2000’li yıllarda sinema için altın değerinde birçok film yayınlandı. Bu muhteşem filmlerden sizler için bir seçki hazırladık. Hem dünya sinemasından hem de Türk sinemasından derlediğimiz listeye bir göz atalım.
Bir Rüya İçin Ağıt (2000)
Başrollerini Ellen Burstyn, Jared Leto ve Jennifer Connelly’nin paylaştığı Bir Rüya İçin Ağıt (Requiem For a Dream) filmi, Hubert Selby Jr.’ın aynı adlı kitabından uyarlanmıştır. Yönetmenliğini Darren Aronofsky’nin yaptığı bir trajedi filmidir.
Sara Goldfarb (Ellen Burstyn) küçük bir apartman dairesinde yaşayan, emekli ve dul bir kadındır. Vaktinin büyük bir kısmını televizyon izleyerek geçiren Sara’nın zamanla en büyük hayali televizyona çıkmak olur. Bunu yapabilmek için yalnızca zayıflamaya ihtiyacı olduğunu düşünen Sara, zayıflamak için yollar arar. Sara’nın oğlu Harry (Jared Leto) ise bir uyuşturucu bağımlısıdır, Harry sevgilisi Marion (Jennifer Connelly) ve yakın bir arkadaşıyla birlikte uyuşturucu bulmak için çabalamaktadır. Yalnızlığa ve modern bağımlılıklara çarpıcı bir eleştiri getiren film, yönetmenin tarzıyla birlikte akıllarda kalan yapımlardan biri olmuştur.
V (2005)
DC Comics’in aynı adlı çizgi romanından uyarlanan V‘nin (V For Vendetta) yönetmen koltuğunda James McTeigue otururken, senaristliğini ise Wachowski Kardeşler üstlenmiştir. Başrollerini Natalie Portman ve Hugo Weaving’in paylaştığı film; yakın bir gelecekte, diktatör bir rejim tarafından yönetilen İngiltere’de geçer.
Film, sıradan bir vatandaş olan Evey Hammond’ın (Natalie Portman) sokağa çıkma yasağının olduğu saatte dışarıya çıkıp görevliler tarafından yakalanmasıyla başlar. Onu bu sıkıntılı durumdan maskeli anarşist V (Hugo Weaving) kurtarır; ancak Evey, V tarafından kurtarıldığı için yönetim tarafından aranan birine dönüşür. Evey’yi bu durumdan kurtarmaya çalışan yine V olur ve 5 Kasım’a kadar onunla kalırsa daha sonrasında özgür olacağını söyler. V’nin halka ve yönetime de sıklıkla hatırlattığı 5 Kasım tarihi (Remember, remember the 5th of November), 1605 yılında Guy Fawkes’ın İngiliz Parlamento Sarayı’nı havaya uçurduğu güne göndermedir. V film boyunca maskelidir ve faşist yönetimle mücadele halindedir. Maskenin ardında olma sebebini, bir birey olarak değil de bir fikir olarak bulunuşuyla açıklar ve ekler; fikirlere kurşun işlemez.
Köstebek (2006)
Başrollerini Jack Nicholson, Leonardo DiCaprio ve Matt Damon’ın paylaştığı Köstebek (The Departed), Martin Scorsese tarafından yönetilmiş bir Amerikan drama filmidir. Köstebek, 79. Akademi Ödülleri’nde En İyi Film ve En İyi Yönetmen dalları da dahil dört ödül almıştır.
Polis teşkilatı, Frank Costello (Jack Nicholson) tarafından yönetilen büyük bir suç örgütünü çökertmek için bir operasyon planlar. Teşkilat operasyonun başarılı olması için bu suç örgütünün içine sızmak gerektiğini düşünür ve asi bir polis olan Billy Costigan’ı (Leonardo Dicaprio) bunun için görevlendirir ancak bu görev gizlidir. Billy, mafya içerisinde güvenilir olmaya ve Frank’in gözüne girmeye çalışır. Billy bununla uğraşırken operasyonda görevli olan diğer polislerden birisi, Colin Sullivan (Matt Damon), Frank’in yıllar önce teşkilata yerleştirdiği bir köstebektir. Billy, teşkilata bilgi aktarırken Colin de örgüte bilgi aktarır. Colin, Frank’i babası gibi görür, ancak onun hakkında bilmediği çok önemli bir şey vardır.
Prestij (2006)
Yönetmenliğini Christopher Nolan’ın yaptığı Prestij’in (The Prestige) başrollerinde Christian Bale, Hugh Jackman, Scarlett Johansson, Michael Caine ve David Bowie yer almaktadır.
