Sinema dünyasında yolculuk etmeye hazır mısınız? Sinema editörleri olarak, özenle seçtiğimiz 5 filmle birlikte, aksiyondan drama, bilim kurgudan romantizme kadar geniş bir yelpazede öneriler sunuyoruz. Bizimle birlikte, sinemanın büyülü dünyasında yolculuk ederken, unutulmaz bir film deneyimi yaşamanın keyfini çıkarın. Haftanın öne çıkan filmlerini takip edin ve sinema dünyasının sınırsız olanaklarına bir adım daha yaklaşın!
13 Going on 30 (2004)
Gary Winick tarafından yönetilen “13 Going on 30,” 2004 yapımı bir romantik komedi filmidir. Film, genç bir kızın sihirli bir şekilde yetişkin bir kadına dönüşmesi ve hayatını nasıl şekillendireceği üzerine odaklanmaktadır. Hikaye, 13 yaşındaki Jenna Rink’in (Jennifer Garner) doğum gününde bir dilek tutmasını konu alır. Jenna, popüler olmayan bir genç kızdır ve partisindeki utanç verici anlardan kurtulmak istemektedir. Bir anda, 30 yaşındaki bir kadın olur ve bir moda dergisinin baş editörü olarak başarılı bir kariyere sahip olduğunu fark eder. Ancak Jenna’nın yetişkin hayatı, onun gençliğindeki değerlerini ve arkadaşlarını unutmuş olduğunu gösterir. Jenna, gençliğini hatırlamak ve hatalarını düzeltmek için çaba sarf etmeye başlar. Bu süreçte, çocukluk arkadaşı Matt (Mark Ruffalo) ile yeniden bağlantı kurar. Film, gençlik ve yetişkinlik arasındaki farkları, gerçek arkadaşlığın değerini ve insanın kendi özünden kopmamanın önemini işler. Jennifer Garner’ın enerjik performansı ve filmdeki komik anlar, “13 Going on 30″ı izleyiciye keyifli kılar.
Eğer hafif, romantik ve komik bir film arıyorsanız, “13 Going on 30” sizi nostaljik bir atmosferle gençlik ve büyüme temasını işleyerek eğlenceli bir yolculuğa davet etmektedir.
Aleyna Kavak önerdi.
Judas and the Black Messiah (2021)
Chicago’daki Kara Panter Partisi’nin Illinois şubesinin başkanı ve ulusal Kara Panter Partisi’nin başkan yardımcısı olarak öne çıkan Marksist-Leninist siyahi aktivist Fred Hampton’ın uğradığı suikastın arka planındaki gelişmeleri mercek altına alan film, Amerika’nın yakın geçmişi hakkında kapsamlı bir fikir sunuyor. Siyahilere karşı baskı ve ayrımcılığın da bu baskı ve ayrımcılığa karşı verilen örgütlü direnişin de tepe noktasına ulaştığı 60’lı yılların Amerika’sında geçen filmde; işlediği bir suçun ardından hapse girmemek için FBI ile anlaşma yapmak durumunda kalan William O’Neal (LaKeith Stanfield), köstebek olarak Kara Panter Partisi’nin Illinois şubesine sızıyor. Gerçeklere dayanan hikâyenin iskeletini O’Neal ve Hampton arasındaki bu muhbirlik ve ihanet gerilimi oluşturuyor. Fred Hampton’ı incelikle canlandıran Daniel Kaluuya’ya En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscar’ını kazandıran Shaka King imzalı film, geçtiği dönem ve işlediği konu itibarıyla 2020 yılında ödüllere doyamayan The Trial of the Chicago 7 filmine devam niteliği taşıyor.
Ayçe Cansu Yaşar önerdi.
Honey Boy (2019)
Alma Har’el’in yönettiği Honey Boy, Otis adlı bir oyuncunun trajik öyküsünü konu alıyor. Oyuncu, bir alkolik olarak hayat sürdüğü ve sette sürekli öfkesinin kontrolünü kaybettiği için rehabilitasyona gönderiliyor. Burada ona Travma Sonrası Stres Bozukluğu tanısı konuyor. Travmasının kaynağının ise, çocuk yaşta bir yıldız olan oyuncunun babası tarafından sömürülmesi olduğunu öğreniyoruz.
