Edebiyat dünyasında yazdıkları eserler ve karakterler kadar gizemli olan birçok yazar var. Bu yazarlar görünümlerini sayfaların arasına gizlerken aynı zamanda keskin bir ifade gücüyle okuyucuya dokunmaktalar. Bu yazıda sizler için bu gizemli yazarların yazarlık kariyerlerini, kitapları eşliğinde ele aldık. Keyifli okumalar dileriz.
1. Antoni Casas Ros – Almodovar Teoremi
“Uzam ancak bir kaza biçiminde var olur.”
Zihninin ve bedeninin tüm çıplaklığıyla ahlak sınırlarının etrafında volta atıyor, kalemi soyunmuş bir yazar yeterince cüretkardır, işte Antoni’de tam öyle. Onu okurken hissettiğiniz en çarpıcı yönü de bu. Bazen güvende hissetmek tetikte olmakla aynıdır, tebeşirle yere bir daire çizdiğinizde onun içine her türden felaketi doldurup ona konfor diyebilirsiniz, dağınık hissetmekte bir seçenektir, düzenli rutinlerin takıntıları arasında vurdumduymaz bir tutum da olmalıdır, orada ve şurada olmak için yolumuzda konaklarız, her türden “davranma” eylemini gerçekleştiririz, duygular çağlar, zihniniz uyanıktır, bağımsız olmaya çalışmadan ve buna özgürlük demeden yaşarız çünkü olagelmiş olan şey hep uzaklıktır, insansız, haz temelli bir uzaklık.
1972, Katalonya doğumlu yazar, yazarlık kariyerine geçirdiği talihsiz bir kaza sonucunda başlıyor ve matematik kariyerini bu yazma sürecinde bırakma kararı alıyor. İlk romanı Almodovar Teoremi yaşadığı bu kazayı anlattığı kurgusal ancak aynı zamanda otobiyografik bir metin. Fransa’da Prix Landerneau’ya aday gösterilen roman, yayınlandığı yıl İspanya’nın en iyi romanı seçildi (Premio Mejor Libro Novel).
Kitapta Antoni, gençliğinde Franco faşizmine yardım ve yataklık etmiş bir babanın, matematikçi, solcu ve İtalyan bir annenin oğlu olarak karşımıza çıkıyor. Babasıyla ilişkisi çalkantılı olan Antoni, annesini de ikna ederek onunla birlikte evden ayrılıyor ve annesiyle yaşadığı süreçte ondan matematik tutkusunu ediniyor. Bu tutkusu sadece bir hobi olarak kalmıyor elbet, üniversite eğitimini matematik üzerine tamamlayan Antoni bölümünden başarıyla mezun oluyor. İşte tam da bu noktada kader ağlarını örmeye başlıyor. Mezun olduğu gece Antoni, sevgilisi Sandra’yla birlikte bu güzel anı kutlamak için birlikte içmeye giderler, kutlamadan dönerken ikisi de sarhoş olur ve kırsalda arabayla yola çıkarlar. Bir anlık dalgınlık, arabanın önüne atlayan bir geyik ve Sandra’nın ölümü, Antoni’nin hayatında bir dönüm noktası niteliği taşıdı.
Kazada yüzü hasar alan Antoni, birçok estetik operasyon geçirdi ancak bir daha eskisi gibi olamadı. Kitapta, ironik bir biçimde, “Picasso eğer yüzünü görmüş olsaydı ondan nefret edeceğini” söylüyor, yüzünü onun buluşunun hayattaki karşılığı olarak tanımlıyor. Bu talihsiz kaza sonrasında Antoni sadece geceleri dışarı çıkmaya başlayarak internetten insanlara matematik dersleri vermeye başladı. Yazma tutkusu ve ilhamı da bu süreçte tanıdığı transseksüel Lisa ve yönetmen Pedro Almodovar’la harlandı, Almadovar, Antoni’nin yüzüyle ilgili bir film yapmak için kollarını sıvadı.
Antoni’nin yazıları yeraltı edebiyatının aykırılığına sahip, karakterleri marjinal, tutumları uçarı. Kitaplarında kendisine de çokça yer veriyor, kurgusal bir karakter olarak kendisini; Enigma ve Karanlığı Arşınlayanlar romanlarında da görüyoruz. Yazar, sürekli bir inziva içerisinde, medyadan uzak durarak, kitaplarında sezinleniyor.
2. Enrique Vila-Matas – Bartleby ve Şürekâsı
“Bartleby’leri hepimiz tanırız, derin bir dünya inkârı içinde yaşayan insanlardır.”
1948 yılında Barcelona’da doğan yazar, yazarlık kariyerinden önce film eleştirmenliği ve kısa filmler yaparak sinemayla ilgilendi. İlk romanlarını 1970’lerin başında kaleme aldı. Kitaplarında edebiyata ve yazarlara göndermeler yaparak vurucu ve aynı zamanda zeki bir alaycı üslup geliştirdi. Yazdığı süreçte “İspanyol Kraliyet Akademisi, Romulo Gallegos, Medicis, Herralde” gibi pek çok ödül ve nişan sahibi oldu.
Bartbely ve Şürekâsı kitabında, Herman Melville’nin Kâtip Bartleby karakterinin sessizliğinden yola çıkarak “Hayır Edebiyatı” kavramını ortaya attı. Bir dizi dipnot eşliğinde yazmayı bırakan gerçek ve hayali yazarları kaleme aldı ve onlarda Bartleby’nin Wall Street’teki tuğla duvara bakarken ki o hiçbir şey yapmama halini buldu, “Yapmamayı tercih ederim” dediler Bartbely gibi. Bu yazarlar arasında edebiyatta geçici veya kalıcı sessizliği tercih etmiş birçok isim bulunuyordu, Rimbaud, Salinger, Musil, Rulfo ve hatta Sokrates bile. Yazar, bu isimler aracılığıyla “Neden yazdılar?” ve “Neden yazmayı bıraktılar?” sorularına cevap bulmayı amaçladı.
