Kehanet, Sembolizm ve Süregelen Gizem: Tarot Kartlarının Kültürel Yolculuğu

Editör:
Canan Avent
spot_img

Modern veya bilgi çağı olarak adlandırılan bir çağda yaşıyor olmamıza rağmen astroloji, numeroloji, kart veya tarot falı gibi bazı geleneksel uygulamaların modern toplumlardaki bireyler üzerinde hala etkili olduğu söyleyebiliriz. Toplum makro düzeyde modern kabul edilirken, bu geleneksel inanç sistemlerinin kalıcılığı, bireysel bazda insanların daha eski veya geleneksel düşünme biçimleriyle bağlantı kurduğunu da gösteriyor.

Visconto Sforza dünyanın en eski tarot kartlarıdır Kaynak

Tarot kartları başlangıçta oyun oynamak için ve bir statü sembolü olarak kullanılırken, 18. yüzyılın sonlarına doğru okült ve kehanet uygulamalarıyla ilişkileri ortaya çıkmaya başladı. Etteilla olarak da bilinen Fransız okültist Jean-Baptiste Alliette, tarot kartı okumaya ilişkin ilk kesin kılavuzu yayınlayarak tarotun ruhsal ve kişisel gelişim için bir araç olarak kullanılmasının temelini atmıştır.

Bu metinde, tarot kartlarının tarihini, farklı felsefe ve inanışların tarot kartlarının sembolizmini ve yorumunu şekillendirdiğini ve kültürel açıdan önemini inceleyeceğiz.

Tarot Kartlarının Tarihçesi

Tarot kartları, 78 karttan oluşur. Bilinen en eski tarot desteleri, günümüzün briç oyununa benzer bir oyun oynamak için İtalya’da on beşinci yüzyılda tasarlanmışlardı. Ancak, zamanla tarot kartları, kehanet ve ruhsal gelişim için de kullanılmaya başlanmıştır. Memlûk Destesi’nin 1350’lerde İtalya’ya gelmesiyle birlikte, İtalyanlar kendi oyun kartı destelerini üretmeye başlamıştır. Bu, tarotun Avrupa’ya nasıl yayıldığını ve bu süreçte nasıl evrildiğini gösteren önemli bir kültürel bağlantıdır (Kaplan ve Huets, 1978, s.7).  Bu kartlar, günümüz tarot kartlarından farklı olarak, sadece 52 karttan oluşmaktaydı. 15. yüzyılda ise, tarot kartlarına 22 adet Büyük Arkana kartı eklenmiştir.

Tarot Kelimesinin Kökenleri

“Tarot” kelimesi, kökeni tam olarak belirlenemese de İtalyanca “Tarocchi” kelimesinden türetildiği bilinmekte. İtalyanca aslı trionfi ve Türkçe kullanımı ile “zafer” kartları da deniliyor olmasının sebebi, takım içerisindeki 22 kartın, cartacce kısmında bulunan 52 karttan daha üstün kartlar olması ve oyunda el kazanmaya yarayan en güçlü kartlar olarak kullanılmalarından kaynaklıdır.

Yaygın olarak düşünülenin aksine, kehanet kartlarının anlamı zaman içinde değişir, her dönemin kültürüne ve bireysel kullanıcıların ihtiyaçlarına göre şekillenir. Yüzyıllar önce insanların aşina olduğu alegorilere veya olaylara atıfta bulunduğundan, bu destelerin yabancıları için bu kadar kafa karıştırıcı oluşunun nedeni kısmen budur.

16 yüzyıl İtalyan oyun kartlarına ait yaprak parçaları Kaynak

El Boyaması Kartlar

Oyun kartları, baskı sanatıyla birlikte gelişim göstermiştir. Avrupa’da 13.yüzyıldan 18. yüzyıla kadar oyun kartları olarak görülen ve basılan tarot desteleri, 18. yüzyıldan sonra fal amaçlı kullanılır hale gelmiştir. Baskı sanatının çoğaltılma özelliği ile birçok kesime ulaşma imkanı bulmuştur. Oyun kağıdı destelerinin ve kağıdın doğduğu yer olan Çin, belirli bir döneme ait herhangi bir kart destesini yapmak için gereken temel bileşenin kağıt olduğu göz önüne alındığında, tarot destelerinin potansiyel kökenlerinden biri olarak kabul edilebilir. 1300’lere gelindiğinde, kâğıt oyunu Mısır’daki Memlük Sultanlığı’na ulaşmış ve as ile on arasında numaralandırılmış dört takım ve üç ya da dört mahkeme kâğıdından oluşan bilindik şeklini almıştı.

