Sinema dünyasında yolculuk etmeye hazır mısınız? Sinema editörleri olarak, özenle seçtiğimiz 5 filmle birlikte, aksiyondan dramaya, bilim kurgudan romantizme kadar geniş bir yelpazede öneriler sunuyoruz. Bizimle birlikte, sinemanın büyülü dünyasında yolculuk ederken, unutulmaz bir film deneyimi yaşamanın keyfini çıkarın. Haftanın öne çıkan filmlerini takip edin ve sinema dünyasının sınırsız olanaklarına bir adım daha yaklaşın.
The Secret of Moonacre (2008)
The Secret of Moonacre, 2008 yapımı fantastik bir macera filmidir. Film, Elizabeth Goudge‘un “The Little White Horse” adlı romanından uyarlanmıştır. Hikaye, genç Maria Merryweather’ın (Dakota Blue Richards) maceralarını ve bir ailenin lanetiyle yüzleşmesini anlatır.
Maria, annesinin ölümünden sonra Londra’dan uzak, gizemli bir malikaneye taşınır. Burada, ailesinin geçmişinde derin köklere sahip olan Moonacre Malikanesi’nde yaşamaya başlar. Ancak, Maria, malikanenin geçmişinden kaynaklanan bir lanetle karşı karşıya olduğunu keşfeder. Lanet, cadılarla savaşan Merryweather ailesinin bir mirasıdır ve Maria’nın üzerine düşen sorumluluklarla başa çıkmasını gerektirir.
Maria, cadılarla olan mücadelesinde Moonacre Malikanesi’nin sırlarını çözmek ve laneti sona erdirmek için cesaretini kullanır. Yardımına, malikanenin yaşlı hizmetçisi Marmaduke (Ioan Gruffudd) ve gizemli bir at sürüsü gelir. Maria, fantastik yaratıklarla dolu bu büyülü dünyada, cesaretini ve kalbini kullanarak ailesinin geçmişini değiştirmek için mücadele eder.
Film, görsel efektler ve büyülü atmosferiyle dikkat çeken bir filmidir. Film, fantastik öğeleri, macera ve duygusal bir hikaye ile birleştirirken, aynı zamanda arkadaşlık, aile ve cesaret gibi evrensel temaları da ele alır. Dakota Blue Richards’ın başarılı performansıyla desteklenen film, genç izleyicilerin büyülü bir dünyaya dalmasını sağlar.
The Secret of Moonacre, fantastik maceraları sevenler ve hikayeye dayalı büyülü dünyaları keşfetmek isteyen izleyiciler için keyifli bir seçenektir.
Aleyna Kavak önerdi.
Celda 211 (2009)
Juan, ilk iş gününden bir gün önce, gardiyan olarak göreve başlayacağı hapishaneye gider. Meslektaşları ona hapishaneyi gezdirip kuralları anlatırken Juan bir kaza sonucu baygınlık geçirir. Tam da bu esnada hapishanede büyük bir isyan patlak verir. Bunun üzerine meslektaşları Juan’ı yatırmak için panik halinde 211 numaralı hücreye götürürler. Mahkûmlar, belalı liderleri Malamadre önderliğinde ayaklanmıştır. Juan, bilinci açıldığında kendini tamamen savunmasız bir hâlde deplasmanda bulur. Mahkûmlar arasında hayatta kalabilmesi için gardiyan kimliğini gizleyip onlardan biri gibi davranmak zorundadır.
İspanyol sinemacı Daniel Monzón’un yönetmen koltuğunda oturduğu film, hapishanedeki sistem üzerinden devlet yapılanmasını ve düzeni topun ağzına alıyor. Otorite, güç, hiyerarşi, adalet ve suçluluk gibi kavramlar irdelenirken iyi ve kötü arasındaki çizgi bulanıklaşıyor. Gardiyan olarak girdiği 211 numaralı hücreden mahkûm olarak çıkmak zorunda kalan Juan’ın değişimi üzerinden seyircinin bakış açısı da değişiyor. Malamadre rolünde izlediğimiz ünlü İspanyol oyuncu Luis Tosar ve Juan rolünde izlediğimiz Alberto Ammann’ın büyüleyici oyunculukları eşliğinde gerilim ve aksiyon dozu yüksek bir seyirlik ortaya çıkarken, film eleştirel ve protest tavrıyla da hafızalara kazınıyor.
