Durağan geçen 5. bölümün ardından izleyicilerin biraz da olsa mesafeli yaklaştığı 6. bölüm yayınlandı. Bizler de sizler için bölümü hem dizi özelinde hem de kitap çerçevesinde inceledik.
Önceki bölümün incelemesine buradan ulaşabilirsiniz.
Yeşiller

Bölümü, önceki bölümlerde de sıklıkla duyduğumuz ve haberdâr olduğumuz Lannister ordusuyla açıyoruz. Ordu Altın Diş‘e gelmiş ve ordunun başında da Yeşillerin konseyinde görmeye alışık olduğumuz Tyland‘ın ikiz kardeşi Jason var. Bu noktada Jason’ın Harrenhal‘a doğru yol alırken Deamon‘ın ejderhası Caraxes‘ten çekindiği için Vhagar‘ın gelmesi halinde harekete geçeceğini söylüyor. Aemond ise bu duruma oldukça sinirleniyor.
Kral’ın Şehri’ne gittiğimizde küçük konseyde Aemond’ın kimseyi doğru düzgün dinlemiyor olduğunu görüyoruz. Ayrıca otorite sahibinin kendisi olduğunu son derece belli eder bir tavırda. Öyle ki Alicent‘ı bile konseyden azlediyor. Ablukaya karşı Üçlü Yönetim ile ittifak yapmak isteyen Aemond’a karşı muhalif sesler oldukça fazla olsa da sonucu değiştiremiyorlar. Bu noktada Otto‘nun Üçlü Yönetim ile çoktan iletişime geçtiğini düşünüyoruz ancak ilerleyen bölümlerde göreceğiz.
Dizinin ilerleyen dakikalarında Aemond’ın Larys‘i rencide ettiğini görüyoruz. Larys, Aegon’u manipüle ettiği gibi Aemond’u manipüle edemeyeceğini anlıyor ve soluğu da Aegon’un yanında alıyor.

Aemond, Aegon’un kısa süreli olsa da uyandığını duyduğunda yaptıklarını hatırlayıp hatırlamadığını soruyor. Oldukça acı çeken Aegon ise korku dolu gözlerle hatırlamadığını söylüyor ancak ilerleyen sahne olmasa bile bunu korkuyla söylediğini ve Aemond’ın bile isteye kendisini yaktığını hatırladığına eminiz. İlerleyen sahnede Larys’in Aegon’un hasta yatağında bile onu manipüle ettiğine şahit oluyoruz. Larys’in, Aemond’ın Aegon’u öldürmeye çalıştığını bilmesi bir tahmin mi yoksa gerçekten şahit olduğu bir bilgi mi emin değiliz.
Diğer yandan Kral’ın Şehri’nde sezonun başından itibaren verilen yokluk sıkıntısının artık bir isyana dönüştüğünü görüyoruz. Bu isyanı fitilleyen de Mysaria ve Rhaenyra‘dan başkası değil. Çünkü hatırlarsanız bir önceki bölümde Elinda, Kral’ın Şehri’ne Dyana‘nın yanına gelmişti. Rhaenyra’nın yokluk içinde olan halka bir de yiyecek göndermesiyle halkın Kraliçesi haline geldiğini görebiliyoruz. Kendi yarattığı sorunu ustalıkla lehine çeviriyor.
Alicent’ın konseyden çıkarılmasının ardından bazı farkındalıklar yaşadığını görüyoruz. Özellikle çocukları ile olan iletişiminde. Kardeşi Gwayne ile konuşurken ona “Oğlum Daeron, nasıl biri?” diye soruyor. Çünkü oğlunu çok küçük yaşta Eski Şehir‘e gönderiyor ve onu tanımıyor. Alicent ve Kral’ın Şehri’nden çok uzakta büyüyen Daeron‘ı ise Gwayne “Nazik.” olarak tanımlıyor. Kitapta da tam olarak böyle biri aslında. Alicent’ın dediği gibi bu özellik Aemond’da da Aegon’da da bulunmuyor. Alicent aslında bunun sebebini biraz kendinde arıyor. Bir önceki bölümün incelemesinde Hem Aemond’ı hem de Aegon’u bu hale getirenin kendisi olduğundan bahsetmiştik. Alicent da artık bu sorgulamaları yapıyor. Çünkü oğulları ile arasında tam olarak bir iletişimi yok ve Aemond’ın anne figürü olarak çok başka insanları gördüğünü önceki bölümlerde görmüştük.
Yine diğer yandan Kral’ın Şehri’nde olan isyanın Alicent ve Heleana‘ya kadar sıçraması, Alicent’ın karakteri açısından oldukça önemli bir olay olduğunu da söyleyelim. Bu isyana Heleana’nın maruz kalmasına da son derece üzüldüğümüzü belirtmeden edemeyeceğiz. Hikâyedeki en masum karakterlerden biri neticede.
Siyahlar

