Alternatif rock dünyasının sevilen ismi Can Bonomo, ilk olarak hayatımıza 2011 yılında çıkardığı “Meczup” albümü ile giriş yaptı. Albümde yer alan Bana Bir Saz Verin şarkısı ile o zamanlarda televizyonda gösterilen müzik programlarında sıklıkla rastlamadığımız bir klip videosu ile karşımıza çıkmıştı. Kendine has tarzıyla müzik piyasasına bomba gibi düşen Bonomo, o zamanlardan bu zamana kadar tarzından hiçbir şey değiştirmedi fakat biz onun, o tarzına, o kadar çabuk alıştık ki gözlerimiz kliplerini, kulaklarımız bir yerlerde şarkılarını duymayı arar oldu.
2011 yılından bu yana oldukça başarılı bir kariyer yönetimi yapan Bonomo, müzikteki başarısının yanı sıra edebiyat dünyasında da isminden söz ettirmeyi başarıyor. Günümüze kadar yayımlamış olduğu üç şiir kitabı ile birlikte son zamanlarda sıklıkla karşılaştığımız ve okurları tarafından övgülerle bahsedilen Can Yayınları’ndan çıkan ilk romanı Ateşli Silahlar ve Bilardo‘nun heyecanını yaşayan Bonomo, bu alanda da başarılı bir kariyer yönetimi yapacağa benziyor. Şarkı sözlerindeki derin anlamlara ve şiirselliğe bakılırsa durumun gayet olağan göründüğünü söylemeden geçemeyiz.
Altı albümü ve onlarca single’ı ile bizleri hüzünlerden hüzünlere, aşk acılarından aşk acılarına sürükleyen Can Bonomo‘nun geniş şarkı diskografisinden, içimizi umutla dolduracak, güneşin yeniden doğacağına olan umudumuzu tazeleyebileceğimiz şarkılarını bir araya getirdik!
Güneş
Can Bonomo’nun 2020 yılında çıkardığı teklisi Güneş, 2011 yılında kaybettiği annesinin ismini taşıyor. Bir 10 Mart günü kaybettiği annesinin, pandemi sebebiyle mezarına gidememesi üzerine kendisini stüdyoya kapatıp on beş dakikada bu şarkıyı yazıyor Bonomo ve eğer gerçekten ilham diye bir şey varsa bunun da o olduğunu savunuyor. Şarkının ismi, sözleri ve klibi itibariyle tam olarak içimizde güneşler açtırıyor bu şarkı. Düştüğün yerden aynı şekilde kalkışın, bir adım geride kaldığında hızlıca atabileceğin üç adımın, hevesinin kırıldığını sandığın yerde seni bekleyen yeni filizlerin her daim bir yerlerde var olduğunu zihnimize kazıyor. Verilen mücadelelerin sonunda bizlere göz kırpan ışığın karşılığı gibi olan Güneş, Bonomo’nun sevdiği herkesle birlikte çektiği klip de mutsuz bir anınızı neşelendirmeye yetecek ölçüde.
“Kaçılacak yerin yoksa aynalar bile hüzün
Aşılacak dağlar önünde bak yolların uzun
Küçük, mutsuz musun?
Bak oyuncaklar var önünde deste deste
Hevesle yanan mum sönmez güçsüz bir nefeste
Sen korkma yeniden doğar güneş
Tut cebinde ne kaldıysa hatalarından
Koy kendi kendini kendi yerine
Korkarsan adım almaktan ya da
Tut ki derinlere dalmaktan”
Güneş klibini izlemek isteyenler için;
Tarzım Değil
Geçtiğimiz yıl buluştuğumuz, merakla beklenen Kara Konular albümünün temasına zıt bir parça olan Tarzım Değil, albüm içerisindeki en umut dolu şarkı olarak karşımıza çıkıyor. Can Bonomo’nun sevdiği bir tarz olan kelime aralarına umut sıkıştırma durumu, bu şarkıda karşımıza çıkmıyor. Tam tersine şarkının başından sonuna kadar vermek istediği mesaj aynı, hayallerden vazgeçmemek, ters giden şeylerle savaşmak, yolda savrulmamak, zorluklardan kaçmamak gibi temaları, şarkı sözlerine işleyerek umutlarımızın diri kalmasına yardımcı oluyor. Bir taraftan da şarkıyı dinlerken “mücadeleci, savaşçı” kimliğimize olan güvenimizi de tazelemiş oluyoruz.
