Kahve Arası Sanat Konuşmaları | Kitap İncelemesi

spot_img

“Selman Öztürk, günlük kahve tüketimi 3,85 litre. Kahve onun için su yerine geçiyor. Gün kahveyle başlayıp, kahveyle bitmiyor. Selman’da günler kahveyle bitmiyor.
Ömer Alkan, günlük kahve tüketimi o denli değil. Parmaklarına sinen kahve kokusu onun derdini anlatıyor, Ömer kahveyi yapmayı sonra da koklamayı seviyor. Bir garip dudak, parmak tiryakiliği.
Gecenin körkütüğünde, kafein damarları biraz fazla gerdiğinde Ömer, masadaki kahveye bakıyor ve kahveden artakalan zaman diliminde yapacak bir şey arıyor. 18. ile 19. porsiyonu birbirine bağlayacak bir konu… 19. ve 20. porsiyon aralığına da bir konu gerekli. Uzun bir konu, uzun basbayağı, upuzun hani… Selman’a bakıyor.

Leb demeden kasımpatıları anlayan Selman devreye giriyor. ”

“Hane” bizi mekanına bu sözlerle davet ediyor ve zihinlerin kapısını bu duyguyla açıyor. Sanat üzerine ilerleyen diyalog böyle bir an içinde başlıyor.

(Tanıtım Bülteninden)

 

Kahve Arası Sanat Konuşmaları, sanatın birçok alanını içeren 19 farklı konu başlığı ve bir atölye bölümünden oluşuyor. Kurgu ile desteklenen ve diyalog şeklinde oluşturulan kitapta temel amaç okuru yoğun bir bilgi akışı ile baş başa bırakmak değil; Ömer Alkan, amacın sanata teşvik ve zihinde kıvılcımlar yaratması olduğunu ifade ediyor. Kitap genel bir bakış açısına, teorik ve felsefi bir duruşa sahip. Ömer Alkan’ın sorular yönelttiği, bilgi akışını sağladığı Selman Bilgehan’ın hikayenin omurgasını inşa ettiği, yargılarda bulunduğu anlatı verilerle doldurulmuş. Anlatıcılar sorulara bir cevap bulmaktan öte okuruna ilham veren bir diyalog geliştirirler. Kahvenin her halini deneyimledikleri “Hane” mekan seçilir ve okur bu mekanda ufuk açıcı, düşünmeye teşvik eden sorular ile baş başa kalır.

Anlatının karşılıklı konuşma (diyalog) ile ilerlemesi fikir çağrışımları sağladığından düşünceler her seferinde farklı bir kapıya çıkmakta, bu sayede diyalogun arasına yeni ekler girmektedir bu da diyalogun diyalektik zenginliğidir. Konular, fazlaca kapsayıcı ve genel kategorik zeminler etrafında şekillenmektedir.

“ Selman: (…) Aldous Huxley, Cesur Yeni Dünya kitabının girişinde “Ne sebeple olursa olsun hatanızın üzerinde kara kara düşünmeyin. Temizlenmenin yolu çamurda yuvarlanmak değildir.” der. Haydar Ergülen de Avlu şiirinde “Bir kuğu bile bir kez olsun kendi etrafında kirlenmeden dönemiyorsa bu dünyada neyi yazacaksın sevgilim, yaz!” der. Yani abi yazmak zaten baştan sona kişiseldir ve kirlenmektir. Fakat yapmak istediğim, üzerime yapışan o çamura Rorschach testine bakar gibi bakıp sanatın öyküsüne değindiğimiz bu kitapta aslında hayatta neyi idealize ettiğimi görmeye çalışmak. Ve ben Ömer… Göremiyorum. Yardım et de göreyim.”

Ömer: Benim yardımım ne olabilir, yazmak ve daha çok yazmak. Doğrusu yanlışı kalmadı artık, yazmak ve daha çok hamle etmek bir fazlaya. Benim çağrım bu olabilir, doğura ve çoğala, yarata yarata ilerlemek. “

 

Ömer Alkan; felsefi temel itibariyle, insan olarak dil üretme çabasıyla yoğrulduğumuzu vurgular. Günlük hayatımızın her parçasında ve entelektüel faaliyetimizin merkezinde dil tabanlı bir algı söz konusudur. Bu algı bizim anlama kapasitemizin sınırıdır. Genişleyebilir ve dolayısıyla dar kalabilir. Sanat, bilim ve felsefe, hatta zanaat çabasıyla üretim dilin sınırlarının gelişmesine imkan tanır.

