Çağdaş Türk Edebiyatı’nın önemli isimlerinden biridir İnci Aral. İçimden Kuşlar Göçüyor adlı anı-romanı ise genç kızlıktan olgun bir kadına dönüşmesinin macerası… Kendisini hissettiği çıkmazın, onu günbegün zorlayan amansız hastalığına ek olarak bir de uğraşmak zorunda kaldığı menopoz sendromlarının ve değişken ruh halinin aynası adeta.. Gelin, hep birlikte misafir olalım kısa bir süre için ruhu bedenine sığmaz bu kadının sancılı cümlelerine..
1. ” Yaşanmış yılların insanın üstünde birikmesi dokunaklı. Bazen umutsuzluğa, birçok şey için geç kalmış olduğum duygusuna kapılıyor, hayatımı kendi kendimden çaldığımı düşünüyorum. Birçok şey geri gelmeyecek biçimde benden uzaklaşmış sanki. Ataklığım, heyecanlarım nasıl olduğunu anlayamadan elimden alınıvermiş. Aşktan kesilmişim. Evet, yaşıyorum ama tek düze, oldukça derli toplu, dikkatli. ”
(Syf.10)
2. ” Acıyan bir yerlerim olup olmadığını anlamak ister gibi yokluyorum içimi. Hiçbir sızı yok. Geçmişin ağırlığı yok üstümde. Yolunca yordamınca unutmuşum unutulması gerekenleri. Sarıp sarmalanmış, sağaltılmışım. ” (Syf. 11)
3. ” Bir insanı sevmeye değer bulabilmem için onun ulaşılmaz olanı simgelemesi gerekiyordu. Aşk, benim için bir olanaksızlık, umutsuzluk ilişkisi olduğu sürece anlam taşıyordu. Bunun dışında nesnel olarak, kendi başına ve uzun süreli bir derinliği yoktu. O, ele geçmezi elde etme çabasını inatla sürdürdüğümde var olabiliyordu ancak. ” (Syf.14)
4. ” Yaşamak tasarlanmış ve ertelenmiş bütün ölümlerdir belki de. ” (Syf.22)
5. ” Yanlış sevilmeler. Özellikle yanlış sevmeler. Ama yaşamlarımız bunlar üzerine kurulu değil mi? Hep kıskandım ‘doğru’ sevmiş ender kişileri ya da öyle görünmeyi başarabilenleri. ” (Syf. 27)
6. ” Bir daha birini böyle sevebilir miyim? Yeniden sevmek için güç ve zamanım olacak mı bir daha? Severken ölmüş olmayı istiyorum şimdi. Ya da burada, hemen bu gece aşık olmak istiyorum yeniden. Kısa da sürse, başlı başına bir yanılsama da olsa, aşk insanın kendini yeniden yaratması değil mi? Kendi yüreğine ulaşmada kışkırtıcı bir keşif yolculuğu değil mi? Ama çoktan bitmiş ve artlarında yangın yerleri bırakmış bütün sevdaların sesi var içimde. ” (Syf.32)
7. ” Yatağım benim özgürlük ülkem. Onu uzun süre başkasıyla bölüşmekten, yanımda birisiyle uyumaya çalışmaktan olabildiğince kaçınırım. Kendime bu lüksü sağlamak için çok uğraşıp didindim. İstediğim saatte uyuyup uyanma hakkını savundum. Hiç uyumama, çapraz yatma, kendi kendimle başbaşa kalma hakkını. ” (Syf.40)
8. ” Şanslıyım, her şeye karşın yaşıyorum, diyorum. ” (Syf.44)
9. ” Sevginin olduğu yerde her şey geçerli ve güzel,olmadığı yerde ise yapay, boşuna ve yorucuydu bence. ” (Syf. 60)
10. ” Kadınlık yazgısı çilelerle özdeş sayılıyor hala. Kadın belleği, kayıplar ve yitimlerin ortak anılarıyla dolu. Öyle bir bellek ki bu, öncelikle kadınlar, birbirlerinin kişisel bütünlüğüne ve yaşama zevkine sahip çıkmada kıskanç ve acımasızlar. Yazgına sessizce katlan ve ağır ol, gözleriyle bakıyorlar hemcinslerine. ” (Syf.69)