1800’lü yılların sonunda İngiltere’de yaşayan iki sihirbazın öyküsünü anlatır. Önceleri birlikte çalışan Alfred Borden (Christian Bale) ve Robert Angier (Hugh Jackman), bir gösteri sırasında Alfred’in yanlışlıkla Robert’in eşi Julia’nın (Piper Perabo) ölümüne yol açmasıyla düşman haline gelirler. İki sihirbazın film boyunca devam ettirdiği kıyasıya rekabet hem sürükleyici hem de gizemli yapısıyla seyircinin dikkatini çekmeyi başaran bir başyapıt olmakla beraber yönetmenin de en çok sevilen filmleri arasındaki yerini koruyor.
Mulholland Çıkmazı (2001)
Başrollerini Naomi Watts, Laura Elena Harring ve Justin Theroux’un paylaştığı Mulholland Çıkmazı (Mulholland Drive), David Lynch tarafından yazılıp yönetilmiştir.
Bir gece Mulholland Caddesi’nde bir araba kazası olur, arabadan sağ kurtulan tek kişi olan Rita (Laura Elena Harring) kaza nedeniyle hafızasını kaybeder. Şokta olan Rita, Los Angeles’taki bir evin bahçesine gider ve orada uyur. Sabah uyandığında ev sahibinin valizle evden ayrıldığını gören Rita, ne yapacağını bilemez ve evde kimsenin olmadığını düşünerek eve girmeye karar verir. Ev sahibinin yeğeni Betty (Naomi Watts) ise oyunculuk yapmak için teyzesinin Los Angeles’taki evine gelir. Evde Rita’yı gören Betty, onu teyzesinin misafiri sanarak evdeki varlığını normal karşılar, ama teyzesiyle telefonda konuşunca durumun farkına varır. Rita ona başına gelenleri anlatınca, Betty yardımcı olmaya karar verir. Ancak Betty ile Rita gerçekleri ararken, izleyici gittikçe bilinçle bilinçaltının, şimdiyle geçmişin, rüyayla gerçeğin karıştığını hissetmeye başlar.
İlk başta dizi olması planlanan bu psikolojik gerilim filmi, ünlü yönetmen David Lynch’in başyapıtlarından biri olmayı başarmıştır.
Kan Dökülecek (2007)

Paul Thomas Anderson tarafından yazılan ve yönetilen Kan Dökülecek (There Will Be Blood) filminin başrollerini Daniel Day-Lewis ve Paul Dano paylaşıyor. Upton Sinclair’in Oil! (1927) adlı kitabından uyarlanan film En İyi Görüntü Yönetimi ve En İyi Erkek Oyuncu dallarında Akademi Ödülü’nün sahibi oldu.
1800’lü yılların sonunda madencilik yapan Daniel Plainview (Daniel Day-Lewis) hırslı bir adamdır, zamanla petrol arayışına giren Daniel az sayıda kişiden oluşan ekibiyle petrol çıkarmaya başlar. Bir gün petrol çıkarma çalışmaları sırasında bir işçisi ölünce Daniel, işçinin oğlunu evlat edinir. Zamanla işlerini büyüten Daniel’a bir gün Paul Sunday adında birisi gelir ve arazilerinin petrolün üzerinde olduğunu, eğer ona bir miktar para ve petrol gelirinden pay verirse araziyi ucuza satın alabileceğini söyler. Daniel bu teklife sıcak bakar ve araziyi kontrol etmek için oğluyla birlikte Sunday ailesinin arazisini keşfe gider. Arazi gerçekten de Paul’un dediği gibidir. Ailenin diğer oğlu Eli (Paul Dano) ise durumun farkına varır ve arazi satışı için bazı imtiyazlar ister. Din ve kapitalizmin çıkar çatışmasını Eli ve Daniel üzerinden izleyiciye sunan çarpıcı yapım, vizyona girdiğinden bu yana akıllardan çıkmayan bir eser haline gelmiştir.
İhtiyarlara Yer Yok (2007)
Coen Kardeşler tarafından yazılan ve yönetilen İhtiyarlara Yer Yok (No Country For Old Men) filminin başrollerini Tommy Lee Jones, Javier Bardem ve Josh Brolin paylaşıyor. Film 2008 yılında En İyi Film ve En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Akademi ödüllerini almıştır.
Geyik avına çıkan Llewellyn Moss (Josh Brolin), bitmiş bir çatışmanın ardından kalan yaralıları ve yüklü miktardaki parayı görür. Parayı alıp kaçan Moss, kendisinden su isteyen yaralıyı hatırlar ve dayanamayıp gece yarısı ona su götürmeye gide, ancak bu başına düşünebileceğinden çok daha fazla bela açar; çünkü peşine Anton Chigurh (Javier Bardem) düşer. Bu bitmek bilmeyen bir kaçışın başlangıcı olacaktır.
