42 yıl önce dönemin Milliyet gazetesi genel yayın yönetmeni olan Abdi İpekçi, Mehmet Ali Ağca tarafından katledildiğinde, üçüncü kurşun kalemine çarpıp oradan kalbine saplanmıştı, adeta neden öldürüldüğünü gösteriyor gibiydi. Siper olsa da kalemi ona, maalesef yetmemişti…
İlköğrenimini gördükten sonra Galatasaray Lisesini bitirdi. Sonra bir müddet Hukuk Fakültesine devam etti. Yeni Sabah, Yeni İstanbul ve İstanbul Ekspres Gazetesi gibi çeşitli gazetelerde spor muhabiri, sayfa sekreteri ve yazı işleri müdürü olarak çalıştı. Ali Naci Karacan’ın çıkardığı Milliyet Gazetesinin yazı işleri müdürü (1954), bir süre sonra da genel yayın müdürü oldu.
1961 senesinden öldürüldüğü 1 Şubat 1979 tarihine kadar aynı gazetenin başyazarlığını da yürüten Abdi İpekçi, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Basın Enstitüsü Başkanlığı, İstanbul Gazeteciler Cemiyeti ve Uluslararası Basın Enstitüsünün ikinci başkanlığı, Basın Şeref Divanı genel sekreterliği gibi vazifelerde bulundu.
14 yıl sonra kendisi de bir suikastla öldürülecek olan Uğur Mumcu, Abdi İpekçi’nin ardından şöyle yazmıştı:
“Abdi İpekçi niçin öldü, diye sormayın. Yarınlar için, yarınların özgürce yaşanması için öldü.”
Atatürkçülüğü, düşünce özgürlüğünü, demokrasiyi, ülkenin bağımsızlık ve bütünlüğünü yaşamı pahasına savunan Abdi İpekçi’yi katledilişinin 42. yılında unutulmayan sözleri ile anıyoruz.
- “Vuran patlatıyor, çalan oynatıyor.” (Milliyet Gazetesi – Durum yazısı)
- “Kahraman putlaştırıldığı zaman ölür.” (İnönü Atatürk’ü Anlatıyor – Abdi İpekçi, s. 153)
- “Hayvanlar Afrika’da günlük hayata karakterini veren bir unsurdur. Afrikalılar vahşi hayvanların bulundukları mıntıkalarda yaşarlar, onlardan korkarlar, onları yerler ve onlara taparlar.” (Afrika, Abdi İpekçi – s. 46)
- “Güneş batarken binlerce ağızdan çıkan yanık bir türkünün nağmeleri Beyazıt Meydanı’nı doldurmaktaydı:
Olur mu böyle olur mu
Kardeş kardeşi vurur mu
Kahrolası diktatörler
Bu dünya size kalır mı?” (İhtilalin İçyüzü – Abdi İpekçi, s. 142) - “Biz o kadar güç şartlar içinde muharebe edip memleketi düşman istilasından kurtarmaya çalışırken dinsizlikle itham olunuyor ve cezalarla hüküm giymiş olarak ilan ediliyorduk.” (İnönü Atatürk’ü Anlatıyor – Abdi İpekçi, s. 14)
- “Harf İnkılâbı Atatürk İnkılâplarının en ilerisinde olanıdır. İnkılâplarda benim kanaatimce en ileri iki tanesi vardır:
Biri harf inkılâbıdır, biri de kadınların cemiyete girmesi, kadın hürriyetidir. Bu ikisini en ileride görürüm ben.” (İnönü Atatürk’ü Anlatıyor – Abdi İpekçi, s. 47) - “Kale direkleri tahtadan değil. ince yuvarlak demirden. Yine İngiliz polis müdüründen aldığımız izahata göre bu yeni olarak kabul edilmiş bir sistemmiş, futbol meraklısı geçinen bizim bundan haberimiz yoktu ama Afrika çoktan tatbikine başlamıştı.” (Afrika – Abdi İpekçi, s. 108)
- “Mehtaplı bir gece idi. Tepemde koskoca bir ay, bütün ışığını gözümün içine dolduruyordu. elektrik olsa düğmeyi çevirir uyurdum. Fakat mehtabı nasıl söndürmeli?” (Afrika – Abdi İpekçi, s. 10)
Kaynakça: - https://tr.wikipedia.org/wiki/Abdi_%C4%B0pek%C3%A7i
- Afrika – Abdi İpekçi
- İnönü Atatürk’ü Anlatıyor – Abdi İpekçi
- İhtilalin İçyüzü – Abdi İpekçi