Dünya üzerindeki birçok sanat eseri, sanatçıların hayal gücü ve yaratıcılığından kalıcı izler taşır. Sanatçıların bilinçaltındaki derin düşüncelerini açığa çıkarmalarını sağlayan önemli akımlardan biri de sürrealizmdir. Ünlü ressam René Magritte, tablolarında sürrealizmin gerçek ile rüya arasındaki ince çizgide nasıl büyüleyici bir yolculuk sunduğunu etkileyici bir şekilde yansıtır. Bu yolculuğun önemli duraklarından biri olan “The Lovers (Aşıklar)” adlı tablosunu sizlerle buluşturuyoruz. Tablonun detaylarına ineceğimiz bu yolculukta hepinize keyifli okumalar dileriz!
René Magritte Kimdir?

Rene Magritte, 1898 yılında varlıklı bir ailenin oğlu olarak Belçika’da dünyaya gelmiştir. Annesi 1912 yılında Sambre Nehri’nde boğulmuş olarak bulunmuştur. Onun intiharı, ressamın ailesi üzerinde derin bir etki bırakmış ve kamuoyu önünde zor bir dönem yaşamalarına neden olmuştur. Sanatçı 1916-1918 yılları arasında Academie des Beaux-Art’ta okumaya karar vermiştir. Bu yıllardan itibaren resmettiği tablolar Pablo Picasso’nun temsilcisi olduğu kübizm akımını yansıtmaktadır.
Sanatçı kariyerinin ilk dönemlerini kendini keşfetmeye adamıştır. Bu süre zarfında en çok keyif aldığı sanat akımının sürrealizm olduğunu fark etmiştir. Sürrealist tarzda sergilediği ilk eserlerinden olan “The Menaced Assassin (Tehdit Altındaki Katil)” adlı tabloyu 1926 yılında resmetmiştir. 1927 yılında ise Brüksel’deki Galerie la Centauri’de ilk tek kişilik sergisini açmıştır.
René Magritte Paris’e taşındıktan sonra sürrealizmin kurucu sanatçısı Andre Breton ile arkadaş olmuştur. Bu sayede tablolarında sürrealizm daha belirgin hale gelmiştir. René Magritte eşsiz tablolarını şöyle tanımlar: “Benim resimlerim hiçbir şeyi gizlemeyen görünür imgelerdir; gizemi çağrıştırırlar ve gerçekten de insan resimlerimden birini gördüğünde kendine şu basit soruyu sorar: “Bu ne anlama geliyor?” Hiçbir anlama gelmez, çünkü gizem hiçbir şey ifade etmez, bilinemez.”
Aşkın Gizemli Doğası: The Lovers (Aşıklar)

Magritte’nin eserleri, sürrealizm akımının ikonik imgeleri haline gelmiştir. Bu imgelerden biri de “The Lovers” adlı tablodur. 1928 yılında yapılan bu tablo öpüşen iki kişiyi tasvir etmektedir. Eserin ana odağı, her iki figürün de başlarını saran boğucu bir kumaşın, onların gerçek bir fiziksel temas kurmasını engellemesidir. Bu eylem aynı anda hem mahrem hem de uzaklaştırıcıdır. Sanatçı, genellikle bir kişinin düşüncelerine ve duygularına açılan bir pencere olan yüzü, gizlilik ile açığa çıkarma arasındaki gerilimle bizi boğuşmaya zorlayan kafa karıştırıcı bir bilinmezliğe dönüştürür. Tablonun arka bölümünde ise mavinin çeşitli tonlarında renklendirilmiş bir duvar yer almaktadır. Yan tarafta ise açık gri bir pervaz kullanılarak tavana bağlanan kırmızı-kahverengi tonlarında bir duvar göze çarpmaktadır. Mavi duvarı herhangi bir yüzeye bağlayan bir pervazın olmaması dikkat çekici bir unsur olup; bu da izleyiciye duvarın aslında bir duvar değil açık bir alan olduğunu düşündürmektedir. Resme bir bütün olarak bakıldığında, dışarısı ile içerisi arasında farkı ifade eder bir görünüme sahiptir. Bu görünüm sanatçının, bir insanın dışarıda ne söylerse söylesin ya da ne yaparsa yapsın, içeride gerçekten ne düşündüğünü asla bilinemeyeceğini anlatmak istemiştir.
Farklı perspektiflerle “The Lovers”

