Kadın Portreleri ile Attilâ İlhan Şiirleri

Editör:
Deniz Filiz
spot_img

Attilâ İlhan, gazeteci, yazar, eleştirmen, şair, romancı gibi pek çok kimliğe sahip, Türk edebiyat ve düşünce dünyasında önemli çalışmaları olan entelektüel bir kişiliktir. Bu kimliklerin arasında Attila İlhan deyince zihnimizde oluşan bulut elbette ki daha çok şiiri ve şiirleriyle ilgili detayları barındırır. İlhan, daha çok şair yanıyla hafızalarımıza kazınmıştır. Şiirlerinden de hatırladığımız tema genellikle aşktır. Bu yazıda sizler için Attila İlhan’ın şiirlerinde yer alan kadın portrelerini inceledik.

Önce şairimizi kısaca bir tanıyalım…

Attilâ İlhan Kimdir?

Attilâ İlhan, 15 Haziran 1925’te İzmir‘de doğdu. Henüz lisedeyken aşkla başı derde girmişti bile. Sevdiği kıza gönderdiği mektupta Nâzım Hikmet‘in şiirini yazdığı gerekçesiyle hem okuldan uzaklaştırıldı hem de tutuklama kararı alındı. 2 ay hapis yattı. Tekrar lise okudu ve sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi‘ne kaydoldu. Çeşitli dergilerde şiirleri yayınlandı. 1948’de ilk şiir kitabı Duvarı yayımladı. Gerçek gazetesinde yazılarını yayımlarken siyasi tartışmaların içine girdi ve öğrenimini bıraktı.

Bir dönem Paris‘e gitti. Geri döndüğünde sinema çalışmalarına ağırlık verdi. Bir süre İzmir’de yaşadı. O sürede şiir kitapları yayımlanmıştır. Daha sonra İstanbul‘da yaşamaya başlamış ve gazetelerde çalışmıştır. Bir süre senaryo yazmış sonra da romancılığını bir adım daha önde tutarak yürümüştür. Hayatını kimliklerinin arasında gezinerek sürdürmüştür. 10 Ekim 2005’te de gözlerini sonsuz bir senaryoya kapamıştır.

Attilâ İlhan’ın Edebî Kişiliği ve Şiiri

Attilâ İlhan‘ın edebi kişiliğinin multidisipliner bir karakteri olduğunu hem iyi bir romancı hem iyi bir şair olmasından -ve bununla birlikte pek çok alanda iyi olmasından- anlayabiliyoruz. Şiir yazdığı dönemlerde edebiyat dünyasında toplumcu gerçekçilik epey hakimdi ve bir provokasyon halinde bile olduğunu söyleyebiliriz. Attilâ İlhan da bu dönemde insana ait duygulardan, aşktan, cinsellikten, kadından, bireyden bahsetmiş ve kendi içinde özümseyip şiirlerinde bunlara yer vermiştir. Ayrıca o dönemlerde roman da yazmış fakat hiç birini yayımlamamıştır bunun gerekçesini “Yazarlar ilk romanlarında kendilerini anlatırlar. O da romancılık değildir. Günlük tutmaktır.” sözleriyle belirtir.

Edebî kimliğini toplumcu gerçekçi bir çemberde şekillendiren Attila İlhan, marksist ve sosyalist görüşüyle sanatını destekler, multidisipliner olması da hayata ve olaylara çok yönlü bakmasını sağlamış bu da sanatında etkili olmuştur. Bu bağlamda şiirlerindeki temalar da genellikle bir konu özelinde şekillenmiş gibi görünse de aslında hayatı, toplumu, normları irdeler ve simgeler.

Şiirlerindeki kadın temasın gelecek olursak, “Bir yazar toplumcudur, başka şeyler yazamaz” diye bir şey yoktur, bu saçmadır. Duygusal şiirler, hikâyeler de yazar, toplumsal romanlar da; yazar sadece bir yere sıkışıp kalamaz.” diyerek şiirlerinde aşkı, kadını, cinselliği de işlemiştir Attilâ İlhan. Kadınlar karşısında kendini ifade etmekten çekinmeyen, özgüvenli diyebileceğimiz bir şairdir.

Şair gerek seyahatlerinde gerekse günlük yaşamında pek çok kadından etilenmiş, uzaktan uzağa gözlemlemiş ve izlemiş bu halini de şiirlerine net olarak olmasa da bir miktarda yansıtmıştır. Bu yazıda Atillâ İlhan‘ın şiirlerinde bulanık olan kadınların izlerini değil, net olarak yansıttığı kadın portrelerini sizler için ele aldık.

