Aşk, geçmişten günümüze insanlığın ortak mirasıdır. Kökeni Arapça olan kelime ”şiddetli sevgi”, ”yakıcı sevgi” anlamlarına gelir. İnsan yaşamının her alanında yer alan aşk, zamanla edebiyatın en önemli konusu haline gelir. Sanat, müzik gibi farklı dallarda da oldukça yoğun bir şekilde üzerinde durulur. Okurlarına aşkı en derinden hissettiren romanlara gelin birlikte göz atalım.
1. Beyaz Geceler
“Birini çok sevmenin bedeli bir daha kimseyi sevememektir.”
Beyaz Geceler, çağından senelerce ileride olan Dostoyevski tarafından yazılır. Dört gece süren bir aşkın hikayesidir. İlk gece adını bilmediğimiz bir genç, dünyadan kendini soyutlanmış hissettiği bir yürüyüş sırasında nehir kenarında korkuluklara yaslanır bu sırada ağlayan bir kızla karşılaşır. Bu genç, kızı ona saldıran bir adamdan kurtarır ve bu sayede aralarında bir güven duygusu oluşur.
Genç, kızın adının Nastenka olduğunu öğrenir. Nastenka, gençten ona aşık olmamasını rica eder. Başkarakter kendisini yalnız hisseden bir gençtir ve Nastenka’ya ne kadar yalnız hissettiğinden bahseder. İkisi de birbirlerine hayat hikâyelerini anlatmaya başlar.
Kahramanımız Nastenka’ya aşkını itiraf eder. Nastenka bu itirafa şaşırır. Bu sırada başka birine karşı ilgi duyan Nastenka, gelmeyen birini beklemenin anlamsız olduğunu düşünür ve o da karşı bir itirafta bulunur. Bir gece beraber yürürken karşıdan bir adamın geldiğini görürler. Bu kişi Nastenka’nın beklediği kişidir. Nastenka, adamın kollarına atılır ve oradan uzaklaşırlar. Nastenka, gence her zaman dost kalacakları bir mektup yazar. Kahramanımız, duyduğu üzüntüyle baş başa kalır.
Dostoyevski, bu eserinde kahramanın ruh hallerine geniş bir şekilde yer verir. Aşk kadar aşık olmanın verdiği mutluluk da eserde işlenir. Karşılıksız sevmek onun için önemli değildir, önemli olan sevmek duygusunu tadabilmektir.
2. Günlerin Köpüğü
”İnsanlar değişmez. Durumlar değişir.”
Günlerin Köpüğü, Boris Vian tarafından 1947 yılında yazılmış bir aşk romanıdır. Çarpık ilişkiler ve bunun sonucunda gelen ölüm romanda konu olarak işlenir. Başkarakter Colin, Chloe ile evlenir. Düğünden sonra gittikleri balayında Chloe hastalanır ve akciğerinde nilüfer çiçeğinin açtığı görülür. Doktorların Chloe’nin tedavisi için uygun gördükleri tedavi ya ameliyat olması ya da doğada zaman geçirmesidir. Chloe ikisini de kabul eder. Dağ havası almak için Colin ile birlikte yola çıkarlar ve ameliyat da olur. Eve dönme kararı verdikleri sırada Chloe’nin bir akciğeri işlevini yitirir. Bununla birlikte diğer akciğerinde de nilüfer çiçeği çıkar.
Colin bir gün sevdiği bir arkadaşı olan Chick’e, Alise ile evlenmesi için parasının büyük bir kısmını verir. Chick bu parayı evliliğine harcamak yerine Sartre’nin kitap koleksiyonu için harcar. Colin ise kalan parasını Chloe’nin tedavisi için harcamaktadır. Bununla birlikte Colin’in tüm parası biter. Alise, Chick ile evlenmek istediği için parasını harcamasını durdurmak üzere yazar Sartre ile konuşur fakat hiçbir işe yaramaz, Sartre kitaplarını yayımlatmakta kararlıdır. Bunun üzerine Alise, Sartre’yi öldürür. Alise sadece yazarı değil, bütün kitapçıları suçlu gördüğü için hepsini yakmak ister ve çıkan yangında Alise de ölür. Chick de icraya gelen polisler tarafından öldürülür. Colin’in tedavi masraflarını karşılayamaması sonucu Chloe’nin durumu daha da kötüleşir ve hayata veda eder.