Tablo sürrealist bir üslup ile tasarlandığı için sanat eleştirmenleri tarafından farklı anlamlar yüklenmektedir. Bazı yorumculara göre, bu resimde iki tür sevgi anlatılmaktadır. Bunlar Eros ve Agape sevgisidir. Eros aşkı, genellikle tutkulu aşkı, cinsel çekimi veya uyarılma duygularını ifade eden bir terimdir. Tablodaki iki kişinin eylemi, sevginin Eros yönünü temsil etmekte olup, bu da onların gerçekten arzuladığı şeydir. Ancak kendilerini sundukları biçim, Agape sevgisinin bir yansıması olarak yorumlanmaktadır.
Mavi alana bakıldığında alanın her yerinde siyah detayların olduğu görülmektedir. Tablonun arkasını süsleyen mavi renk genellikle dengeyi ve ilhamı simgelerken, siyah renk genellikle kötülüğü ve karanlığı temsil eder. Ayrıca resmedilen duvarın kırmızı rengi ise tutkuyu temsil etmektedir. Sanatçının bu renkleri kullanarak, gerçek aşkın (Agape) cinsel aşk (Eros) arzusuyla nasıl yozlaşabileceğini gösterdiği düşünülmektedir. Her iki birey de gerçek aşka değil, yalnızca fiziksel arzuya bağlı olduklarından ve ilişkileri yalnızca şehvet üzerine kurulu olduğundan eylemleri anlamsızdır. Bu nedenle yüzlerinin kapalı resmedildiği düşünülmektedir.
Tablonun verdiği mesajlardan biri de, René Magritte‘nin ifade ettiği gibi “görünen her şeyin başka bir şeyi gizlediği ve bireylerin her zaman gösterilenin arkasındaki gizemi görmek istemesidir”. Gizli olana ve görünenin bize göstermediğine karşı her zaman bir ilgi söz konusudur. Bu yüzden resimde gizli olan ile görünür olan arasında bir çatışmanın olduğu söylenebilir.
Aynı zamanda, örtülü kumaşın resmedilmesiyle, sevgililer kadar yakın olan insanların bile birbirlerini asla gerçekten tanıyamayacağına dair yorumlar da mevcuttur. İki figür bunu bilerek ya da bilmeyerek yapması önemli değildir; gerçek benliklerini kasıtlı olarak saklamasalar bile, her birey sonsuz derecede karmaşıktır ve başka bir kişiyi tam olarak tanımak imkansız olabilir. Aşıklar birbirlerini gerçekten tanıyamadıkları için arzularının da doyurulamadığı düşündürülür. Aralarında kucaklaşmalarını engelleyen bir bariyer hâkimdir. Her bireyin tutkuları, hayal kırıklıkları ve diğerinden yalıtılmışlığıyla sınırlı olduğu söylenebilir.
Tablonun Bilinmeyen Yüzü

Birçok eserinde resmedilen figürlerin yüzleri kapalı veya kumaşla örtülü figürlere yer veren ressamın bu tarzının sebebi çeşitli yorumlarla açıklanmaya çalışılmıştır. Bu tarzın nedeni genellikle Magritte’nin çocukluğunda yaşadığı trajik olay ile ilişkilendirilmektedir. Magritte 14 yaşındayken suda boğularak intihar eden annesinin sudan çıkarılışına tanık olmuştur. Sudan çıkan annesinin yüzüne kapanmış olan ıslak geceliğinin görüntüsü sanatçının hafızasında yer ettiği düşünülmektedir. Yüzleri kumaşla kapalı figürlerin bu travmatik olaya gönderme olduğuna dair yorumlar mevcuttur. Ancak René Magritte, bu yorumların tamamını reddetmiştir.
Magritte’nin imgeleri bizi ilişkilerin derinliğini ve gerçekliğini sorgulamaya zorlar. Magritte, seçiciliği sayesinde bize tarafsız gözlemciler olarak değil, deneyimlerimizin ve bakış açılarımızın taşıyıcıları olarak baktığımızı hatırlatır. Her izleyici resmin anlam dünyasını zenginleştirir ve eserle arasında süregelen diyaloğa katkıda bulunur.
Kaynakça
- ” René Magritte and his paintings”. Renemagritte. Web. 19.02.25
- ”Magritte and Georgette: The Lovers I ”. Artmejo. Web. 20.02.25
- ” An Analysis on ‘The Lovers II’ by René Magritte”. Rrsuh.medium. Web. 20.02.25
- ” Canvassing the masterpiece: Magritte’s ‘The Lovers’ “. Riseart. Web. 21.02.25
- ” A Critical Analysis of ‘ The Lovers II’ by René Magritte”. Steemit. Web. 19.02.25
- ” Aşıklar ‘ The Lovers’- MAGRİTTE”. Sanatabasla. Web. 21.02.25