Attila İlhan

Şiirlerindeki Kadın Portreleri

İlk olarak daha lise yıllarında tutuklanmasına sebep olan mektupları yazdığı komşu kızından bahsetmeden geçmeyelim. Vacide idi adı. “Beyaz, hayal gibi bir kızdı.” diyor şair onun için. Şiirlerinde bahsi geçen bir diğer isim Suna Su‘dur. Arkadaşının kardeşi olan Suna’ya şiirinde doğrudan yer verir;

“ellerini saçlarıma dolaştırma

parmakların dudaklarıma değmesin

bu ağaçlar böyle yeşil giyiyorlar

bu yıldızlar gözlerine doğuyorlar

ellerini saçlarıma dolaştırma

nefesin avuçlarıma esmesin

yoksa yine yolcuyum suna su

gözlerini karanlığa alıştırma

aydınlığı seviyorum suna su”

Pek çoğumuzun duygularımızı ifade etme biçimi olarak temas ederiz. İşte şiirde de el imgelemesiyle temas ve dokunma halinden bahsedilmiş. Sevdiğinin çeşitli hareketleriyle duygularını ifade edişini söylemiştir. Son dizelerde ise şairin, dönemin çalkantısından uzaklaşma isteğini sevginin iyileştirici yolunda arıyor olarak yorumlayabiliriz. Attilâ İlhan, Suna Su’ya pek çok şiir yazmış, “Suna’yla ‘imkânsız’ bir aşk yaşamıştık. O çok gençti, bense âvâre ve parasız.” cümlesiyle de bizlere ilişkileri hakkında çok şey belirtir.

Paris yolculuğunda tanıdığı Maria Missakian vardır bir de şiirlerinde yer eden. Türkiye’ye döndüğünde ilişkileri mektuplaşma üzerinden ilerlemiştir, bir süre sonra da irtibat kesilmiştir. Onunla olan aşkını da hep imkansız olarak görmüş şair.

“yüksekkaldırım’da bir akşam

maria missakian’ı düşündüm

eğer kendimi bıraksam

yağmur olabilirdim yağardım

kasım’da bir çınar olurdum

yaprak yaprak dökülürdüm

kalbimi sıkı tutmasam”

Dizelerden sezdiğimiz kadarıyla şiir imkansızlığın kabulleniş sürecinde yazılmış gibi. Şair kendini dizginlemeye çalışıyor sanki.

Yine Paris’teyken yakın olduğu bir başka isim de Anette‘dir.

“bir hızlı bulutlar

kırmızı kuşlarla süslenmiş yün eldivenlerin

gökyüzü kaldırımlar sen ve paris şehri

sen ve paris şehri sevgilim

ve her biri bir başka türlü çağrışan

yol-cu-luk-lar”

Dizelerinde şairin aslında sadece kadını ve aşkı anlatan şiirler yazmadığını görüyoruz. Kendi yaşamına bir gönderme yapıyor burada İlhan. Hayatının hep bir yolculuk hali olduğundan, gitmek ve gelmekle dolu bir yaşamdan dem vuruyor.

Gelelim Zehra‘ya… Şair Zehra hakkında “Hayatımda rastladığım en ‘doğru’ kızlardan biriydi; ne yazık ki o günlerde ben yanlış bir yerdeydim.” diyor ama gelin bakın nasıl güzel dizelerle aşkını anlatıyor;

“sen kimsenin bilmediği bir yıldız gibisin

istersen derya düşünür kahrolur kederinden

istersen dağ yürür yağmur olur bulut olur

bir rüzgarın koynundan çıkar gelirsin

gözlerin iki siyah karanfil gibi

gözlerini yakama taksam

zehra kardelin

sen masallardan bile güzelsin büyüksün

açıl susam dedin açıldı kalbimin kapıları

kırk haramiler yol verdi sana

ellerin alnıma dokundu havai fişek oldum

alıp başımı gittim güneşi delip geçtim

evren tükendi sen başladın

zehra kardelin

sen bensin ben senim

kalbim de senin kalbin, kalbin de benim kalbim

ben yanardağ sen ateş, sen dünya ben güneş

ömrün ömrüme girmiş, yazan alnıma yazmış

nur yüzüne, yüzün şarkılara dönsün

kalbim bir yol sana gitmiş

zehra kardelin”

Zehra için pek çok şiir yazmıştır birlikteliklerinin bitişi için ise “her zaman olduğu gibi benim yüzümden ‘happy and’e ulaşamamıştır” der. Gelelim yine yurt dışındayken aşk yaşadığı bir başka isime; Inge Bruckhard. Attila İlhan, ilk olarak Yanlış Yaşamak şiirinde Inge’den bahseder.