Siyahların bir önceki bölümde gördüğümüz, ejder binicileri arama fikrinin uygulamaya döküldüğünü, Steffon Darklyn‘in bunu denediğini ve başarısız olduğunu görüyoruz. Steffon’ın Seasmoke‘a, yani Rhaenyra‘nın eski eşi Leanor Velaryon‘un ejderhasına binmeye çalıştığını gördük. Bu noktada dizi bize bir boşluk oluşturdu aslında. Çünkü izleyiciler Leanor’un ölmediğini, kaçtığını biliyor. Bu durumda ejderhasıyla olan bağı devam mı ediyor yoksa sona mı eriyor, bilemiyoruz. Yalnızca şöyle bir teoride bulunabiliriz: Son dönemlerde Seasmoke’u çoğunlukla huzursuz bir şekilde gördük. Nedeni belki de Leanor’un ölmesi olabilir. Yani ejderha bunu hissetmiş olabilir. Ama dizi bize bunu kesin bir şekilde vermedi. Kitapta öldüğünü net bir şekilde biliyorduk. Bu nedenle ejderhanın yeni sahip bulması boşluk oluşturmuyordu.
Rhaenyra’nın bu denemenin başarısız olmasının ardından kendisini sorgulamaya ittiğini ve oldukça da kızgın olduğunu anlayabiliyoruz. Hatta bu sinirini Lord Celtigar‘a attığı tokattan da net bir şekilde görebiliyoruz. Ancak tokat biraz da çaresizlik içinde atılmış bir tokattı. Bu korkuyu daha farklı ve etkili bir şekilde karşısındakine verebilirdi diye düşünüyoruz.

Diğer yandan Rhaneyra‘nın Daemon konusunda iyice köşeye sıkıştığını görüyoruz. Öyle ki Jace‘le de bu konuyu konuşuyor. Rhaenyra’nın kendisi de Deamon’a olan hayranlığından bahsediyor Mysaria’ya. Hatta birbirlerini tamamladıklarından bahsediyor. Biz izleyiciler bunu çok daha önce anlamıştık zaten. Ancak bu ikili yeniden nasıl bir araya gelecekler bilmiyoruz. Çünkü taht için her ikisi de birbirine mecbur aslında.
Bölümde bizi oldukça şaşırtan detaylardan biri de Mysaria ve Rhaenyra arasındaki ilişki oldu. Bu durum hikâyeye nasıl bir katkı sağlayacak merak konusu. Rhaenyra’nın başlarda çok çekimser yaklaşsa da artık yavaştan Mysaria’ya güvendiğini görebiliyoruz.
Alys ve Daemon

