Hz. Muhammed, İslam dünyasının en önemli peygamberlerinden biridir. İslam’ın temelini atmış ve Müslüman toplumun oluşmasına büyük katkılarda bulunmuştur. Bu yazı, Hz. Muhammed’in peygamber olma süreci ve Hicret dönemini anlatacaktır. Bu iki önemli olay, İslam tarihinin dönüm noktalarıdır ve İslam’ın doğuşunda kritik birer rol oynamıştır.
Din Nedir?
Din kelimesi, Arapça ve farklı dillerde olmak üzere çeşitli anlamlarda kullanılır. Bu terim, farklı dillerde farklı anlamlar içerebilir ve dinin doğasını anlamak için geniş bir yelpaze sunar. Bu terimin farklı dillerdeki anlamları ve çeşitli tanımları:
Arapça:
- Cevheri: Aded (sayı), durum, ceza.
- Râgıb el-İsfahani: İtaat ve ceza.
- Mütercim Asım: 30’dan fazla belirtici tanım yapmıştır.
Diğer Diller:
- Ârâmî – İbrânî: Hüküm.
- Pehlevi (Eski Farsça): Daenâ.
- Halis Arapça: Örf ve adet.
- Kur’an-ı Kerim: Din kelimesi Kur’an-ı Kerim’de 92 yerde geçer ve aynı zamanda “et-Tevbe 9/29,” “es-Sâffât 37/53,” “el-Vâkıa 56/86” gibi ayetlerde farklı türevlerle kullanılır ve tanımlanır.
Din genellikle doğaüstü, kutsal ve ahlaki ögeler içeren bir inanç ve ibadet sistemi olarak tanımlanır. İnsanların yaşamlarını düzenleyen, inançlarını temsil eden, onlara ahlaki değerleri öğreten ve çeşitli ayin ve uygulamaları içeren bir bütündür.
Dünya genelinde 4300’den fazla farklı inanç ve mezhep bulunur. Bunlar arasında semavi dinler yani Hristiyanlık 2.1 milyar, İslam 1.3 milyar ve Yahudilik 14 milyon gibi büyük takipçi sayısına sahip olanlar bulunur. Ahmet Arslan’ın belirttiği gibi, bir dinin din olarak kabul edilebilmesi için geniş bir takipçi kitlesine sahip olması önemlidir.
Din, toplumların kültürel ve tarihsel bağlamına göre farklı yorumlanabilir ve bu, insanlığın çok çeşitli inanç sistemlerini içerdiği anlamına gelir. Dinler, insanların hayatlarını anlamlandırmalarına ve birlikte yaşama kurallarını belirlemelerine yardımcı olan önemli kültürel unsurlardır. Dinlerin tarihi ve çeşitliliği, insanlığın dünya görüşünü, etik değerlerini ve ritüellerini zenginleştirir ve derinleştirir.
Hz. Muhammed’in Peygamber Olması
Hz. Muhammed’in peygamberlik öncesi dönemi, İslam’ın başlangıcını işaret eder ve onun kişiliğini ve toplumsal rolünü anlamak açısından önemlidir. Bu dönemde, onun dürüstlüğü, güvenilirliği ve toplumsal etkisi güvenilir insan rol modeli olarak yansımış ve insanlar arasında Muhammedü’l-Emin olarak anılmıştır.

Hz. Muhammed’in peygamberlik süreci, İslam tarihinin en önemli olaylarından biridir. İslam inancına göre; Hz. Muhammed, Allah’ın son peygamberidir ve peygamberliği, Mekke şehrinde Hira Mağarası‘nda kendisine gönderilmeye başlanan bir dizi vahiy ile başlamıştır. Allah tarafından Cebrail adlı melek aracılığıyla gönderildiğine inanılan bu vahiyler, Kur’an’ın temelini oluşturur. Bazı Antik mitolojilerde Cebrail’in tam karşılığı bulunmaktadır.
