Evet, “Bir Başkadır”: Ferdi Özbeğen

Yazı İçindekiler [hide]

spot_img

Kuşak çatışması olarak hayatımızda süregelen olgu, şüphesiz ki kendisini sadece politik söylemlerde göstermemektedir. Kuşaklar arası müzik, kitap, sinema zevkleri; bilinen veya takip edilen sanatçılar, kuşaklar arasındaki farklılığı ortaya koyabilmektedir. X kuşağının (1965 – 1980 arası doğan insanları sembolize etmektedir) sevdiği sanatçıları Z kuşağının (ağırlıklı olarak 2000 doğumluları ifade eder) sevip sevmemesi durumu bir yana, kimi zaman bu sanatçılardan haberi bile olmadığı görülebilir.

Ferdi Özbeğen‘in de özellikle Netflix platformunda yer alan “Bir Başkadır” dizisinin giriş müziği “Gündüzüm Seninle” şarkısı ile bir anda yeniden hatırlandığını; kendisini bilmeyen yeni jenerasyon tarafından da müzik ve video platformlarından araştırıldığını söyleyebiliriz.

Ferdi Özbeğen Hayatı

Ferdi Özbeğen 17 Ağustos 1941 yılında İzmir’de dünyaya geldi. Babası ve annesinin birbirlerinin ikinci eşi olduklarını Ali Rıza Türker’e vermiş olduğu röportajın derlendiği “Şöhret Dediğin” isimli kitapta belirtmiştir. Babası Hasan bey aslen Girit göçmeni bir aileden gelmektedir. Annesi Afet hanım da Katolik bir ailenin kızıdır. 27 Mayıs 1960 darbesi döneminde Demokrat Parti ve Adnan Menderes taraftarı öğrenci birliğinde yer almıştır. Müzisyenlikle ilgili ilk adımlarını kendisinden dinleyelim:

“… Hevesliler birleşti; biri gitar, biri kontrabas ve biri bateri derken ben ise amatörce öğrendiğim akordeonla müziğe başlamış oldum. Orkestramız kurulmuştu. Müzisyen arkadaşlarımla anlaşıyordum, ama bu orkestranın temelini de Özel Türk Koleji’nde kurulan bando atılımın temeli teşkil etmişti. Do-re-mi’nin yerini, nefesli enstrümanları, aranjmanı, yeni bir lise öğrencisinin sanatla ilgili boyutunu mahalleye taşıyorduk.

Akordeon merakı sonsuzdu bende. Müziğe olan merakım tutkuya dönüşürken kendimi geliştirmem konusunda ailemin de cahil oluşu karşıma koca bir soru çıkarıyordu: Müzik hayatımın hangi noktasında olacaktı? İleriyi düşünürken ilk önce ben dışişleri mensubu olacağım, siyasal bilgiler okuyacağım, dil öğreneceğim ve yurt dışına gideceğim hesapları içindeydim. Siyasal bilgiler o zamanlar efsanevi bir bölümdü, girmeyi çok arzu ediyordum. Geleceğim için bu hesapları yaparken müzik hayatımda sadece bir özelliğim olarak devam ediyordu. Nereden bilebilirdim ki hayatımın tamamını alacağını…”

Kaynak manifoldpress

Özel Türk Koleji’nden mezun olduktan sonra 1960 senesinde Ankara’ya üniversite okumak için gitmiş, fakat babasının 1963’teki ani ölümü neticesinde üniversiteyi yarıda bırakarak İzmir’e dönmüş ve pavyonlarda müzisyenliğe başlamıştır. Bir yılı aşkın bir süre İzmir pavyonlarında piyanist ve yan solist olarak çalışmış ve sonrasında yeni bir kariyer için İstanbul’a gelmiştir. İlk olarak Hilton Oteli’nde orkestrada başlamıştır. Daha sonra Çınar Oteli’ne geçmiştir. 1967-1969 arasında askerliğini uzun dönem Sivas’ta yapmış, döndüğünde yine Çınar Oteli’nde çalışmaya devam etmiştir. 1974 senesinde orkestra ekibinin dağılmasının ardından bireysel olarak kariyerine devam etme kararı almış ve The Marmara otelinde tek piyanist-solist olarak kariyerini sürdürmüştür. Ferdi Özbeğen için bu dönemi ile ilgili eklenecek önemli bir anekdot ise; 1965 senesinde Hürriyet Gazetesi‘nin düzenlediği Altın Mikrofon yarışmasında “Sandığımı Açamadım” adlı, batı müziği enstrümanları eşliğinde orkestrası ile seslendirdiği türkü ile elde ettiği dördüncülüktür.

 

1970’lerden itibaren şöhreti artan Ferdi Özbeğen, ilk albümü Ferdi Özbeğen ile 45 Dakikayı 1977 senesinde çıkarmıştır. Bu albümü ile birlikte vefatına kadar yirmi altı adet albüm yapmıştır.

