İngiliz Edebiyatının Önemli Öykü Yazarları

Editör:
Deniz Filiz
spot_img

Geçmişten günümüze edebiyatın en sevilen türü genellikle romanlar olmuştur. Okuru uzun bir yolculuğa çıkarır, hayatının birkaç saatine veya gününe dahil olur, okurun karakterlerle hatırı sayılır vakit geçirmesine olanak sağlar ve anlaşılmak için onlara zaman tanır. Kısa öyküler ise aksine adı üstünde kısadır. Sınırlı zamanda, sınırlı karakter sayısı ve olay örgüsüyle okura kompakt bir şekilde vermesi gerekeni aktarır. Bu yüzden yazar, az kelimeyle çok fazla şey anlatmaya çalıştığı için kısa öykülerin sembolizmle dolu olduğunu söylemek mümkündür. İyi bir kısa öykü yazarı, okura düşünmek için yoğunluklu bir malzeme verir. Böylelikle öykü, bir yandan kendi kısıtlı ve sınırlı materyalini aşar, zaman, mekan, algı kavramlarının ötesine geçer, diğer yandan da insanın dünyalık gerçekliğine dokunur. İngiliz edebiyatı bünyesinde eser vermiş, bahsettiğimiz sınırları aşmayı başarmış önemli yazarların birkaçını sizler için derledik. Keyifli okumalar!

H.G. Wells (1866-1946)

Tam adıyla Herbert George Wells, 20. yüzyılın en popüler ve üretken yazarlarından biridir.  Çok sayıda olan eserlerinin türleri, bilim kurgu, toplumcu eleştiri, Edward dönemi hicvi, tarih, kısa öyküler ve ütopik romanlar olmak üzere çeşitlenmektedir. 1866 yılında alt orta sınıf bir ailede dünyaya gelmiş olan Wells, on dört yaşında çalışmaya başladı ve on sekiz yaşında burs alıp biyoloji okumaya başlayıncaya kadar eğitim hayatından mahrum kaldı. Okulda T.H. Huxley’nin danışmanlığında çalışan yazar, bilimkurgu eserlerinde ondan bolca ilham almıştır. Wells, fen öğretmeni olduğunda aynı zamanda yazarlık da yapmaktaydı. Kendini aktif bir sosyalist olarak tanımlayan Wells, tam bir kararlılıkla özgür düşünce ve konuşma hakkını savunmaktaydı. “Dünyaların Savaşı”, “Dr. Moreau’nun Adası” gibi romanlarıyla ünlü yazar bilimkurgunun kurucularından sayılmış pek çok yazara ve sinema filmine ilham olmuştur. Yazarın “Kızıl Oda”, “Kristal Yumurta”, “Elmas”, “Körler Ülkesi” gibi kısa öyküleri sahip olduğu ideolojiyi aktardığı başarılı eserlerdir.  

Saki (Hector Hugh Munro) (1870- 1916)

Aslen İskoç olan Hector Hugh Munro, 1870 yılında Hindistan’ın Burma kentinde dünyaya geldi, 1872 yılında da bir inek yüzünden annesini henüz iki yaşındayken kaybetti. Bu üzücü olaydan sonra Munro, kardeşleriyle birlikte İngiltere’ye gönderilmiş, katı bir püriten (İngiltere Kilisesi’nde ortaya çıkan dini bir reform hareketi) sistem içinde yaşayan büyükannesi ve halalarının yanında yaşamaya başlamıştı. Babasının geri dönmesiyle tekrar Burma’ya giden Munro, Burma Polisi’ne katıldı. 1895’te yakalandığı sıtma nedeniyle tekrar İngiltere’ye döndü ve yazar olmaya karar verdi. Hiciv yazılarını ”Saki’‘ takma adıyla yayımladı. Bunun nedeni, bu yazılarını kendi adıyla kaleme aldığı makalelerden ayırmak istemesi olabilir ancak kesin nedeni bilinmemektedir. Munro, Birinci Dünya Savaşı’nda Alman bir keskin nişancı tarafından öldürüldü. İlginç ve trajik bir hayatı olan yazar, hikayelerinde Edward döneminin sosyal durumunu kara mizah aracılığıyla betimler ve eleştirir. Modern dünyanın karşısına doğayı koyar ve tarafını da hep doğadan yana seçer. “Hayatın Sınır Çizgileri”, “İnsanlar”, “Hayvanlar ve Yırtıcı Hayvanlar” gibi eserlerinde benimsediği karamsarlığı görmek mümkündür.