11. “Genel geçer ölçüler içinde kusursuz olmadım hiç. Kusursuz olmak istemedim. Kendimi hiçbir zaman kusursuz hissetmedim. Tersine kusurlu olmaktan hoşnutluk duyduğumu bile söyleyebilirim. Kusursuz insanları hiçbir zaman yakın bulmadım kendime. Ürktüm onlardan. Kaçtım. ” ( Syf.70)
12. “Bütün aşklarım her şeyden önce kendimi değiştirme isteğinden doğdu. Belki de aşk budur. Köklü, sarsıcı, dönüştürücü,kesin bir değişim talebi. Bu talep benim dışımdaki insanlarca, aşık olduğum erkeklerce ne ölçüde algılandı, bilemiyorum. Hayatıma karışmış erkeklerin çoğu aynı hamurdandı çünkü. ” (Syf. 71)
13. ” Neden,diye soruyorum, neden? Her şeyi denemiş miydin? Her şeyin tadına bakmış mıydın? Ne istediğine ya da artık istemediğine nasıl karar verdin? Arkanda ele gelir hiçbir ipucu bırakmadan nasıl koptun yaşamdan? Kimseye tek söz etmeden, gülümseyişinin ardına dikkatle gizlenerek hangi acıyı çoğalttın durdun içinde? ” (Syf. 74)
14. “Bedenimin sesini dinliyorum. Bir iç sesi var onun. Bugüne kadar beni hiç yanıltmadı. Sinsice davranmadı. Ne istediğini hep söyledi ve uyardı. Ona kulak verdim, çığlıklarını duydum. Sevecen ve hoş davranıyorum bedenime. İlle de uzun yaşamaktan yana değilim. İnsan yaşamaktan yorulabilir. Bıkabilir. Daha kısa yaşayabilirim.Yeter ki insanca olsun. ” (Syf.81)
15. ” Ne zaman onu sevdiğimi söylesem ‘Neden?’ diye sormuştu bana. Akla yakın bir açıklama brklemiş, sevilmeye değer olmadığını kanıtlamak için dil dökmüştü. Aslında ateşli bir biçimde tersini savunmamı bekleyerek, kendi gözünde bile kuşkulu olan değerinden emin olmaya çalışıyordu. Ama ben bu kışkırtmalardan giderek bunalmış, sevgimin gerçekten de hiçbir mantıklı nedeni olmadığının ayrımına varmış ve onu sevmemeye başlamıştım. ” (Syf.91)
16. ” Belleğim anılar mezarlığı. ” (Syf. 104)
17. ” Bir yazarın görevi eğlendirmek olmamalı. Bir okurun eğilimi de yalnızca eğlenmeye yönelik olmamalı. Bir insan, bir yazar yaşadığı hayattan gereğinden fazla hoşnut olmamalı. Yaşadığı yerden, dünyadan, hiçbir şeyden hoşnut olmamalı. Görünenin ve kendi yüzünün arkasındakini yakalayabilmek için sık sık durup çevresine ve aynalara bakmalı. ” (Syf. 111)
18. ” Ne uzun, ne yorucu bir çaba yazmak. Ne büyük mutluluk ve umut ve sonra ne yıkıcı, ne amansız bir düş kırıklığı. ” (Syf. 115)
19. ” Nasıl görünüyorum başkalarına? Soğuk, sevimsiz, kendini beğenmiş ya da çekingen ve sinik mi? Önemi yok. Aslında o kadar kötü biri değilim. Onların ilkesi, ne olursa olsun iyi ve mutluymuş izlenimi bırakmak.:Oysa bu gereksiz bir yorgunluk ve aşırı alçakgönüllülük olarak görünüyor bana. ” (Syf.134)
20. ” Saygınlık uyandıracak bir zarafetle, mutlu yaşlanmak istiyorum. Kendim için bir şey isteyeceksem önümdeki tek seçenek bu. ” (Syf.142)
- Fotoğraf cumhuriyet.com.tr adresine 3 Aralık 2014 tarihinde yeni kitabı ile ilgili vermiş olduğu röportajdan alıntıdır.