Sinema dünyasında yolculuk etmeye hazır mısınız? Sinema editörleri olarak, özenle seçtiğimiz 6 filmle birlikte, aksiyondan dramaya, bilim kurgudan romantizme kadar geniş bir yelpazede öneriler sunuyoruz. Bizimle birlikte, sinemanın büyülü dünyasında yolculuk ederken, unutulmaz bir film deneyimi yaşamanın keyfini çıkarın. Haftanın öne çıkan filmlerini takip edin ve sinema dünyasının sınırsız olanaklarına bir adım daha yaklaşın.
What A Girl Wants (2003)
What a Girl Wants, Amanda Bynes, Colin Firth ve Kelly Preston‘un başrollerinde yer aldığı 2003 yapımı bir romantik komedi filmi. Film, Amerikalı genç kız Daphne’nin (Amanda Bynes), yıllardır görmediği İngiliz babasını (Colin Firth) bulmak için İngiltere’ye yolculuğunu konu alıyor. Ancak babasının aristokrat yaşam tarzı ve ciddi kişiliği, Daphne’nin kendisini kabul ettirmesi için bir engel oluşturuyor. Dilimize “Bir Kız Ne İster” adıyla çevrilen film, aynı zamanda bir siyasi kampanya sırasında bir skandal yaratma ihtimali konusunu da ele alıyor. Daphne, babasının seçimleri kaybetmesine sebep olabilecek bir durumdan kaçınmak için babası ile ilişkisini gizli tutmaya çalışıyor.
Film, sıcak ve eğlenceli atmosferiyle izleyicileri kendine çekiyor. Colin Firth’ün babalık rolünde başarılı performansı, Amanda Bynes’in canlı oyunculuğu ve Kelly Preston’un etkileyici performansı, filmi izlemeye değer kılıyor.
What a Girl Wants, aile değerleri, dürüstlük ve kişisel kimlik gibi temaları işliyor. Bu yüzden, romantik-komedi türü sevenler için ideal bir film olduğunu söyleyebiliriz.
Aleyna Kavak önerdi.
Take This Waltz (2011)
İsmini efsanevi müzisyen Leonard Cohen’in “Take This Waltz” şarkısından alan filmde, Michelle Williams ve Seth Rogen tarafından canlandırılan Margot ve Lou karakterleri, uzun süredir birlikte olan evli bir çifttir. İlişkileri heyecanını kaybedeli çok olsa da aralarında içten, konforlu ve güven dolu bir bağ vardır. Kendi dünyalarında sakince yaşarlarken Margot’nun yeni komşuları Daniel’a karşı hissettiği önlenemez çekim ile ilişkileri sarsılacaktır.
Son olarak Women Talking ile adından sıkça söz ettiren Sarah Polley’nin ikinci uzun metraj filmi olan Take This Waltz, romantik ilişkilerin dinamikleri üzerine düşündürmeye sevk eden hikâyesi ile sıradan bir aşk filmi olmanın çok ötesine geçiyor. Konfor alanları, alışkanlıklar, taze heyecanlar, yenilik arayışı, aşkın rutin ile kaçınılmaz birleşimi ve yalnızlık… Sarah Polley, özellikle Margot ve Daniel’in“Video Killed The Radio Star” eşliğindeki lunapark sahnesinde tüm bunları birkaç dakika içinde yansıtmayı başarmış.
İlişkilerin doğası üzerine düşündürmeyi, aşk temasını gerçekçi bir perspektiften derinlemesine irdelemeyi hedefleyen bu filme MUBI’den ulaşabilirsiniz.
Ayçe Cansu Yaşar önerdi.
Tetris (2023)
Gerçek bir hikâyeye dayanan Tetris, yalnızca bu çok popüler oyunun nasıl çıktığına dair bir anlatı sunmuyor. Dönem nostaljisini, Tetris’in neden önemli bir oyun olduğunu ve insanların her türlü tuhaflığını zekice bir araya getiriyor.
Yönetmen Jon S. Baird‘in eğlenceli kılabilmeyi başardığı filmi, klasikleşmiş bir oyunun köklerini, kalite kontrol adına kendi oyunlarını tasarlayan bir bilgisayar programcısı olan Alexey Pajitnov‘un 1984 yılında Sovyet Moskova’daki başlangıcına kadar izliyor. Fakat aynı zamanda Henk Rogers üzerinden lisans işlerinin nasıl yürüdüğüne dair bir hikâye de sunuyor. Para uğruna her türlü sahtekarlığın döndüğü bir sektörde dürüstlüğün sizi nereye götürebileceğini her detayıyla yakalama fırsatı buluyorsunuz. Oyunun yaratıcısına ait bir biyografi olmaktan çok oyunun lisanslanma ve piyasaya sunulma macerasını anlatan Tetris, sizi nasıl biteceğini merakla beklediğiniz bir girdaba sokuyor
Berfin Sayarsoy önerdi.