“Kırılmaz asla hevesim
Gelsin üstüme şehirler
Korkup kaçmak beni zehirler
Ben yenilmem ben yenilmem
Tarzım değil
Solsun kalbimdeki çiçekler
Çaksın üzerime şimşekler
Ben bükülmem ben bükülmem
Mümkün değil”
Son
2013 yılında çıkardığı ikinci albümü “Aşktan ve Gariplikten”, Bonomo’nun hâlâ tam olarak alışamadığımız ama alışmaya da çok meyilli olduğumuz bir müzisyen başlığındaydı. Albümün, hâlâ dillerden düşmeyen Olmaz Sensiz, Derda gibi şarkıları ise Bono’nun hayatımızın bir yerlerinde her zaman olacağına büyük bir işaretti. “Aşktan ve Gariplikten” albümü, genel olarak tam bir temaya sığdıramadığımız, her şeyden biraz biraz duygu kırıntıları biriktirip albümün sonuna geldiğimizde karmaşık bir ruh haline büründüğümüz şekliyle hayatımızda yer edindi. Albümün içinde kederlere, hüzünlere, acılara, umutlara ve bazen de mutluluklara rastlamak oldukça mümkünken bu albümün de umudu iliklerimize kadar hissettiren tek şarkısı Son‘du. Bonomo’nun şarkılarında genel olarak duymakta olduğumuz bariz kelimelerden olan “yol, yolculuk” kavramları, bu şarkının o yol üzerindeki gidişlerinde, o yolda karşımıza çıkacaklarda beliriyordu. Yolun bizi götürdüğü yeri bilmemekle birlikte yolculuk esnasındaki güzellikleri ya da yolun ortasında vazgeçmemiz için karşımıza çıkan engelleri aşmayı ve yol sonunda beklentimizi karşılamayan bir durumla karşılaşsak bile, yepyeni hikâyelerin hep önümüzde var olduğunu, var olmasa bile yenilerini yazacak gücümüz olduğunu hatırlatan sayılı şarkılarından biriydi.
“Durmadan gidiyoruz
Sormayın, bilmiyoruz
Sonlarına geldik mi yolun?
Korkmayın, biraz daha ilerde durun
Sonlarına geldik mi yolun?
Üzülmeyin, yeni bir öykü daha bulun”
Yaz Gelsin
2017 yılında çıkardığı dördüncü albümü olan “Kâinat Sustu”, müzisyenin, şairliğini üst seviyelere kadar çıkardığı bir albüm olarak karşımıza çıkıyor. Şarkının ritmine ayak uydurmadan önce sözlerine odaklanıldığında, kara bir sevdaya düşülmüş, aşk acısından derbeder olunmuş gibi bir hisle karşılaşıyoruz. Kâinat Sustu ismiyle de albümün temasını belki de iki kelimeyle anlatmak istemişti Can Bonomo. “Aşk bitti ve dünyanın sonuna geldik” mesajını aldığımız bu albümün alt metinlerine doğru yolculuğa çıktığımızda, içerde kendini göstermeyen, gizli saklı köşelerde bekleyen bir umut kırıntısıyla karşılaşıyoruz. Yaz Gelsin, genel çerçevede dinleyiciye iyi hissettirse de aslında bir vazgeçmişlik hissi de uyandırıyor. Umutlarının aslında var olduğunu ama gerçekleşmese de her şeye hazırlıklı olduğunu sesli bir şekilde haykırarak kendini korumaya çalışıyor da diyebiliriz. Yaz Gelsin şarkısının tamamen umutlarla dolu olduğu söylenemese de, satır aralarındaki kelimelere odaklanarak parçanın içinde yeni umutlarımızı canlı tutacak yerlere odaklanmamız mümkün.
