İyiliğin ve kötülüğün, özgürlük ve tutsaklığın, ihanetin ve dostluğun okuyanlara ilmek ilmek işlendiği eser Otomatik Portakal; klasikleşmiş edebi eserlerin sahneye uyarlamalarını incelediğimiz Edebi Sahne serimizin yeni eseri oldu!
Anthony Burgess Kimdir?

“Karşımdaki güçler bağırarak konuşurken ben sadece fısıltıyla direnebiliyorum.”
(Otomatik Portakal, İş Bankası Kültür Yayınları, 41.Basım syf.85)
Anthony Burgess, ailesi tarafından ona verilen isimle John Burgess Wilson, Manchester, İngiltere’de doğar. Müzisyen bir anne babanın oğlu olan Burgess’ın hayatı, annesi ve kız kardeşini 1918 Pandemisi’nde kaybetmesinin üzerine derinden etkilenir. Kariyerini yıllarca bir müzisyen olarak sürdürür. 1959 yılında doktorlar tarafından kendisine ameliyat edilmesi mümkün olmayan bir beyin tümörü tanısı konulur. Bunun üzerine ilk eşi olan Lynne’nin ölümünden sonra geçimini sağlayabilmesi için kitaplarını yazmaya başlar. Tam bir yıl içinde beş buçuk roman yazar ve bunun ardından ona konulan teşhisin yanlış olduğu ortaya çıkar. Gerçek bir teşhis olan akciğer kanserinden hayatını kaybedene kadar elliden fazla kitap yazarak Yeraltı Edebiyatı‘nın başta gelen yazarlarından biri olur.
Otomatik Portakal Romanı
“Bu günlerde kimse kolay kolay Ulusal Kütüphane’ye gitmiyor. Kitap okuyup da ne yapacağız?”
(Otomatik Portakal, İş Bankası Kültür Yayınları, 41.Basım syf.4)
Anthony Burgess, “Otomatik Portakal” romanını 1961 yılında yazmaya başlar. Eserde çocuk suçluların devlet tarafından cezalandırılmasını, iyilerin ve kötülerin taraflarının belsizleşmesini ve vicdan incelenmiştir.
Anthony Burgess, birkaç yıl İngiltere’den uzak kaldıktan sonra geri döndüğünde İngiltere’de gençlerin değiştiğini görür. Sokaktaki gençler; öfke dolu, şiddet yanlısı ve acımasız insanlardır. Pop müzik ve yeni barlar ile bu yeni gençlik kültürü hızla yayılmaktadır. Burgess da bu kültürün hızla gençlerin ruhlarına sızmalarını romanında işleyerek bir tepki gösterir. Eserdeki şiddet sahneleri oldukça detaylı ve okuyucuya rahatsızlık vericidir. Böylelikle Burgess’ın, eserde anlattığı gibi Alex‘e şiddet sahnelerinin zorla izletilerek rahatsızlık duymasının sağlanması benzer olarak okuyucuya da bu sahneler okutularak rahatsızlık verir.
Romanda, detaylı bir şekilde anlatılan sokak zorbalarının şiddet sahnelerinden biri yazarın eşi Lynne‘nin hayatından ilham alınarak yazılmıştır. Romanda bir sahnede yazar karakterinin eşi Alex ve arkadaşları tarafından saldırıya uğrar ve soyulur. Benzer şekilde Anthony Burgess’ın eşi Lynne savaş zamanı bir grup Amerikan askeri tarafından sokakta saldırıya uğrayarak hırsızlığa uğramıştır.
Otomatik Portakal’ın Sahneye Uyarlanması

“Ne olduğunu anladım kardeşlerim. Büyüyorum.”
(Otomatik Portakal, İş Bankası Kültür Yayınları, 41.Basım syf.170)
Otomatik Portakal romanı 1971 yılında bir filme uyarlansa da bu filmdeki şiddet sahneleri şiddeti över nitelikte olduğu için çokça tepki görmüştür. Bu uyarlama dışında Otomatik Portakal romanının tiyatro uyarlamaları öne çıkan oyunlar olmamıştır. Türkiye’deki ilk Otomatik Portakal uyarlaması ise “Tatbikat Sahnesi”nin uyarlaması olan rap müzikalidir. Bu uyarlama ayrıca Türkiye’deki ilk rap müzikalidir.
Otomatik Portakal’ın yönetmenliğini Elvin ve Erdal Beşikçioğlu üstlenmektedir. Tatbikat Sahnesi’nin protest eserlerinden birine daha imza atmışlardır. Uyarlamanın ortaya çıkış fikri ise tesadüfen gerçekleşir. Şanışer mahlasıyla bilinen Sarp Palaur ile bir projede çalışan Erdal Beşikçioğlu Şanışer’i araştırır. Albümlerinden birinin adının Ludovico olduğunu görür ve neden albümünü Otomatik Portakal romanında Alex’e hapishanede uygulanan Ludovico tekniğininin adıyla başlıklandırdığını sorar. Şanışer ise Otomatik Portakal’ın onu çok etkilediğini ve kitabın ona hissettirdiklerinden yola çıkarak bir albüm hazırladığını söyler. Ona: “Otomatik Portakal’ı sahnelesek oynar mısın?” diye sorar ve karşılığında: “Nasıl olacak?” cevabını alır. Erdal Beşikçioğlu ise Sarp Palaur‘a: “Senden olanı kullanmak istiyorum. Özü aynı kalacak.” der. Ardından ortaya izleyenleri derinden sarsan bu uyarlama çıkar.
Uyarlamada odaklanılan nokta şiddetten çok bireyin seçme hakkının elinden alınmasıdır. Bunun için kullanılan şarkılar özgürlüğün önlenmesine odaklı seçilmiştir. Şanışer, Alex rolünü üstlenirken sesinin sahip olduğu yeteneğin yanı sıra oyunculuğa olan yeteneği de ispatlar.
Kullanılan dekor, tek perdelik oyun boyunca aynıdır. Üç adet lağım çukuru tünel şeklinde sahnenin üç yanına koyulmuştur. Bu dekor, “pisliğin içine batmış” düzenin bir temsilidir. Bu düzen özellikle oyunun ilk kısmında seyirciye onu rahatsız edecek derecede hissettirilir. Ancak oyunun ikinci kısımlarında Alex’e acımaya başlarız ve oyunun sonunda ise aynı kitaptaki gibi umudumuz yeniden yeşerir. Bu umut ise Şanışer‘in “Belki Bir Gün Barışırız” şarkısını tüm ekibin söylemesi ile seyirciye aktarılır.
Otomatik Portakal; okuyucuya vicdanını sorgulatan, iyi ve kötü ayrımını zorlaştıran bir eserdir. “Tatbikat Sahnesi” ise bu uyarlamayla kelimeleri okuyucudan alarak izleyiciye hissettirir.
Kaynakça:
“Erdal Beşikçioğlu ile Otomatik Portakal Üzerine”. Zorlu Performans Sanatları Merkezi. Web. 21.04.2024
“Anthony Burgess”. The International Anthony Burgess Foundation. Web. 21.04.2024
“A Clockwork Orange”. The International Anthony Burgess Foundation. Web. 21.04.2024