Geçtiğimiz bölümde, kralın ölümü ve ağzından çıkan son sözleri krallığın geleceğine yön verdi. Sezon finaline sadece bir bölüm kalmışken yeşillere özel bir bölüm izlemiş olduk. Bölümde olaydan çok karakterlerin hayatlarını gördük. Dizinin başından beri yeşiller ve siyahların soğuk savaşını izledik. Asıl kan ve ateş dolu savaşın başladığını söylemek isteriz. Ortalık karışacak, ejderhalar uçuşacak ve fazlasıyla ölüm göreceğiz. Yeşillerin özel bölümü olan 9. bölümü detaylıca konuşalım.
Alicent’ın Niyeti
Kral ölmeden önce Alicent‘a, Aegon‘un rüyasından bahsetmişti ve vaat edilen kralın o olduğunu söylemişti. Oğlunu tahta geçirmek isteyen; ama Rhaenyra‘nın da hakkını yemek istemeyen Alicent, vereceği savaşta kendini haklı çıkaracak nedeni bulmuş oldu. Yıllardır fikri değişmeyen kralın ölüm döşeğinde bu kararı vermesine gerçekten inandı mı, yoksa sadece duymak istediğini mi duydu bunun kararını biz izleyicilere bırakmışlar. Elleri kana bulansa da gün geldiğinde, ben Kral’ın isteği uğruna savaşıyorum diyerek içine su serpeceğini şimdiden duyar gibiyiz.
Alicent konseyde ondan gizli dönen senaryoları öğreniyor. Kralın ölümünden sonra Aegon’u tahta geçirme planlarının yapıldığına şahit oluyor. Bu plandan bir haber olanın sadece Alicent olmadığını, Lord Beesbury‘in de aynı şekilde bu planlardan habersiz olduğunu öğreniyoruz. Lord Beesbury, prensese verdiği yemini bozmayacağını net bir şekilde dile getiriyor. Gurur ve ahlaktan fazlasıyla bahseden Sör Criston ise lordu kraliçeye saygısızlık yaptığından dolayı anlık siniriyle öldürüyor. Konseyde prensesin öldürülmesi gerektiği konuşuluyor. Alicent, kral onun ölmesini istemezdi düşüncesiyle öldürülmesine karşı çıkıyor. Eski arkadaşı olan prensesin, gururunu incitmeyecek bir anlaşmayla uzlaşmaya varılabileceğini, böylece kimse öldürülmeden hayata devam edilebileceğini düşünüyor. Alicent’ı fazlasıyla bilge olarak bilsek de bu düşünce biraz hayal ürünü gibi hissettirdi.
Yeni Kral, İsminin İkincisi Aegon
Tahta giden yolda tüm planlar yapılsa da kral olacak Prens Aegon ortalıkta görünmüyor. Kraliçe Aegon’u bulmaları için Sör Criston ve oğlu Aemond’u görevlendiriyor. Diğer yandan Alicent’ın babası Otto ise ikizleri Sör Erryk ve Sör Arryk Cargyll’i bu görev için yolluyor. Aegon’un karakter gelişiminde de hep gördüğümüz; tahtı hiçbir zaman istememesi ve kadınlara olan düşkünlüğü gibi özellikleri, aslında bu görev için doğru kişi olmadığını düşündürtüyor. Aynı zamanda eşi olan kardeşi Helaena‘dan iki çocuğu olsa da asıl hayatını geçirdiği yerin şehrin sokakları olduğunu söyleyebiliriz. Onu bulmak için şehrin genelevlerini geziyorlar, çocuk dövüştüren bir mekana gidiyorlar. Aegon’un çocuk dövüşüne de ilgi duyduğunu öğreniyoruz. Geçen sürede, birden fazla kadından birden fazla oğlu olmuş, bu çocuklara tabi ki sahip çıkmamış, hatta bu çocuklar bile çocuk dövüşünde kullanılıyorlar. Bu arayış içinde ayrıca Aemond, Sör Criston’a kendisinde kral olmak için tüm yetkinliklerin olduğunu, kardeşindeyse hiçbirinin olmadığını söylüyor. Çocukluğunda babasından sevgi görmemiş olan çocuklar, gününün çoğunu Sör Criston ile geçiriyorlardı. Bu nedenle aralarındaki yakınlığa şaşmamalı.
