Korku ve bilim kurgu sinemasının yaşayan efsanelerinden John Carpenter’ın Debra Hill ile birlikte ortaya koyduğu Halloween (1978, Yabancı) slasherın günümüzde kabul gören bütün karakteristiklerini bünyesinde barındırarak türün öncü ve şablon filmlerinden olmuş, peşinden gelen onlarca filmi etkilemişti. Alt türün 80’ler korku sinemasını neredeyse tekeline almasıyla Michael Myers efsanesi seriye dönüştürülerek devam ettirildi. 2000’de slasher yeniden çevrimleri popülerlik kazanmaya başlayınca da seri, Rob Zombie yönetmenliğinde yeniden canlandırılmaya çalışıldı fakat ikinci filmden sonra devamı gelmedi. O dönemde seyirciye sunulan hiçbir yeniden yapım beklentileri karşılamayınca da korku sineması Myers, Leatherface, Freddy Krueger gibi ikonik canavarlarından uzak kaldığı yaklaşık bir 10 yıl geçirdi.
2018 yılında orijinal eserle aynı adı taşıyarak seyirciyle buluşan Halloween (Cadılar Bayramı) hem seyircinin hem de filmin arkasındaki ekibin yüzünü güldürerek tıpkı 70’lerin sonunda olduğu gibi slasher filmlerinin günümüzdeki yeniden temsillerine öncü oldu. Geçtiğimiz 4 sene içerisinde orijinal eserle aynı adı taşıyan; Child’s Play, Candyman, The Texas Chainsaw Massacre ve Scream gibi yeniden yapım/devam filmleri seyrettik. Bu etkiden yararlanmak isteyen yapımcılar ise Halloween’in bir üçleme olmasına karar verdiler. Geçen sene izlediğimiz Halloween Kills, Michael Myers için bir gövde gösterisi olsa da Laurie Strode karakterinin filmde çok az yer almasıyla beklentileri karşılamamıştı. Halloween Ends’e baktığımızda ise bu sefer tam tersi bir dengesizlik ile karşı karşıya kalıyoruz.
Halloween Ends, travmalarını aşmaya çalışan kurban-kahramanlara ve hala katliamın etkisi altındaki topluma odaklanarak başlıyor. Halloween Kills’in sonunda kızını kaybeden Laurie yıllarca Michael’ı öldürme arzusu ile yaşadıktan sonra bu nefret ve korumacılığını bir kenara bırakıp torunu Allyson ile birlikte normal bir hayat sürmeye çalışıyor. Laurie’nin bu çabasına karşılık Haddonfield halkı onu Michael’ı kışkırtıp yeni bir katliama sebep olmakla suçluyor. Benzer bir durum seriye yeni dahil olan Corey karakterinde de gözlemleniyor. Michael’ın görüldüğü Cadılar Bayramı’ndan bir sene sonra bakıcılık yaparken kazayla bir çocuğun ölümünden sorumlu olan Corey, masum olsa da halk tarafından dışlanıyor ve zorbalığa uğruyor. Michael’ın görülmediği süre boyunca kimileri tarafından yeni canavar olarak nitelendirilen Corey’in Michael ile görünenden daha fazla ortak noktası olduğunu fark etmesi ise fazla vakit almıyor.
Yazının bu kısmından sonra filmle ilgili sürpriz bozan detaylara yer verilecektir.
Yanlış Kararlar
Michael Myers hiçbir zaman tamamıyla sıradan bir insan değildi. Daha önce defalarca kez vurulmasına, boynuna şiş saplanmasına ve evlerin üst katından aşağıya düşmesine rağmen her seferinde kısa süre içerisinde ayağa kalkabilmişti. Onun ölümsüz olduğunu kabul etsek de karakterin oluşumundaki bu gerçeküstülük hiçbir zaman inandırıcılığı ve ciddiyeti zedeleyecek seviyede değildi. Halloween Ends’de ise Michael, insanların gözlerinin içine bakınca onların geçmişlerini görebiliyor ve insan öldürdükçe vücudundaki yaraları ve sakatlıkları iyileştirebiliyor. Karaktere eklenen bu doğaüstü detaylar inandırıcılığa ve dolayısıyla korkutuculuğa büyük oranda zarar veriyor.
Corey’in Michael ile karşılaşmasından hemen sonra ilk cinayetini işlemesi ve daha sonrasında film boyunca kendisine ve sevdiklerine baskı kuranlardan tek tek intikam alması korkunun sadece belirli bir süreliğine de olsa kaynak değiştirmesine sebep oluyor. Corey’in yaşadığı bu değişimlerden sonra adeta Michael’ı alt edip maskeyi alabilmesi asıl antagonistin Michael değil, Michael Myers’ın içine girmiş şeytani bir varlık olduğu hissini doğuruyor. 43 yıldır korku sinemasında ikon haline gelen bir karakteri bu şekilde portrelemek, özellikle filmin hayranlarını düşündüğümüzde atılmış en yanlış adımlardan bir tanesi olarak karşımıza çıkıyor.
