Tarih boyunca birçok millet kendi zamanlarının en güçlüsü olmayı başardı. Romalılar, Osmanlılar, Araplar ve İngilizler bunlardan sadece birkaçıydı. Günümüzde çok hatırlanmasa da İspanyollar da bir zamanlar dünyanın efendisiydiler. Coğrafi keşifler ile birlikte okyanusun ötesi ile İspanya topraklarını birbirine bağlayan bir imparatorluk kurmayı başarmışlardı. Tüm bunları başarmalarını sağlayan en büyük etken de denizcilikte gelişmiş olmaları ve şöhreti günümüzde de bilinen donanmaları İspanyol Armadası‘ydı.
İspanya ve Yeni Dünya

Günümüzde İspanya Yarımadası olarak bildiğimiz bölge tarih boyunca birçok millet tarafından istilaya uğramıştır. MÖ 202 yılında Romalıların İber Yarımadası’na adım atması ile başlayan süreç, 1492’de Müslümanlar’ın son kalesi Granada Krallığı‘nın yıkılışına kadar uzanır. Bu süreçte gelişen olaylar başlı başına başka bir yazının konusuyken, bu yazının odaklanacağı kısımlar bu tarihten sonrasıyla ilişkilidir.

1492 yılında krallığın yıkılması ile birlikte İspanya halkı, yüzyıllar boyunca onlara kabusu yaşatan Müslümanları tam anlamıyla İber Yarımadası’ndan çıkarmış oldu. Aynı yıl başta İspanya’nın tarihini değiştiren dünyaca ünlü Kristof Kolomb, İspanyol hükümdarının maddi desteğiyle Amerika’yı keşfettiği ünlü gezisine çıktı. Bu yolculuk tarihte bazı şeylerin kırılmasına neden oldu denilebilir. Yolculuk sonucunda resmî olarak 19. yüzyılın başlarına dek sürecek devasa bir imparatorluğun tohumları atılmış olundu.
İspanyolcada Imperio español olarak geçen İspanyol İmparatorluğu, beş kıtada toprağı olan, dünyanın ilk küresel imparatorluğudur. Küçük bir dipnot olarak değerlendirmek gerekirse, İspanyol İmparatorluğu varlığını dünya çapında sürdüren ilk imparatorluktur çünkü bir imparatorluğun ilk kez her kıtada arazisi bulunmaktaydı. Bu sebepten dolayı Fransızca’da Empire carolingien olarak geçen Karolenj İmparatorluğu bu kapsamda değerlendirilmemektedir. Bunun sebebi de diğer imparatorlukların dünyanın diğer bölgeleriyle kopuk durumda olduğu gerçeğinden kaynaklanmaktadır. Tüm bunları başarmalarındaki en büyük sebep; Yenilmez Armada, İspanyol Armadası ya da İspanyolca karşılığı ile La Gran Armada sayesinde askeri üstünlüğe sahip olmalarıydı. Bunun yanı sıra askerleri dönemin en iyi eğitimli askerleriydi.
Genel olarak bakıldığında İspanyol İmparatorluk Ordusu isminin duyulduğu her yerde insanlar çekiniyor, bir şeyleri yapmadan önce birkaç kez düşünüyorlardı.
Denizlerdeki Korkutucu Güç ve Hazin Son

Yeni Dünya’nın keşfi ile gerçekleşen birtakım olaylar, o zamana kadar bilinen tüm ezberleri bozdu. Keşifler hakkında ilk adımı atanlar, zenginliklerine zenginlik katarak daha da büyüdüler. İspanyollar ve Portekizliler bu konuda ilk adımı atmış olsalar da daha sonraları İngilizler de bu yarışmaya katıldılar. Her ne kadar Amerika kıtasında bir çekişme söz konusu olsa da anakarada yani Avrupa’da da bir çekişme söz konusuydu. Sözünü ettiğimiz İspanyol Armadası’nın da sonunu getiren olay, Avrupa’daki bu çekişmelerden biri oldu.
İspanyol Armadası, İspanya kralı II. Felipe tarafından kendisinin en büyük rakibi olan Tudor Hanedanı’nın beş hükümdarından sonuncusu olan, İngiltere ve İrlanda Kraliçesi I. Elizabeth‘i tahtından etmek amacıyla kuruldu. Fiili olarak Dük Medina Sidonia‘nın emirleri altında olan donanmanın birincil amacı, Manş Denizi’ne doğru yelken açarak Kap Margaret’e kadar gitmek ve II. Felipe’nin yeğeni olan Dük Parma’yı karşıya geçirmekti.

Donanma, 1588’de 131 gemi, 2600 top ve 35 bin mürettebatla Lizbon’dan Manş Denizi’ne doğru yola çıktı. Tüm bu mücadele aslında hiçbir zaman resmiyete dökülmemiş ve ancak 1604 yılında sona erecek İngiliz-İspanyol Savaşı‘nın bir parçasıydı.
Her ne kadar muhteşem titizlikte hazırlanan bir plan olsa da donanmanın başarısız olacağı daha ilk anlardan anlaşılmaya başlanmıştı. İlk olarak, donanmanın devasa büyüklüğü nedeniyle İspanya’nın bütün gemileri ancak 30 Mayıs’ta limanı terk edebildi. Donanmanın büyüklüğü ise o dönemde yaşayan İngilizler tarafından “açık denizde gördükleri en büyük deniz kuvveti” olarak tanımladılar.