“yanılmış bir kapıyım simsiyah

kendi üstüme kapanıyorum

seni paris’te kaybettim

yanlış bir yerde arıyorum

bozduğum hersaat

içimi büsbütün daraltıyor

hiçbir mutluluğum kalmadı

ne bıraktıysan harcadım

inge bruckhart

resimlerine bakamıyorum” 

Şiirin adından da anlaşılacağı üzere aslında sadece Inge Bruckhart‘a olan duygularını değil de, onun özelinde yaşam tarzının yanlışlığından dem vurarak içinde bulunduğu arayışı, hüznü, umutsuzluk halini anlatır. Inge ile olan birlikteliğine duvarlar ören uzak mesafedir. Uzakların ayırdığı bir aşktır onlarınkisi.

Attilâ İlhan hayata genel olarak ümit dolu bir gözle bakar. Her sevdasının bitişi her ne kadar ona yaşanmamış ya da yaşanamamış detayların buruk ve kekremsi tadını hissettirse de yeni sevgilileriyle görüyoruz ki, İlhan sevgiliye değil sevme haline vurgundur. Her ayrılık yeni bir başlangıç, her kapanan kapı aslında yeni açılan kapıya yol çiziyor gibidir onun hayatında. Yalnız şiirlerinde sevda parantezinde toplumu, kültürleri, kadın rollerini, kendisini anlamasını ve benliğini keşfedişini görürüz. Fakat şiirlerinde kadın imgesini yüksek bir noktaya koyması ve işlemesini kadın düşkünlüğü olarak da yorumlamamak gerektiğini belirtmeden yazımızı bitirmeyelim. Zira İlhan, farkı tercihleri olan kadınları da desteklemiş, farklı görüşleri olan kadınları da yakından tanımıştır ve oldukça çağdaş bir bakıştan destekler.

Attilâ İlhan‘ın şiirlerinde pek çok kadın siluetinden hatta isminden söz etmek mümkündür. Biz sizler için bir kaçını örneklendirip, Attilâ İlhan‘ın şiirleriyle kadına ve kadın penceresinden hayata, yaşamına bakış çerçevesini anlatmaya çalıştık.


Kaynakça:

Ecevit,Hülya,2019.”Attila İlhan’ın Şiirlerinde Kadın”

“Attila İlhan Şiirlerindeki Kadınlar ve Onların Hüzünlü Hikayeleri” arkakapak.babil.com Web

“Attila İlhan’ın İmkansız Aşkına Şiiri: Maria Missakian” söylentidergi.com Web 

“Attila İlhan’a Bazı Şiirlerini Yazdıran Kadınlar” merdivenaltiyazar.com Web

spot_img
Menekşe Gül Sağlık
Menekşe Gül Sağlık
Devrik bi' cümleyim. Anadolu Üniversitesi/ HİR

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Magnum Fotoğrafçısı Elliott Erwitt: Sıradışı Perspektif

Magnum fotoğrafçılarının yeni yazısında Elliott Erwitt'in hayatına ve eserlerine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Ahmed Arif | Hasretinden Prangalar Eskittim

Söylenti Edebiyat editörleri, Altı Çizilenler serisinde bu ay, doğum gününde, şiirin aykırı sesi, toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden, Türk edebiyatının benzersiz şairi Ahmed Arif'e yer veriyor!

Orta Çağ Avrupası’nda Evlilik, Boşanma ve Eğlence Kültürü

"Ben senin için yaşamayı göze aldım" diyenleriniz varsa, itinayla "Sıkıysa Orta Çağ'da yaşasana" diyebilirsiniz çünkü bu çağda yaşamak sanıldığından çok daha zor.

HBO Max’te İzleyebileceğiniz Yapımlar

İşte HBO Max'te izleyebileceğiniz yapımlar.

Exulansis: Anlaşılamamanın Getirdiği Vazgeçiş

Exulansis, kişinin anlaşılamayacağını düşünerek kendini anlatmaktan vazgeçişini konu alır.

Şahane Hatalar : Kendi Maceranı Kendin Yarat

Sadece hataların sonuçlarına odaklanmak yerine, bu hataların insanları nasıl şekillendirdiğini ve nasıl birer öğrenme fırsatı sunduğunu ele alan sıra dışı kitap: Şahane Hatalar.

Yahya Kemal Şiirlerinde Yedi Farklı Tema

"İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar." Türk edebiyatına hayalinden kelimeler armağan ve miras bırakan Yahya Kemal Beyatlı.