Hikikomori: Modern Çağın Keşişleri

Editör:
Onur Tuğrul Karabıçak
spot_img

Hikikomori (引き篭り), kelime anlamı içeri çekilme, hapsedilmiş olma” olarak kullanılan Japonca bir terimdir(hiki ‘geri çekilmek’ ve komori ‘içeride olmak’ fiillerinden türetilmiştir). Toplumun hatırı sayılır bir kesimini oluşturan hikikomori, belli bir yaşa gelmiş genç veya yetişkin bireylerin toplumsal yaşamdan kendini soyutlaması sonucunda odalarında/evlerinde izole bir yaşam sürmeleri olarak tanımladığımız bir olgudur. Kendilerini tamamen odalarına kapatmaları ve sadece temel ihtiyaçları için -ki bazen bunu da geçiştirerek- dışarı çıkmaları ile oluşan bir yaşam döngüsü edinirler. Bir bakıma yalınlığı kendilerince en üst seviyelerde tutarlar. Genel olarak bir kişi üzerinden tanımladığımız gibi toplumsal gruplar halinde de bahsedebileceğimiz bu kişiler geçmişten ve gelecekten çekilmiş, yalnızlığı seven kimseler olarak görülür. Diğer bir deyişle de “Modern Çağın Keşişleri” olarak tarif edilirler.

Hikikomori genel olarak Japonya’da göz ardı edilmeyecek sayıdaki gencin zamandan ve toplumdan kopuk bir şekilde sürdürdüğü yaşam tarzı olarak ön plana çıkmaktadır. 1980’lerin ilk yıllarında Saito Tamak’nin kavramsallaştırdığı bu terim 1990’larda dikkat çeken bir şekilde artış gösterdi. Bu dönemde genç nüfusun kendini toplumdan geri çekmesiyle ve hedeflere ulaşmayı engelleyen ekonomik krizlerin de baş göstermesiyle sakin bir yaşamın olduğu bu süre zarfı “buz çağı” olarak da bilinir.

Bu kişilerin öne çıkan özelliklerinden biri, genellikle günlerini odalarından hiç çıkmadan ve bilgisayar başında geçirmeleridir. Temel ihtiyaçları için bile odalarından çıkmayı tercih etmezler. Anti-sosyal bir yaşamla birlikte sanal dünyada aşırı vakit harcayarak ve kimseyle aktif bir iletişim kurmadan bir odada tüm yaşamsal faaliyetlerini sürdürerek bir döngü içinde yaşarlar.

Böyle bir yaşam sürdürmek mümkün mü diye düşünürseniz üç yıl boyunca hiç odasından çıkmayan Yuto Onishi’yi bir örnek olarak düşünebiliriz. Ortaokulda yaşadığı baskıdan dolayı böyle bir yaşam tarzını seçen Yuto üç yıl boyunca odasından hiç çıkmayıp kimseyle iletişim kurmadan, sadece manga okuyup anime izleyerek günlerini geçirmiş. Bu durumun sonucunda tedavi gören Yuto şu sözleri ile kendini anlatıyor:

“Bir kere tecrübe ettiğiniz zaman tüm gerçekliğinizi kaybediyorsunuz. Anormal olduğunun farkındaydım ama değişmek istemedim. Öyle güvende hissediyordum.”

İzole bir yaşama hikikomorilik denebilmesi en az altı aydan uzun bir süre evden hiç dışarı çıkmadan, evde fiziken izole bir yaşam oluşturulmasıdır. Bununla birlikte sosyal ilişkilerin kopması, kişinin bakım ihtiyaçlarını dahi karşılayamaması sonucunda işlevsel aktivitelerinde büyük ölçüde bozulmalar meydana gelir. Hikikomori toplumdan tamamen izole bir yaşam tarzı iken, soto-komori olarak adlandırılan bir grup ise bazı aktiviteleri dışarıda yönetmeyi seçer ve insanlarla nadiren etkileşime girerler.

Özetle, hikikomori, daha önce de belirttiğimiz gibi teknoloji ya da internet bağımlılığını içerir ama tümüyle ona indirgenemez. Nitekim hikikomoride aslolan bireyi kendine çeken oda içi faktörlerden ziyade; kopuşa neden olan odanın dışındaki gerilimli hayattır. Bu anlamda kariyer stresi, rekabet, başarısız aşk ilişkileri ve ebeveynin aşırı ilgisizliği gibi aşırı baskıcılığı, teknolojik araçlara bağlılık bu hastalığı tetiklemektedir.(*)

