Aydınlanma Çağı denince akla gelen ilk isimlerden biri olan Immanuel Kant, 18.yüzyılın ahlaki değerleri, metafizik ve etik anlayışlarına yönelik geliştirdiği teorileriyle ve yöntemleriyle bilinir. Alman filozof Kant’ın görüşleri, dönemin düşünürlerinden Jean-Jacques Rousseau ile insanların eşitliği ve doğuştan getirdiği özgürlük haklarına inancı açısından benzerlik gösterir. Kant, yine Rousseau’nun görüşleri ile benzer şekilde, insanların doğuştan getirdikleri hakların kendi iradeleri doğrultusunda belli bir ölçüde sınırlandırılması karşılığında, evrensel insan haklarının gözetildiği bir devlet düzeninden bahsetmesiyle de dönemin düşünürlerinden farklılık gösterir.
Kant‘ın estetik ve güzellik kavramlarına yönelik teorileri ise halen tartışma konusudur. Bu kavramlara dair görüşlerini evrensel ilkelere dayandıran Kant, estetiğin görselliğin ötesinde çok yönlü bir deneyim olduğuna dikkat çeker. Peki, sanat eserlerinden doğal güzelliklere kadar bir çok konuyu içinde barındıran bu kavramlar ile ilgili deneyim ve görüşler söz konusu olduğunda evrensel bir birliğe varılması mümkün müdür? Gelin bu yazıda Immanuel Kant’ın estetik anlayışına yakından bakalım.
Beğeni Yargısı Nasıl Gelişir?

Immanuel Kant, güzellik ve estetik anlayışına ilişkin görüşlerine çoğunlukla Yargı Yetisinin Eleştirisi eserinde yer vermiştir. Ona göre; estetik ve güzellik kavramları üzerinde belirleyici olan etkenlerin başında yargı gücü gelir. Kant, eserinde konuyu şöyle özetler: “Bir şeyin güzel olup olmadığına karar vermek için tasarımı bilgi amacı açısından anlama yetisi aracılığıyla nesneye bağlayamayız, fakat daha ziyade muhayyile aracılığıyla özneye ve onun hoşlanma veya hoşlanmama duygusuna bağlarız. Beğeni yargısı öyleyse bilişsel dolayısıyla mantıksal bir yargı değildir, fakat daha ziyade, belirlenim zemini öznel olmaktan başka bir şey olmayan estetik yargıdır.”
Kant’ın estetik yargı kavramına göre; beğeni yargısının bir çıkar gözetmeksizin hoşlanma veya hoşlanmama duyguları ile ilişki içinde olduğu ifade edilebilir. Bu görüşe göre; bir varlık kişilerin ilgi alanlarından bağımsız, menfaat gözetmeden ve herkes tarafından beğenilebiliyor olmalıdır. (Kant, 2016)
Evrensel Güzellik İdeali Mümkün Mü?
Immanuel Kant, en önemli eserlerinden biri olarak gösterilen Arı Usun Eleştirisi’nde insanların deneylerden bağımsız olarak doğuştan donatıldıkları yetenekleri ile elde edebildikleri a priori bilgi kavramından söz eder. Ona göre; bu bilgilere matematik ve fizik gibi alanlarda da rastlamak mümkündür.
Kant’a göre estetik yargısı öznenin duygularına gönderimi ile oluşsa da a priori olan yani evrensel bir güzellik idealinin gerçekleşmesi mümkündür. Estetik deneyim, bilimsel bilginin konusu olabilir. Temel estetik yargılar üzerinde normatif düşünce ve kavramların etkisi de olabilir. İnsanlar şahsi kanaatlerince olması gerektiğini düşündükleri özelliklere göre bir varlığa karşı beğeni yargısı oluşturabilirler. Kant, bilişsel durumun yanında duyguların da etkisinin bulunduğu bu güzellik kavramını “evrensel bir ses” şeklinde ifade eder. Diğer yandan söz konusu kavram, evrensel geçerlilik iddialarına rağmen tamamen kanıtlanamamaktır. Çünkü bahsi geçen evrensel sesin hoşlanma ve hoşlanmama gibi duygularla da ilişkisi bulunmaktadır. (Kant, 2015)
A Priori Bilgi Nedir?

Kant’a göre, a priori bilgi, insanın deneyimlerinden bağımsız olarak var olan bir bilgi türüdür. İnsan bilinci, bazı kategoriler aracılığıyla nesneleri anlamak için yapılandırılmıştır. Zihin duyular aracılığıyla gelen deneyimlerin ötesinde bu kategoriler tarafından düzenlenir ve anlam kazanır.
Kant, Arı Usun Eleştirisi/ Saf Aklın Eleştirisi eserinde bu konuya şöyle açıklık getirir: “Saf aklın işlevi, nesnelerin sadece olası deneyime dair bilgisini değil, aynı zamanda tüm nesnelerin kendileri hakkında önceden bilgi sahibi olma yeteneğidir.”
Kant‘ın kategorileri, düşünce yapılarının evrensel ve zorunlu olduğunu iddia ettiği kavramlardır. Ona göre bu kavramlar, deneyimimizi anlamak için zorunlu olan temel kavramlardır ve bu kategorilerin olmaması durumunda dünyayı anlamak mümkün olmaz.
A Priori Kategoriler Nelerdir?

Immanuel Kant‘ın insan zihninin deneyimi anlamlandırmak için kullanmaya eğilimli olduğu evrensel ve zorunlu kategorilerinin başında nedensellik gelir. Nedensellik, bir olayın diğer bir olaya göre nasıl şekillendiğini anlamak bakımından insan zihni için önemli bir bilgi kaynağıdır. Düşünce süreçlerimizi düzenlememize ve deneyimlerimi anlamlandırmamıza yardımcı olan diğer özelliklere bakacak olursak Kant, farklı algıları bir araya getirme isteğini birlik, bir şeyin gerçekleşebilme potansiyelini mümkünlük, nesneler arasında ilişkileri anlama yeteneğini ilişki ve olayların zamanlamasını kavrama yeteneğini zaman ifadeleri ile kategorize eder.
Kant, farklı öğelerin bir arada bulunabilmesini çoğulluk, bir deneyimin bütünlüğünü topluluk, belirli koşullar bulunması zorunluluğunu gereklilik, bir nesnenin deneyimlenebilir olmasını gerçeklik, bir şeyin var olmasını varlık, bir nesnenin niteliklerini anlama yeteneğini nitelik, nesnelerin evrendeki konumunu anlama yeteneğini de mekan kategorileri ile açıklamıştır. (Kant, 2015)
Özetle, Immanuel Kant’ın Yargının Yetisinin Eleştirisi’nde açıklanan estetik teorisi, güzelliğin doğasına ve sanatsal yargıya odaklanır. Kant, estetik yargıların öznel olduğunu ancak aynı zamanda “ilgisiz zevk” duygusuyla yönlendirilen evrensel bir niteliğe sahip olduğunu savunur.
Kaynakça
Kant, I. (2015). Arı Usun Eleştirisi. İstanbul: İdea Yayınevi.
Kant, I. (2016). Yargı Yetisinin Eleştirisi. İstanbul: İdea Yayınevi.
Kapak görseli: theneweuropean.co.uk