New York Çeteleri (2002)
Martin Scorsese tarafından yönetilen New York Çeteleri (Gangs of New York), Herbert Asbury’nin aynı adlı romanından uyarlanmıştır. Başrollerini Daniel Day-Lewis, Leonardo DiCaprio ve Cameron Diaz’ın paylaştığı yapım, Scorsese’ye En İyi Yönetmen Altın Küre Ödülü’nü getirmiştir.
Amerika’da geçen film, 1800’lerin sonunda “yerliler” ve “göçmenler” arasında yaşanan çete çatışmalarını konu edinir. Yerliler, birkaç nesil önce Amerika’ya gelen grupken, göçmenler çoğunlukla İrlanda’dan göç eden katoliklerdir. Yerliler Kasap Bill (Daniel Day-Lewis) tarafından yönetilir, göçmenlerin başında ise Rahip Vallon (Liam Neeson) bulunur. Çatışmalardan birinde yerliler, Rahip Vallon’ı öldürür. Bunun üzerine Vallon’ın küçük oğlu Amsterdam (Leonardo DiCaprio) intikam yemini eder.
Piyanist (2002)

Başrollerinde Adrien Brody ve Thomas Kretschmann’ın yer aldığı, Roman Polanski tarafından yönetilen Piyanist (The Pianist) uzun metrajlı dramatik savaş filmidir. 73. Akademi Ödül Töreni’nden üç ödülle ayrılan film; En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Yönetmen ve En İyi Uyarlama Senaryo dallarında ödül kazandı.
Polonyalı Yahudi bir piyanist olan Władysław Szpilman (Adrien Brody), 1930’lu yılların sonlarında iyice tırmanan Yahudi düşmanlığından nasibini alır. Film, bir yandan Yahudi soykırımını tüm çıplaklığıyla anlatırken bir yandan da Szpilman’ın yaşam mücadelesine tanık olmamızı sağlar. Ailesini kaybeden Szpilman, tek başına hayatta kalmaya çalışır.
Soysuzlar Çetesi (2009)
Quentin Tarantino tarafından yazılıp yönetilen Soysuzlar Çetesi’nin (Inglourious Basterds) başrollerinde Brad Pitt, Christoph Waltz, Mélanie Laurent ve Diane Kruger bulunmaktadır.
İkinci Dünya Savaşı sırasında bir Nazi Albay’ı olan Hans Landa (Christoph Waltz), Fransa kuşatması sırasında bir eve sığınan Yahudi aileyi öldürür, ancak ailenin kızı Shosanna (Mélanie Laurent) kaçmayı başarır. Daha Shosanna’nın yolu Hans ve Amerikan Ordusunun Nazi düşmanı çetesi Inglourious Basterds’ın lideri olan Teğmen Aldo Raine (Brad Pitt) ile kesişir.
Sıkıysa Yakala (2002)
Sıkıysa Yakala (Catch Me If You Can), Steven Spielberg tarafından yönetilen, komedi-drama türünde bir filmdir. Başrollerini Leonardo DiCaprio, Tom Hanks ve Christopher Walken’ın paylaştığı film, gerçek bir yaşam öyküsüne dayanmaktadır.
Mutlu bir aile olan Abagnale’ler, baba Frank W Abagnale Sr.’ın (Christopher Walken) mal varlığına el konmasıyla daha küçük bir eve taşınmak durumunda kalırlar. Frank Sr. ve eşi Paula (Nathalie Baye) bu nedenle ayrılmaya karar verir, oğulları Frank Jr. (Leonardo DiCaprio) ise bu ayrılık kararından çok etkilenir ve evden kaçar. Henüz 19 yaşında bile olmayan Frank Jr., kendini çevresine doktorluk, pilotluk gibi pek çok meslekle tanıtır. Aynı zamanda belgede sahtecilik, dolandırıcılık gibi işlerde yapan Frank çok geçmeden FBI’ın radarına yakalanır. Gerçek bir yaşam öyküsünden uyarlanan film son derece sürükleyici ve eğlenceli bir yapım olarak akıllardaki yerini koruyor.
Hokkabaz (2006)
Senaryosunu Cem Yılmaz’ın kaleme aldığı, yönetmenliğini Cem Yılmaz ve Ali Taner Baltacı’nın yaptığı 2006 yapımı Hokkabaz’ın başrollerini Cem Yılmaz, Tuna Orhan, Mazhar Alanson ve Özlem Tekin paylaşmıştır.