3. Lady Chatterley’in Aşkı
‘‘Gerçekte, herkes konuşuyor, ama yapılması gereken şeyi bilen tek kişi yok.”
Kadın ve erkek ilişkisini tüm boyutlarıyla ele alan Lady Chatterley’in Aşığı, yayımlandığı günden beri fazlasıyla ses getirir. Her çağın sorunu olan konuları ele almakla birlikte yazar, okurlarına görmezden gelemeyecekleri gerçekleri de gözleri önüne serer.
Clifford, soylu bir aileden gelir. Sosyalist toplumda yetişen Constance ile evlenir. Clifford evlenmelerinin üzerinden çok geçmeden savaşa katılır ve vücudu parçalanarak geri döner. Tekerlekli sandalyede hayatına devam etmek zorunda kalır. Genç ve ihtiraslarına düşkün olan karısının ihanetlerine göz yumar. Karısının asil birisiyle birlikte olmasına tahammül göstereceğini belirtse de karısı alt tabakadan olan koru bekçisi Mellors ile aşk yaşamaya başlar.
4. Rüzgar Gibi Geçti
”Sen gökyüzündeki yıldızları isteyen bir çocuksun.”
Edebiyatla birlikte sinemayı da etkileyen Margaret Mitchell‘in bu eseri, yirminci yüzyılın en önemli romanlarından biri olur. Aşk romanı olmasının yanı sıra tarihi roman niteliği de taşır. Ünlü tarihçi İlber Ortaylı, Amerikan İç Savaşı’ı hakkında bir şeyler öğrenmek isteyenlere bu kitabı önerir.
Scarlet O’Hara, genç ve güzel bir kadındır. İç savaşla birlikte annesini kaybeder, çiftliğinde zaman geçirmeye başlar. Rhett ile Ashley’in aşkının arasında gidip gelmesi, bağımsız bir kadın oluşu ve kendi ayakları üstünde durabilmesi romanı soluksuz okutan unsurlardandır.
5. Sputnik Sevgilim
‘‘Önemli olan, başkalarının düşündüğü büyük şeylerden ziyade, küçük de olsa kendi düşündüklerindir.”
Haruki Murakami‘nin elinden çıkan bu eser, aşkın bir yolculuk olduğunu anlatır bizlere. Japonya’dan Yunan adasına kadar uzanan bu hikâyede yolculuklarla geçen bir aşk hikâyesini görürüz.
Bu aşkın tam ortasında Sumire yer alır. Sumire kitaplarla arası iyi olan ve en büyük hayali yazar olmak olan bir kadındır. Bu yüzden sürekli yazılar yazar. Hayatını kendine adamışken bir anda Myu adında bir kadına aşık olur. Fakat Myu da her ne kadar Sumire ile ilgilense de Sumire aşkına karşılık alamaz. Myu’nun Sumire’ye beraber çalışmayı teklif etmesi işleri daha da karmaşık bir hale getirir. Bireyselleşme ve yalnızlaşma kitabın içerisinde ustalıkla işlenir. Anlatım dilinin sade oluşuyla yazar okurlarını kitabın içine çekmekte zorlanmaz.
Kaynakça
https://www.etimolojiturkce.com/kelime/aşk1
https://www.ilknokta.com/en-iyi-ask-kitaplari-n23.html
E. Esin Domaniç, Dostoyevski Beyaz Geceler Adlı Eserindeki Nastenka Rolüne Çalışma Süreci Yüksek Lisans Tezi) Bahçeşehir Üniversitesi, 2010.
https://noveliusedebiyat.com/haftanin-kitap-onerisi-ruzgar-gibi-gecti/
https://www.karavandakiadam.com/kitap-incelemesi-lady-charrterleyin-sevgilisi-d-h-lawrence/
https://bibliyoraf.com/bibliyoraf-ekibinin-favori-ask-kitaplari/