Gerçek Hayattan Esinlenilen Kitaplar

Editör:
Gaye Nur Karabay
spot_img

Kitap okurken kendimizden parçalar bulduğumuz, kendimizi o anı yaşıyormuşçasına düşünerek okuduğumuz o şahane eserlerin bazıları kurgu değil aksine bir zamanlar bir yerlerde yaşanmış, gerçek hayattan alınarak yazılmıştır. Bizde bugün bunları inceleyeceğiz.

1. Babaya Mektup – Franz Kafka

“Yazdıklarımın konusu sendin, öyle ya, senin göğsüne yaslanıp yakınamayacaklarımdan yakınıyordum orada yalnızca.”

Edebiyat dünyasının en büyüklerinden olan Kafka, bu eserinde bize babasıyla arasındaki duyguları anlatır. Babasına karşı içinde hayranlık duysa bile aslında ne kadar öfkeli olduğunu da bizlere yansıtır. Kafka, babasına söyleyemeyeceği şeyleri bu eserde bir araya getirir. Bir nevi babasıyla yüzleşmesini yazarak yapar. Babasının ona olan soğukluğu, mesafesi Kafka’yı çocukluğundan beri rahatsız eder. Uzak olmak yerine yakın, birbirlerine karşı hayatta destek olmak ister. Ama babasından bunlar için karşılık bulamaz. Babasının ona karşı düşündüğü şey Kafka’nın değişmesi gerektiğidir. Ancak ikisinin arasında ne birisi değişir ne de aradaki soğukluk. Kafka’dan değişmesini isteyen babası onu ezmekten başka bir şey yapmamıştır aslında. Fiziksel şiddet olmasa da gördüğü psikolojik şiddetlerden dolayı ailesinden kaçmak isteyen Kafka, onlardan ne kadar kaçsa da diğer insanlarla olan ilişkilerinde bile bunların izini taşır. Kafka her ne kadar kötü şeyler yaşadığından dolayı bu kitabı yazsa da bu eseri de okurlarının kendinden bazı parçalar bularak, heyecanla okuduğu eserlerinden birisiydi.  

2. Mavi Saçlı Kız – Burçak Çerezcioğlu

“Değerini bil her şeyin. Çünkü insan ancak kaybedince anlıyor bazı şeylerin değerini. Şimdi, geçmişe bakıyorum da geri gelmesi ne kadar zor.”

Mavi Saçlı Kız kitabında 16 yaşındaki Burçak Çerezcioğlu’nun lösemi hastalığıyla cesur bir şekilde savaştığını okumaktayız. Burçak hayatını bir günlüğe yazar. Okur, Burçak’ın her anına neredeyse tanık olur. Hastalığı bir süre Burçak’tan gizlense de Burçak öğrendiğinde çok üzülür ama yavaş yavaş bununla yaşamayı öğrenir. Bununla yaşamaktan ziyade savaşmayı da öğrenir. Bir süre tedavisine Almanya’da devam edilir. Ne kadar çabalansa da Burçak’ın bünyesi buna olumlu bir şekilde cevap vermez. Almanya’daki tedavisi biter, bundan sonrası zamana bağlıdır. Ancak bu da Burçak’tan gizlenir. Bu süre zarfında Burçak’ın en büyük hayallerinden biri olan Amerika’ya gitmesi için gerekli önlemler alınır. Bu hayalini gerçekleştirmek ona iyi gelmiştir. Almanya’daki doktorlar baktığında bir mucize olduğunu düşünürler çünkü Burçak’ın kan değerlerinde düzelmeler görülür. Ve artık Türkiye’ye dönmenin zamanı gelmiştir. Türkiye’ye döndüğünde Burçak İzmir’de okuluna devam etmek ister. Burada doğru arkadaşlıklar ve doğru aşkı bulduğunu düşünür. Ancak aşkına bir karşılık bulamaz. 16. Doğum gününe 1 ay kala saçlarını maviye boyar ve aniden hastalığın baştaki belirtileri tekrardan ortaya çıkar. Bunun üzerine hızlı bir şekilde Almanya’da tedavi gördüğü merkeze giden Burçak ve ailesine daha fazla yapılabilecek bir şey kalmadığı söylenir. Ve Mavi Saçlı Kız doğum gününe sadece 4 gün kala hayata veda eder.  Burçak’ın bu cesur hikayesine tanık olan her okuyucu kitabın sonunda Burçak’la yakın arkadaş olmuş gibi hisseder.   

