Freudyen Psikodinamik Kuramda Dr. Jekyll ve Bay Hyde’ın Tuhaf Hikayesi’nin Yankıları

Editör:
Onur Tuğrul Karabıçak
spot_img

R. L. Stevenson’ın popüler romanı Dr. Jekyll ve Bay Hyde’ın Tuhaf Hikayesi, her insanda var olan iyilik ve kötülük kavramlarından bahseder. Baskıcı Viktorya dönemi kurgusunun önemli bir örneği olan eser, toplumun ikiyüzlülüğü ve çifte standartları üzerine de bir eleştiri niteliği taşır. Zamanla çoklu kişilik bozukluğu ile eşanlamlı hale gelen ve bir madde bağımlılığı vakası örneği olarak kabul edilen roman, Freud‘un detaylandırdığı yapısal kişilik teorileri üzerine dikkate değer bir çalışma olarak görülebilir. Bu yazıda, Dr. Jekyll ve Bay Hyde’ın Tuhaf Hikayesini Freud’un zihnin yapısal teorisi perspektifinden inceleyeceğiz.

Robert Louis Stevenson

Kaynak wikimediaorg

Robert Balfour Louis Stevenson; 1850 doğumlu İskoç romancı, kısa öykü yazarı ve şairdir. Stevenson nitelikli bir avukat olmasına rağmen hayatını yazar olarak kazandı. Kronik olarak tüberkülozdan muzdaripti ve alkol, esrar ve afyon gibi çeşitli psikotrop ilaçlarla uğraştı. Define Adası ve Kaçırılan Çocuk gibi macera romanlarıyla tanındı. Başarılı ve ünlü yazar 1894’te genç yaşta öldü.

Stevenson’ın çalışmaları yirminci yüzyılın çoğu için büyük antolojilerin dışında bırakıldı. Ancak yazar, bugün akademi tarafından özgün bir ses, çok çeşitli ilgi alanlarına ve içgörülere sahip, artık çocuk edebiyatı veya korku kurgusu raflarına düşürülmeyecek bir sanatçı olarak görülüyor.

Dr. Jekyll ve Bay Hyde’ın Tuhaf Hikayesi: Çağının Ötesinde Bir Başyapıt

Fredric March 1931 tarihli Dr Jekyll and Mr Hyde filminde Kaynak nytimescom

Dr. Jekyll ve Bay Hyde’ın Tuhaf Hikayesi; oldukça saygı duyulan, başarılı ve parlak bir zekaya sahip olan ancak yaşamın ve onun içinde yaşayan kötülüğün ikiyüzlülüğünün de çok farkında olan Dr. Henry Jekyll‘i konu alır. Dr. Jekyll, ruhundaki kötülüğü çeşitli eylemlerle gizlice dile getirse de sosyal eleştiri korkusu nedeniyle bunu açıkça yapmaktan korkar. Jekyll, yeni ilaçların yardımıyla iyiyle kötünün birbirinden ayrılabileceğini ve böylece kötü insanların vicdanlarının uyarılması olmadan kendi yollarına gidebileceklerine inanır. Aynı zamanda bu sayede iyi insanların içlerinde herhangi bir kötü duygu olmadan iyiliklerini istedikleri gibi yapabileceklerini savunur.

Kaynak tcmco

Deneyleri sırasında içindeki bu kötülüğü kendi iyiliğinin kontrolünden kurtarmasını sağlayan Edward Hyde‘ı doğuran bir karışım üretmeyi başarır. Böylece Dr. Jekyll, varlığının her iki parçasının da arzuladığı hazzı, her biri diğerinin taleplerine boyun eğmeden alabileceğini düşünür. Ancak Hyde’ı ilk gördüğünde ilacın ters etki yaptığını, içinden iyi ve normal tarafını çıkarıp hayatı boyunca kullanmadığı kötü yanını ortaya çıkardığını anlamıştır. Yeni şahsiyet Hyde saf kötü ve ahlaksızdır. Aynı zamanda “şeytanın imzasını” taşıyan bir yüze, grotesk ve deforme bir bedene sahiptir. Bay Hyde, Dr. Jekyll’in Hyde ile olan “dostluğundan” vazgeçmesi için yalvaran arkadaşlarında korku ve nefret duyguları uyandırır. Edward Hyde yavaş yavaş Jekyll’in kimliğinde daha güçlü hale gelir ve sonunda Dr. Jekyll’i ölümüne götürür.

