Canlandırdıkları iyi ve kötü karakterlerle ikon oldular, modaya yön verdiler… Belki de sinema kültürünü değiştirdiler. Birbirinden renkli karakterleri ile sinemanın göz bebeği haline geldiler. Onlarsız bir sinema düşünülemezdi. İşte Hollywood’un unutulmaz kadın oyuncuları ve canlandırdıkları roller:
Emma Watson
İngiliz oyuncu Emma Watson, henüz 11 yaşındayken ilk rol aldığı Harry Potter ve Felsefe Taşı filmi ile sinema kariyerine başladı. J. K. Rowling’in aynı isimli romanından uyarlanan filmde, anne ve babasını trafik kazasında kaybeden Harry Potter, Hogwarts Büyücülük Okulu’na davet edilmesiyle, yakın arkadaşları Hermione ve Ron ile birlikte gizem dolu maceralara atılır. Hermione Granger karakterine hayat veren oyuncu, serinin 8 filminde de rol aldı. Filmlerin tüm dünyada kazandığı inanılmaz başarı sonrası, 2000’li yılların en popüler çocuk oyuncularından biri haline geldi. Filmde canlandırdığı zeki ve çalışkan öğrenci Hermione ile en az Harry Potter kadar popüler oldu. 2017 yılında başrol olarak Beauty and the Beast (Güzel ve Çirkin) filminde, Belle’ye hayat verdi.
Natalie Portman
Luc Besson yapımı Léon: The Professional filmindeki Mathilda rolü ile sinema kariyerine çocuk oyuncu olarak başlayan Natalie Portman, sergilediği performans ile sonraki yıllarda çok başarılı olacağı izlenimini daha o yıllardan verdi. Al Pacino ve Robert De Niro’nun birlikte rol aldığı doksanların en iyi suç filmlerinden biri olan Heat filminde küçük rol aldı. Star Wars’ın on altı yıl aradan sonra çıkan ikinci üçlemesinde Padme rolünü canlandırdığı esnada hala öğrenciyken, kariyerinde hızla yükselmeye başladı. 2005’te V for Vendetta filmi için saçlarını kazıtan oyuncu, özellikle yağmur altında ağladığı sahne ile hafızalara kazındı. 2010 yılı geldiğinde Black Swan (Siyah Kuğu) filminde Kuğu Gölü Balesi’nde Beyaz Kuğu olmak isteyen hırslı genç balerin Nina rolü ile nihayet Oscar heykelciğini kazandı. Hala aktif kariyerine devam eden oyuncu, modern sinemanın en başarılı kadın oyuncularından biri olarak gösteriliyor.
Uma Thurman
Adını Hint tanrıçası Parvati’nin isimlerinden birinden alan Uma Thurman, yönetmen Quentin Tarantino’nun Pulp Fiction filminde oynadıktan sonra, Hollywood’un yüksek bütçeli filmlerinde aranan oyuncu haline geldi. Filmde canlandırdığı Mia Wallace karakteri ile kariyerinin en unutulmaz iki karakterinden birine hayat verdi. Bir diğer unutulmaz performansını ise 2003’te bir başka Tarantino yapımı Kill Bill filminde sergiledi. “Kara Mamba” lakaplı eski suikastçi, düğününde Bill ve eski takım arkadaşları tarafından suikaste uğrar. Hayatta kalmayı başarır ve intikam almaya karar verir. Bruce Lee’nin Game of Death (Ölüm Oyunu) filminde giydiği sarı tulum ve ustaca kullandığı Hattori Hanzo kılıcıyla yüzlerce erkeği doğrayan Bride (Gelin), sinema tarihinin en badass (havalı, sert) kadın karakterlerinden biri oldu.
Nicole Kidman
Seksenli yıllarda TV dizileri ile oyunculuk kariyerine başlayan Nicole Kidman, ünlü yönetmen Stanley Kubrick’in sinemaya veda filmi Eyes Wide Shut’ta (Gözleri Tamamen Kapalı), o zamanki eşi Tom Cruise ile birlikte rol alarak tüm dünyada tanınan ünlü bir oyuncu oldu. Film, evli bir çiftin yeni deneyimler keşfetme arayışına girerek içlerindeki gizli dürtüleri bulmalarını konu alıyordu. 2002 yılında The Hours filminde canlandırdığı ünlü yazar Virginia Voolf rolü ile nihayet Oscar heykelciğini kucakladı. Kariyerinin en ikonik rolü, hiç şüphesiz Eyes Wide Shut filmindeki Alice oldu. Yirmi yılı aşkın süredir modern sinemanın en yetenekli ve güzel oyuncularından biri sayılan ünlü yıldız, en son 2022 yılında Javier Bardem ile birlikte rol aldığı Being the Ricardos filmi ile tekrardan Oscar ödülüne aday gösterildi.