Diyalog tekniği sayesinde figürlerin duygu ve düşünce evrenleri, kendileri tarafından, dolayısıyla aracısız sergilenir. Ancak, diyalog söz konusu doğrudanlığına rağmen bir sınırlılığı da barındırmaktadır. Figür, kendini ve birikimini yeteneğin ve bağlamın verdiği izin kadarıyla ifade edebilme, aktarabilme imkânına sahiptir. Bir başka deyişle, özellikle bağlam, figürün içindekileri, konuşmanın, sohbetin gerektirdiği konu dağarcığı çerçevesi içinde kalarak dışa vurma durumunda kalmasına yol açar. (Sazyek, Hakan. 2004)

Sorunsallaştırma, yüzeysel tanımıyla; bir kavramı bilimsel yöntem ve tekniklerle irdelemek, tanımlamak, betimlemek, kavramın anlam ağındaki ilişkili ögelerle ilişkilerini tanımlamaktır. Kitap, yapay zeka ve sanat başlığı ile başlar kusursuz sanat, matematiğin sanatı, Marksist estetik, aşk ve mizah gibi farklı konuları sorunsallaştırarak ilerler. Bu ilerleme, soruların açık anlaşılır bir şekilde, alt metinlerle temellendirilerek ilerlemesine dayanır. Söz gelimi ayna olarak sanat başlığı, anlatıcılardan biri olan Selman’ın “Sanat, eski zamanın bilgileri için bir aynadır.” cümlesi ile başlar. “Platon’un Devlet diyaloğunda Sokrates, Glaukon’a ressamın yaptığı işi anlatmaya çalışırken ‘İstersen bir ayna al eline, dört bir yana tut. Bir anda yaptın gitti güneşi, yıldızları, dünyayı, kendini, evin bütün eşyasını, bitkileri, bütün canlı varlıkları.’ diyerek ressamın yaptığı işin ayna tutmak olduğunu söyler.” Kitapta yer alan bu cümlelerden sonra ikili arasında ayna (mimesis) düşüncesi konuşulur. Sorunsallaştırma yapılırken karakterler mitolojiden ve felsefeden sıklıkla yararlanırlar. Diyalogda geçen bilgiler, ayrıntılı okumalar için dipnot ile okura sunulur. Bu sayede okur bahsi geçen kişi ve konularda genel geçer bir bilgiye sahip olma imkanı bulur.

Düşünme yönelmeyle başlar. Düşünme; felsefenin yanında bilim, sanat, din ve günlük hayat etkinliklerine de olanaklı kılar. Hem duyu içeriğinin algılanması, hem de kavramların anlamlandırılması olan düşünme; yalın–ayrıntılı, sığ-derin, çözümleyici, birleştirici, tek yönlü-çok yönlü olabilir.

Metin, özellikle Ömer Alkan’ın dili keskin yargılar içerse de, bu yargıların sanki bir inşa süreci içerisinde bir sonraki yargıyı desteklediği hissedilir. Diğer bir ifadeyle, Ömer Alkan, yargılarının keskinliğiyle kendinden emindir, ama bu kendinden eminlik hali, düşüncesinin değişip gelişebileceğine dair olan inancıyla birlikte ilerlemektedir. Diyalog içinde yanlış bir yargı bile daha doğruya ulaşmak için bir aracı olabilir. Ömer Alkan ve Selman Bilgehan bu amaç ve bu doğallık içerisinde düşünce hareketliliği oluşturma çabasındadır.

Kitabın son cümlelerinde yer aldığı gibi “Her kahvenin devamı gelsin. Bir bardağı diğer bardağa bağlayan sözlerin sonu gelmesin. Sözlerin, söyleneceklerin sonu gelmesin. Devam etsin. “

 

Kaynak:

Alkan ve Bilgehan, (2020). Kahve Arası Sanat Konuşmaları. İstanbul: Fihrist Kitabevi

Fihrist Kitap, Ömer Alkan

Görseller:
instagram.com

spot_img
Asya Yüce
Asya Yüce
neşesi yeter!

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Magnum Fotoğrafçısı Elliott Erwitt: Sıradışı Perspektif

Magnum fotoğrafçılarının yeni yazısında Elliott Erwitt'in hayatına ve eserlerine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Ahmed Arif | Hasretinden Prangalar Eskittim

Söylenti Edebiyat editörleri, Altı Çizilenler serisinde bu ay, doğum gününde, şiirin aykırı sesi, toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden, Türk edebiyatının benzersiz şairi Ahmed Arif'e yer veriyor!

Orta Çağ Avrupası’nda Evlilik, Boşanma ve Eğlence Kültürü

"Ben senin için yaşamayı göze aldım" diyenleriniz varsa, itinayla "Sıkıysa Orta Çağ'da yaşasana" diyebilirsiniz çünkü bu çağda yaşamak sanıldığından çok daha zor.

HBO Max’te İzleyebileceğiniz Yapımlar

İşte HBO Max'te izleyebileceğiniz yapımlar.

Exulansis: Anlaşılamamanın Getirdiği Vazgeçiş

Exulansis, kişinin anlaşılamayacağını düşünerek kendini anlatmaktan vazgeçişini konu alır.

Şahane Hatalar : Kendi Maceranı Kendin Yarat

Sadece hataların sonuçlarına odaklanmak yerine, bu hataların insanları nasıl şekillendirdiğini ve nasıl birer öğrenme fırsatı sunduğunu ele alan sıra dışı kitap: Şahane Hatalar.

Yahya Kemal Şiirlerinde Yedi Farklı Tema

"İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar." Türk edebiyatına hayalinden kelimeler armağan ve miras bırakan Yahya Kemal Beyatlı.