Pi (1998)
Evrendeki her şeyin matematikle ifade edilebileceğine inanan sayı kuramcısı Max Cohen, borsadaki verilerle geleceğe yönelik tahmin yapmak üzerine çalışmaktadır. Kaosun hakim olduğu dinamik bir sistemin içindeki saklı paternleri bularak bir sonraki adımı tahmin etmek kulağa imkansız gelse de bir gün bilgisayarı çökmeden önce buna çok yaklaştığını fark eden Cohen, aynı sayıları mentörü Sol Robeson’un pi sayısını araştırırken gördüğünü öğrenerek büyük bir takıntı edinir ve bu sayıları her yerde görmeye başlar.
Pi, yüksek kontrastlı siyah-beyaz renk paletiyle birlikte ele aldığı delilik-dahilik, düzen-kaos gibi zıtlıkları başarılı şekilde görselleştiriyor. Cohen’i Wall Street çalışanları ve Yahudi sayı kuramcılarının hedefi haline getirerek gerilimi yükselten film, yüksek tempolu müzikleriyle de bunu destekliyor. Darren Aronofsky’nin ilk uzun metrajı olan Pi, hedeflerin peşinden giderken ne kadar hırslı ve takıntılı olursak olalım çözümün her zaman içimize dönmek olduğunu alegorik bir şekilde anlatıyor.
Berke Ateş Aytekin önerdi.
Aydede (2018)
Bekir, babasız büyüyen bir çocuktur. Annesi Rabia ve dedesi onun hayattaki tek ailesidir. Rabia, küçük bir tuhafiye dükkânı işleterek hem kendisini hem de oğlunu ayakta tutmaya çalışır. Tek başına çocuk büyütmeye çalışan Rabia’nın tek desteği olan babası ölünce, iyice yalnızlaşır. Bekir’in bu duruma üzülmesini istemediğinden, hayat mücadelesinde onu bir kayıpla daha yıkmamak adına dedesinin ölmediğini, yalnızca Ay’a gidip Aydede olduğunu söyler. Bekir bunun üzerine filmlerde gördüğü taktiği kullanarak dedesine ulaşmayı kafaya koyar: bir bisiklet alıp Ay’a uçmak.
Film eş ve babanın yokluğunu, aslında temel olarak “erkeğin” yokluğunu vurguladığı kadar, erkek varlığının sebep olduğu problemleri de vurguluyor. Hayatın tüm acılarını sırtlayıp Ay’ın gölgesine saklayarak çocuğundan korumaya çalışan Rabia rolünde Ezgi Mola, dram türündeki başarısını ortaya koyar nitelikte bir performans sunuyor.
Günsu Akçatepe önerdi.
The Gentlemen (2019)
Guy Ritchie tarafından yönetilen 2019 yapımı The Gentlemen, İngiltere’de bir uyuşturucu imparatorluğuna sahip olan Amerikalı Mickey Pearson’ın, artık tüm bunları satarak piyasadan çekilmeye karar verdikten sonra başından geçen hikayeyi konu alıyor. Elbette bu iş göründüğü kadar kolay olmuyor ve Pearson’ın başına bir dizi talihsiz olay geliyor.
Zekice kurgulanmış hızlı diyalogları, şık görsel stili ve Matthew McConaughey, Charlie Hunnam, Hugh Grant, Colin Farrell gibi aktörlerden oluşan güçlü kadrosuyla The Gentlemen, klasik İngiliz gangster filmlerine yaptığı göndermeler, türe getirdiği modern mizah ve ironik dokunuşlarla öne çıkıyor. Başka bir deyişle İngiliz gangster sinemasının tüm klasik konvansiyonlarını, yeni bir bakış açısıyla harmanlıyor. İzleyiciye oldukça keyifli ve heyecan verici dakikalar yaşatan bu film, dahiyane hikaye anlatımı, karizmatik karakterleri ve kendine has mizahıyla; aksiyon ve komedi türünü seven herkes için mutlaka izlenmesi gereken bir film.
Sedef Hızlan önerdi.
Keyifli seyirler!