Jamie Lee Curtis
Oyuncu Janet Leigh ve Tony Curtis’in kızı olarak dünyaya geldi. John Carpenter’ın Halloween (Cadılar Bayramı) filmi ile sinema kariyerine çocuk bakıcısı Laurie Strode rolü ile başlayan Jamie Lee Curtis, filmin tüm dünyada ses getirmesi ile korku filmi yıldızı haline geldi. Korku sinemasının en ikonik seri katillerinden Michael Myers ile mücadelesi unutulmazlar arasına girdi. Scream Queen (çığlık kraliçesi) olarak yıllarca anıldı. Halloween’in devam filmlerinde de başrolü canlandıran oyuncu, bir diğer John Carpenter klasiği The Fog (Sis) filminde, kendisi gibi korku filmi yıldızı olan annesi Janet Leigh ile birlikte oynadı. Everything Everywhere All at Once filminde, Amerikan Vergi Dairesi müfettişi Deirdre Beaubeirdre rolüyle nihayet En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Oscar ödülünü de kazanarak kariyerinin zirvesine 2023 yılında ulaştı.
Sharon Stone
Yayınlandığı dönem, içerdiği oldukça cesur sahnelerle tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de büyük olay yaratan Basic Instinct (Temel İçgüdü), oyuncu Sharon Stone’u doksanlı yılların seks sembolü haline getirdi. Buz kıracağı ile işlenen vahşi cinayetin baş şüpheli kadın yazarı Catherine Tramell karakterine hayat verdi. Femme fatale olarak da bilinen, erkekleri baştan çıkaran, tehlikeli ve çekici kadın tiplemesinin en popüler örneği oldu. Özellikle meşhur sorgu sahnesi ile akıllara kazanan film, unutulmazlar arasına girdi. Arnold Schwarzenegger ile Total Recall; Robert De Niro ile ise birlikte rol aldığı Casino filmleriyle doksanlı yılları kapattı. Özellikle 90’lı yıllarda, güzel kadın denince ilk akla gelen oyuncu ve sinema tarihinin tartışmasız en çekici kadınlarından biri olarak bir döneme damgasını vurdu.
Linda Blair
William Peter Blatty’nin aynı isimli romanından beyaz perdeye uyarlanan The Exorcist (Şeytan), Holywood’u değiştiren,1970’lerin en büyük filmlerinden biri oldu. Aktris Chris MacNeil (Ellen Burstyn), küçük kızının içine Pazuzu isimli iblisin girmesi sonucu, yıllardır yapılmamış şeytan çıkarma ayini (exorcism) yapılması için Peder Karras’tan yardım ister. Çıktığı 1973 yılında büyük sansasyon yaratan film, sinema salonları önünde uzun kuyruklar oluşmasına sebep oldu. Sinema tarihinin en korkutucu kötülerinden Regan MacNeil karakterine hayat verdiği sırada henüz 14 yaşında olan Linda Blair, sergilediği ürkütücü performansla Oscar Ödülleri’nde En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu adaylığı da kazanarak ulaşılması oldukça güç bir başarıya imza attı. Kendisinden yaşça büyük, oldukça tecrübeli oyuncuların yanında rolüne olan hakimiyeti ve zamanının ilerisindeki korkutucu makyajı ile sinemanın en unutulmaz karakterlerinden birine imza attı.
Shelley Duvall
Amerikalı oyuncu Shelley Duvall, 1980 yılında Stephen King’nin aynı adlı romanından, Stanley Kubrick tarafından beyaz perdeye uyarlanan The Shining (Cinnet) filmi ile sinemanın en ikonik kadın karakterlerinden biri oldu. Overlook Hoteli’nin bakımını üstlenmek için kış boyu ailesi ile birlikte hotelde kalan yazar Jack Torrance (Jack Nicholson), zamanla anlamlandırılamayan davranışlar sergilemeye başlar. Canlandırdığı Wendy rolü ile unutulmazlar arasına girdi. Korku sinemasının Scream Queen’lerinden (Çığlık Kraliçesi) biri oldu. Mükemmeliyetçi olarak da bilinen yönetmen Stanley Kubrick’in defalarca süren sahne çekimleri ve uyguladığı baskılar sonunda oyuncu, bir süre psikolojik tedavi gördü. Hayatının en kötü deneyimi olarak bahsettiği film, özellikle meşhur kapı kırma sahnesi ile kariyerinin en önemli yapımı oldu.