Film, aslında Shia LaBeouf’un kendi hayat öyküsünü anlatıyor. LaBeouf, çocukken keşfedilen ve özellikle komedi yeteneğiyle parlayan bir Disney yıldızıydı. Daha sonra Transformers gibi pek çok büyük işte rol aldı. Kariyeri ilerledikçe, hayatının kontrolünü kaybetmeye başladı: Tutuklandı, rehabilitasyona girdi, tuhaf eylemlere katıldı. Rehabilitasyonda olduğu sırada, kendi istismarcı babası ile olan ilişkisinden yola çıkarak, Honey Boy’un senaryosunu yazdı. Kamera önünde komik bir çocuk olarak gördüğümüz Shia LaBeouf, genç yaşlardan beri babasının sömürüsüne maruz kalmıştı. Filmde de yer bulan “Senin hakkında bir film yapacağım, baba.” repliği, Shia tarafından hayat buluyor.
Berfin Sayarsoy önerdi.
Somewhere (2010)
Sofia Coppola’nın yönetmenliğini üstlendiği Somewhere, Hollywood’da yaşayan ünlü bir aktör olan Johnny Marco’nun hayatına odaklanıyor. Johnny, lüks bir otelde lüks bir süitte kalırken, bir yandan da boş ve monoton bir yaşam sürmektedir. Ünlü aktörün hayatı, gece partileri, ilişkiler ve boş vakit geçirmeyle doludur. Johnny’nin düzenli yaşantısı, kızı Cleo’nun ansızın hayatına geri dönmesiyle değişir. Cleo’nun ziyareti, Johnny’nin babalık sorumluluklarını ve duygusal bağlarını yeniden gözden geçirmesine neden olur. İkili arasındaki ilişki, Johnny’nin boş ve yüzeysel yaşam tarzı ile Cleo’nun genç ve masum bakış açısı arasında bir denge arayışını yansıtır. Sakin temposu, atmosferik müzikleri ve ve Coppola’nın kendine has görsel anlatımı ile Somewhere, aile ve insan ilişkilerine dair dokunaklı bir hikaye.
Günsu Akçatepe önerdi.
Mission: Impossible II (Görevimiz Tehlike 2), (2000)
John Woo tarafından 2000 yılında yönetilen Görevimiz Tehlike 2, Tom Cruise’u Ethan Hunt rolünde izlediğimiz, yedincisi bu sene izleyiciyle buluşan, efsanevi aksiyon serisinin ikinci filmi. Film, Ethan Hunt’ın; ölümcül bir virüs yayarak dünya popülasyonunu düşürmeyi hedefleyen Sean Ambrose’u (Dougray Scott) durdurmak için görevlendirilmesini konu alıyor. Ethan’ın son derece becerikli bir hırsız, aynı zamanda Ambrose’un eski sevgilisi olan Nyah Nordoff-Hall’u da (Thandie Newton) kendisine yardımcı olmak için ekibe dahil etmesiyle işler daha da karışıyor. Olaylar ilerledikle seyirci kendini, heyecanlı motosiklet kovalamacaları dahil olmak üzere, nefes kesici aksiyon sahneleriyle karşı karşıya buluyor.
Görevimiz Tehlike 2’nin tıpkı serinin birinci filminin başardığı gibi, aksiyon türüne yaptığı katkılar yadsınamaz. Yönetmen John Woo, zamanın ötesindeki ağır çekim silahlı çatışmalar ve aksiyon sahnelerindeki özgün koreografileriyle filme imzasını atmayı başarıyor. Tom Cruise’un ise, meşhur kaya tırmanışı sahnesi de dahil olmak üzere, dublör kullanmadan, çoğu sahnede kendi oynamak konusundaki kararlılığı, filme ek bir özgünlük ve heyecan katıyor. Ayrıca film, hem aksiyon meraklılarını hem de karakter gelişimi anlatan hikayeleri sevenleri tatmin edecek, çok yönlü bir anlatı sunarak romantizm ve risk almanın sonuçları gibi çeşitli unsurlara değinmeyi ihmal etmiyor. Görevimiz Tehlike 2, gerek adrenalini doruk noktasına aşıyan aksiyonu, gerek Tom Cruise’un Ethan Hunt rolündeki karizmatik performansı, gerekse aksiyon türüne etkisi sayesinde mutlaka izlenmesi gereken klasikler içinde kendine yer buluyor. Elbette yönetmen Brian De Palma tarafından çekilen ilk film halen serinin en efsane filmi olma özelliğini koruyor olsa da; ikinci film serinin çekiciliğini korurken her sahnede kendini yeniden keşfetme yeteneğini de gösteriyor. Özetle casusluk, romantizm ve dudak uçuklatan aksiyon sahnelerini birleştirerek heyecan verici bir sinema deneyimi sunan Görevimiz Tehlike 2, aksiyon filmi seven, bu filmi hala izlememiş veya tekrar izlemek isteyen tüm okurlarımız için biçilmiş kaftan.
Sedef Hızlan önerdi.
