjamin Rush’a ait ilk yazılı bilgiler bulunmaktadır. Aşırı seksüel davranışlarla ağır tıbbi bozukluklar veya kafa travmaları, beyin tümörleri, nörolojik hastalıklar arasında patolojik olarak ilişkili bulunmaktadır. 1800 yıllarında psikolojik terim olarak hiperseksüel bozukluk kullanılmaya başlanmıştır.
Hızla gelişen teknolojinin etkisiyle son 15 yıl boyunca artan internet ve sosyal medya kullanımıyla rahat bir yaşamın oluşması kişilere daha çok boş zaman yaratmıştır. Bu nedenle haz ve doyum odaklı eylemleri gerçekleştirebilecekleri aktiviteler, cinsel uyaranların çoğalması, telekomünikasyon ve bilgi çağının getirmiş olduğu yaşam tarzı ve kültürel farklılıklar geçmişte var olan sorunlara farklılık kazandırmıştır.
DSM–V Hiperseksüelite olgularını başka türlü adlandırılamayan cinsel işlev bozuklukları kapsamında incelenmiştir. Cinsel eylemlerin yani dürtülerin, arzuların veya düşüncelerin aşırılıkları mastürbasyon, pornografi, siber seks, telefonda seks gibi araçlarla beslenmektedir. Covid-19 Pandemi döneminde insanların evde geçirdikleri boş zamanın artmasıyla porno izleme oranının paralel yükselmesi gözlemlenmiştir.
Hiperseksüel Bozuklukların Nedenleri

Tam olarak anlaşılmış olmamakla birlikte hiperseksüel bozuklukların üzerinde hormonsal, psikolojik, sosyolojik ve nörolojik faktörlerin etkisi olduğu düşünülmektedir. Kişinin doğduğu coğrafyada ailesi ile büyüme süreci, yaşadığı kültürde benimsenen normların etkisi rahatsızlıkların filizlenmesine sebebiyet vermektedir.
Ataerkil toplumlarda erkeğe dayatılan güç, dik durma, ağlamama vb. kişiden beklenen baskıcı tutumların olumsuz etkileri olmaktadır. Sürekli duygularını bastırmak durumunda kalan bireyin sağlıklı ruhsal dünyası bozulmakta, öfke veya başkalarına baskı yaparak bastırılan duygularını bu şekilde ortaya çıkarmaktadır. Ne yazık ki, bu durumda kalan bireylerin doğanın gereği olarak kabul ettiği bu baskı ve normlara karşı gelemeyerek hayatına son vermeyi isteyecek noktaya kadar gelebildiği gözlemlenmektedir. Yaşanılan bu duygu durumunu kadınlar da farklı beklentiler üzerinden yaşayarak hiperseksüel bozuklukları yaşayabilmektedir.
Psikolojik ve sosyolojik değerlendirmeden sonra nörolojik perspektiften bakılacak olursa hiperseksüellik; beyin tümörleri, epilepsi veya parkinson hastalıklarının beyindeki fonksiyonel değişim etkilerinden kaynaklı yaşanılması mümkün görülmektedir. Lezyonların beyindeki varoluşu, kafa travmalarının yaşanması, alınan ilaçlar fizyolojik nedenlerle birlikte etiyolojide (neden bilimi) rol oynamaktadır.
Hiperseksüel Bozuklukların Tedavisi
Hiperseksüel bozukluğun çözülmesi zor bir hastalık olduğu açıktır. Etiyolojinin belirlediği sonuçlara göre tedavisi yapılmaktadır. Fizyolojik nedenlerin varlığına göre tıbbi tedavi uygun iken psikolojik veya sosyolojik etkilerden oluşan rahatsızlık için psikoterapi, psikodinamik, psikofarmakolojik tedavileri uygun olacaktır. Bu yönde daha doğru tanı, tedavi için daha çok araştırmanın yapılması, vakanın görülmesi, literatür bilgisinin olmasına ihtiyaç vardır.
Türkiye’deki hiperseksüel bozukluk alanında yetersiz kaynaklar vardır. Nitekim Türkiye’de yaşanan cinsel suçlardaki istatistiklerin oranı kritik bir eşikte olunduğuna dair bir kanıttır. Bu nedenledir ki Türkiye’de araştırmaların derinlemesine yapılması tanı ve tedavinin kolaylaşmasına, sağlıklı bir toplumun var olmasına katkı sağlayacaktır.
Kaynakça
Beşen, M. & A. Aslan, E. “Askesüalite ve Hiperseksüelite: Temel Kavramlar” Derleme. Mersin Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi; Florence Nightingale Hemşirelik Fakültesi 304- 308.
Bozdemir, N. & Özcan, S. ”Cinselliğe ve Cinsel Sağlığa Genel Bakış”. DeriPark 5, 4 (2011): 01-12
“Hiperseksüel Bozukluk? Kompulisif Cinsel Davranış? Seks Bağımlılığı?”. Psikoloji Ağı. Web. 17.06.2023.
Kızılok, G. E. “Cinsel Bağımlılık: Tanımı, Etimolojisi ve Tedavisi”. DergiPark13, 3 (2021): 394-411.
Kurtar, S. “Bir İdeal Olarak Don Juan Baştan Çıkarıcının Duyumsal- Müzikali”. DergiPark 18, 1 (2019): 133-139.
Metin, H. “Sürgünün Verdiği Oğul: Cemal Süreya”. Hars Akademi 4, 8 (2021) 539-555
Özdemir, İ. & Atay, T. “Pornografinin Medya Endüstrisi İçindeki Yeri”. Tojdac Issn 13. 1 (2023): 63-86.
Özen, Ö. & Gülsever, D. “Peter Pan ve Çocuk Hırsızı Eserlerinde Anne Kompleksi”. Kültür Araştırmaları Dergisi 11 (2011): 70- 86.
Ünübol, H. & Ünal, A. & Ünübol, B. & Sayar, G. “Siber Porno Kullanım Envanteri-9’un Türkçe Geçerlilik ve Güvenirlik Çalışması”. Bağımlılık Dergisi 24. 4 (2023): 448-460.
Kapak görseli: wikimedia.org