“Eleştirmenin iki şeye ihtiyacı vardır; zaman ve para. İkisi de bende yok.”
Hayatınızda kaç tane sağlam edebiyat eleştirmeni tanıyorsunuz? Asım Bezirci bize hala geçerli ve teorik eleştiri sistemi bırakmadı. O gün gelmeden öldürüldü. Biz edebiyatçılara da onu hatırlatmak kaldı…
Sivas Katliamı, çoğumuza diyecek kelime bırakmayan, bir oteli de içindekileri de ölümsüz yapan bir yangın. Orada yitirdiğimiz sanatçılarımızdan Asım Bezirci’yi anacağız bugün.
Ünlü bir edebiyat eleştirmeni olan Bezirci, kendi yaşadıklarına eleştirmen gözüyle baksa ne derdi acaba? Ne yapardı kendi haberini görse? Bezirci, aynı zamanda ilkokulda bize okutulan Türkçe kitaplarının da yazarı. Evet evet, bir kuşak onun yazdıkları ile öğrendi güzel dilimizi. Varoluşçuluk, Felsefe ve Din, Sosyalizm ve Edebiyat, Halkın Ekmeği, Adalet gibi çok önemli kitapları Türkçeye kazandırmış bir çevirmendir, edebiyatımızın ağır işçilerinden biridir. Bugün eğer Nâzım Hikmet, Tevfik Fikret, Orhan Veli’nin eserlerini eksiksiz okuyabiliyorsak bunu Asım Bezirci’nin maddi bir karşılık beklemeden yaptığı olağanüstü çabaya borçluyuz.
Bezirci’yi farklı yapan çalışma azmidir. Gündüzleri bir şirkette muhasebecilik, akşamları da edebiyat eleştirmenliği yapardı gazetelerde. İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne büyük bir hırs ile girmesi de bundandı zaten… O çok yönlü kişiliği, devrine uyum sağlayamamasını tetikledi mi dersiniz? Bezirci’nin döneminde siyasi olaylar karışık, politika nabız çizgisinden de hareketliydi. Sosyalist devrim tartışılıyor, üniversiteler çalkalanıyordu… Kapitalist devrimin sona yaklaştığının farkında, sosyalist devrimin geleceğine yürekten inanıyordu. Bu uğurda hapis bile yattı.
Birçok aydının-yazarın dile getirmekten kaçındığı doğruları Asım Bezirci çekinmeden dile getirdi.
“Ağustos böceklerince sesli ve ortalıkta olan birçok kişilere karşın, peteğini arı kıvamında dolduran rasyonel bir çalışma ve çaba ile eleştiri ve yapıtlarını topluma getiren bezirci, kişiliğince büyük ve anlamlı görünümüyle edebiyatımızda bir parmak izi, bir alınyazısı gibi durmaktadır.” (su, ocak 1964) – Kadir Şahin
Edebiyat camiasını ilgilendiren yanı, İkinci Yeni Olayı adlı çalışması. İkinci Yeni şiirinde nesnel bir gerçeklik arama yoluna gidiyor Bezirci. Türk dilini sevdiği kadar Türk şiirine de aşık biri.
MADIMAK OTELİ
Sivas’ta da Pir Sultan Abdal etkinliği için bulunuyordu. Bezirci, aslında sanat yolunda ölmüştü… Biz onu merdivenlerde yangından kaçmayı beklerken olan fotoğrafıyla hatırlıyoruz…
Yazıyı birkaç sözü ile bitirelim;
“Bölümlü toplumların tarihi şunu gösteriyor. Yükselen sınıfların ideolojisi genellikli devrimcidir, gerçekçi ve maddecidir. Fakat bu sınıflar iktidara geçip de toplumu kendi çıkarlarına göre düzenledikten sonra zamanla tutucu olurlar.”