Janet Leigh
Robert Bloch’un aynı isimli romanından Alfred Hitchcock tarafından beyaz perdeye uyarlanan Pyscho (Sapık), kitabın çok ötesine geçip sinemada şok etkisi yarattı. Ofis çalışanı Marion Crane, patronunun bankaya yatırması için emanet ettiği 40.000 dolarla birlikte kaçıp sevgilisiyle buluşmak için yola koyulur. Aynı günün gecesinde konaklamaya karar verdiği Bates Motel’de annesi ile birlikte yaşayan motel işletmecisi Norman Bates (Anthony Perkins) ile tanıştıktan sonra odasına çekilir ve duşa girer. Meşhur duş sahnesindeki çığlık performansı, Janet Leigh’nin yıllarca Scream Queen (Çığlık Kraliçesi) olarak anılmasına sebep oldu. Filmdeki büyük sürprizleri gizlemek için yönetmen, piyasadaki bütün kitapları toplattı. Film gösterime girdi ve o güne kadar filmlerde hiç görülmemiş bir şey oldu. Başrol, filmin ilk yarısında öldü. Filmin yarattığı büyük etki sinemada uzun yıllar sürdü. Janet Leigh’nin açık ara en ikonik ve başarılı performansı olarak oyuncunun kariyerinde çok özel bir yer edindi.
Audrey Hepburn
Audrey Hepburn, yeteneği ve sahip olduğu kendine has güzelliği ile Holywood’un en büyük yıldızlarından biri haline geldi. 1954’de Roman Holiday filminde canlandırdığı Prenses Ann karakteriyle unutulmazlar arasına girip, kariyerinin ilk ve tek Oscar ödülünü böylece kazandı. 1961 yılında Breakfast at Tiffany’s (Tiffany’de Kahvaltı) filminde hayat verdiği Holly Golightly ile döneminin kadın giyim modasına yön verdi. Bernard Shaw’un Pygmalion isimli oyunundan uyarlanan My Fair Lady’de (Benim Tatlı Meleğim) unutulmaz karakteri küfürbaz çiçek satıcısı Eliza‘ya hayat verdi. Güzel oyuncunun filmde canlandırdığı hırçın ve çekici karakteri unutulmazlar arasına girdi. Modaya yıllarca yön veren oyuncu, AFI’nin (Amerikan Film Enstitüsü) düzenlemiş olduğu Holywood’un en büyük kadın yıldızları listesinde 3. sırada yer aldı. Ne yazik ki 20 Ocak 1993 tarihinde, yakalandığı kolon kanserine yenik düşerek hayatını kaybetti.
Kathy Bates
Stephen King uyarlaması Misery filmi çıkana kadar Holywood’da güzel ve çekici kadın başrol ilk tercihti. Kathy Bates, filmdeki saplantılı hayran Annie Wilkes rolüyle En İyi Kadın Oyuncu Oscar ödülünü kazandıktan sonra sinemadaki güzel, çekici başrol kadın tabusu yıkıldı. Özellikle korku/gerilim filmlerinde alışık olduğumuz amatör oyunculuk yerine böylesi dev bir performans, türün gelecek yıllarda çekilen filmlerini de etkiledi. Tiyatro kökenli oyuncu, diğer Stephen King uyarlaması Dolores Claiborne filmi ile tekrardan başrol oldu. Sonraki yıllarda Titanik ve Monsieur Schmidt (Schmit Hakkında) gibi filmlerde daha çok yardımcı rollerde görünen oyuncu, American Horror Story adlı dizinin de birçok bölümünde rol aldı. Özellikle Misery filmindeki performansı yıllarca taklit edildi ve unutulmazlar arasına girdi. Yetmiş dört yaşındaki sempatik oyuncu, hala aktif şekilde oyunculuk kariyerine devam ediyor.