Kaynak wikimediaorg

Stevenson, yapıtında yalnızca her bireyde var olan düalizmi (düalizm, kavramsal olarak bir şeyin karşıt veya zıt iki yöne bölünmüş olma durumunu tanımlar) irdelemez. Aynı zamanda yazar, bir bütün olarak toplumda ve aristokrasinin içinde yaşadıkları konakların yüksek duvarlarının arkasına saklanacak karanlık sırları olduğu yorumunu yapar. Bu noktada romanın Viktorya Dönemi Londra’sı bağlamında ele alınması büyük önem taşır. Katı ahlakın teşvik edilmesiyle tanınan İngiltere’de 1837 ile 1901 arasındaki dönem, devletin bireysel hayata müdahalesiyle anılır. Adını Kraliçe Victoria‘nın tahta çıkışından alan Viktorya dönemi, seçkinlerin toplumu ve siyaseti kontrol etmesiyle başlar (Bayley, 2008). Tarihçi Walter Houghton‘un açıkladığı gibi, Victorialılar gerçek inançlarını ve doğal zevklerini gizlemek ya da bastırmak zorunda kalıyordu. Bu yüzden dönemin Britanyalıları, Viktorya yönetimi tarafından dikte edilen “doğru”ları söylüyor ya da “doğru” şeyleri yapıyorlardı. Dürüstlük için samimiyeti feda ediyorlardı. Bu istibdat döneminde bireyler arası ilişkilerde ikiyüzlülük ve duygusal bastırma ön plana çıkıyordu (Houghton, 1957).

Freudyen Psikodinamik Kavramlarda Romanın Yankıları

Dr. Jekyll ve Bay Hyde’ın Tuhaf Hikayesi, Sigmund Freud‘un Psikanalitik teorisinden birkaç yıl önce yayınlanmış olsa da Freud’un davranış gelişimi hakkındaki açıklamasıyla oldukça benzer. Dr. Jekyll’in toplumsal kurallara uyma ihtiyacı ile dürtüleri tatmin etme ihtiyacı arasında kaldığı mücadele, aktif bir davranış sergilemeden önce her insanın bilinçsizce giriştiği bir içsel mücadeledir. Freud’un teorisi bu hikayeyi daha somut bir düzeye taşır ve okuyuculara insan ikiliği mesajını daha derinlemesine yorumlamaları için bir rehber sunar.

Freud ve Bilinçdışı Zihin Teorisi

Kaynak wikimediaorg

Freud, libido kavramı ve psikoseksüel gelişim aşamalarının temeli ile ilgili olarak içgüdüler teorisini geliştirdi. Freud’un bilinçdışı zihin teorisi üç ana bileşeni içerir: id, ego ve süperego. Bunlar birlikte “psişik aygıt” (McLeod, 2023) olarak adlandırılır. İd; bizi içsel ihtiyaçlarımıza, daha da önemlisi cinsel ve saldırgan istek ve arzularımıza yönlendiren bilinçdışı güçtür. Zevkle ilişkilendirilebilen id, anında tatmin arar ve bu nedenle bir moderatöre ihtiyaç duyar (Siegfried, 2014). Bunun aksine süperego zihnimizin ahlak duygusudur, tipik olarak ebeveynlerimizden öğrenilir. İhtiyaçlarımızı sosyal olarak kabul edilebilir bir şekilde karşılamaya teşvik eder (Siegfried, 2014). Ego ise, kimliğin içgüdüsü ile süperegonun ahlakı arasındaki denge haline gelir. İd, tereddüt etmeden ihtiyaçlarını hemen yerine getirmek ve süperego sosyal normları korumak isterken ego ikisi arasında hakem görevi görür ve ihtiyaçlarımızı karşılamamıza yardımcı olur (Siegfried, 2014). Üç bileşenden ego, günlük gerçekliğe giren kişidir. Dünyaya sergilediğimiz davranış, egonun idi ve süperegoyu ılımlılaştırmasının sonucudur.

