Sinema dünyasında yolculuk etmeye hazır mısınız? Sinema editörleri olarak, özenle seçtiğimiz 5 filmle birlikte, aksiyondan drama, bilim kurgudan romantizme kadar geniş bir yelpazede öneriler sunuyoruz. Bizimle birlikte, sinemanın büyülü dünyasında yolculuk ederken, unutulmaz bir film deneyimi yaşamanın keyfini çıkarın. Haftanın öne çıkan filmlerini takip edin ve sinema dünyasının sınırsız olanaklarına bir adım daha yaklaşın!
Peter Rabbit (2018)
2018 yapımı bir komedi ve macera filmi olan Tavşan Peter, Beatrix Potter’ın sevilen çocuk kitaplarından esinlenmiştir ve Peter Rabbit karakterinin maceralarını konu almaktadır.
Peter, bir tavşan olarak yaşayan sevimli ve yaramaz bir karakterdir. Kendi grubuyla birlikte, gizlice Bay McGregor’ın bahçesine girerek lezzetli sebzeleri çalmaktadır. Ancak, Bay McGregor’ın torunu Bea (Rose Byrne) ile arkadaşlık kurduktan sonra, Peter’ın hayatı değişir. Bea, doğayı ve hayvanları seven bir ressamdır ve tavşanları evcil hayvanları gibi sevmektedir. Peter ve arkadaşları, McGregor ailesiyle bir anlaşma yapmanın ve onlarla barış içinde yaşamanın yollarını bulmak zorunda kalır. Ancak, Peter ve Bay McGregor arasındaki rekabet, esprili ve eğlenceli olaylara yol açar. Filmde Peter Rabbit’in maceraları, aile değerlerini, arkadaşlığı ve affetmeyi ele alırken, izleyicilere eğlenceli bir atmosfer sunar. Görsel efektler ve canlı performanslar, filmi canlı, neşeli ve çocuk dostu bir deneyim haline getirmektedir. Film, izleyicileri sevgi dolu bir yolculuğa çıkarırken, hayvanların ve insanların bir arada nasıl yaşayabileceğini öğretir.
Aleyna Kavak önerdi.
Only the Animals (2019)
Evelyne Ducat ismindeki genç bir kadın karlı bir havada ortadan kaybolunca polis olayı araştırmaya başlar. Araştırmalar sonucunda Evelyne’in kayboluşu ile ilgili olabilecek beş yabancıya ulaşılır. Beşinin de sakladıkları bir sır vardır ve bu sırlar doğrudan ya da dolaylı olarak Evelyne ile bağlantılıdır. Üstelik birbirleriyle kelebek etkisine dayanan anlık, tesadüfi ve ipince ağlarla bağlanmış bu kişiler hafif bir kanat çırpışın etkisini hayatlarında büyük bir gümbürtüyle hissedeceklerdir.
Dominik Moll imzalı Fransa-Almanya ortak yapımı film; ücra bir köydeki kar fırtınasının arka planında karakterlerin içindeki fırtınaları da resmederken aşk ve ahlak kavramları üzerine düşünmeye sevk ediyor. Moll, lineer ilerleyen bir zaman akışı tercih edilse belki de sıradan bir suç ve gizem filmi olarak görülebilecek bir hikâyeyi zekice bir kurguyla sıra dışı bir seyirliğe dönüştürüyor. Only the Animals, en büyük gücünü lineer ilerlemeyen zaman akışından alıyor. Filmdeki her karakterin ayrı bir hikâyesi, tutkusu, arzusu ve sırrı var. Birbirinden bağımsız gözüken bu karakterler ve hikâyeler, önce anlamlandırılamayan karmakarışık bir düğümken, yavaş yavaş çözülüyor ve tekrardan ustaca birbirine bağlanıyor
Ayçe Cansu Yaşar önerdi.
The Tragedy of Macbeth (2021)
Joel Coen’in “Kardeşimle çalışıyor olsam çekemezdim.” dediği, Shakespeare’in normalleştirildiği ve Uzak Doğu esintisiyle buluştuğu The Tragedy of Macbeth, oyunun diğer uyarlamalarından ayrılıyor. Macbeth, Romeo ve Juliet‘ten sonra en popüler William Shakespeare oyunlarından biridir. Shakespeare’in İskoç kralı, başarı merdivenlerini atlama girişimi başını belaya sokan, büyük hırsları olan, görece küçük bir adam olarak kendisini mükemmel bir Coen kahramanı olarak ortaya koyuyor.
