Söylenti Dergi’nin sinema editörleri sizler için birbirinden güzel film önerilerinde bulundu.
Melancholia (2011/Dram-Bilim Kurgu)
Melankoli ismini duyduğumuz anda filmin karamsar olacağı fikri kafamıza yerleşiyor. Sonra filmin adının aslında bir gezegen adı olduğunu öğreniyoruz. Dahası o gezegenin dünyaya yaklaşmakta olduğunu ve ne yazık ki dünyanın sonunu getireceğini anlıyoruz. Tüm bu sahneler, filmin henüz başında ortaya çıkan gerçekler olarak ağır çekimde zihnimize yerleşiyor. Kameranın bu kadar yavaş çekim yaptığı sekanslar görsel olarak seyirciyi etkileyecek nitelikte diyebiliriz.
Film, Justine ve Claire isimleriyle iki parçadan oluşuyor. İki kız kardeşin bakışından anlatılan film; normal bir düğün ve normal bir çiftin hikayesi gibi başlıyor. Filmde Justine’i izlerken, melankoli isminin sadece gezegene ait olmadığı da anlaşılıyor.
Yönetmenliğini Lars von Trier‘in yaptığı film, merakla beklenen çarpışma sahnesiyle son buluyor.
Filmde Kirsten Dunst, Charlotte Gainsbourg, Stellan Skarsgård, John Hurt, Kiefer Sutherland, Charlotte Rampling ve Alexander Skarsgård gibi oyuncular yer alıyor.
Işılay Güzel Yılmaz önerdi.
Nightbreed (1990/Korku – Fantastik)
Türkiye’deki baskılarında “Epik Fantezi Ustası” olarak tanıtılan Clive Barker, edebiyat ve sinema başta olmak üzere korku dünyasına büyük katkıda bulunmuş bir sanatçıdır. Kendisinin Cabal (Kabal) isimli romanından uyarlanan ve yine bizzat kendisi tarafından yönetilen Nightbreed, rüyalarında tuhaf yaratıkların yaşadığı gizemli bir yeri gören Aaron Boone’un psikoloğu tarafından işlediğini hatırlamadığı cinayetlerle suçlanmasıyla başlar. Kendisini bir kaçma ve kovalamacanın içinde bulan Aaron’un yolculuğu ise tahmin edildiği gibi rüyalarındaki bu gizemli şehirde sonlanır. Oldukça sıra dışı yaratık tasarımlarıyla hayal gücünün sınırlarını zorlayan film, maskeli seri katiliyle de bir slasher yan hikayesi barındırır. İnsanın anlamadığına yönelik duyduğu korku ve öfkeyi anlatan Nightbreed, toplumun dışlanan bütün kesimleri üzerinden yeniden yorumlanabilir. Birden fazla kurgusu olan filmin yönetmen kurgusunu tavsiye ederiz. Ayrıca korku sinemasının önemli yönetmenlerinden David Cronenberg’in filmde psikolog Philip K. Decker karakterine hayat verdiğini belirtmeden geçmeyelim.
Berke Ateş Aytekin önerdi.
Liza, The Fox-Fairy (2015/Romantik – Komedi)
Gerçek aşk, uğruna ölmeye değer olabilir; ancak filmin baş kahramanı Tilki Perisi ile ilgilenen tüm erkekler gibi ilk buluşmada ölmek biraz erken olacaktır. Baş karakterimiz, Japon büyükelçisinin dul eşi için çalışan yalnız bir hemşiredir. Liza, Japon kültürüyle bu şekilde tanışır. Sürekli en sevdiği şarkıcı Tomy Tani’nin hayaletinin onunla birlikte olduğunu hayal eder. Ayrıca Tomy’nin onu lanetlediğine ve onu, kendisine yaklaşmaya çalışan tüm erkekleri öldüren bir Tilki Perisi’ne dönüştürdüğüne inanmaktadır. Bu durum, hayatını birlikte geçireceği bir erkek arayan Liza için bir sorun haline gelir.
Macar yönetmen Karoly Ujj Meszaros‘un fantastik-korku-romantik türlerinin bir melezi olan bu iyi görünümlü ilk uzun metrajlı filmi, Jean-Pierre Jeunet‘in yönettiği Amelie’nin tuhaf ve renkli dünyasını alıp retro rüzgarı taşıyan görsellerini Japon mitolojisiyle bir araya getiriyor. Ayrıca bu filmde, karakterleri ve hikayeyi istediği yöne çekmek için filmin müziklerini kullanmaya gelince Edgar Wright ile karşılaştırılıyor.
Berfin Sayarsoy önerdi.
Kimi (2022/Gerilim – Suç)
Kimi, Google Home ve Amazon Alexa gibi akıllı ev cihazlarının kurgusal bir karşılığı olan Kimi için iletişim hatalarını çözen bir teknoloji çalışanı olan Angela Childs’ı (Zoë Kravitz) takip ediyor. Angela yeni bir proje üzerinde çalışırken, şiddet içeren bir suçun kayıtlı kanıtlarını keşfeder. Ne yapacağını bilemeyen genç kadın, şirketinin liderlerinin adaleti karşısında cinayetin sahibini bulmaya karar verir. Kimi’nin yönetmen koltuğunda Ocean’s serisinden hatırlayacağımız Oscar ödüllü yönetmen Steven Soderbergh oturmaktadır. Gerilim/Suç türünde olan bu filmin senaristliğini ise David Koepp yapmıştır. Başrollerini Zoë Kravitz, Rita Wilson ve Erika Christensen gibi isimlerin paylaştığı film, günümüz teknolojisinin varmış olduğu noktadan dolayı akıllara “acaba gerçekten böyle şeyler yaşanabilir mi?” veya “yaşandı mı?” gibi soruları getiriyor.
Aleyna Kavak önerdi.