Desteler daha yaygın olarak bulunmadan ve alternatif baskı yöntemleri kullanılmadan önce, seri üretimin başladığı 1650’lerde Fransa’da, tarot desteleri elle çizilmiş ve boyanmış ayrı kartlardan oluşuyordu. Tarot kartları ve oyun kartları el boyaması ile üretilişi, kartların lüks ve zengin kesime hitap ettiğini gösterir. Bu da el boyamasının, baskı ile üretilmiş kartlara göre daha değerli olduğunu belirtir. 

Visconti-Sforza destesi gibi bu ilk tarot desteleri elle boyanırdı ve statülerinin bir sembolü olarak varlıklı aileler tarafından yaptırılırdı.

Visconti Sforza destesinden Kaynak

Başlangıçta tarot İtalya’da oynanan bir oyun olsa da daha sonraları tüm Avrupaya yayılmıştı. İtalya’dan Almanya, Fransa ve İngiltere gibi ülkelere yayılan oyun İtalyanca adı tarocco ile anılmak yerine, oyunun adı kendi dillerine uyarlanılarak kullanılmıştır. Fransızlar, tarot oyununu ve kartlarını benimseyerek, farklı görsel tasarımlar ile kartları modifiye edip tarocconun, tarot adı altında dünyaya yayılmasını sağlamışlardır (Parlett, 2008).

Kartların keyif aktivitesi olarak başlayarak kehanetler için kullanılması daha da eskiye, 14. yüzyıla dayanmaktadır ve muhtemelen Türkiye’den Batı Avrupa’ya getirilen Memlük oyun kartlarıyla ortaya çıkmıştır.

Türkiyeden iki el boyaması Memlük kartı solda ve Visconti ailesi destesinden iki kart sağda her ikisi de 15 yüzyıl civarı Kaynak

Anikonizm ve İslami İnanç Sistemine Uyum

Memlûk Destesi İslam Sanatı’ndan etkilenmiştir ve bu durum tarot destelerinin İslam kültürüyle bağlantılı olarak değiştiğine de işaret eder. Memlûk Destesi’nde, İslami inanç sistemine uygun olarak anikonizm etkisiyle insan figürleri yer almamaktadır. Bu, İslam kültüründeki resimsel geleneklerin ve inanç sistemlerinin kart tasarımına nasıl yansıdığını gösteren bir örnektir.

Kaynak

Ayrıca, İtalyanlar, klasik oyun kartı destelerinde kadın figürlerini kullanmamışlardır; ancak daha sonra tarot desteleriyle birlikte bu değişmeye başlamıştır. Avrupa’da Kraliçe soylu kartının ortaya çıkışı ise ilk kez Fransız ve İngiliz Destelerinde gerçekleşmiştir (Farley, 2009, s.7,13).

Tarot’un Evrimi: Okültizmden Kişisel Gelişime

Özellikle Klasik dönem çalışmalarının yeniden canlandığı Rönesans döneminde tarot kartlarının geçmişle olan bağlantısı daha detaylı incelenmeye başlanmıştır. Rönesans boyunca yayılan geçmişi canlandırma çabaları, tarot kartlarının sembolik anlamlarının kökenleri üzerine yapılan çalışmaları da etkilemiştir. Kartların kehanet anlamları, kartların oluşturulduğu 1450’lerin İtalya’sında değil, kadim öğretilerde aranır hale gelmiştir. Kartlar, kehanet ve anlam bağlamında Çin, Mısır, Yunanistan ve Roma gibi pek çok kadim medeniyette Hermetik ve Gnostikler gibi pek çok toplulukla ilişkilendirilmiş, hatta Kabala ya da Sufi öğretilerle harmanlanarak Semitik dinlere bağlanmıştır (Dean, 2015).

Tarot kartı tasarımları antik sembolleri, tarihi olayları, dini metaforları bir araya getirir. İmgeleri Orta Çağ’ın sonunda Avrupa’nın ikonografisine aittir: hem hümanizmin başlangıcından edebi ve Hıristiyan referanslar, hem de Orta Çağ’ın hayal gücünden figürler ve astroloji, simya gibi alanlardan etkiler içerirler. Bu imgeler, zamanın başlangıcından beri bizimle konuşan insanlık durumunun arketipleridir: güç, aşk, zafer, ölüm, cehennem, cennet, dünya, gökyüzü, güneş ve ay. Tarot kart destelerinin en yaygın türlerinden biri, orijinal olarak tahta bloklarla basılan ve daha sonra 17. yüzyılda elle boyanan Tarot de Marseille’dir.

