House of the Dragon‘ın dördüncü bölümü bizlere Kralın Şehrinde normal bir aile olmadığını hatırlatıyor.
Bölüme Prenses Rhaenyra’nın kendisine eş seçme turunun, Baratheon Hanesi‘nin kalesi olan Fırtına Burnu’ndaki küçük bir ayağını izleyerek başlıyoruz. Westeros’un dört bir yanından prensese gelen sonsuz talip akışı; en yaşlısından en gencine kadar uzanmaktadır. Kızına yaptığı dayatmalardan ve baskılardan sonuç alamayan kralın, bu turu düzenleyen kişi olduğunu ise Rhaenyra’nın Kralın Şehrine geri dönmesiyle öğreniyoruz.
Game of Thrones‘un sevilen başrolü Daenerys Targaryen karakterinin adeta atası olan Rhaenyra’yı sevmemek çok zor. Sempatik halleri, dürüst ama asi duruşu ve en önemlisi hakkı olanı alma çabası izleyenleri her bölüm karaktere bir adım daha yakınlaştırıyor. Fakat Targaryen ailesinin entrikalı saray maceralarına henüz yeni başlıyoruz.
Taht Oyunları bizlere Westeros’a yıllar boyu hüküm sürmüş Targaryen ailesinin ensest ön planda olmak üzere birçok garip gelenekleri olduğunu detaylı olmasa da anlatmıştı. Tarihi ejderha binicileriyle dolu olan bu hanenin en önem verdiği konulardan biri sahip olduğu Eski Valyrian/Ejderha Kanını devam ettirmek.
“Siz Targaryen’ların acayip adetleri var.”
Geçtiğimiz bölüm Yengeç Yemcisi ve Üçlü Yönetim Korsanları karşısında bir galibiyet kazanan Daemon Targaryen’ın yeni saç kesimi ve tacıyla birlikte abisi Kral Viseyrs’ın karşısına çıktığını görüyoruz. Asi ve patavatsız olan Daemon’ın, Demir Taht’ta doğru sessiz yürüşü biz izleyiciler de dahil olmak üzere orada bulunan herkesin nefesini tutmasına sebep oluyor. Gösterişi ve gücü seven Daemon Targaryen beklenilenin aksine abisi önünde diz çöküyor ve Yengem Yemcisine karşı galibiyeti sebebiyle insanların onu Dar Denizin Kralı ilan ettiğini fakat Westeros’taki tek kralın abisi Viserys olduğunu söylüyor ve tacını çıkartıp krala sunuyor.
Üç bölüm boyunca bu ikilinin arasındaki gerilim, aralarına giren güç ve taht yüzünden bir türlü rayına koyamadıkları abi-kardeş ilişkisinin bu sahneden sonra düzelmesini izliyoruz.
Ya da öyle umut ediyoruz…
Daemon, Viserys’e diz çöküp tacından vazgeçtikten sonra, ikili bahçedeki annelerini kısaca anımsarlar. Viserys, “Bu tartışmaya tekrar girmeyeceğim – sen her zaman annelerin gözdesiydin. … Annemiz örf ve adetlere, kurallara aldırmazdı. Ve ne yazık ki büyük bir savaşçı değildim.” diyerek çocukluklarına atıfta bulunur.
Bu sırada Prenses Rhaenyra’nın, babasının onun için özenle hazırladığı turdan erken dönüşü yüzünden hali hazırda bir türlü düzelmeyen iletişimlerine yeni bir duvar örülmesini izliyoruz. Babasını kırdığının farkında olan Rhaeynra her ne kadar onunla konuşmaya çalışsa da tüm girişimleri başarısızlıkla sonuçlanıyor.
Cinselliğin bu evren ve dönem için oldukça önemli bir unsur olduğunu biliyoruz. Bu bölüme kadar Ejderhaların Evi için ön planda olan konu siyaset, taht ve tahtın varisi etrafında çevriliydi. Ve görünüşe göre Daemon Targaryen, kardeşi Viserys için başka bir büyük siyasi baş ağrısına neden olmaya hazır.
Viserys ve Daemon arasındaki kaotik ilişki, bu hafta ikilinin uzlaştırılmasıyla başlayıp kralın hançerini kardeşinin boğazına dayayıp onu Kralın Şherinden sürgün etmesiyle sona erdi.
House of the Dragon bizlere başladığı ilk andan itibaren Daemon ve Rhaenyra arasında bir şeyler olduğunu erkenden açıkça beli etmişti. Bölümün başlarında Daemon’ın yeğenine hediye ettiği Valyria çeliğinden kolyenin kamera açısında birden çok kez girmesiyle bizlere bir kez daha hatırlatılıyor. Hayatının çoğunu Kızıl Kale’de kilitli olarak, Alicent’la dedikodu yaparak ve efsanevi bakireler ve şehitler hakkında hikayeler okuyarak geçirmiş biri olan Rhaeynra, amcasının onu “gerçek dünyaya” çıkarmasıyla kendisini bastırılmış ve keşfedilmemiş duyguları içerisinde buluyor.
