Emily in Paris 3. Sezon İncelemesi

Hayalindeki iş için Chicago’dan Paris’e çıkıp gelen Emily‘nin renkli ve karmaşık hikayesi üçüncü sezonu ile geri döndü! Geçtiğimiz sezon sonunda önemli bir yol ayrımında kalan Emily’nin bu sezon adeta Paris’teki ikinci baharına şahitlik ediyoruz. Bolca sır ve kaosun ev sahipliği yaptığı üçüncü sezona gelin birlikte bakalım.

Emily in Paris 3. Sezon İncelemesi: Bu Sezon Neler Oluyor?

Sezonun ilk bölümlerinde tüm Fransız personelin Savoir’den ayrılmasıyla bir Amerikalı olan Madeline’nin Fransa’nın lüks piyasasında tek başına tutunmaya çalıştığını görüyoruz. Emily’nin geçtiğimiz sezon sonu vermiş olduğu Paris’te kalma ve Savoir’dan ayrılma kararını henüz Madeline’e söylemediğini ve iki şirket arasında kalması bu noktada büyük sıkıntılara yol açılıyor. Öyle ki, bir yandan Slyvie ve ekibi sıfırdan şirket kurmaya ve müşterilerini kendi taraflarına çekmeye çalışırken, öbür yandan Madeline işlerin büyük çoğunluğunu eksik personel sebebiyle Emily’e yıkıyor. 

Ancak tüm sezon bunun üzerine kurulmuyor. Emily in Paris’in ilk sezonunun sevilme nedenlerinden biri tamamen başka bir ülkede, hiç tanımadığı, dilini ve kültürünü bilmediği insanlarla kendine yeni bir hayat çizen güçlü bir iş kadının olmasıydı. İkinci sezon ise ilk sezonun eksiklerini kapatarak yan karakterlere derinlik katmış ve onları figüranlıktan çıkarak izleyiciye bir seyir keyfi vermişti. Üçüncü sezonda ise kafası karışık bir senaryoyla karşı karşıyayız. Hikayeye yoğun bir şekilde yan karakterlerin de dahil olmasıyla birlikte asıl işlenmek istenin konuların ya çok hızlı ya da hiç işlenmediğini görüyoruz. 

İki Aşkım Var

Emily’nin hareketli aşk üçgeni bu sezon da kaldığı yerden devam ediyor. Geçtiğimiz sezon sonu Camille’in Emily ile yaptığı “ikimiz de Gabriel’le birlikte olmayacağız” anlaşmasını bozarak Gabriel ile tekrar birlikte olduklarını görmüştük. Bu kısım sezonun sonunda kilit bir rol oynasa da şimdilik es geçiliyor. Bu sırada Alfie ve Emily’nin ilişkileri, Alfie’nin Londra’ya geri dönecek olması sebebiyle sarsılıyor. Uzun mesafe ilişkisini yürütüp yürütemeyecekleri büyük bir soru işareti olan çift sezonun başında ayrılıyor. 

Öte yandan sezonda aşk üçgeni arasında kalan sadece Emily olmuyor. Emily’nin iki arkadaşı Camille ve Mindy de aşk üçgenlerinden nasibini alıyor. Camille, Gabriel’le ilişkisi sırasında, “Günah Çıkarma” temalı serginin başrolü Yunanlı artist Sofia ile yakınlaşmaya başlıyor. Aralarındaki geçen “senin hiç sırrın yok mu?” konuşmalarının tüm inkarlara rağmen Camille’in içini yediğini görüyoruz. Emily’le yapmış oldukları anlaşmayı yok sayarak Gabriel ile birlikte olması belli ki canını sıkıyor. Bu da aslında sezonun kırılma noktalarından biri. Camille’in bencil davranarak kendi hislerini en yakın arkadaşının hatta sevgilisinin önüne koyarak bu iki insanın hislerini yok saydığını biliyoruz.  Ancak Sofia’nın Camille’in hayatına dahil olması ve aralarındaki çekim Camille’in herhangi bir baskı olmadan kendi duygularıyla tanışmasını sağlıyor.

Emily’nin renkli ev arkadaşı Mindy’nin de aşk hayatı karışıyor. Geçtiğimiz sezon sokak sanatçıları ile bir gruba dahil olarak şarkıcı olma hayaline doğru ilk adımı atan Mindy’nin gruptan Benoit ile sevgili olduğunu görmüştük. İkilinin ilişkisi sezonun başlarında oldukça güzel ilerliyor olsa da diziye yeni dahil olan JVMA Holdingin varisi Nicholas de Leon karakteri özellikle hikayenin bu kısmında büyük bir rol oynuyor. Mindy ve Nicholas’ın küçükten İsviçre’de bir yatılı okulda kaldıklarını ve o zamanlar Mindy’nin Nicholas’a aşık olduğunu öğreniyoruz. Yıllar sonra gerçekleşen bu buluşma ile birlikte Mindy, erkek arkadaşının aksine zengin bir ailenin varisi olmanın zorluklarını anlayan Nicholas ile yakınlaşmaya başlıyor. 

