1-) “İyi ki orada değilim sevgili dostum, bu insan kalbi ne acayip ve anlaşılmaz bir şeymiş meğer. Seni böylesine severken, yanındayken, aldığın nefesi hissederken… Şimdi ayrıldığıma nasıl da seviniyorum. Akıl bunu izah edebilir mi?” (Sayfa 5)
2-) “Eğer insanlar sürekli geçmişteki acıları canlandırmak uğruna bu denli çaba harcayacaklarına -neden böyle olduklarını Tanrı bilir- hallerinden memnun olsalar, kayıtsız bir şimdiye katlansalardı, çektikleri acı daha az olurdu.” (Sayfa 6)
3-) “Şunu anladım, dünyada karışıklıklara yol açan şeylere belki de hile ve kurnazlıktan çok yanlış anlamalar ve tembellik sebep oluyor.” (Sayfa 6)
4-) İşte o zaman, çoğu kez bir özlem duyuyorum ve şöyle haykırıyorum: “Keşke bu hislerimi anlatabilseydim! içimde çağlayıp taşan bu canlılığa bir kağıtta can verebilseydim! Ruhun sonsuz, yüce varlığın aynası olduğu gibi, kağıt da ruhumun aynası olabilseydi…” Fakat dostum, çırpınmak bir işe yaramıyor. İçimde ki bu hislerin ağırlığı beni yıkıyor. (Sayfa 8)
5-) “Alçakgönüllülükle, her şeyin nereye varacağını anlayan; bahçesini cennete çevirmesini bilen mutlu insanlar, bir bahtsızın bile ağır bir yük altında yılmadan, nasıl yolundan dönmeden yürüdüğünü, herkesin hep birlikte güneş ışığını bir dakikacık daha görmeye çalıştığını fark eden kimse rahata ve mutluluğa erişmiştir.” (Sayfa 13)
6-)”Gözlerinin içine bakarak, ‘Bu gözleri açık gördükçe benimkiler de kapanamaz…’ dedim.” (Sayfa 27)
7-) “Orada kendi varlığımı ve insanoğlunun duyabileceği bütün mutlulukları hissedebiliyorum.” (Sayfa 27)
😎 “Uzaklık ne ise, gelecek zaman da odur! İçimizde belirsiz bir enginlik doğar, gözümüz nasıl dalarsa duygularımız da bu enginliğin içine öyle kayar. O zaman kendimizi bu dünyaya iyice kaptırmak, bu tek, yüce ve tatlı duygunun sevinci ile içimizi doldurmak için yanıp tutuşuruz. Oraya koşup erişince de, aslında değişen bir şey olmadığını da görürüz. Kendimizi yine yoksulluğumuzun, sıkıntımızın içinde buluruz. Ruhumuz da kaçıp giden mutluluğun özlemini çeker durur.” (Sayfa 28)
9-) “Bir kalpte kendiliğinden filizlenen temiz sevinçleri yok etmek için güç kullanan kimselere lanet olsun. Kaba ve ters insanların kıskançlıktan doğan sıkıntısının zehirlediği bir anlık sevincin yerini dünyanın bütün hediyeleri, bütün iyilikleri tutamaz.” (Sayfa 33)
10-) “Kendi istek ve ihtiyacı dışında yaranmak, para kazanmak, ün salmak veya buna benzer şeyler uğruna çalışan bir kimse gerçekten de budaladır.” (Sayfa 39)
11-) “Dünya da her iş, şöyle olsun, böyle olsun demekle bitmiyor. Atmaca burun ile yassı burun arasında ne kadar ayrılık varsa, duygu ve davranışlar da o kadar fark vardır.” (Sayfa 43)
12-) “Ruhen kolu kanadı kırılmış bir insanı gözünün önüne getir. Her şey onun üzerinde nasıl bir iz bırakır hayal edebiliyor musun? düşünceler onda katılaşıp kalır, sonunda tutulduğu kara sevda onun bütün düşünme gücünü alır, onu yok eder.
Aklı başında, sağduyulu, soğukkanlı bir insanın, o zavallının durumunu görmeyip ona öğüt vermesi tamamıyla boşunadır. Hastanın yanı başında duran sağlam bir insan, kendi gücünden birazını bile onun damarlarına akıtabilir mi?” (Sayfa 48)
13-) “İnsanlar hem kendilerine, hem de başkalarına durmadan güçlük çıkarırlar ama…” dedi, “asla yılmamalı. Yolunun üstüne bir dağ çıkan yolcu gibi olmalı. Şüphesiz, bu dağ olmasaydı yol daha rahat, daha kısa olurdu ama mademki dağ vardır, onu aşmak gerek.” (Sayfa 63)
14-) “Gönül rahatlığı çok güzel bir şey… Yalnız, güzel ve değerli olduğu kadar kırılgan bir mücevher olmasaydı keşke, sevgili dostum.” (Sayfa 68)
15-) ” Oysa bana gurur veren tek şey duygularımdır. Her şeyin kaynağı, bütün gücü ve kuvveti, bütün sevinçleri ve acıları veren kalptir. Benim bildiklerimi herkes bilir ama bu kalp yalnız benimdir.” (Sayfa 76)
16-) “Şu dünyada henüz değerini kaybetmeyen çok az şeye karşı anlayışsız, duyarsız ve duygusuz olan insanların bulunması beni neredeyse çıldırtacak.” (Sayfa 83)
17-) “Göğsümde şiddetle duyduğum bu boşluk! Ah, nedir bu korkunç boşluk! Durup durup kendi kendime, onu bir kere, yalnız bir kere bağrıma basabilsem; bütün bu boşluk dolacak diyorum.” (Sayfa 86)
18-) “İnsan hayatta geçici bir yolcudur. Kendi varlığına en çok inandığı, dostlarının hatıralarında ve gönüllerinde en çok izler bıraktığını sandığı yerde bile kalplerden silinir ve izleri kaybolur. Hem de ne çabuk!” (Sayfa 87)
19-) “Çok şeye sahibim. Ama onu düşünmek her şeyimi silip süpürüyor. Nelerim var! Fakat onsuz her şey bana hiç oluyor.” (Sayfa 87)
20-) “Bir tutsağın rüyasında sürülen çayırlar ve şerefli günleri görmesi gibi, içimde geçmiş zamanın pırıltısı belirdi.” (Sayfa 103)