Günümüzde Japonya ve Uzakdoğu ülkelerinde yaygın olarak bilinen bu yaşam tarzını bir hastalık olarak adlandırmak bilimsel çerçevenin tartışma konusu iken; son zamanlarda yaşanan pandemi ile birlikte toplumlarda bu yaşam tarzında genel bir yaygınlık görülmektedir. Bazen dış dünyanın, stres ve baskılarından uzaklaşıp kaçmak isteriz. Bu genel olarak doğal bir geri bildirim olarak görülebilir. Lakin bunun uzayan süresi ve izolasyonuyla fark etmeden bu durumdan çıkmakta zorluklar yaşanır. Toplumdan dışlanma, yargılanma, kendini bir yere ait hissetmeme gibi etkenlerin sonucunda kişinin kendini soyutladığı ve güvende hissettiği bir yaşam dünyası oluşturma isteği ve bu yoğun izolasyon zamanla hikikomiriliği beraberinde getirir. Yalnızlığı seven insanlar olarak tarif ettiğimiz hikikomori kendine özgü bir yaşam tarzı olarak günümüzde varlığını arttırmaya devam edecek gibi duruyor.

Hikikomoriyi anlayabilmek için sizlere birkaç yapım önermek istiyoruz:

Kim’in Adası (Castaway on the Moon)

2009 ‧ Dram/Romantik ‧ 1 saat 56 dakika

Kim’in Adası, intihar girişimi başarısız olan bir adam ve hikikomori bir kadının hikayesinin anlatıldığı bir filmdir. Kim adındaki bir adam intihar etmek için kendini Han Nehri’ne atar. Uyandığında bir adadadır ve intihar girişimi başarısız olmuştur. Nehir kenarındaki dairelerden birinde yaşayan ve yıllardır evden çıkmayan hikikomori bir genç kızla karşılaşır. Genç kız, bir gün dürbünüyle dışarıyı izlerken Kim’i fark eder ve Kim’in adada ne yaptığını merak etmesiyle birlikte olaylar gelişir.

NHK ni Youkoso! (Welcome to the N.H.K.)

 2006 ‧ Dram/Komedi/Psikolojik 
24 bölümlük bu anime, Takimoto Tatsuhiko’nun bir romanından uyarlanmıştır. Özetle 22 yaşındaki Sato dört senedir izole bir yaşam sürdüren bir hikikomoridir. Bu duruma daha fazla katlanamayan Sato hikikomorilikten kurtulmaya karar verir ve bunun için çevresindeki kişilerden yardım ister. Hikayemizde genel olarak Sato’nun çabasını ve maceralarını izliyoruz.

 

Kaynakça:

Hikikomori: understanding the people who choose to live in extreme isolation – the conversation, The Conversation, https://theconversation.com/hikikomori-understanding-the-people-who-choose-to-live-in-extreme-isolation-148482

Hikikomori Nedir?, e-psikiyatri, https://www.e-psikiyatri.com/hikikomori-nedir.

(*)Demir, S. T. (2017). Hikikomori: toplumsal gerçeklikten dijital yönelimlere modern kültürün kaçış ve izolasyon sorunsalı. AJIT-e: Bilişim Teknolojileri Online Dergisi8(27), 19-30.

spot_img
Bahar Teğin
Bahar Teğin
her gün biraz daha ölüyoruz azizim.

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Türk Mitolojisinde Kartal Figürü

Kartal, Türk mitolojisinde önemli bir yere sahip hayvan figürüdür. Destanlara ve efsanelere konuk olarak hükümdarlık alametine dönüşmüştür.

Geyik: Türk Mitolojisinin Derinliklerindeki Ruhsal Rehber

Türk mitolojisinde geyik, doğa ile insan arasındaki ilişkiyi simgeler. Ruhsal yolculuk, rehberlik ve dönüşüm figürü olarak geçmişten günümüze derin bir anlam taşır.

Alıntının Hikâyesi: Livaneli’den Aşk, Travma ve Unutabilmek Üzerine

“Aşk, bir uçurum kıyısında gözü bağlı yürümektir.”

Müziğin Kalbinin Attığı O Yer: Royal Albert Hall

1871'de açılan Royal Albert Hall yıllar boyunca birçok sanat etkinliğine tanıklık etmiştir.

İngiliz İç Savaşı: Sebepleri ve Sonuçları

17. yüzyılda İngiltere'de yaşanan iç savaş, kısa bir süreliğine de olsa Cromwell liderliğinde askeri bir yönetimi meydana getirdi.

Anadolu Turnesi: Psikedelik Bir Yolculuğun Sosyolojik Yansımaları

Alternatif rock grubu Venus Music Peace Band'in Anadolu Turnesine dair bir belgesel incelemesi.

Magnum Fotoğrafçısı Elliott Erwitt: Sıradışı Perspektif

Magnum fotoğrafçılarının yeni yazısında Elliott Erwitt'in hayatına ve eserlerine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.