Mitoloji denilince çoğumuzun aklına Yunan Mitolojisi, Zeus, Hera, Poseidon gibi tanrılar, Olimpos Dağı’ndaki güç mücadeleleri gibi oldukça yaygın ve klasik hikayeler gelse de, Batı mitolojisinin yanında Doğu mitolojisi de bir o kadar zengin ve güzeldir. Bu yazımızda belki de renklerin ve ihtişamın en belirgin, en zengin olduğu bir diyara Hindistan’a gidiyoruz ve kendisi kadar zengin Hint mitolojisine kısa bir giriş yapacağız.
Hint mitolojisi Vedik Dönem ve Epik Dönem olarak iki başlık altında incelenebilir. Vedik Dönem’e bakıldığında Hint felsefesinin temellerinin oluşturulduğu; Epik Dönem ise renkli ve güzel mitosların oluştuğu gözlemlenebilir.

Vedik Dönem
Bu dönemin ilk yazınsal dönemi olan Samhitalar aynı zamanda bu döneme adını veren Vedalar’dır. Vedalar’ın ne zaman ortaya çıktığı bilinmemekle birlikte yapılan araştırmalar millattan önce 1000’li yıllara kadar uzandıklarını gösteriyor.
Vedalar, Hinduların hayatlarında önemli bir yere sahiptir. İlk olarak sözlü bir şekilde yayılmış ardından yazıya geçirilmiştir. Hindular sözlü geleneği yazılı gelenekten daha güvenilir bulmaktadır. Bu sebeple Vedalar ‘duyma’ olarak ifade edilir. Vedaların sayıları 4 tanedir. Bunlar Rgveda, Samaveda, Yacurveda ve Atharveda’dır. Aralarında en eskisi ve ilki ve ilahi bilgiyi de oluşturan Rgveda’dır.
Rgveda ilahiler koleksiyonudur. İlahiler, o döneme ait bitki, hayvan, nehir, dağ isimleri, seremoniler gibi konuları içermektedir. Ayrıca bu ilahilerden Hint tarihinde de önemli yeri olan, Hindistan’a kuzeybatıdan giren Ariler’in bütün Hindistan’a yayılmadıklarını sadece İndus Nehri civarında yaşadıkları ve yerli halk olan Dasyularla savaştıklarını da öğreniyoruz. Rgveda da tanrılar doğa olaylarının zamanla tanrısallaştırılması sonucu oluşmuşlardır. Sayısı 33 olan bu tanrılar adına ilahiler sunulmuştur.
Samaveda, Rgveda’dan farklıdır. ‘Melodi, beste’ anlamına gelir. Edebi açıdan değeri yoktur fakat Hint kurban, sihir ve melodi tarihini ve özellikle de Hint müzik tarihini yansıtması açısından önemlidir.
Yacurveda, Adhvaryu rahiplerinin küçük dua kitaplarıdır. Beyaz ve siyah olmak üzere ikiye ayrılır. Bu kitapta kurban törenleri ve kurban törelerinde okunacak dualardan bahsedilir. Yacurveda dinler tarihi açısından önemlidir.
Atharveda ise son kitaptır. Uzun yıllar boyuna Hintliler onu kutsal kitap olarak görmemiştir. Diğer üç kitapta Atharveda’dan bahsedilmemiştir. Bu kitapta hayaletler, ruhlar gibi halkın batıl inançlarından bahsedilmiştir.