1980 senesi, onun için yeni bir deneyime adım attığı yıl olmuştur. “Tanrıya Feryat” isimli film ile sinema sektörüne de adım atmış, bunun dışında “Kadınca” (1984) ve “Bir Düşmeye Gör” (1986) isimli iki adet filmde oynamıştır. Sinema sektörüne adım atması ile ilgili olarak:

“…Özellikle Müjde’nin (Ar) şu sözlerini hiç unutmadım: ‘Film çevirmen lazım. Bütün Anadolu sinemaya gidiyor, ama senin 33’lük plağını alıp evde dinleyemiyorlar çünkü evde aletleri olmayabilir. İsminin ve resminin tanıtımında sinemanın çok yararını göreceksin. Hadi mızmızlanma!’ demişti.” şeklinde beyanda bulunmuştur.

Kaynak tsaorgtr

Son Yılları

1980-1990 arasında çıkardığı albümler ve ortaya koyduğu performanslar ile göz önünde kalmaya devam eden Ferdi Özbeğen, 1990’ların başından itibaren Bodrum’a yerleşip yavaş yavaş inzivaya çekilmeye giden sürecin içerisine girmiştir. 2001 yılında kendisine prostat kanseri teşhisi konmuştur. On iki sene kanser ile mücadele etmiş fakat 2013 yılında hayata gözlerini yummuştur. “Eğlendirici Piyanist” ya da “Piyanist Şantör” olarak adlandırılan akımı başlatan kişi olarak Türk Müziğine adını yazdırmıştır. Ünlü olmak ile ilgili annesinin kendisine vermiş olduğu nasihati aktardığı anekdot ile yazımızı bitirelim.

“Bak çocuğum! Bu şöhretler möhretler gelip geçici. Yarın senin yerine biri çıkacak, seni unutacaklar. Şimdi kırdığın insanlar o zaman sana selam vermeyecekler. Bırak bu havayı! Mütevazi ol! Tevazudan hiçbir şey kaybetmezsin.”

KAYNAKÇA

Türker, A. R., Şöhret Dediğin: Ferdi Özbeğen’in Hayatı Ocak 2013 Alfa Yayınları

Efendiliğin ve Nezaketin Sembolü Ferdi Özbeğen’in Hayatıyla İlgili Dikkat Çekici Detaylar (onedio.com) (Erişim Tarihi: 24.01.2022)

Ferdi Özbeğen, Türkiye’nin İlk Büyük DJ’i miydi? – Manifold (Erişim Tarihi: 24.01.2022)

Tanrı’ya Feryat – TSA Türk Sineması Araştırmaları – Beta (Erişim Tarihi: 24.01.2022)

spot_img
Mustafa Murat Orhan
Mustafa Murat Orhan
Ekonomi alanında lisans, Uluslararası İlişkiler alanında yüksek lisans derecelerine sahibim. Halihazırda yine Uluslararası İlişkiler alanında doktora yapmaktayım. Altı yıl enerji sektöründe finans uzmanı olarak çalıştım. Tamamen sevdiğim işi yapmak ve yaptığım işte var olmak için istifamı verdim. Şu anda yazarlık ve senaristlik yapıyorum. "Film Gibi" ilk romanım.

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Alıntının Hikâyesi: Livaneli’den Aşk, Travma ve Unutabilmek Üzerine

“Aşk, bir uçurum kıyısında gözü bağlı yürümektir.”

Müziğin Kalbinin Attığı O Yer: Royal Albert Hall

1871'de açılan Royal Albert Hall yıllar boyunca birçok sanat etkinliğine tanıklık etmiştir.

İngiliz İç Savaşı: Sebepleri ve Sonuçları

17. yüzyılda İngiltere'de yaşanan iç savaş, kısa bir süreliğine de olsa Cromwell liderliğinde askeri bir yönetimi meydana getirdi.

Anadolu Turnesi: Psikedelik Bir Yolculuğun Sosyolojik Yansımaları

Alternatif rock grubu Venus Music Peace Band'in Anadolu Turnesine dair bir belgesel incelemesi.

Magnum Fotoğrafçısı Elliott Erwitt: Sıradışı Perspektif

Magnum fotoğrafçılarının yeni yazısında Elliott Erwitt'in hayatına ve eserlerine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Ahmed Arif | Hasretinden Prangalar Eskittim

Söylenti Edebiyat editörleri, Altı Çizilenler serisinde bu ay, doğum gününde, şiirin aykırı sesi, toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden, Türk edebiyatının benzersiz şairi Ahmed Arif'e yer veriyor!

Orta Çağ Avrupası’nda Evlilik, Boşanma ve Eğlence Kültürü

"Ben senin için yaşamayı göze aldım" diyenleriniz varsa, itinayla "Sıkıysa Orta Çağ'da yaşasana" diyebilirsiniz çünkü bu çağda yaşamak sanıldığından çok daha zor.