İngiliz yazar George Orwell, Bin Dokuz Yüz Seksen Dört ve Hayvan Çiftliği adlı yapıtlarıyla akıllarda yer etmiştir. Çağdaş klasikler arasına girmiş önemli eserler ortaya çıkartan yazarın her bir cümlesi, epey derin olan bir anlam denizidir. 1940’lardaki ”reel sosyalizm” in eleştirisi olan Hayvan Çiftliği romanı, çarpıcı bir politik taşlamadır. İşte yergiler ve gerçeklerin su olup aktığı derin anlam denizinden 15 alıntı:
- Bu dünyada açlık ve yokluk içinde yaşıyorlardı; başka bir yerlerde daha iyi bir dünyanın bulunmasından daha doğru, daha anlaşılabilir ne olabilirdi? (syf.128)
- Tanrı bana sinekleri kovayım diye bir kuyruk vermiş; ama keşke sinekler de olmasaydı, kuyruğum da. (syf.20)
- Şimdilerde yoksul ve çetin bir hayat yaşadıklarını, çoğu zaman aç kalıp soğuktan donduklarını, uyku uyumak dışında her dakikalarını çalışmakla geçirdiklerini biliyorlardı. Ama eski günlerin daha beter olduğuna inanıyorlar ve bundan mutluluk duyuyorlardı. Kaldı ki Squaler’ın da durmadan vurguladığı gibi, eskiden köle olmalarına karşılık şimdi özgürdüler; bütün fark da buradaydı. (syf.124)
- ” Daha çok çalışacağım” ve ”Napoleon Yoldaş her zaman haklıdır”. Bu özdeyişleri her hayvan kafasına iyice kazımalıydı. (syf.135)
- BÜTÜN HAYVANLAR EŞİTTİR AMA BAZI HAYVANLAR ÖBÜRLERİNDEN DAHA EŞİTTİR (syf.141)
- Sizler aşağı kesimlerden hayvanlarla uğraşmak zorundaysanız, bizler de bizim aşağı sınıflarımızdan insanlarla uğraşmak zorundayız! (syf.148)
- Senin onsuz edemediğin kurdele, köleliğin simgesidir. Özgürlüğün kurdelelerden çok daha değerli olduğunu kafan almıyor mu? (syf.31)
- ”Yiğitlik yeterli değildir,” diye karşılık verdi Squealer. ” Sadakat ve itaat daha önemlidir!”. (syf.71)
- Önder’e göre gerçek mutluluk, çok çalışmak ve yalın yaşamakta yatıyordu … Bu arada çiftlik zenginleşmiş, ama her nedense hayvanların hayat koşulları değişmemişti.(syf.137)
- Ne de olsa, kendi kendilerinin efendisi olduklarının ve yalnızca kendi yararları için çalıştıklarının anımsatılması, yüreklerini ferahlatıyordu. (syf.127)
- İnsan üretmeden tüketen tek yaratıktır. (syf.24)
- Ama gene de, onca umudun, onca emeğin karşılığı bu olmamalıydı. …Böyle düşünüyor, ama aklından geçenleri söze döküp dile getiremiyordu. (syf.101)
- Artık İngiltere’nin Hayvanlar’ını söylemek yasaktı. …”İngiltere’nin Hayvanları şarkısında, gelecekte kurulacak daha güzel bir topluma özlemimizi dile getiriyorduk. O toplum artık kurulmuş olduğuna göre, bu şarkının bir anlamı kalmamıştır.”. (syf.104)
- Hayvanlar, ayaklanmadan önceki koşulları artık doğru dürüst anımsamadıklarından, ona inanmamak için bir neden göremiyorlardı. (syf.106)
- İçeride on ikisi de öfkeyle bağırıyor, on ikisi de birbirine benziyordu. Artık domuzların yüzlerine ne olduğu anlaşılmıştı. Dışarıdaki hayvanlar, bir domuzların yüzlerine, bir insanların yüzlerine bakıyor; ama onları birbirlerinden ayırt edemiyorlardı. (syf.152)