Hz. Muhammed’in peygamberliği, Mekke toplumunda büyük değişiklikler yaratmıştır. O, tek bir yaratıcının varlığını ve birliğini vurgulayarak putperest inançlara karşı çıkmıştır. Bu, Mekke’deki pagan inançlarına karşı büyük bir tehdit oluşturmuş ve peygamberlik süreci boyunca Hz. Muhammed ve Müslümanlar büyük zorluklarla karşılaşmıştır. Yine de İslam inancı hızla yayılmış ve Hz. Muhammed peygamberlik süreci boyunca İslam topluluğunu bir araya getirmeyi başarmıştır. Bu süre içinde İslam inancının temel prensipleri belirlenmiş ve vahiyler birleştirilerek Müslümanlar için bir rehber olan Kur’an yazılmıştır.

Hz. Muhammed’in Peygamberliği ve İslam’ın Yayılması
Hz. Muhammed’in peygamberliği, İslam dininin doğuşunu ve yayılmasını hızlandırmıştır. Peygamberlik dönemi boyunca Hz. Muhammed, Mekke toplumunu İslam’a davet etmiş ve birçok kişinin Müslüman olmasını sağlamıştır. İslam’ın temel inançları, yaratıcının gönderdiği vahiylere dayanmaktadır ve bu inançlar İslam toplumunun birleşmesini sağlamıştır.

Peygamberlik süreci boyunca Hz. Muhammed, Müslümanları İslam’ın ilkelerine bağlı kalmaya teşvik etmiştir. İnsanlara iyi ahlaklı olmayı, dürüstlüğü, cömertliği, sabrı ve adaleti öğreterek onlarla sağlıklı, adaletli bir iletişim kurmayı amaçlamıştır. Bu iletişim sayesinde İslam öğretileri yoğun bir şekilde yayılmıştır. Günümüzde 2 Milyarı aşkın Müslüman nüfusa sahip en kalabalık dinler arasında İslam yer almaktadır.
Onun liderliği ve öğretileri, İslam topluluğunun büyümesini ve güçlenmesini sağlamıştır. Mekke döneminde yaşadığı zorluklara rağmen Hz. Muhammed ve Müslümanlar, İslam’ı yaymak için büyük bir kararlılıkla çalışmışlar ve birçok zulme/zorluğa göğüs germişlerdir.
Bu zorluklar arasında Mekke’deki Pagan liderleri ve Kureyş Kabilesi’nden ileri gelenler, Müslüman kesimi istismar ve ayrımcılık güderek onları ötekileştirmiş ve insani en temel ihtiyaç olan beslenme, barınma ihtiyaçlarını boykot ederek onları yurtsuz ve besinsiz bırakmışlardır. Müslümanlara türlü türlü hakaretler edilmiş ve şiddet uygulanarak onları inandıkları görüşten vazgeçirmeye çalışılmıştır. Birçok hadis kitaplarında özellikle Buhari, Müslim ve Tirmizi de Hicret’e giden süreçte Müslümanların yaşadığı zorluklar anlatılmış ve bu zorluklar arasında “Hicret yolunda Müslümanların açlıktan ağaç kabuklarını kaynatarak besin olarak tüketmeleri” ibaresi içsel ızdırabın kelimelerden dökülen damlaları olmuştur. Bu gibi zorlu süreçler Hicret olayının başlamasında önem teşkil etmiştir.
Hicret ve İslam Devletinin Kuruluşu
Hicret, İslam tarihinde büyük bir öneme sahip olan bir diğer olaydır. Hz. Muhammed’in ve Müslümanların Mekke’den Medine’ye göç ettiği dönemi ifade eder. Bu olay, İslam tarihinde bir milat olarak kabul edilir ve İslam takviminin başlangıcıdır. Müslümanlar her yıl Hicret’i anmak için Muharrem ayının ilk gününde özel ibadetler ve dualar ederler.
Hicret olayı, İslam topluluğunun zulme uğradığı Mekke’den kaçarak Medine’ye yerleştiği dönemi simgeler. Mekke’deki müşrikler, Müslümanlara şiddet uygulamış ve onları zulme uğratmışlardır. Hz. Muhammed ve Müslümanlar, bu zulme karşı dayanamaz hale gelince ve Peygambere yapılacak suikast söylentileri ortaya çıkınca Medine’ye göç etmeye karar vermişlerdir.
Hicret, İslam topluluğunun bağımsız bir devlet olarak Medine’de yeniden organize olmasını sağlamıştır. Medine, Müslümanlar için bir sığınak ve İslam topluluğunun gelişmesi için önemli bir merkez haline gelmiştir. Hicret, İslam tarihinde birçok savaşın da başlangıcı olmuştur ve Müslümanlar ile müşrikler arasındaki çatışmalar bu dönemde yoğunlaşmıştır.