“Her günü her gece kasvet
Yağmur yağmadı bugün hayret
Kaç günü kaldı hesap et
Geçecek kışlar bi’ sabret
Yaz gelsin yaz gelsin yaz hadi”
Kapkara
Ruhum Bela albümünü “kötülerin marşı” olarak tanımlayan Can Bonomo, şarkıların ritminde bu tanımı birebir hissettiriyor. Dinlenildiğinde hemen ağza takılan ve bağırarak söyleme isteği uyandıran Ruhum Bela, müzisyenin daha çok kendine dönüp içindeki kötülüğü bulmaya çalıştığı ve bunu yaparken de söz yazarlığını, her zaman aşina olduğumuz Bono’nun hep bir üstüne çıkararak bizi şaşkına uğrattığı bir albüm. Ruhum Bela’nın genele yayılan duygusu yine hüzün olsa da, bazı şarkıların ritimlerinde ve sözlerinde, içten gelen bir anarşi halini rahat bir şekilde gözlemleyebiliyoruz. Kapkara şarkısında ise tıpkı Yaz Gelsin şarkısındaki gibi umutlu olma halinde bir git gelin yaşandığını ama kendine arada bir hatırlatmaktan geri durmadığını anlayabiliyoruz. Geçmişle araya konan mesafelerin yanı sıra arkada kalanın artık göz ardı edildiğini ve çalkantılı süreçlerin sonunda bir güneşin yeniden doğup bizi ısıtacağını biliyoruz, en azından inanıyoruz.
“Bugün daha sakin
Amma velakin
Bir daha dönmem
Dönmem geriye
Kaçtı huzurum
Yollarda bulurum
Bir daha dönmem
Dönmem geriye
Fırtınalar
Dinene kadar
Sen korkma çiçek
Bak hepsi geçecek”
Sar Hüzünleri Başa
Bono’nun son albümü “Kara Konular”, kendi tanımıyla en çok uğraşıp çaba sarf ettiği bir albüm. İçerisinde Nova Norda, Gökhan Özoğuz, Serkan Keskin, Mabel Matiz, Sarp Apak, Melike Şahin gibi pek çok ünlü ismin sesini duyduğumuz albümde yine kötü yollardan geçip güzel günlere ulaştığımız, biraz alaylı biraz karşı duruşlu, karmaşık duyguların yaşandığı taptaze bir deneyim. Sar Hüzünleri Başa şarkısı da, bu karmaşıklığın barındığı tek şarkı olabilir. Yüreğimizde biriktirdiğimiz sıkıntılarımızın, cebimize doldurduğumuz hüzünlerimizin birike birike artık taştığı bir noktaya ulaşması ve ardından her şeyi gözümüzün önüne döküp teker teker incelediğimizde, üstesinden gelebileceğimizin farkına vardığımız keyifli bir yolculuk sunuyor. İçimize attığımız her derdin üstüne yenisinin eklenmesi ve bu birikim sonucunda bizim de bunların altından kalkamayacağımızı düşünmemiz, hep başa dönmemiz şarkının hissettirdiği en net duygu olabilir. Tam bu hislerle boğuşurken aniden kulağımıza fısıldanan “Diz masaya taşları / Korkma her şey hallolur” dizelerine kadar. Masaya dizdiğimiz taşlar sayesinde aslında her şeyin bize görünenden daha küçük olmasını gözler önüne seren, bize yeniden hatırlatan bir şarkı.
“Sabrımız saf çelikten aman aman
Sevmişiz hep yürekten
Sar hüzünleri başa
Doldu kalbimiz taşar
Kimse bakmaz gözündeki yaşa
Genç ölüp hızlı yaşa
Diz masaya taşları
Korkma her şey hallolur
Alışırsın zordur başları
Gün olur eden bulur”
Kaynakça:
youtube.com “Can Bonomo | Pınar Sabancı ile Merak Ediyorum” web