1789 yılında, Fransız okültist Jean-Baptiste Alliette, tarot kartlarına kehanet anlamları yükleyerek Mısır tarot destesini yarattı. Bu deste, Mısır tanrısı Thoth aracılığıyla ilahi zekayı simgeleyen eski Mısır büyüsünün sırlarını açığa çıkarmayı vaat ediyordu. Etteilla’nın tarot destesi, önceki Tarot de Marseilles varyasyonlarından farklıydı ve hem ruhani hem de dünyevi kehanet için kullanılabiliyordu.

Wellcome Koleksiyonunda bulunan Etteillanın tarot destesinin Mısır Memphisteki Ateş Tapınağına yerleştirilen Thothun kitabının yaprakları şeklinde çerçevelenmiş bir düzenlemesi Kaynak

Etteilla’nın katkısı, tarotu geleneksel bir kart destesinden kehanet ve ruhani içgörü için derin bir araca dönüştürmüştür. Kartlara anlamlar yüklemeye yönelik yenilikçi yaklaşımı, tarotun evriminin temelini atmış ve tarot okuma tarihinde silinmez bir iz bırakmıştır.

Teosofik Felsefenin Kültürel Anlamı

Teosofik felsefe Helena Petrovna Blavatsky ile 19. yüzyılın sonlarında ortaya çıkan, mistisizm, okültizm ve Doğu dini geleneklerini harmanlayan ruhani bir inanç sistemi oluşturur. Teosofi felsefesi, tarotu sadece kehanet aracından öte, ruhsal bir rehber olarak görmeye yönlendirdi. Örneğin, tarot kartlarında cinsiyet eşitliğinin teşvik edilmesi, teosofik felsefeden kaynaklanmaktadır. Teosofi, kadın ve erkek arasındaki eşitliği savunur ve bu eşitlik, tarot kartlarında kadın ve erkek figürlerinin yan yana getirilmesiyle yansıtılır.

Temel ilkeler arasında ruhların ruhsal evrim için birden fazla yaşam geçirdiği reenkarnasyon inancı, eylemler yoluyla kaderleri şekillendiren karma kavramı ve insanlığı mükemmelliğe götüren ruhsal rehberler olan Yükselmiş Üstatların varlığı yer almaktadır. A. E. Waite’in Rider-Waite-Smith destesindeki teosofik fikirler Tarot sembolizmi üzerinde oldukça etkilidir. Cinsiyet eşitliği, mükemmelliğe doğru ruhani yolculuk, alçakgönüllülük ve açıklığın önemi de Tarot’u önemli ölçüde etkileyen ve Yeni Çağ ve okült topluluklarını incelikle etkileyen teosofik felsefenin vurgulanan yönleridir.

1920 1930 yılları arasında basılmış Rider Waite Smith destesinin eski bir setinden sekiz kart Frances Mulhall Achilles Kütüphanesi Whitney Amerikan Sanatı Müzesi

Teosofi, reenkarnasyon inancını ve ebedi döngüler kavramını içerir. Bu kavramlar, tarot kartlarında lemniscate (sonsuzluk sembolü) ve tekerlek gibi geleneksel sembollerle sembolize edilir. Örneğin, lemniscate sembolü, tarot kartlarında sürekli değişim ve dönüşümü temsil eder. Tekerlek sembolü ise, hayattaki döngüleri ve karmayı temsil eder. Budala kartının hem acemiyi hem de alçakgönüllük kavramını temsil etmesi, teosofik felsefeden kaynaklanmaktadır. Budala, durumları açıklıkla ve önyargısız yaklaşmanın önemini vurgular.

Budalanın Marsilyadan modern Piemontese desenine dönüşümü Kaynak

Madam Blavatsky tarafından ortaya atılan Yükselmiş Üstatlar kavramı, tarot kartlarında bilgeliği simgeleyen dağlar aracılığıyla tasvir edilir. Tarot kartlarında tasvir edilen dağlar, Yükselmiş Üstatların bilgeliğinin sembolleri olarak yorumlanır ve varlıkları çeşitli aydınlanmış bilgi ve bilgelik derecelerine işaret eder. Örneğin, Büyük Arkana’daki Yüksek Rahibe kartı, Yükselmiş Üstatların bilgeliğini temsil eder.