Linda Hamilton
Linda Hamilton, Arnold Schwarzenegger ile başrolü paylaştığı B-movie aksiyon filmi Terminatör ile tüm dünyada tanınan bir yıldız oldu. 2029 yılının kıyamet sonrası dünyasında Skynet adlı yapay zeka sistemi, büyük bölümünü yok ettiği insan ırkının, kurtulmayı başaran direnişçilerine karşı savaşmaktadır. Direnişçiler tarafından yok edilmeden hemen önce , T-800 model terminatörlerden birini geçmişe gönderir. Görevi, direnişçilerin lideri John Connor‘ın annesi Sarah Connor‘ı öldürmektir… İlk filmde sevimli garson kız Sarah Connor’ı canlandıran oyuncu, Terminatör 2: Mahşer Günü filminde bu kez silah ve dövüş eğitimi almış, korkusuz savaşçı Sarah Connor olarak karşımıza çıktı. Özellikle akıl hastanesindeki barfiks sahnesiyle akıllara kazındı. Üzerine giydiği sporcu atleti ve ustaca kullandığı silahlarla, sinemanın en badass (sert, havalı) kadın karakterlerinden birine imza attı. En güçlü kadın karakterler listesinde her zaman en üst sıralarda kendisine yer buldu.
Jodie Foster
Sinema kariyerine, Robert De Niro ile birlikte rol aldığı Taxi Driver filmiyle çocuk oyuncu olarak başlayan Jodie Foster, yayınlandığı 1991 yılında gerilim türünde standartları yeniden belirleyen ve anında klasiğe dönüşen Kuzuların Sessizliği filmi ile kariyerinin zirvesine ulaştı. Kadınların derilerini yüzen Buffalo Bill isimli psikopat seri katili yakalamak için yamyam doktor Hannibal Lecter’dan (Anthony Hopkins) yardım alan FBI öğrencisi Clarice Starling rolü ile Oscar heykelciğinin sahibi oldu. Filmin protagonisti (başkahraman), taşralı, idealist ve hırslı bir ajan olan Starling, AFI’nin (Amerikan Film Enstitüsü) düzenlemiş olduğu, tüm zamanların en büyük Holywood kahramanları listesine de girdi. Özellikle erkeklerin hegamonyasındaki FBI’da kadın ajan olması, film yayınlandıktan sonra birçok genç kadına FBI’a girmeleri konusunda ilham ve cesaret verdi.
Sigourney Weaver
Sigourney Weaver, Ridley Scott efsanesi Alien (Yaratık) filmi ile tüm dünyada üne kavuştu. Görevini tamamlayarak Dünya’ya dönmeye hazırlanan kargo gemisi Nostromo’nun, aldıkları sinyal sonrası bilmedikleri gezegene inmesini konu alan film, bio-horror (bilimkurgu-korku) türünün de öncüsü oldu. Canlandırdığı Ellen Ripley karakteri ile unutulmazlar arasına girdi. Bu kez yönetmen koltuğunda James Cameron’ın olduğu, devam filmi Aliens geldi. İlk filmin 57 yıl sonrasını anlatan filmde, uykudan uyanan Ripley, yaratıktan şirkete söz ediyor. Bunun üzerine yaratıkların yok edilmesi için özel ekip kuran şirket, Ripley’i de görevlendiriyor. Özellikle filmde işlenen annelik temasının yardımıyla, kucağındaki küçük kız ve elinde tuttuğu flame thrower (alev makinesi) ile sinemanın en cesur kadın karakterinden biri ortaya çıktı. En güçlü kadın karakterler listesinde daima yükseklerde yer alan oyuncu, performansıyla En İyi Kadın Oyuncu Oscar adaylığına layık görüldü. Alien serisinin devam filmlerinin yanı sıra Ghostbusters ve Avatar filmlerinde de boy gösterdi.
Marilyn Monroe
Geçtiğimiz yüzyılda canlandırdığı birçok karakterle unutulmazlar arasına giren Marilyn Monroe, Gentlemen Prefer Blondes (Erkekler Sarışınları Sever) adlı filmde canlandırdığı aptal sarışın rolü ile birlikte sarışın bomba imajı artık onun ikonu haline geldi. Mazgalın üstünde elbisesinin havalandığı meşhur sahnenin de bulunduğu The Seven Year Itch (Yaz Bekarı) filminde canlandırdığı The Girl, kariyerinin en önemli performanslarından biri oldu. Some Like It Hot (Bazıları Sıcak Sever) filminde canlandırdığı Sugar Kane Kowalczyk karakteri de aynı şekilde unutulmazlar arasına girdi. Genç yaşta gelen zamansız ölümüyle tüm dünyayı şok etti. Ölümünden sonra bile hakkında kitaplar yazıldı, film ve belgeseller çekildi. 20. Yüzyılın en ünlü sinema yıldızı ve seks sembolü oldu.