Sigmund Freud, bir bireyin mutluluğu ancak id, ego ve süperego arasındaki dengeye ulaştığında elde edebileceği sonucuna varır. Stevenson’ın Dr. Jekyll ve Bay Hyde’ın Tuhaf Hikayesi adlı romanında ortaya koyduğu çatışma bu denge veya dengesizliğin sonuçlarıdır.

Romanda Freudyen Kavramlar

Kaynak bluk

Romandaki karakterler, zihnin yapısal teorisinin özelliklerini gösterir.

Dr. Jekyll açıkça egoyu somutlaştıran bir karakter olarak görülebilir. Arzularını ve eğilimlerini toplumun beklentileriyle bağlantılı olarak kontrol etmeye çalışır. Bilinçli ve rasyoneldir, sosyal ilkelerin egemenliğindedir. Dışa dönük benliğini “arkadaşlarım arasında iyi” ve “onurlu ve seçkin bir geleceğin garantisine” sahip olarak tanımlar. Aynı zamanda, egonun bir tarafa ya da diğerine doğru eğilme gücüne sahip olması gibi, kahramınımızın egosu Hyde’a eğilerek aradığı zevklere boyun eğmesine olanak sağlar. Jekyll, Victoria döneminin ahlaki ideallerini tatmin etmeye devam ederken içgüdüsel idin ifade edilebilmesi için bir çıkış yolunaa ihtiyaç vardır. Bu noktada kitapta da açıkça ifade edildiği gibi, Dr. Jekyll “zevklerini gizlemesi” gerekirken Hyde bunu engeller idden gelen dürtüleri ortaya çıkarır (Stevenson, 2022).

Bay Hyde anında tatmin arayan, ilkel dürtülere ve saldırgan bir içgüdüye sahiptir. Bu yüzden takip edeceği ahlaki veya sosyal normları olmayan biri gibi görülebilir. Yazar, Hyde’ın her eyleminin benliğe odaklanışını Hyde’ın davranışlarını hayvani açgözlülükle, “tam bir ahlaki duyarsızlığa sahip maymun benzeri” ve “kıllı” elleri gibi diğer hayvani betimlemelerle bize gösterir. Bay Hyde yalnızca dürtülerini tatmin etmeye çalıştığı için, kendi eylemlerine dair ne bir kısıtlama dürtüsü ne de pişmanlığı vardır. Şiddetten zevk alır ve bu durum nihayetinde kendi yıkımına yol açar.

Kaynak atgticketscom

Romanın sonuna doğru Dr. Jekyll deneyin ardındaki mantığı açıklamaya başladığında “aslında insanoğlunun bir değil, iki benliği vardı” ve insanın “(aynı) kökten (neşet eden) her ikisi de” olduğunu belirtir. İçgüdüsel zevklerini geri tutma yeteneği ile mücadele eden Jekyll bu nedenle “iyi” ve ahlaki benliğini zorlayıcı ve “kötü” benliğinden ayırmayı hayal eder. Onun içinde devam eden mücadele, ikisini uygun şekilde dengelemek için orada ego olmadan idin ve süperegonun birbirine karşı çarpışmasıyla ilgilidir.