James Joyce (1882- 1941)

1882 yılında Dublin’de doğan İrlandalı yazar James Augustine Aloysius Joyce, modern İrlanda ve İngiliz edebiyatlarının önemli yapı taşlarından biridir. Ünlü yazar Cizvit okullarında eğitim gördü, babası vergi tahsildarlığı dahil pek çok işte çalışmış, sürekli iş değiştiren alkolik biriydi. Annesi ise bir piyanistti. Zor yaşam şartlarına rağmen başarılı oldu. Dublin Koleji’nden mezun oldu ve daha sonraları eşi olacak Nora Barnacle ile Avrupa’ya gittiler. Birinci Dünya Savaşı’nın çoğunluğunda Zürih’te bulunan Joyce bu esnada “Ulyssess” üzerine çalıştı. Ünü tüm dünyaya yayılan ve evrensel bir figür haline gelen, deneysel dili, eserlerinde kullandığı iç monologlar, karmaşık ağlar, sembolik paraleller, kendi uydurduğu kelimeler ve laf oyunlarıyla dikkat çeken yazarın en bilinen eseri “Ulyssess”tir. Bu eser müstehcen sahneler içerdiği gerekçesiyle kimi ülkede sansürlenmiş, kimisindeyse tamamen yasaklanmıştır. “Ulyssess”te kullandığı ve büyük ses getiren bilinç akışı tekniğini Fransız romancı Edouard Dujardin’den ilhamla geliştirdiğini söyler. Yazarın bu tekniği ilk olarak “Sanatçının Gençlik Portresi” adlı otobiyografik romanında gözlemlenir. Paris, Trieste ve Zürih’te yaşamasına rağmen eserleri hep Dublin’de geçmektedir. Günümüzde hala en çok okunan yazarlar arasında bulunan Joyce’un kısa öyküleri “Dublinliler” adlı öykü koleksiyonunda yer almaktadır.

Katherine Mansfield (1888-1923)

 Yeni Zellanda doğumlu İngiliz yazar Katherine Mansfield, kısa öykü türünün önemli yazarlarından biridir. Asıl adı Kathleen Mansfield Beauchamp olan yazar modernizmin temsilcilerinden olup, eserleri tüm dünyada sevilmiş, 25 ayrı dile çevrilmiştir. Mansfield’ın yenilikçi, psikolojik olarak derinlikli nitelikteki pek çok kısa öyküsü, yirminci yüzyıl öykü türünün şekillenmesine öncülük etmiştir. Gerçekçi ve hayatla paralel bir tavra sahip olan eserlerinde aile ve cinselliğin çelişkili karmaşası, insan ilişkilerinin hassaslığı, yükselen orta sınıfların hayatlarında tezahür eden karışıklıklar ve duyarsızlıklar, savaşın insan, toplum ve birey üzerindeki etkileri, deneyimlemesi zor ve acı verici olan olaylardaki güzellikleri görme gibi pek çok konu işlemiştir. Mansfield, insandan ve insanın gerçekliğinden asla kopuk değildir. Onun zamanının ötesine geçen bir yazar oluşunu sağlayan da bu özelliğidir. O insanı, olduğu gibi, bir ayna vazifesi görerek, farkedilmeyenleri göstererek, dile getirilmeyenleri de dile getirerek okura aktarır. Yarattığı psikolojik gerçeklik okura her zaman, kendinde farketmediği ya da yüzleşmeye cesaret edemediği bir nüans gösterir. Yazarın “Oyuncak Bebek Evi”, “Sinek”, “Örnek Aile”, “Bahçe Partisi”, “Ölü Albayın Kızları” gibi öyküleri edebiyat anlayışını yansıtan başarılı eserlerindendir.