İskender (Cem Yılmaz) ve Maradona (Tuna Orhan), sihirbazlık yaparlar, ikisinin de ileri derecede görme bozukluğu vardır ve lazer ameliyat olmak için para biriktirirler. Yaptıkları bir gösteri sırasında sahnedeki konuğa zarar verdikleri için işlerinden atılırlar ki bu yaptıkları ilk hata değildir. Lazer operasyon için para kazanmak ve gösterilerine devam etmek amacıyla turne yapmaya karar verirler. Turne için ablasından karavan ödünç almaya giden İskender, karavanda babasının yaşadığını öğrenir. İskender’in babası Sait (Mazhar Alanson), Kıbrıs gazisi, ketum bir adamdır. Sait, hokkabaz diyerek İskender’i ve yaptığı işi ciddiye almasa da turneye gideceklerini öğrendiğinde onlarla gelmek ister; çünkü Çanakkale’de yapacak işleri vardır. İskender istekli olmasa da babası ile yola çıkmaya ikna olur, Çanakkale’ye gelmeden yolda araçları bozulan ekip yakındaki bir köye gider. Köydeki düğünde gösteri yapmaları istenen İskender ve Maradona sahnede yine bir aksilik yaşarlar ve gelin Fatma’yı (Özlem Tekin) kaybederler. Köy halkı tarafından tepki alan ekip turneye devam etmek için yollara dönerler ve yolda Fatma’ya rastlarlar. Yolculukları beklenilenin dışında seyretse de baba ile oğul aralarındaki sorunları çözmeye başlamışlardır.
Kader (2006)
Zeki Demirkubuz’un yönettiği, Vildan Atasever, Ufuk Bayraktar ve Engin Akyürek’in başrollerini paylaştığı Kader En İyi Film Altın Portakal Ödülü’nü kazanmıştır.
Bekir (Ufuk Bayraktar) bir halıcı dükkânı işletmektedir, bir gün dükkâna gelen Uğur’a (Vildan Atasever) aşık olur. Uğur ise hapisten yeni çıkan sevgilisi Zagor’a aşıktır. Uğur’un annesinin sevgilisi olan Cevat (Engin Akyürek) ile Zagor kavga ederler ve Zagor, Cevat’ı öldürür. Bunun üzerine Uğur ve Zagor birlikte kaçarlar. Bekir ise birisiyle evlenmiş ve baba olmuştur; ancak aklı hala Uğur’dadır. Uğur’u bir türlü unutamayan Bekir, onun izini sürmeye çalışır.
Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü? (2006)
Ezel Akay imzalı, başrollerini Haluk Bilginer ve Beyazıt Öztürk’ün paylaştığı Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü? Türk sinemasının 2000’li yıllardaki öne çıkan filmlerinden biridir.
14. yüzyılda Anadolu’da geçen öykü, Türk gölge oyunlarının en bilinen isimleri olan Hacivat Karagöz’ün hayatını konu almaktadır. Anadolu’nun Türkleşmesi, Türklerin Müslümanlaşmasına yer veren film, iğneleyici unsurlar taşıyan bir komedi filmidir. Karagöz (Haluk Bilginer), Anadolu’daki Moğol saldırılarından kaçıp annesiyle birlikte Bursa’ya gelen bir Türk’tür. Karagöz son derece temiz kalpli, cahil ama iyi niyetli biridir. Hacivat (Beyazıt Öztürk) ise devletler arasında elçilik yapan, gözü açık, kurnaz ve fırsatçı biridir. Bir gün Hacivat, Karagöz’den bir inek satın alır ve tanışırlar. Daha sonra bir cami inşaatında birlikte çalışan ikili herkesi o kadar çok güldürür ki çalışmalar yavaşlar, bunun üzerine ikisinin de ölüm fermanı yazılır.
Vizontele (2001)
Yılmaz Erdoğan’ın yazıp, Ömer Faruk Sorak ile birlikte yönettiği bir komedi filmidir. Başrollerinde Yılmaz Erdoğan, Demet Akbağ, Altan Erkekli, Cem Yılmaz ve Şafak Sezer vardır.
Hakkari’ye ilk kez 1974 yılında televizyon gelmiştir, ancak memurlar alıcıyı kurmazlar. Vizonteleyi yani televizyonu nasıl çalıştıracağını bilmeyen belediye başkanı ve halk, köyde icatlar yapan Deli Emin’den (Yılmaz Erdoğan) yardım isterler. Film sosyal ve politik olarak pek çok eleştiride bulunurken güldürü ögelerinden faydalanır.