Game of Thrones‘daki pek çok seks sahnesi, çıplak insanların izleyicilere aval aval bakmak için birbirlerine dokunduğu sıkıcı anlatımın ya da arka planın sunulduğu popüler eleştirel terim olan “sekstopozisyon”un ortaya çıkmasına yardımcı oldu. Fakat Daemon ve Rhaenyra arasında bu bölüm yaşananların sekstopozisyonla yakından uzaktan bir ilişki yoktu.
Bunca zaman babasının varisi olmak isteyen ama kraliçe olmanın ne demek olduğu hakkında hiçbir fikri olmayan Rhaenyra’nın, amcasıyla yaptığı küçük gece kaçamağı ona tek bir mesaj veriyor: Ne istersen veya kimi istersen al. Eğer tanrılar bir amca ve yeğenin bir arada olamayacağını söylüyorsa, o zaman tanrılar yanılıyor.
Rhaenyra’nın mesajı aldığını biliyoruz çünkü bir sonraki sahnede hayatında belki de ilk kez kendi arzularına göre hareket etmeye karar veriyor. Sör Criston Cole ile flört ediyor ve hemen ardındansa onunla birlikte oluyor. Cinselliğin ön planda olduğu bir sahne konferansı sırasında çiftin tutkulu sancıları, Viserys ve Alicent’in ifadesiz, itaatkâr davranışıyla tezat oluşturuyor.
Otto Hightower‘ın olduğu konumu seven ve başarılı bir Kralın Eli olduğunu söylersek yanılmış olmayız. Fakat en az Westeros’taki herkes gibi o da tek bir şeyin peşinde: Güç.
Kraliçenin ölümünün hemen ardından kızı Alicent’ı kralın odasına yollaması, Daemon’a içten içe olan nefreti ve onun önüne taş koymak için kralın aklına girişi ve Rhaenyra’nın varis ilan edilmesinden sonra kendine sakladığı memnuniyetsizliği bu bölüme kadar kimsenin gözüne batmamış gibi gözüküyordu. Ta ki çizgiyi aşana kadar.
Otto’nun şehre yerleştiği casuslardan biri Prenses Rhaeynra ve amcası Prens Daemon Targaryen’ın yaptığı kaçamağın şahidi oluyor ve sabahına kalmadan Kralın Eline gördüklerini anlatıyor. Halihazırda Kral Viserys’ın, kızı Alicent Hightower’la olan birlikteliğinden doğan kralın ilk erkek çocuğu Aegon’un tahta geçmesini isteyen Otto’nun nefes dahi almadan eline geçen kozu kullandığını görüyoruz.
Rhaenyra ve Daemon‘ın tam anlamıyla bir birliktelik yaşamamış olmasına rağmen Otto’nun Viserys’e onların tam olarak ne yaptığını söylemekte tereddüt etmesi, kralda bu izlenimi bırakmak için dikkatlice tasarlanmış gibi duruyor. Bunun üzerine kardeşini önceki gece olanlar hakkında sorguya çeken Viserys, o ve Rhaenyra hakkındaki suçlamalar yüzünden kelimenin tam anlamıyla Daemon’un boğazına yapışıyor. Daemon ise “Bir fahişe yerine ilk deneyimi benimle birlikte olsun daha iyi” diyerek suçlamaları reddetmek yerine kelimenin tam anlamıyla onları benimsiyor.
Viserys ve Daemon birbirlerini severler ama birbirlerine saygı duymazlar. Daemon’a göre Viserys zayıf ve acınası. Viserys’e göre Daemon asabi ve kaotiktir. Ve bu noktada Viserys, Daemon’un tahtın peşinde olduğuna ya da en azından onu yok etmeye çalıştığına ikna olmuş gibi görünüyor.
Bölümün sonunda Rhaenyra ve Kral Viserys’ın olanlar üzerinden bir anlaşmaya vardığını görüyoruz. Bu anlaşmaya göre Rhaenyra, babasını siyasi konularda rahatlatmak ve Velaryon ailesi ile Targaryen ailesinin tekrardan birleşmesini sağlamak için Laenor Velaryon ile evlemeyi kabul ederken; Kral Viserys ise Kralın Eli olan Otto Hightower’ı görevden almayı kabul ediyor.
House of the Dragon’ın bir iç savaş hikayesini konu aldığını hem dizi ve karakterler hakkında yazdığımız yazılarda hem de bölüm incelemelerimizde belirtmiştik. Fakat iç savaşın başrollerinin karşı karşıya geldiğini düşünüyorsanız çok yanıldığınızı söylemeliyiz. Daemon, Rhaenyra ve Viserys arasında çevrelenen dört bölümün sonunda dizinin iç savaşı tetikleyecek her şeyi yavaş ve sanki izleyiciler de orada bu olayları yaşıyormuşçasına verdiğini söylemeliyiz.