Ayçe Cansu Yaşar önerdi.
Fantastic Planet (1973)
Fantastic Planet, Stefan Wul‘un 1957 tarihli romanı Oms En Serie‘nin 1973 animasyon uyarlamasıdır. Filmde Oms adı verilen insanlar, Ygam gezegenindeki dev mavi insansı Draag’lar tarafından haşarat muamelesi görüyor. Film entelektüel gücünü; insanları, insanlığın hayvanları maruz bıraktığı muameleyle sınamaktan alıyor. Fantastic Planet, Exodus, kölelik, Holocaust hikâyeleriyle başlayıp, toplumun bilinçlenmesine uzanan bir yolculuk izliyor. Filmin ilettiği ana mesaj insan olmayı becerebilmek olsa bile final yorumlamasını izleyiciye bırakıyor.
Sürrealizm, tam da bilinçli ve rasyonel olanın dünyasını aydınlatma girişiminde bulunuyor ve bilinçaltının yanisoyutun dünyasının derinliklerine iniyor. Fantastic Planet,izleyiciyi hipnotize ederek rüya benzeri bir konuma getiriyor. Tüm bunları sadece politik bir gerçeği çok daha içgüdüsel bir etkiyle keşfetmek için yapıyor. Fantastic Planet, olağanüstü güzelliklerle dolu; gaddarlık ve tuhaflığın gerçeküstü şekilde canlandırıldığı bir bilimkurgu masalı sunuyor.
Berfin Sayarsoy önerdi.
The Duke of Burgundy (2014)
Peter Strickland tarafından yazılan ve yönetilen İngiliz yapımı The Duke of Burgundy, gizemli ve süslü bir Avrupa kırsalında iki kadın arasındaki alışılmadık ilişkiyi takip ediyor. Evelyn, büyük bir kır malikanesinde yaşayan zengin ve saygın bir kelebek bilimci olan Cynthia’nın hem hizmetçisi hem de sevgilisidir. Evelyn, Cynthia’nın hakimiyetine ve sıkı kurallarına boyun eğerek, onun isteklerine ve cezalarına tabidir. Fakat ilişki ilerledikçe, Evelyn’in arzuları Cynthia’nın hakimiyetine meydan okumaya başlar ve bu da dinamiklerin değişmesine yol açar.
Film, izleyiciyi karmaşık güç dinamiklerini ve sadomazoşistik ritüellere olan tutkuları keşfetmeye çağırıyor. Hakimiyeti, boyun eğme alışkanlığını ve rol yapmanın kişisel kimliğe olan etkisini sorgulayarak, alışılmadık bir aşk hikayesinin düşündürücü anlatımını sunuyor.
Günsu Akçatepe önerdi.
What We Do in the Shadows (2014)
Aylak Vampirler (What We Do in the Shadows), 2014 senesinde Taika Waititi ve Jemaine Clement tarafından yönetilen mockumentary (sahte belgesel) tarzında bir komedi filmi. Film, günümüz Yeni Zelanda’sında yaşayan dört ev arkadaşı vampirin hayatını konu alıyor. Ölümsüz varlıklar olmanın zorluklarından bahseden vampirler, bir yandan sürekli gelişen teknoloji ve sosyal medyanın hayatlarını nasıl etkilediğinin üzerinde dururken, diğer yandan kurt adamlar, zombiler gibi farklı doğaüstü yaratıklarla da karşılaşıyorlar.
Film komedi ve doğaüstü yaratıklar temasını başarılı bir şekilde harmanlayarak, günümüzde artık oldukça klişeleşmiş vampir türüne de yeni bir soluk getiriyor. Aynı zamanda çeşitli klasik korku filmlerine de bir sürü göndermede bulunan Aylak Vampirler, Waititi ve Clement’in dahiyane yönetmenliklerinin yanı sıra sergiledikleri başarılı oyunculuk performanslarıyla da öne çıkıyor. Filmin mockumentary formatında olması, karakterlerin sık sık kamera ekibi ile atışması ve verdikleri eğlenceli röportajlar filmde mizahı üst seviyeye taşıyor. Ustalıkla yazılmış senaryosu, kahkahaya boğan sahneleri ve akıllardan çıkmayan karakterleriyle Aylak Vampirler; hem komedi, hem korku, hem de mockumentary türünün hayranlarını mutlu edecek türden bir film.
Sedef Hızlan önerdi.
Keyifli Seyirler!