Vedik dönemin diğer önemli kaynağı ise Brahmanalar’dır. ‘Bilgili Din Adamının Açıklamaları’ anlamına gelen Brahmanalar kurban törenleri ve dini seremonilerin açıklandığı düzyazı tarzında yazılmış eserlerdir. Brahmanalar’da Vedalardaki tanrılardan bahsedilir fakat burda onlar daha sönüktür. Çünkü bu dönemde din adamlarının toplum üzerinde etkileri artmıştır. Bu dönemde iki tanrı ön plana çıkmaktadır.
Vedik dönemin en önemli ilk tanrısı ise Tanrı İndra’dır. Kollarını sık sık şimşek olarak kullanmasıyla bilinir. Sadece kendine özel bir şimşeği vardır (vacra) ve bu özelliği nedeniyle ona ‘vacrivat (şimşek kollu)’ denmiştir. Karısının adı ise İndranidir. Binek hayvanı beyaz bir at (uççaişravas) veya Airvata adında bir fildir. İndra’ya eli açık olduğundan cömert anlamına gelen Maghavan veya gücün efendisi anlamına gelen Şaçipati gibi farklı isimlerle de seslenilir. Kendisine inanlara daima zenginlik sunmuş olan Tanrı İndra her zaman kuraklık ve karanlıkla savaşmıştır.
Bu dönemin diğer önemli ikinci tanrısı ise Tanrı Agni’dir. Agni ateşin kişileştirilmiş şeklidir. Adaklar hep onun adına sunulmuştur. Üç doğumludur yani Güneş olarak cennette, parlaklık olarak havada ve kurban ateşi olarak evde. Gördüğünüz üzere sıklıkla güneşle eşleştirilmiştir. Ayrıca evin efendisi olarak çağrılan tek tanrıdır. Agni de parlak anlamına gelen ‘şukra’, evin efendisi anlamına gelen ‘grihapati’ gibi farklı isimlerle de seslenilir. İnsanların tanrılar için sundukları adakları tanrılara taşıma görevi ona aittir.
Epik Dönem
Bu dönemde karşımıza oldukça renkli Hint mitosları çıkar. Dönemin en önemli kaynakları ise üç büyük destan ve Puranalar’dır (eski öyküler).
Destanlar
Destanlar halk tarafından sevilip benimsenmiş kahramanlara; Vişnu dinine ve mitolojisine aittir. Üçünün de geçtiği yer Kuzey Hindistan’dır. Destanların oluşum zamanları ise kesin olarak belli değildir.
Ramayana Destanı’nda ana karakterimiz Rama, üvey annesi yüzünden sürgüne gönderilir ve tahta çıkamaz. Bu destanda sürgün döneminde ormanda yaşadığı olaylar ve bir ifritle savaşı anlatılır
Mahabarata Destanı ise din, ahlak, felsefe, fabl, peri masalları ve sosyal kuralların yanı sıra politika, hukuk gibi konulardan da bahsedilir. Bu destandan etkilenerek eserler vermiş olan dram yazarları bulunmaktadır.
Son destanımız ise Harivamşa Destanı’dır. Mahabarata’nın bir eki ve aynı zamanda bir Purana olarak da kabul edilir. Burada isse Krishna’nın çoban kızlarıyla olan aşkı, maceraları ve kahramanlıkları anlatır. Harivamşa, diğer iki destana göre daha az ilgi görmüştür.
Puranalar
Purana eski öykü anlamına gelir. Şiva ve Vişnu inançlarını yayan ve destekleyen bu eserler, Hinduizm’e ait metinlerdir. Fakat bu eserlerin Hint edebiyatındaki yeri tam olarak belli değildir. Konuları işleyiş açısından destansı özellik taşırlar. Tarih, mitoloji, yaratılış, atalar, dini seremoniler; astronomi, şiir sanatı, müzik dans gibi konulardan bahsedilir.

Epik Dönemde üç önemli tanrı vardır. Tanrı Brahma yaratıcı, Tanrı Vişnu koruyucu ve Tanrı Şiva yok edici özelliktedir. Bu üç tanrı Trimurti adlı üçlemeyi oluşturur.
Tanrı Brahma yaratıcı özelliktedir. O, bütün evrenin yaratıcsı konumundadır. Brahma; balık, kaplumbağa ve domuz formlarında yaratıcı rolünü üstlenmektedir. Bu formlar daha sonra Tanrı Vişnu’nun bedenlenmesi olarak kabul edilmiştir. Brahma’nın Pitamaha (büyükbaba), Lokeşa (dünyaların efendisi) gibi isimleri de vardır.
Tanrı Vişnu koruyucu özelliktedir. Hint edebiyatında daha etkin bir konumdadır. Görünüşü oldukça görkemlidir. Dört eli vardır ve ellerinde deniz kabuğu, disk, gürz ve nilüfer çiçeği taşır. Vişnu’nun en önemli özelliklerinden biri avatarları yani bedenlenmeleridir. Ananta (sonsuz), Çaturbhuca (dört kollu) gibi isimleri de vardır.
Tanrı Şiva, Trimurti üçlemesinin son üyesi Şiva yok edici özelliktedir. Puranalar’da adından daha sık bahsedilir. Keçeleşmiş saçları ve üç gözü vardır. Başının üstünde hilal taşır, kaplan dersinden elbiseler giyer. Genelde Kailasa Dağı’nda oturur ve meditasyon yapar. Kötülükle savaşacağı zaman bu dağdan iner. Ramayana Destanı’nda büyük bir tanrı olarak görülür. Aghora (korkunç), Girisa (dağların efendisi) gibi isimleri de vardır.
Kaynakça
- Editörler: Dr. Öğr. Üyesi Kökdemir, Esra ve Arş. Gör. Ayşe Gül Fidan, Doğu ve Batı Mitolojileri, Ankara: Delta Kültür Yayınevi, Temmuz 2020.
- Öne çıkan görsel: bilimvegelecek.com, web, https://bilimvegelecek.com.tr/index.php/2014/04/01/hint-mitolojisinde-tufan-efsanesi/