Chris Smith’in yönettiği Fyre Festivali Belgeseli 2019 yılında Netflix’te gösterime girmiştir. Belgesel, Billy adında bir iş insanının Bahamalar’da düzenlemek için giriştiği bir festival macerasını anlatan gerçek bir olaya dayanmaktadır. Belgeselde bu gerçek hikâyenin aktörlerinden Ja Rule, Andy King ve Billy McFarland gibi isimler boy göstermektedir.
Fyre Festivali, 2017 yılında Billy McFarland ve ekibi tarafından düzenlenen büyük bir girişim olarak ses getirmiş ancak başarısız sonuçlanmıştır. Bu belgeselin başarısızlığı, basit bir olay olarak kalmamış aksine festivalin düzenleyicisi olan Billy’e açılan davalar nedeniyle sansasyonel bir habere dönüşmüştür. Belgeselde festivalin bu sansasyonel yönü vurgulanmak istenmekte ve festivalin başarısızlığının neden bu kadar gündem yarattığı anlatılmaktadır.
Belgeselde anlatılanlara göre Billy McFarland hayatı boyunca çeşitli girişimlerin baş aktörü konumundadır. Aynı zamanda, parlak fikirleri olan ve bunu çeşitli iş kollarında hayata geçirmek isteyen biri olması nedeniyle çevresi tarafından güvenilen birisidir. İnsanları yaptığı işte başarı yakalayacağına inandıran ve kendisine yardımcı oldukları takdirde bu işten gelen kazançtan belirli bir pay alacaklarını düşündüren yapıda olması Billy’nin algı yönetiminde başarılı biri olduğunu göstermektedir.
Billy Fyre festivali fikrini ortaya attığında ekibinde Ja Rule gibi ünlü bir rapçinin yer alması festivalin konseptinin geliştirilmesine katkı sağlamıştır. Billy, Fyre projesinde Bahamalar’da Pablo Escobar’ın ıssız adasını satın alarak adaya top model, manken, şarkıcı ve showmen getirerek lüks ve görkemli bir eğlence ortamı yaratmak istemektedir. Esasında Billy, Fyre projesiyle sıradan insanların bile arzulayacağı bir yaşam tarzı hayali yaratmaktadır.
Billy, başlangıçta Fyre projesinin tanıtım ve pazarlama işini oldukça başarılı bir şekilde gerçekleştirmiş, ekibini büyüterek alanında uzman en iyi ceo, dijital uzmanı, menajer, direktör vb. unvanlarda kişileri işe almıştır.
Festival, herkesin katılımına açılmadan önce ünlü isimlerin adaya gelmesi ile Billy ve ekibini kapsayacak şekilde çoktan başlatılmıştır. Modellerin ada içerisinden bir sürü fotoğraf ve video çekmesi istenmiş, bunları da sosyal medyada paylaşmaları istenmiştir. Adaya gelen ünlü modeller arasında dünyada herkesin hayranlıkla takip ettiği ve çok fazla takipçileri olan Bella Hadid, Hailey Baldwin, Elsa Hosk gibi isimler vardır.
Ada içerisinde 7/24 tüm eğlenceler videoya alınmakta, Billy ve ekibi de video çekimlerine dahil edilmektedir. Billy için ada içerisinden çekilen eğlenceli görüntüleri diğer insanlara pazarlamanın tek bir amacı vardır. Billy, insanların gördükleri görüntüler karşısında eğlenceyi kaçırıyormuş gibi hissetmelerine neden olarak- ki buna psikoloji literatüründe FOMO denmekte- Fyre’a gelmeleri için bir istek-arzu yaratmaktadır.
Dört bir yandan adaya gelen tüm ünlüler kendilerine verilen işleri yerine getirerek sosyal medyada Fyre adını gündem yapmak için aktif olarak rol oynamaktadır. Ancak hiçbiri bu projenin ardındaki asıl gerçeği bilmemektedir. Ekipteki herkes kendilerini büyülenmiş gibi hissetmekte ve hayretle Fyre adının dijital mecrada bir markaya dönüşmesini izlemektedir.