Bu denklemdeki süperego toplumun kendisi tarafından temsil edilebilir. Kültürel ve toplumsal normlara uymak, süperegonun birincil işidir. Jekyll’in yaşamdaki tüm mücadelesi, kendisini halka olumlu bir şekilde sunmak için dürtülerinden uzak durma ihtiyacıdır. “Büyük bir servetin çocuğu” olarak doğan Jekyll, başından beri toplumun gündeminde olacak şekilde kurulur. Bu durum onu her zaman iyi ahlak sahibi olmaya zorlar. Süperegoda tezahür eden Viktorya dönemi toplumunun kısıtlanması nedeniyle ego, idin bencil arzularını başarılı bir şekilde yönetmek için az gelişmiştir. Nihayetinde, Dr. Jekyll ve Bay Hyde’ın Tuhaf Hikayesi, Viktorya Dönemi Londra’sındaki gerçek canavar olan toplumsal baskıyı ortaya çıkarır.

Sonuç olarak ego olan Dr. Jekyll, Viktorya Dönemi süperegosunun dayattığı ahlakın ruhu bunalttığı bir dengesizlik trajedisine uğrar. Hyde’ı toplumsal kısıtlamanın bir sonucu olarak örnekleyen Stevenson, Viktorya dönemi toplumunun bireyde yarattığı yıkımı ve ikiyüzlülüğü ortaya çıkarmaya çalışır. Okuyucu, Sigmund Freud’un zihin teorisini bir referans çerçevesi olarak kullanarak Stevenson’ın sunduğu sosyal eleştiriyi anlayabilir. Bu kavramlar modern çağın bilimsel rasyonalizmine, tüm insanlığın doğasında var olan iyilik ve kötülük alegorisinden daha uygun bir yorum sunarak metne yeni bir hayat verir.

Kaynakça

Bayley, S. (2008). Victorian Values: An Introduction Montreal: Dawson College.

Houghton, W. (1957). The Victorian Frame of Mind (New Haven and London: Yale University Press), 394–95.

McLeod, S. A. (2023). Sigmund Freud. Simply Psychology.
simplypsychology.org/Sigmund-Freud.html. Erişim tarihi: 21/07/2023

Siegfried, William. (2014). The Formation and Structure of the Human Psyche. Athene Noctua: Undergraduate Philosophy Journal, no. 2.

Stevenson, R. L. (2022). Dr. Jekyll ile Bay Hyde Tuhaf Bir Vaka. (Çev. Celal Üster). İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları. (Orijinal yayın tarihi, 1886)

Kapak görseli: fularsizentellik.com

spot_img
Asya Yüce
Asya Yüce
neşesi yeter!

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Alıntının Hikâyesi: Livaneli’den Aşk, Travma ve Unutabilmek Üzerine

“Aşk, bir uçurum kıyısında gözü bağlı yürümektir.”

Müziğin Kalbinin Attığı O Yer: Royal Albert Hall

1871'de açılan Royal Albert Hall yıllar boyunca birçok sanat etkinliğine tanıklık etmiştir.

İngiliz İç Savaşı: Sebepleri ve Sonuçları

17. yüzyılda İngiltere'de yaşanan iç savaş, kısa bir süreliğine de olsa Cromwell liderliğinde askeri bir yönetimi meydana getirdi.

Anadolu Turnesi: Psikedelik Bir Yolculuğun Sosyolojik Yansımaları

Alternatif rock grubu Venus Music Peace Band'in Anadolu Turnesine dair bir belgesel incelemesi.

Magnum Fotoğrafçısı Elliott Erwitt: Sıradışı Perspektif

Magnum fotoğrafçılarının yeni yazısında Elliott Erwitt'in hayatına ve eserlerine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Ahmed Arif | Hasretinden Prangalar Eskittim

Söylenti Edebiyat editörleri, Altı Çizilenler serisinde bu ay, doğum gününde, şiirin aykırı sesi, toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden, Türk edebiyatının benzersiz şairi Ahmed Arif'e yer veriyor!

Orta Çağ Avrupası’nda Evlilik, Boşanma ve Eğlence Kültürü

"Ben senin için yaşamayı göze aldım" diyenleriniz varsa, itinayla "Sıkıysa Orta Çağ'da yaşasana" diyebilirsiniz çünkü bu çağda yaşamak sanıldığından çok daha zor.