Tüm sezon boyunca göz ardı edilen Daemon’un eski sevgilisi Mysaria, Aegon’un yerini bildiğini söylüyor. Bunun karşılığındaysa para ve çocukların dövüştürüldüğü çukurun kapatılmasını istiyor. Otto bunlara tamam dese de, ciddiyetini anlatabilmek için istediği olmazsa geri döneceğini belirtiyor. Helaena dizinin başında anlamsızca, tahtaların altında canavar var diye sayıklar. Burada bahsettiği kişinin, masanın altında saklanan ikizlerin bulduğu, eşi ve aynı zamanda kardeşi olan Prens Aegon olduğunu düşünüyoruz, ancak bölümün final sahnesinde bu düşüncemiz değişiyor. Helaena‘nın daha önce Aemond’ın gözünü kaybedeceğini bilmesiyle aynı şekilde ilerliyor. Buradan da Helaena’nın kahin özelliklerine sahip olabileceğini söyleyebiliriz. Mysaria‘nın casuslarından haberi olan Larys Strong bunu kraliçesine bildiriyor. Daha önce de Alicent‘ın pis işleriyle Larys Strong ilgilenmişti. Bu sefer de saray içinde olan casusların kimliklerini bildiğini ve kraliçe isterse onlarla da ilgileneceğini dile getiriyor; fakat bu sefer bu pis işlerin karşılığında kraliçenin ödediği borcu da izliyoruz. Yıllar içinde arkadaşlıkları oldukça farklılaşmış. Otto ise bir yandan kraliyetin içindeki prenses yanlılarını diz çöktürmeye teşvik etmekle uğraşıyor. Diz çökmeyenlerinse sonu iyi olmuyor.
Babasının Piyonu Alicent
Bu olaylar sırasında odasına kilitlenmiş, esir gibi tutulan Rhaenys ile Alicent bir konuşma yaparlar. Alicent, Rhaenys’a prenses uğruna yeterince sevdiği insanı kaybettiğini hatırlatır. Bunlara sessiz kalan Rhaenys “Özgür olmayı değil, hapishanenizin duvarında bir pencere yapmayı arzuluyorsunuz” diyerek sözleriyle Alicent’ı sarsmayı başarır. Alicent önce babasına, sonra kocasına, şimdiyse oğluna hizmet eden kişi pozisyonundadır. Aslında babası Otto’nun kraliyete girmek için bir piyon gibi kendisini kullandığını anlayan Alicent, babasıyla yaptığı konuşmada aslında bunları istemediğini, babası istediği için yaptığını söyler; fakat kralla evlendiği gün, o ve doğacak çocuklarının tehdit oluşturmaya başladığının farkına varmasında, Rhaenys ile yaptığı konuşmanın büyük bir katkısı olduğunu düşünüyoruz.
Tahtaların Altındaki Canavar
Sadık bir muhafız sayesinde kurtarılan Rhaenys’ın hedefi bir yelkenle kaçmak oluyor. Bu sırada izdiham yaşanıyor ve onu topluluğun gittiği yöne doğru sürüklenirken izliyoruz. Başta panik olsa da sonradan gülümsemeye başladığını görüyoruz. Nereye gittiğinin farkına varan Rhaenys, kendisini taç giyme töreninde buluyor. Prens Aegon her ne kadar istemese de eline geçen krallık gücünün kendisini kudretli hissettirdiğini ve tüm bunların hoşuna gittiğini görüyoruz. Diğer aile bireylerinin de fazlasıyla keyfi yerinde görünüyor; ama bu keyif çok uzun sürmüyor. Rhaenys, Meleys’in üzerinde taç giyme töreninde net bir şekilde tarafını belli ediyor. Helaena’nın annesine söylediği sözlerle kastettiğinin, taç giyme töreni sırasında yerin altından çıkan Meleys ve Rhaenys olduğunu anlıyoruz.
Rhaenys ve Meleys tek nefeste, ejderhaların dansını başlamadan bitirebilirdi. Niyeti öldürmek değildi diye düşünüyoruz. Onun amacı, hapsedilemeyeceğini ve tarafının neresi olduğunu göstermekti diyebiliriz.
Yeşillerin bölümünü izledik ve şimdi final bölümü olarak bizi siyahlar bekliyor. İç savaş artık King’s Landing’de başlıyor. Entrika dolu bölümleri geride bıraktık. Artık kılıçlar çekilecek, ejderhalar dans etmeye devam edecek. Sezon finalini dört gözle bekliyoruz!