Her doğan güneş kendini yeni bir güne, her yeni gün ise kendini bir amaca adar. Hikayemiz burada başlıyor ve Mr. Oscar’ın iki rüya dokuz gerçekliği ile son buluyor.
Bu olağanüstü filmin yönetmen koltuğunda Leos Carax oturuyor. Eser’in müzikal boşluklarını ise başarılı söz yazarı Neil Hannon dolduruyor. Dram/Deneysel türünün güzel bir örneğini veren eserin başrol kadrosunu ise oldukça başarılı oyuncularla Denis Lavant (Mr. Oscar), Edith Scob (Céline), Eva Mendes (Kay M.) ve bazı kısa ama detaylı sahnelerde Leos Carax dolduruyor.
İnsanoğlu olarak bazı günlerde gelişen olaylar sonucunda rüyada mıyız, yoksa gerçekte miyiz ayırt etmekte zorlanırız. İşte ilk sekansta Leos Carax uyku sinemasına açılan bir odadan çıkıp perdeyi izlemeye koyulur. Bu sırada küçük bir detay olarak bir çocuk arkada ilerler ve ardından bir tazı kamerada görünür. O da çocuk gibi yavaş yavaş yürümektedir. Burada sevgili yönetmenimiz film akışında yaşanacak olan gerçeklikle yaratılan müthiş boşluk hissini yansıtmak istemiş ve David Lynch’e olan saygısına ithafen saf sürrealiteden çıkıp, gerçeklik algısıyla bir selam yollamıştır.
Yirmi Yılı telafi etmek için,
Yirmi dakikamız var.
Oscar –
Hepimiz Biraz Oyuncuyuz
Her insan kendi doğası gereği biraz oyuncudur. Okulda, işte veyahut da kültürel oluşumlarda. Kısaca hayatın her alanında. Fakat bunu geçici bir süre yapmak yerine hayatınızı bu şekilde yaşadığınızı bir düşünün. Sonuç hem sizin için hem de çevrenizdekiler için hiç de iç açıcı olmayacaktır.
Bu durum herkes için geçerli değil. Örneğin eserin baş karakteri olan Mr. Oscar kendi hayatının her gününde ve aynı günün farklı saatlerinde kendini 7-8 kişilik içerisinde bulur. Bazen her gün yolda gördüğümüz bir dilenci, bazen de hiç kimsenin görmediği ama fantastik filmlerin vazgeçilmezi sahne arkası oyunculuğunda. Yani aslında Mr. Oscar’a performans sanatçılığını kendine kişilik edinmiş bir karakter diyebiliriz; ancak her durumda asla o kutsal limuzine binmeden kendi benliğine dönemiyor. İşin daha da tuhafı kendi rollerini halkın ortasında bir kafede, hiç çekinmeden kafasından vurup öldürebiliyor. Hayat akışının en doğal noktasında, en doğal oyunculuklar…
Kısa Film Koleksiyonu
Yönetmen Leos, izlediğiniz filmde çok hayatlı bir adamın hikâyesini anlatırken aynı zamanda farklı kimliklerdeki insanların, birbirlerini yapay bir gerçeklikte dahi sevebileceklerine de değinir. Henüz insanların olduğu gibi kabul edilmediği bir dünyada, bu şekilde bir eylemin yaratacağı muhteşem patlamayı bir düşünün.
Eser sadece bu anlattıklarımızla sınırlı değil. Bunların yanında oldukça farklı sinema kültürlerini de içinde barındırıyor. Bu olay izleyiciye aynı karakterin tek bir filmde farklı türlerdeki oyunculuk kuramını izleyebilmesini sağlıyor. Yani bir nevi farklı rollerdeki tek bir adamın, kısa filmlerden oluşan koleksiyonu. Bu olay içerisinde 3D sinema tekniğini, kült film yaratısını, dram mottosunu ve gerçeklik algısının çekimler esnasında nasıl kameraya yansıdığını gözlemleme imkânı buluyoruz.
Eser içerisinde bu ‘’rol yapma’’ durumunun açıkça anlaşılması için bazı replikler ve olaylar yalın halleriyle belli ettirilmiştir. Yani aslında her şey anlaşılır vaziyete çekilmek istenmektedir. Buna bir örnek verecek olursak, bir sekansta kutsal limuzinlerin (kutsal motorlar) bir yol kenarında çakışması örneğini verebiliriz. Herkes durumun farkındadır; ama kimse bozuntuya vermemektedir. Bu sahneler bize rol yapan oyuncuların sadece Mr. Oscar ile kalmadığını, onun gibi başka kişiliklerin de toplumun içerisinde var olduğunu, belki de gerçek hayatta da bu simaların yer ettiğini vurgulamaktadır.
Filmin son sahnesinde onlarca limuzin, aynı saatte ‘’Holy Motors’’ adlı garaja park eder. Bizim rol modelimizin limuzini yaşlı 5700-BS-78 (Leos Carax)’dir. Herkes çıktıktan sonra limuzinler kendi aralarında konuşarak günlerinin nasıl geçtiğinden bahsederek, hayatı sorgularlar.
Söylenti Dergi sinema ekibi olarak Leos Carax’ın, Holy Motors filmini sizler için analiz ettik. Hepsi ve daha fazlası için Söylentiyle kalın…