Her ne kadar birçok aksaklık göze çarpsa da kimse bu donanmanın batık gemi dahi bırakacağına inanmıyordu. Tüm bunlar yaşanırken, I. Elizabeth olan bitenlerden haberdardı ve planlarını adım adım gerçekleştiriyordu. Elizabeth, İspanyolların kendisine gelmesini bekliyordu. İngilizler ile girilen mücadele, her ne kadar İngiltere için büyük zafer olarak adlandırılmış olsa da, doğrudan çatışma içinde sadece üç geminin battığı küçük bir çarpışmadan öte bir şey değildi. Ancak Elizabeth’in de en büyük amacı bu donanmaya her bir gemiyi batırana kadar zarar vermek değildi.
İlk olarak İngilizlerin kusursuza yakın istihbarat sistemi sayesinde, donanma ufukta görünür görünmez harekete geçirildi. İngilizler için rüzgarın yardımıyla küçük çatışmaların kazanılmasından sonra en büyük amaç, donanmanın Dunkirk‘te bulunan 16000 kişilik ordusuyla bekleyen Parma‘ya ulaşmasını engellemekti.

Şaşkına uğramış İspanyol Armadası’nın tüm planları suya düşmüştü. Tüm planları, her şeyin mükemmel işlediği bir senaryoya bağlıydı ancak daha ilk küçük zorlukta her şey altüst olmuştu. 5 Ağustos’ta İspanyol donanması hilal şeklindeki sıkı savunma formasyonunu koruyarak Calais denilen bölgenin birkaç mil önünde demir attı. Fransa ve Hollanda’da Armada’nın kendine sığınak arayabileceği, derin suları olan limanların eksikliği İspanyolları böyle bir adıma zorlamıştı. Hatta kendilerine fazla güvenleri yüzünden, acil durumda sığınabilecekleri bir liman dahi ayarlamamışlardı. Her ne kadar bu konuda plan yapmış olsaydılar bile, bu denli bir donanmaya ev sahipliği yapacak bir liman ne Fransa ne Hollanda ne de Avrupa’da bulunuyordu. Bu durumu gözden kaçırmak Kral II. Felipe’nin en büyük hatasıydı.
Ardından başlayan Gravelines Muharabesi ile İspanyollar bir bir köşeye sıkıştırılmaya başlandı. İngilizler her ne kadar kağıt üzerinde neredeyse İspanyollar kadar kayıp vermiş olsalar da amaçlarına başarıyla ulaşmışlardı. İspanyollar için artık Parma’ya ulaşmak bir hayalden ibaretti. Her konuda üstünlüğü eline geçirseler de; İngilizler, cephaneyi gerekli zamanda kullanmak amacıyla donanmayı bir süre sonra kovalamayı bıraktı.
Donanmanın İspanya’ya Dönüşü
İspanyol filosu, İskoçya ve İrlanda’nın etrafından dolanarak Kuzey Atlantik’e geçti. Artık en büyük düşman İngilizler değil, hava durumunun ta kendisiydi. Yiyecek ve su sıkıntısı artık kontrol edilemez durumlara gelmişti. Süvarilerin atlarının denize atılmasının yanı sıra İrlanda açıklarında Armada 24 gemisi kıyıya vurmuştu.

Bu konuda bir başka kan donduran durum ise; Meksika Körfezi’nin akıntısına kapılma durumuydu. İrlanda’ya gerekenden çok daha fazla yaklaşılmasıyla çok büyük bir denizcilik hatasından yapılmış ve böyle bir sonuçla karşılaşılmıştı. Boğularak, açlıktan ölerek ve İrlanda’da karaya çıktıktan sonra İngiliz hükûmeti tarafından yakalanıp infaz edilerek toplam 5000 denizcinin hayatını kaybettiği düşünülüyor. Hayatta kalanlar ise İrlandalı Keltler’den yardım gördü, çoğu İskoçya’ya kaçmayı başardı.
Neyseki sonunda Armada, 67 gemisi ve 10000 sağ adamıyla geri döndü. Çok zorlu şartlar altında çeşitli birçok hastalığa kapılan çoğu ispanyol, İspanya’da ve limandaki hastane gemilerinde hayatını kaybetti. Rivayete göre II. Felipe‘nin haberi duyduktan sonra söylediği şu söz hezimeti tam anlamıyla anlatıyordu:
“Ben gemilerimi düşmanla savaşmaya gönderdim, Tanrı’nın rüzgârıyla savaşmaya değil.”
Büyük Felaketin Sonuçları
Eski dönemlerde İngilizler için bağımsızlığın simgesi olarak görülen bu zafer, Elizabeth’in ölümünden sonra da anılmaya devam etti.

İspanyollar hatalardan ders çıkararak bu olayı takip eden yıllarda filolarını tutarlılıkla geliştirdiler. Yenilmez Armada, 1600’lü yılların sonlarında Hollandalılara yenilerek gücünü iyice kaybetmiş ve denizlerdeki hakimiyetini yavaşça teslim etmek zorunda kalmıştır. Her ne kadar o eski görkemli günlerinden uzak olsa da, donanma 1600’lerden itibaren kontrollü büyüme yolunu seçmiştir. Çatışma aynı zamanda deniz savaşlarında ağır topların üstünlüğünü gösterdi; böylece deniz savaşlarında yeni bir çağın başlangıcına işaret etmiş oldu.
Kaynakça
- Su Üstünde.”İspanyol Armadası“.Web. Erişim:09.03.2023
- Tarihi Olaylar.”İspanyol Armadası“.Web. Erişim:09.03.2023
- Jehovah’s Witness.”The Spanish Armada—A Voyage to Tragedy, L’Invincible Armada : une destinée tragique“. Web , Web2. Erişim:09.03.2023
- Money Week.”29 July 1588: England defeats the Spanish Armada“.Web. Erişim:09.03.2023