3. Sol Ayağım – Christy Brown 

“O benim için bir anneden daha fazlasıydı; savaştaki silah arkadaşımdı.”

Christy Brown, yaşadığı bir beyin felci ile sol ayağının dışında her organı işlevini yitirir. Yaşadığı bu korkunç olaydan sonra hırs ve azimle her şeyi sol ayağıyla yapabileceğine inanır. Kendine inanarak çıktığı bu yolda her şeye rağmen kendinden emin bir şekilde okumayı, yazmayı ve resim çizmeyi başarır. Bunların hepsini sol ayağıyla yapmayı başaran Christy Brown’un bu sürecinde annesi de onun çok büyük bir destekçisidir. Hatta sol ayağıyla ilk kez yazı yazmayı denediğinde yazdığı ilk yazdığı kelime anne olur. Christy Brown bu cesaretiyle yapılamaz diye düşünülen çoğu şeyi başardığını gösterir bizlere bu eserinde. Bu eseri okurken inanmanın aslında bizler için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlarız. Ayrıca bu kitabına devam nitelikte sayılabilecek bir diğer eserinin de ”Her Gün Hüzün” olduğunu söylemek isteriz. 

4. Camdaki Kız – Gülseren Budayıcıoğlu

”Hayattan ve insanlardan ne kadar çok şey beklersek, hayal kırıklıklarımız da o kadar çok ve derin oluyor.”

Nalan herkese karşı iyi bir insandır. Ailesinin tek çocuğudur ve ailesinin de maddi durumunun iyi olmasından dolayı el bebek gül bebek büyütülmüştür. Ancak ne kadar maddi açıdan iyi bir durumda olsalar da Nalan ailesinden istediği sevgiyi hiçbir zaman göremez. Ve zamanla kendi dünyasının içine kapanır. Kendi dünyasında evinin camından dışarıyı izleyerek hayatını sürdürür. Ancak günün birinde ailesi kendileri gibi zengin bir aile olan Koroğlu ailesinin oğlu Sedat Koroğlu’yla evlenmesini ister. Nalan evlenir ve evlendiğinde de eşinden istediği ilgi ve sevgiyi göremez. Bir süre sonra hamile kalır ve bu süreçte anne ve babasını yakın bir arayla kaybeder. Ancak hayata bir şekilde tutunmaya ve mimarlık yapmaya devam eder. İşe gidip gelirken şoförü Hayri ondan hoşlanır ve Nalan’ın da ondan hoşlanması içinden elinden geleni yapar. Hayri evlidir ve 3 çocuğu vardır ancak Hayri aynı anda birden fazla kadını sevebileceğine inanır. Nalan Hayri’yi gerçekten çok sever ve çok bağlanır ve Hayri’nin aksine eşinden ayrılır. Nalan’ın korkusu Hayri’nin onu bir gün bırakacağıdır. Ve öyle de olur. Hayri tüm bunlarla yetinmeyip mahalleden bir kıza daha aşık olur. Aşık olduğu kız karısından boşanmasını ister. Hayri’yi sürekli tehdit eder ve bir gün evinin bahçesinde Hayri’yi öldürür. Nalan olanları daha fazla kaldıramaz ve bir kliniğin kapısına dayanır. Zamanla geçmişteki izlerin anlamlarını araştırmaya başlar ve anne babası sandığı insanların aslında anane ve dedesi olduğu gerçeğiyle karşılaşır. Ve tüm bunlara rağmen Nalan son bir kez daha ayağa kalkar ve hayatının geri kalanı için çabalar.  