Harranhal’de yine Daemon’ın görülerini görüyoruz. Harrenhal ve Alys sayesinde karakterin derinliklerine inip onu anlamaya ve tanımaya çalıştık aslında. Bu bölümde Rhaenyra, Leana, Jahaerys ve Alyssa‘nın ardından görmeyi beklediğimiz Viserys‘i de görüyor. Tüm bu görülerin kronolojik bir şekilde gerçekleştiğini söyleyebiliriz. Son gördüğü görüyle beraber dizinin ilk bölümüne gitmiş olduk. Aemma ve oğlunun ölmesinin ardından Viserys’in yanında olmadığı için pişmanlık duyan Daemon’ın, onun yanında olduğu bir olasılık gördüğünü de izlemiş olduk. Tüm bu görülerle artık iyice yorulduğunu ve bu görüleri dışarıyı yansıttığını da gördük bu bölüm. Alys’e yapması gereken sorgulamayı Simon Strong‘a yaptığını gördük.

Alys Rivers ile olan konuşmasında, Alys’in Daemon’a -Daemon’ın isteğiyle- danışmalık yaptığını gördük. Çünkü bu görüler onu son derece yıprattı ve yordu. Öyle ki Harrenhal’den gitmeye karar verdiğinde bu danışmalığı aldığını gördük. Alys’in sakin olması gerektiğini söylediğini ve üç günlük bir kehanet ortaya attığını gördük. Tullylerin Nehirova halkı için son derece önemli olduğunu ancak beklemesi gerektiğini söyleyen Alys, Grover Tully‘i -çok güçlü bir ihtimalle- öldürerek Daemon’ın daha önce görüştüğü Oscar Tully‘nin başa geçmesini sağladı. Daemon’a göre büyük bir iyilik gibi görünüyor ancak Alys’in ona iyilik mi kötülük mü yaptığını ilerleyen bölümlerde göreceğiz.
Vadi ve Sheepstealer

Dizinin ilk sezonundan beri Vadi ve koyun göndermesiyle bu alt yapıyı çoktan yapan dizi, vadide büyük bir ejderha olduğunu bizlere açıkça göstermiş oldu bu bölüm. Yabani ejderha olan Sheepstelaer özellikle koyun avlamasıyla bu adı almış bir ejderha. Ancak ejderha ile ilgili yapacağımız her yorum spoiler niteliği taşıdığından bu konuya ileride yeniden değineceğiz. Bu noktada değinmek istediğimiz nokta George R. R. Martin tarafından bu durumun oldukça eleştirilmiş olması. Çünkü Martin’e göre ejderhalar belirli bölgelerde avlanırlar ve uzaklaşmazlar. Yani Ejderha Kayası‘ndaki bir ejderhanın Vadi gibi uzak yerlerde görülme olasılığı yok denecek kadar azdır. Ancak dizi bu noktada kitaptan farklı bir yol izlemeyi tercih etmiş.
Ayrıca ek olarak bu sahnede Aegon’un ejderhası Stormcloud‘u görmek de oldukça tatlı bir detaydı.
Addam ve Alyn

Bu bölümde gördüğümüz en büyük şeylerden biri, Addam‘ın Seasmoke‘u sahiplenmesi oldu diyebiliriz. Leanor ile bağından sonra bunu nasıl başardı bilemiyoruz. Leanor ile olan benzerliğinden kaynaklı da olabilir belki. Ancak ejderhayı sahiplendiği sahneyi görmek izleyici açısından oldukça heyecan verici olabilirdi.
Alyn‘in saçlarının da gümüş rengi olduğunu ve kazıdığını gördük. Yani her ikisinin de Corlys‘in gayrimeşru çocukları olduğunu kesin bir şekilde öğrenmiş olduk bu bölüm. Biliyorduk ancak hiç bu kadar açık bir şekilde dile getirmemişlerdi. Kitapta her ikisi de gümüş saçlı olarak tasvir edilir. Addam’ı neden bu şekilde yaptıklarını anlayamadık açıkçası. Dizinin en başarısız cast seçimi olabilir bizce. Ancak yine de ilerleyen bölümlerde bunu tekrar konuşmakta fayda var.
Sonraki bölümün incelemesine buradan ulaşabilirsiniz.