Tamamen siyah beyaz olarak çekilen film, yüzlerce kez anlatılan bir hikâyenin sisli bir hatırasını oluşturuyor. Coen, izleyicilerin Shakespeare’in orijinal hikayesine aşina olduğunu varsayarak uyarlamasını; Macbeth’in kendisini iktidara iten kehanetlere tutunmaya çalıştığı, nihai düşüşüyle yüzleşirken, Macbeth’in planladığı ve öldürdüğü 105 dakikalık yalın bir şeye indiriyor. Minimalist setler, yavaşça kararan sahneler ve karakter performansları ve her karesinin çerçevelenip duvara asılabilir oluşuyla bir filmden çok bir tiyatro prodüksiyonu hissi veriyor. Senaryonun seyrekliği, sahnelemenin alçakgönüllülüğüyle örtüşüyor.
Berfin Sayarsoy önerdi.
Hit the Road (2021)
“ne yazık ki bırakıp gitmek değildir bu acının şifası..”
Yazar ve yönetmen Panah Panahi’nin ölümü çağrıştıran özlem dolu ilk uzun metrajlı filmi Hit the Road, Tahran’ın kırsal kesimlerinin dışında gizemli bir yolculuk yapan aileyi izliyor. İran’ın kuzeybatısındaki ıssız bölgelerden geçerek, görünüşe göre Türkiye/Azerbaycan sınırına doğru ilerliyorlar. Yoğun ve bastırılmış duyguların altında sessizleşen büyük oğul direksiyonda. Bu hikâye, yetişkinleri gergin bir hale sokarken, arabadaki küçük çocuğu hiperaktif hale getiriyor. Panahi, keskin mizahı ve doğal diyalogları ile hiçbir duygu sömürüsüne girmeden olabilecek en duygusal anlatıyı sunuyor. Ailenin dört üyesi arasındaki sevgi ve bağlılığı yakalayıp, yaşadıkları ülkenin durumuyla iç içe geçiriyor. Bu yolculuk, yüzleşmeye tam olarak cesaret edemediğimiz şeylerin üzüntüsü ve tedirginliği içinde, edemediğimiz vedalara doğru götürüyor bizleri. Son kez olduğunu bilmeden yapılan her şeyin ağırlığını kucağınıza bırakıyor.
Günsu Akçatepe önerdi.
Alice Doesn’t Live Here Anymore (Alice Artık Burada Oturmuyor), (1974)
Alice Artık Burada Oturmuyor, 1974 yılında Martin Scorsese tarafından çekilen samimi ve bir o kadar dokunaklı dram filmi. Film, eşini kaybeden ve 11 yaşındaki oğluyla birlikte yeni bir hayat kurmaya çalışan Alice’in hikayesini konu alıyor. Şarkıcı olma hayallerini gerçekleştirmek için oldukça kararlı olan Alice’in karşısına bu yolda çeşitli engeller çıkıyor ancak Alice dünyadaki yerini bulmaya çalışmaktan ve bağımsızlığını keşfetmekten vazgeçmiyor.
Kadının güçlenmesine ve kişisel tatmin mücadelesine oldukça samimi bir noktadan yaklaşan Alice Artık Burada Oturmuyor, güçlü ve derinlikli bir kadın karakter tasvir ederek toplumun geleneklerine ve klişeleşmiş cinsiyet rollerine meydan okuyor. Aynı zamanda film; annelik, ilişkiler, hayallerin peşinde koşmak gibi birçok önemli konuyu, zorluklar karşısında kadınların ne kadar dirençli ve güçlü olabileceğini vurgulayarak anlatıyor. Scorsese’nin usta yönetmenliği sayesinde dram ve mizah arasında mükemmel bir denge kurmayı başaran film, aynı zamanda başrol oyuncusu Ellen Burstyn’in başarılı performansıyla da öne çıkıyor. İzleyiciye kendini keşfetmenin ve hayallerinin peşinden koşmanın önemi bir kez daha hatırlatan Alice Artık Burada Oturmuyor, özellikle karakter odaklı dram filmlerini seven okurlarımızın izlemek isteyecekleri türden bir film.
Sedef Hızlan önerdi.
Keyifli Seyirler!