Tarot kartlarında tasvir edilen ruhsal yolculuk, teosofik felsefeden kaynaklanan bir diğer önemli temadır. Mahkeme kartlarında Budala’dan Kral’a doğru ilerleme, maddeden maneviyata doğru yolculuğu sembolize eder. On küçük koz ise, ruhsal yolculuğun teosofik fikirlerini tasvir ederek yaşam boyu doğal ilerlemeyi vurgular.

Karma kavramı, teosofik felsefenin tarot anlayışının ayrılmaz bir parçasıdır. Geçmiş, şimdiki ve gelecek kartların eylemler ve sonuçlar olarak yorumlanması, karma kavramına dayanmaktadır.

Oyun Kartlarının Yasaklanması

Birçok eski toplumun çeşitli kehanet sistemlerine sahip olduğu bilinmekle birlikte, hiçbir kaynakta kehanet veya geleceği tahmin etmek için kart kullandıklarına dair yaygın bir kanıt yoktur. Bununla birlikte, tarot kartlarını tasarlayan, inşa eden ve tasvir eden kişilerin çok çeşitli ideoloji ve felsefelerden etkilendikleri açıktır. 

Bu etkileniş, bireylerin ve dolayısıyla grupların kontrolü hatta manipüle edilmeye açık oluşunu da simgelediğinden oyun kartlarının Avrupa’da birçok yerde yasaklanışı kart oyunlarının toplumsal etkileşimleri ve kabul görmeleri açısından kültürel bir perspektif sunar.

Özellikle Yeni Çağ döneminde Avrupa’da tarot kartlarının kullanımını yasaklayan veya kısıtlayan mahkeme kararları, tarot kartlarıyla ilgili şu anda mevcut olan en önemli kayıtlar arasındadır. Bu durum, tarot kartlarının o kadar güçlü etkilere sahip olduğunu göstermektedir ki, girdikleri her toplumda günlük yaşamı etkileme yeteneğine sahiptirler.

Sonuç olarak teknoloji ve bilimdeki ilerlemelere rağmen çağdaş standartlara göre modası geçmiş veya etkisiz gibi görülebilecek uygulamalara ilgimiz devam etmekte. Bu davranış, toplumsal düzeyde modernlikle, bireysel düzeyde geleneksel ya da modern olmayan inanç ve uygulamaların bir arada oluşunun bir yansıması olabilir.

Kaynakça:

Farley, H. (2009). A Cultural History of Tarot : From Entertainment to Esotericism.
London: I.B. Tauris.

Kaplan, S. & Huets, J. (1978). The encyclopedia of tarot. New York: U.S. Games
Systems.

Parlett, D. (2008). The Penguin book of card games. London: Penguin.

Web: 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Ahmed Arif | Hasretinden Prangalar Eskittim

Söylenti Edebiyat editörleri, Altı Çizilenler serisinde bu ay, doğum gününde, şiirin aykırı sesi, toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden, Türk edebiyatının benzersiz şairi Ahmed Arif'e yer veriyor!

Orta Çağ Avrupası’nda Evlilik, Boşanma ve Eğlence Kültürü

"Ben senin için yaşamayı göze aldım" diyenleriniz varsa, itinayla "Sıkıysa Orta Çağ'da yaşasana" diyebilirsiniz çünkü bu çağda yaşamak sanıldığından çok daha zor.

HBO Max’te İzleyebileceğiniz Yapımlar

İşte HBO Max'te izleyebileceğiniz yapımlar.

Exulansis: Anlaşılamamanın Getirdiği Vazgeçiş

Exulansis, kişinin anlaşılamayacağını düşünerek kendini anlatmaktan vazgeçişini konu alır.

Şahane Hatalar : Kendi Maceranı Kendin Yarat

Sadece hataların sonuçlarına odaklanmak yerine, bu hataların insanları nasıl şekillendirdiğini ve nasıl birer öğrenme fırsatı sunduğunu ele alan sıra dışı kitap: Şahane Hatalar.

Yahya Kemal Şiirlerinde Yedi Farklı Tema

"İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar." Türk edebiyatına hayalinden kelimeler armağan ve miras bırakan Yahya Kemal Beyatlı.

Kayıp Seslerden Yazının Öznelerine: Virginia Woolf’un Eserlerinde “Kadın” Teması

Woolf’un dilinde "kadın", tarihin dışına itilmiş bir sesin geri çağrılması, unutulmuş bir hakikatin dile gelmesidir.