Tarih, psikoloji, felsefe ve sosyoloji gibi bilim dallarıyla beraber edebiyat, bir çıktı sanatına dönüşüyor. Zaman, mekân, duygu durumları ve olaylar estetik bir dille ifade edilmeye, aktarılmaya devam ediyor.
Kendi dilimize çevrilen özgün eserlerle bir tarihe tanıklık ediyor, başka kültürlerin edebiyatını tanıma imkanı buluyoruz. Yüzyıllar önce yazılan oyun metinleri okunuyor, sahneleniyor, yönetmenlerin dilinde bambaşka bir biçimde hayat buluyor. Ciltlerce kitap kütüphane raflarında okurları için var olduğu sürece biz de bu yazı sanatında hayat bulacağız.
“Edebiyat, sahip olduğumuz en zengin ve en kapsamlı insan bilincinin bir kaydıdır.”
David Lodge
Bu yazımızda da Norveç tarihinin, Norveç edebiyatını nasıl şekillendirdiğini dönemin olayları ve eserleri üzerinden inceleyeceğiz.
Edda ve Skaldik
Norveç edebiyatının çağdaş Avrupa edebiyatları arasında en geç gelişenlerinden; fakat aynı zamanda da en derin köklere sahip olanlarından biri olduğunu söyleyebiliriz. Norveç edebiyatının kökleri, pagan kültürüyle İskandinav geçmişine, bin yıldan daha eskiye uzanıyor, Viking Döneminde taş üzerine yazılmış runik yazıtlara ve eski pagan şiirlerine yaslanıyor. Pagan İskandinav kültürünün etkisinin olması sebebiyle İzlanda edebiyatı ve Danimarka edebiyatı ile benzerlik gösterdiğini de söyleyebiliriz.
Aliterasyonlu dizelerin inceliklerini ve skaldik şiirde kullanılan birçok “kenning”in arkasındaki anlamı kavrama amacıyla Bragi Boddason ve Eyvindr Skaldaspillir gibi şairlerle birlikte 9. ve 10. yüzyılların pagan “eddic” şiirleri ve “skaldik” mısralarıyla başlıyor. Eddic şiir; içerik, üslup ve ölçü açısından basit olup mitolojik konular ya da kahramanlık konuları ile ilgilense de skaldik şiir ise tam tersine karmaşık ve genellikle krala bir saygı olarak oluşturulmuş diyebiliriz.

Ortaçağ İskandinavya şairleri, baş döndürücü bir karmaşıklık derecesine kadar genişleyebilecekleri kenning (karmaşık metafor diyebiliriz) adlarıyla bir adlandırma sistemi geliştirdiler. Örneğin; ‘balık’ kelimesini ‘fiyortun yılanı’ ifadesiyle değiştirme, ‘geminin tezgahı’ ifadesini ‘fiyort’ yerine alabilme gibi… Sonuç garip: ‘geminin tezgahının yılanı’ – ki bu elbette basitçe ‘deniz’ anlamına geliyor- ama kenningsler için “sadece şiirin kibrine aşina olanlar bunu bilir,” deniyor.

Karanlığın Dört Yüz Yılı
Uzun süre Danimarka kültürünün Norveç’e empoze edilmesiyle ve bu nedenle -tüm amaçlara rağmen- tam anlamıyla Danimarka eserleri üretilmesinin sağlandığı o karanlık dönem… Norveçli ünlü oyun yazarı Henrik Ibsen 14. Yüzyıldan 1814’e kadar süren bu uzun döneme “Karanlığın Dört Yüz Yılı” adını verdi. Norveç Üniversitesi’nin kurulması ve Norveç’in Danimarka’dan ayrılmasıyla birlikte bir reformasyon sürecinden ve sonrasında da yeniden canlanan bir Norveç edebiyatından söz etmek mümkün.
16. ve 17. Yüzyıllar
On yedinci yüzyıl, Norveç’te edebi faaliyetlerin yetersiz olduğu bir dönem olsa da önemli katkıları olan yazarlardan söz etmeliyiz.
Bu çağın en özgün yazarlarından Absalon Pederssøn Beyer, 1567’de Norveç için bir özür yazısı olan “Om Norgis rige (Norveç Krallığı Üzerine)” adlı eseri ile karşımıza çıkıyor.
Bir diğer göze çarpan isim ise Petter Dass. Kuzey Norveç’in manzarasını, halkının yaşam tarzını ve koşullarını bir din adamının ve ülkenin bir parçasının yaşamının canlı bir resmiyle veriyor. Nordlands trompet’i (Nordland’ın Trompet’i) ise en göze çarpan eseri olarak tarihteki yerini koruyor.Ayrıca Norveç’in ilk tanınan kadın yazarı olan ve güçlü bir dini şiir yazarı Dorothe Engelbretsdatter ise dönemin göze çarpan yazarlarından biri.
Holberg Çağı
Danimarka edebiyatının en büyük klasik yazarı olarak kabul edilen ve aynı zamanda denemeci, filozof, tarihçi ve oyun yazarı da olan Holdberg, Norveç ve Danimarka’da dönemin başına adını vermiştir: Holberg Çağı.
Hümanizm, aydınlanma ve Barok’tan etkilenen Ludvig Holberg, modern Danimarka ve Norveç edebiyatının kurucusu olarak kabul ediliyor.
Ludvig Holberg, Norske Selskab (Norveç Topluluğu) üyelerinden biriydi. Bu topluluk, 1813’e kadar Kopenhag’da faaliyet gösteren Norveçli öğrenciler için bir edebiyat topluluğuydu. Üyeleri arasında yazarların, şairlerin ve filozofların olduğu bu topluluğun 1772’de Ove Gjerløw Meyer tarafından kurulduğu biliniyor.
Ve bu döneme damga vuran bir diğer isim: Christian Braunmann Tullin. Norveçli bir işadamı ve şair olan Tullin’in çağdaşları tarafından Danimarka ve Norveç’in en önemli şiirsel yeteneklerinden biri olarak kabul edildiği biliniyor. Tullin, çağın kültürel karamsarlığı ile iyimserliği arasındaki gerilimi çok güzel simgeliyor.
Ve bu dönemde Trondheim’da bir Norveç Kraliyet Öğrenim Derneği’nin kurulması, Norveç’in kültürel özlemlerini ortaya koymaya başladığının da kanıtı olarak görülüyor.
Kaynakça:
Blankner 1938