Bu kadarı yeterli diyorsanız haklısınız ancak hala bitmedi. Kendi şirketini kurmak için Savoir’dan ayrılan ve tüm personeli peşinden götüren Slyvie’nin sıfırdan şirket kurmanın zorluklarıyla baş etmeye çalışırken görüyoruz. Genç fotoğrafçı sevgilisi her ne kadar Slyvie’ye destek olmaya çalışsa da konu içinden çıkılmayan evrak işlerine gelince Slyvie’nin soluğu hala evliği olduğu Laurent’u aramakta alıyor. Slyvie’nin kocasının evlerinde olması Erik’i rahatsız ediyor anca Slyvie bu konuyu çok takmıyor gibi gözüküyor. 

Sezon Genel Olarak Nasıldı?

Dizinin başrolünü üstlenen Lily Collins’e bu sezon yine Lucas Bravo, Camille Razat, Ashley Park, Philippine Leroy-Beaulieu ve Lucien Laviscount eşlik ediyor.

Emily in Paris’in ilk iki sezonu moda, aşk, arkadaşlık ve bir kadının bambaşka bir ülkede başaralı iş kadını hayatına atılmasını bizleri Paris sokaklarında küçük bir gezintiye çıkararak olabilecek en şık ve eğlenceli şekilde anlatmıştı. Üçüncü sezona geldiğimizde ise bu eğlencenin kafası karışmış senaristlerin ortaya çıkardığı kaotik senaryo içinde kaybolduğunu görüyoruz. Bunun sebebinin Netflix’in ikinci sezonun ardından üç ve dördüncü sezon onayını aynı anda vermiş olması oldukça olası. 

İkinci sezonun en çok beğeni alan yönü yan karakterleri hikayeye daha çok dahil ederek onlara birer arka plan vermiş olmasıydı. Bu sezonda ise bunun, herkese dağıtılan aşk üçgenleri ve bir türlü odak noktasını bulamayan senaryo ile mahvolduğunu görüyoruz.

Geçtiğimiz sezona renk katan Julian ve Luc karakterleri bu sezon oldukça pasif kalıyor. Yeni şirket kurmak adına sıfırdan yola koyulan Slyvie’ye yardım senaristlerden geliyor ve sezona sadece komedi unsuru olarak hizmet eden Madeline karakteri birkaç espri sonra diziden ayrılıyor. Emily’nin yaşadığı kararsızlık da bu şekilde ortadan kalkmış oluyor. Öte yandan Emily’nin, henüz iki şirket arasında seçim yapamamışken, hiçbir karşılık beklemeden etrafa en parlak pazarlama fikirlerini dağıttığını görüyoruz. Sezonun geneline hakim olan aşk üçgenleri ise son bölümde sihirli bir değnek dokunuşu edasıyla son buluyor. 

Gabriel ve Camille’in evlenmek üzere olduğu final sahnesinde Camille’in Emily ile olan anlaşmasını ifşa ettiğini görüyoruz. Gabriel ve Emily arasında üç sezondur süren çekimi görmemek elbette ki imkansız fakat özellikle bu sezon Emily’nin Alfie ile olan ilişkisini bir saniyede çöpe atmaları maalesef bizlerden eksi puan aldı. 

Sezonun son bombası ise Gabriel’den geliyor: Camille hamileymiş! 

Emily in Paris’in üçüncü sezonu genel itibariyle oldukça yorucu bir sezon. Hali hazırda kabalık olan yan karakter liste bu sezon yine genişliyor. Birden fazla olay aynı anda oluyor fakat bu sezonun en büyük eksisi ana bir konusu olmaması. Çok açıkça gözüküyor ki üçüncü ve dördüncü sezon onayını aynı anda alan yapım ekibi bu sezonu bir geçiş sezonu olarak kullanmak istemişler. 

Tüm bu olumsuzluklara rağmen sezonu bir çırpıda bitiriyorsunuz. Paris’in renkleri sokakları mı bizi cezbeden yoksa umutsuz aşkları bilmiyoruz ama kendini izlettiren bu eğlenceli yapımın dördüncü sezonunu iple çekiyoruz!