Başlangıçta her şey o kadar hızlı gerçekleşmiştir ki ekiptekiler verdikleri röportajlarda Billy’nin herkese inanç ve güven aşılaması kaynaklı bir sorun olduğunu hissetmemiştir. Daha sonra bulundukları adanın sahibi sosyal medyada yapılan paylaşımlarda Pablo Escobar’ın adası adını görmekten rahatsız olarak Billy ve ekibini adadan kovmuş, bunun üzerine civarlarda yeni bir yer bulmak durumunda kalınmıştır.
Yeni lokasyon altyapı sorunu olan ve festival gününde gelecek insan sayısını karşılayacak konaklama imkânı olmayan bir yerdir. Ayrıca sosyal medyada birkaç tane lüks ev üzerinden festivalin pazarlaması yapılırken gerçekte olan sadece sınırlı sayıda çadırlı konaklama imkanının olmasıdır. Festivale gelmeleri için influencerlara davet gönderilmiştir ve festival günü kendilerinin özel bir jetle adaya getirileceğinden bahsedilmiştir.
Festival için zengin yatırımcılar oldukça büyük paralarla bu fikre yatırım yapmıştır. Festival günü tüm gerçekler açığa çıkmaya başladığında festivale gelmek için yola çıkan insanlar Billy’nin kendilerine vadettiği hiçbir şeyin gerçekleşmediğini fark etmektedir. İnsanlar eğlenmek için geldikleri adada resmen yetersiz yiyecek, barınma ve temel ihtiyaçlarını karşılama imkanından yoksun kalarak uzunca saatler beklemek durumunda kalmıştır. Aslında buradaki ilginç detay, insanların eğlenmek için sabırsızlıkla beklediği bir hayalin gerçekte hayatta kalma mücadelesine dönüşmesidir.
İnsan krizle karşılaştığında doğal tepkilerinden biri savaş ve kaç olduğu için adadaki bireylerin de hali birden bu savaş ve kaç dürtüsüne bürünmüştür. Bu durum modern ve eğlenceli bir hayal için tonlarca paralar ödeyip dijital imkanları sonuna kadar kullanan insan modelinin inşa ettiği eğlence dünyasının yıkılması ile temel ilkel dürtülerine dönebileceğini göstermesi bakımından ilginç görünmektedir.
Billy, tüm bu kriz anında baskılara dayanamayıp adadan kaçmış ve kimseye de açıklama yapmamıştır. Bunun üzerine Billy’nin adına birden çok dava açılmış ancak davalar uzunca bir süre sonuçsuz kalmıştır.
Belgesel boyunca anlatılanlara göre Billy ekibinden insanların onu en başta çıkabilecek sorunlara karşı uyarmasını hiç dinlememiştir. Ayrıca herhangi bir sorunu dile getirenleri de pürüz çıkarmamaları ve olumlu düşünmeleri yönünde telkin etmiştir. Aslında Billy’nin bu tutumunu günümüz popüler kültürün şekillendirdiği toksik pozitiflik barındıran popülist kişisel gelişim söylemlerinde de gözlemlemek mümkündür. Keza kendisi de insanlara simülasyon evreninden bir dünya pazarlamakta ve bu dünyayı popüler kültür sembolleri ile şekillendirerek sunmaktadır. Yaratılan bu simülasyon evreninde insanlara sunulan eğlence dünyası olumsuzluğu tamamen dışlayan bir olumluluk ile bir gösteriye dönüştürülmüştür.
İşe başlarken herkese güven veren Billy, bu projenin kendi egolarını tatmin etmekten ötede bir şey olmadığı gerçeği ortaya çıkınca yanındaki çalışanları umursamayarak ve onların haklarını yok sayarak psikolojik şiddet uygulamıştır.
En nihayetinde Fyre projesi katılımcılara açık bir festival projesi olmaktan çıkarak Billy’nin kendi arzularının nesnesi olarak bu fanteziyi yarattığı görülmektedir. Billy yanında çalışan insanlar da dahil olmak üzere bu projenin akıbetini izleyen herkese bir hayali satmış ve sattığı hayal üzerinden herkesi dolandırmıştır. Billy, günümüz tüketim toplumunda her şeyin gösterge değeri ile var olduğunu iyi gözlemleyen biri gibi anlaşılabilir. Çünkü insanların beğenilerine, beklentilerine, zihinlerine, algılarına ve davranışlarına uygun bir ideal yaratarak onlara bu ideali var‘mış’ gibi pazarlamaktadır. Yani her şey ‘mış’ gibidir ve esasında gerçek olan hiçbir şey yoktur.