5. Annemi Bir Kez Daha Görebilsem – Zana Muhsen

“Bir yerde bizi kurtaracak birilerinin olduğuna inanmak istiyorduk. Eğer inanmazsak hiçbir umudumuz kalmayacaktı.”

İngiltere’de doğup büyüyen Zana ve kardeşi Nadia’nın acıklı ama gerçek bir yaşam mücadelesi anlatır. İngiltere’de gayet mutlu, özgür ve istedikleri şekilde bir hayat sürerler. Ancak aslında babaları bu durumdan hoşnut değildir. Onları kandırarak onları ata topraklarına yani Yemen’e gönderir. İki kız kardeş Yemen’e gidince üzücü bir gerçekle karşı karşıya kalırlar. Babaları onları para karşılığı iki adama satmıştır. Erkek egemen bir toplumda, moderniteden uzak bir köyde herkesle mücadele ederek bir hayat sürmeye başlarlar. Bir gün eski hayatlarına, hayal ettikleri hayata kavuşacakları düşüncesiyle günlerini geçirirler. Gerçek olan bu eserde iki kız kardeşin umudunu yitirmeyip her zaman inançla mücadele ettiklerine eşlik ederiz.  

6. Bir Çöküşün Öyküsü – Stefan Zweig

“Tek bir insanın diğeri için neler ifade edeceğini hiç bilmemişti, çünkü hiç yalnız kalmamıştı.”

Madame de Prie, Fransız Sarayı’nda aristokrat bir kadındır. Ancak Madam de Prie gün geçtikçe kralın gözünden düşer ve Normandiya’ya sürgün edilir. Madam de Prie, Fransa’da yaşadığı güzel günleri düşünerek hayata tekrar tutunmaya çalışır. Tam da bu noktada yazar, bize ne kadar gösterişli bir hayat yaşanırsa yaşansın her insanın unutulmaya mahkum olabileceğini bize anlatır. Yaşadığı hayatı kaybettiği için ruhsal sıkıntılar yaşayan, yalnız kalan Madam de Prie’nin gerçeklerle nasıl yüzleştiğini anlatır. 

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Magnum Fotoğrafçısı Elliott Erwitt: Sıradışı Perspektif

Magnum fotoğrafçılarının yeni yazısında Elliott Erwitt'in hayatına ve eserlerine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Ahmed Arif | Hasretinden Prangalar Eskittim

Söylenti Edebiyat editörleri, Altı Çizilenler serisinde bu ay, doğum gününde, şiirin aykırı sesi, toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden, Türk edebiyatının benzersiz şairi Ahmed Arif'e yer veriyor!

Orta Çağ Avrupası’nda Evlilik, Boşanma ve Eğlence Kültürü

"Ben senin için yaşamayı göze aldım" diyenleriniz varsa, itinayla "Sıkıysa Orta Çağ'da yaşasana" diyebilirsiniz çünkü bu çağda yaşamak sanıldığından çok daha zor.

HBO Max’te İzleyebileceğiniz Yapımlar

İşte HBO Max'te izleyebileceğiniz yapımlar.

Exulansis: Anlaşılamamanın Getirdiği Vazgeçiş

Exulansis, kişinin anlaşılamayacağını düşünerek kendini anlatmaktan vazgeçişini konu alır.

Şahane Hatalar : Kendi Maceranı Kendin Yarat

Sadece hataların sonuçlarına odaklanmak yerine, bu hataların insanları nasıl şekillendirdiğini ve nasıl birer öğrenme fırsatı sunduğunu ele alan sıra dışı kitap: Şahane Hatalar.

Yahya Kemal Şiirlerinde Yedi Farklı Tema

"İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar." Türk edebiyatına hayalinden kelimeler armağan ve miras bırakan Yahya Kemal Beyatlı.