Halloween Ends’te ayrıca torununa doğru erkek arkadaşı bulması için baştan çıkarıcı (!) tavsiyeler veren, yıllardır tanıdığı Frank kendisi ile flört edince saçıyla oynayan bir Laurie izliyoruz. Bu jest, mimik ve repliklerin hepsi Laurie karakterinde yapmacık bir şekilde sergileniyor. Bu davranışların karaktere ait olmama durumunu yıllar boyunca Michael’ı alt etmek için izole ve öfke dolu bir hayat sürmüş bir kadının sosyal becerilerini geri kazanma ve iletişime adapte olma süreciyle anlamlandırmaya çalışabiliriz belki ama bu varsayım başka bir büyük sorunu beraberinde getiriyor. 40 sene boyunca öfke içinde Michael’ı avlamak için planlar yaparak yaşayan Laurie’nin, Michael tekrar ortaya çıkıp hem kasabanın küçümsenmeyecek bir kısmını hem de Laurie’nin kızını öldürmesinden sonra normal bir hayata teslim olması mantıksız duruyor. Seyirci olarak Laurie’nin daha büyük bir travma yaşayıp Michael’a daha büyük bir öfke beslemesini beklerdik. Filmin bu beklentimizi boşa çıkarması filmin inandırıcılığına ve akıcılığına zarar veriyor. Senaryoda tembellik olduğu, bir şeylerin sadece öyle olması gerektiği için öyle olduğu hissini doğuruyor.
Tutarsızlıklar ve Özensizlikler
Hikayeye yeni ve daha genç bir Michael Myers eklenme çabası hem üçleme içerisinde tutarsızlıklara sebep oluyor hem de kaçırılan bir potansiyel olduğunu gözler önüne seriyor. Michael’ın 3 Cadılar Bayramı boyunca yaralı ve güçten düşmüş bir şekilde kanalizasyonda yaşadığını görüyoruz. Corey, polis memuru Doug’u adeta kendisine bir yemek gibi sunana kadar da Michael bu yaralı durumunda bir ilerleme gösteremiyor. Bu durum öldürdükçe güçlenen bir karakterin kimseyi öldürmediği süre boyunca güçten düşmesi şeklinde bir mantığa oturtulmaya çalışılabilir ama bu durumda 2018’deki filmde akıl hastanesinden kaçtığı zaman 40 sene kimseyi öldürmemesine rağmen sağlıklı ve formda olması hikaye içerisinde büyük tutarsızlık yaratıyor.
Öte yandan Halloween Ends; Laurie Strode ve Michael Myers arasındaki kavganın iki taraftan birinin mutlak galibiyeti ile sonlanacağını bildiğimiz bir yapımdı. Seyirci olarak büyük oranda Michael Myers’ın kaybettiğini ve öldürüldüğünü görmek istiyorduk. Bu noktada Corey karakteri Michael Myers ölse de olası yeni Halloween projeleri için alternatif bir protagonist olarak sunulabilecek bir yatırım şeklinde kullanılabilirdi. Bunun ne kadar etkili olacağı tabi ki tartışmaya açık ama film bunu hiçbir noktada değerlendirmeyerek seyircide Corey karakterinin varlığı ve hikayeye katkısı konusunda soru işaretleri yaratıyor.
Filmin hikayesini bir kenara bıraktığımızda ise karşımıza kötü diyaloglar ve bunların sebep olduğu kötü oyunculuklar çıkıyor. Öte yandan filmin korkutuculuk açısından da sınıfta kaldığını belirtelim. Her korku filmi korkutmak zorunda değil çünkü korku türü seyircide uyandırmak istediği his ile tanımlansa da korkutucu olma durumu izleyici nezdinde kazanılan bir özellik. Jumpscarelerin ise, özellikle doğru kullanılmadığında, şok etkisi yaratmak için kullanılan en özensiz numaralardan olduğunu söyleyebiliriz. Adından da anlaşılacağı gibi olayların Cadılar Bayramı gecesi yaşanması gereken bir filmde hikayeye 4 gün önce başlayan Halloween Ends, hikayesinin büyük bölümünü oluşturan Cadılar Bayramı öncesi günlerde korkutuculuğunu hikayenin amacına hizmet etmeyen jumpscareler ile sağlayıp seyircinin ilgisini kaybetmesini engellemeye çalışıyor. Aniden başlayan yangın alarmı ve insanların önünden hızla geçen arabalar gibi tercihler bu konuda da özensiz davranıldığını gösteriyor. Özellikle Corey yola çıkarken önünden hızla araç geçmesiyle yapılan jumpscare, filmin ilk yarısında iki kez kullanılarak seyircide buruk bir tat bırakıyor.
Halloween Ends’i, serinin tamamını göz önüne aldığımızda neredeyse hiçbir doğru kararı olmayan bir film olarak nitelendirebiliriz. Orijinal eserin ruhu iki sahnedeki referans dışında tamamen unutulmuş, hatta yeni üçleme içinde bile tutarsız olan birçok nokta var. Hikayedeki bu aksaklıklar, kötü oyunculuklar ve daha da kötü diyaloglar ile birleşince ortaya taşıdığı isme neredeyse saygısızlık eden bir eser çıkıyor. Filmdeki son yüzleşme sahnesinin oldukça başarılı olduğunu söyleyip birkaç cinayet sahnesinin etkileyici olduğunu belirtmeden geçmeyelim ama bu sahneler dışında Halloween Ends seriye büyük bir ihanet!