Mesela Juan Rulfo artık neden yazmadığını sorduklarında 1974 yılında Carakas’ta şöyle bir açıklama yapmış: “Çünkü bana öykülerini anlatan Celerino amcam öldü.” Celerino amca çocukların onaylama ayinlerini yaparak para kazanan biriydi ve aynı zamanda bir ateistti, köyden köye dolaşırken Rulfo’ya uydurulmuş hikayeler anlatırdı. Ruflo, amcası öldükten sonra yazmaya bir süreliğine ara vermişti. Yazar bu durumun duyduğu en özgün kendini aklama bahanesi olduğunu söylüyor ve Rulfo’nun öykü kitabı Ova Alev Alev’in isminin neredeyse Celerino Amca’nın Hikayeleri olacağını da kinayeli bir şekilde ekliyor. Rulfo’nun arkadaşı Monterroso, yazarın bu sessizliğiyle ilgili nükteli bir masal yazmış, ismi En Bilgiç Tilki, masalda başarılı iki kitap yazan ve haklı olarak tatmin olduktan sonra bir daha yıllarca başka bir şey yayımlamayan bir tilkiden bahsediyor. Gerçekten de Rulfo, sadece üç tane kitap yayımladı ve Vila-Matas’ın deyimiyle; Bartleby’lerden biri oldu.
3. Antoni Casas Ros – Enigma
“Sessizce oturduk. Bu yakınlık ender bulunur. İnsanlar daima sessizliğin içini doldurmaya ihtiyaç duyarlar ama bizim aramızdaki sessizlik mahrem yanımıza canlılık kazandıran şey.”
Antoni bu kitabında başlıca dört karaktere yer veriyor: Joaquim, Naoki, Ricardo ve Zoe. Joaquim bir edebiyat profesörü, Naoki sessizlik sanatçısı Japon bir kız, Ricardo şair ve aynı zamanda bir seri katil ve Zoe’yse yazar olmak isteyen bir edebiyat öğrencisi. Bu dört karakterin yolları, Vila-Matas’ın Bartleby ve Şürekâsı isimli kitabından alınmış, yine aynı isme sahip kitapçıda kesişiyor. Kendilerini “Yatak Odası Filozofları” olarak adlandıran bu dörtlünün tek bir amaçları var: Sonlarını beğenmedikleri romanlara yeni sonlar yazmak ve bu yeni halleriyle raflarda yerlerini almalarını sağlamak.
4. Fyodor Dostoyevski – Netoçka Nezvanova
“Son haddine kadar gerilmiş istekle, bir iç kudretsizliğin amansız mücadelesi karşısındaydım.”
Dostoyevski’nin 1849 yılında tutuklanıp Sibirya’ya gönderilmesiyle yarım kalan romanı olarak raflarda yerini alıyor. Yazar, ağabeyine yazdığı 1846 tarihli bir mektupta “büyük bir roman” yazma isteğinden söz ediyordu, bunun üzerine Netoçka Nezvanova’yı yazmaya koyulan Dostoyevski, tutukluluğunun beraberinde bu denemesini yarım bırakmak zorunda kaldı, bir daha da bu romanını devam ettirmedi. Kitap, Petersburg’da yaşayan genç kız Netoçka’nın ağzından anlatılıyor. Üvey babası Yegor, ufak bir orkestrada klarnetçi olarak çalışıyordu, bir süre önce köye gelen İtalyan bir keman virtüözü, Yegor’la arkadaş olarak ona keman çalmayı öğretti ve böylece Petersburg’a uzanan birbiri ardına bir trajedi ve müzikalite hikâyesi de başlamış oldu.
5. Wilhelm Genazino – Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk
“Hiçbir zaman başka seçeneği yokmuş gibi görünmeli. Ancak o zaman olanların hepsi bir kader olabilir.”
1943 yılında Almanya’nın Mannheim kentinde doğan yazar, Alman dili ve edebiyatı, sosyoloji ve felsefe eğitimi gördü. Bunların yanı sıra, gazete ve dergilerde editörlük yapan Genazino, 1971’den beri serbest yazarlık yapmakta. Eserleriyle, Georg Büchner Ödülü, Kleist Ödülü ve Fontane Ödülü gibi pek çok edebiyat ödülüne layık görüldü.
Kitapta, kırk bir yaşındaki baş karakterimiz Gerhard Wahrlich, felsefe bölümünden mezundur ancak alanında iş bulamayarak bir çamaşırhanede planlama müdürü olarak çalışmaktadır. İşinin verdiği bunalımla içine gömülen Gerhard’ın durumu, kız arkadaşı Traudel’in bir çocuk yapmak istemesiyle daha da tepetaklak olur. Eskimiş pantolonunu çöpe atmak yerine çamaşır ipine asıp “çürümesini” izlemek gibi anlam veremediği davranışlarda bulunan Gerhard’ın bu tuhaf dürtüleri onu zamanla daha da ele geçirirken Traudel’e olan ilişkisi çalkantılı bir hale gelir.
KAYNAKÇA
Antoni Casas Ros, Almodovar Teoremi, Sel Yayıncılık, İstanbul, 2009
Enrique Vila-Matas, Bartleby ve Şürekâsı, Can Yayıncılık, İstanbul, 2021
Antoni Casas Ros, Enigma, Sel Yayıncılık, İstanbul, 2012
Fyodor Dostoyevski, Netoçka Nezvanova, Varlık Yayınları, İstanbul, 1964
Wilhelm Genazino, Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk, Ayrıntı Yayınevi, İstanbul, 2014