Doris Lessing (1919- 2013)

Üretkenlik açısından verimli ve uzun bir ömür sürmüş olan Nobel ödüllü yazar Doris Lessing, 1919 yılında babasının işi sebebiyle bulunduğu İran‘ın Kermanşah kentinde dünyaya geldi. Beş yaşındayken ailece Rodezya‘da bulunan (şimdiki Zimbabwe) bir çiftlik evine taşındılar. 1949’da ikinci evliliği sona erdiğinde Londra‘ya taşındı ve ilk romanı olan “Türkü Söylüyor Otlar”ı yayımladı. Doris Lessing‘in hareketli ve evrensel yaşamı, edebi anlayışını da oldukça etkilemiştir. Zaman zaman edebi ve siyasi çevreleri rahatsız eden düşünceleri ve gözlemleri, onun cesur bir yazar olduğunu bizlere gösterir. İnsanları rahatsız eden, hoş olmayan gerçekleri dile getirmekten çekinmez. Eserlerinde siyaset, savaş, ırkçılık politikaları, cinsiyet politikaları, aile, kadın, bireyin toplumdaki yeri gibi pek çok, insan varoldukça güncelliğini korumakta olan konuyu işler. Fantezi ve bilimkurgu türlerinde de eserler vermiştir. Yazdıkları son derece gerçekçi olan ve insan psikolojisini çok iyi analiz eden Lessing’in betimlemeleri o kadar yerindedir ki ömrünüz boyunca tanımlayamadığınız bir duyguyu onun cümlelerinde buluverirsiniz. Onu bir kalıba sokmak zor ve gereksizdir. Yazdığı kısa öyküler “Siyah Madonna” (1966), “Evlenmeyen Adamın Hikayesi” (1972), “On Dokuz Numaralı Oda” (1978), “Jack Orney’nin Günaha Çağrılışı” (1978), “Kedilere Dair” (2002), “Büyükanneler” (2003) isimleriyle kitaplaştırılarak yayımlanmıştır.


Kaynakça:

Domestico, Anthony. Lewis, Pericles. Biography: H.G. Wells. Modernism Lab. Web. 22.07.2024.

Sexton, James. Soles, Derek. Hector Hugh Munro (Saki) (1870–1916). Open Wa. Web. 22.07.2024.

James Joyce (1882-1941). James Joyce Tower & Museum. Web. 22.07.2024.

Spacey, Andrew. How James Joyce Developed Stream-of-Consciousness Novels. Owlcation. Web. 23.07.2024.

Katherine Mansfield. Poetry Foundation. Web. 23.07.2024.

Doris Lessing. British Council. Web. 23.07.2024.

 

spot_img
Saide İrem Mandıracı
Saide İrem Mandıracı
not acid nor alkaline, caught between black and white. not quite either day or night, perfectly misaligned.

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Magnum Fotoğrafçısı Elliott Erwitt: Sıradışı Perspektif

Magnum fotoğrafçılarının yeni yazısında Elliott Erwitt'in hayatına ve eserlerine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Ahmed Arif | Hasretinden Prangalar Eskittim

Söylenti Edebiyat editörleri, Altı Çizilenler serisinde bu ay, doğum gününde, şiirin aykırı sesi, toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden, Türk edebiyatının benzersiz şairi Ahmed Arif'e yer veriyor!

Orta Çağ Avrupası’nda Evlilik, Boşanma ve Eğlence Kültürü

"Ben senin için yaşamayı göze aldım" diyenleriniz varsa, itinayla "Sıkıysa Orta Çağ'da yaşasana" diyebilirsiniz çünkü bu çağda yaşamak sanıldığından çok daha zor.

HBO Max’te İzleyebileceğiniz Yapımlar

İşte HBO Max'te izleyebileceğiniz yapımlar.

Exulansis: Anlaşılamamanın Getirdiği Vazgeçiş

Exulansis, kişinin anlaşılamayacağını düşünerek kendini anlatmaktan vazgeçişini konu alır.

Şahane Hatalar : Kendi Maceranı Kendin Yarat

Sadece hataların sonuçlarına odaklanmak yerine, bu hataların insanları nasıl şekillendirdiğini ve nasıl birer öğrenme fırsatı sunduğunu ele alan sıra dışı kitap: Şahane Hatalar.

Yahya Kemal Şiirlerinde Yedi Farklı Tema

"İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar." Türk edebiyatına hayalinden kelimeler armağan ve miras bırakan Yahya Kemal Beyatlı.