Medine’de kurulan İslam devleti, Müslümanlar için bir güvence sağlamıştır. Medine, Müslümanların İslam’ı özgürce yaşayabileceği bir ortam sunmuş ve İslam topluluğunun büyümesine olanak tanımıştır. Hicret dönemi boyunca, İslam topluluğu Medine’de bir araya gelmiş, bir anayasa olan Medine Vesikası ile bu topluluğun yönetimini düzenlemiştir. Hicret sonrası savaşlar, İslam topluluğunun bağımsızlığını korumak için verilen mücadeleleri simgeler. Bu savaşlar, İslam’ın savunulması ve yayılması için yapılan önemli çabaların bir yansımasıdır.

Sonuç
Hz. Muhammed’in peygamberliği ve Hicret, İslam’ın temelini atmış ve bu dinin tarihini şekillendirmiştir. Hz. Muhammed’in peygamberliği, İslam inancının temel ilkelerini belirlemiş ve İslam topluluğunun birleşmesini sağlamıştır. Hicret ise Müslümanlar için bir sığınak oluşturmuş ve İslam devletinin kurulmasına imkan sağlamıştır.
Hz. Muhammed’in liderliği ve öğretileri, İslam’ın yayılmasını hızlandırmış ve İslam topluluğunun büyümesini sağlamıştır. Hicret ise İslam topluluğunun bağımsızlığını korumak için atılan önemli bir adımdır.
Bu olaylar, İslam’ın doğuşunu ve gelişimini anlamak için büyük öneme sahiptir ve İslam topluluğunun birlik ve bağımsızlık mücadelesini yansıtır. İslam dünyasında bu olaylara büyük saygı duyulur, önem verilir ve bu olaylar Müslümanlar için kutsal kabul edilir. Hz. Muhammed’in peygamberliği, İslam inancının temelini oluştururken, Hicret İslam topluluğunun bağımsızlığını kazanmasına yardımcı olmuş ve İslam’ın yayılmasına olanak sağlamıştır.
Hz. Muhammed Tasvirleri
Hz. Muhammed’in fiziksel görünümü hakkında tarihi kaynaklarda farklı betimlemeler bulunsa da farklı anlatılarda belirtilen özellikleri şu şekilde özetleyebiliriz:
Allah’ın elçisi olarak tanımlanan Hz. Muhammed, ne çok uzun ne de çok kısa bir boya sahipti. Saçları ne düz ne de kıvırcık ve siyahtı. Gözleri son derece güzel olup simsiyahtı. Sakalı gürdü; boynu oldukça güzeldi, ne çok uzun ne de çok kısaydı. Boynunun güneş ve rüzgar gören kısmı “altınla karışmış gümüş gibi bir parlaklığa” sahipti. Göğsü geniş ve düz, omuzları geniş, kol ve pazuları iriydi. Avuçlarının ise ipekten de yumuşak olduğu söylenir. Detaylı bilgi için “Tektanrıcılık (Monoteizm) ve Peygamber Tasvirlerine Bir Bakış” adlı çalışmaya bakabilirsiniz.
Hz. Muhammed minyatürleri için tıklayınız.
Kaynakça
- İbn İshak, “Si̇ret-i̇ Nebiyyi̇n”, Daru’l-Fikr Yayınları, 1993.
-
Çeti̇nbaş, Umut. “TEKTANRICILIK (MONOTEİZM) VE PEYGAMBER TASVİRLERİNE BİR BAKIŞ”. Ocak 2022.www.academia.edu, https://www.academia.edu/99535855/TEKTANRICILIK_MONOTE%C4%B0ZM_VE_PEYGAMBER_TASV%C4%B0RLER%C4%B0NE_B%C4%B0R_BAKI%C5%9E.
- İbn Hişam, “Si̇ret-i̇ Nebi̇yyi̇n”, Kahraman Yayınları, 2013.
- Watt, W. Montgomery, “Medine’de Muhammed”, Oxford University Press, 1962.
- Armstrong, Karen, “Muhammed: Zamanımızın Peygamberi”, HarperOne, 2006.