Kemal Sunal: sessizliği bile güldüren adam.
”Aslında 10 Kasım doğumluyum. Ama Atam’ın vefat ettiği günde doğum günü kutlayamam, sevinemem, gülemem. 11 Kasım doğum günümdür.” diyen Kemal Sunal, 1944 yılında Malatya’da dünyaya geldi. Tiyatro ile sanat hayatına başlayan Kemal Sunal’ın ilk amatör tiyatro oyunu, Vefa Lisesi’nde okurken rol aldığı Zoraki Tabip‘tir. Ünlü yönetmen Ertem Eğilmez‘in kendisini fark etmesiyle birlikte 1972 yılında Tatlı Dillim filminde rol alarak sinemaya ilk adımını attı.
Kemal Sunal dediğimizde akıllarımızda canlanan bir kahkaha vardır; kimine çocukluğunu, kimine gençliğini hatırlatır. Hafızamızda öyle bir isim olmuştur ki, her birimizde saf mutluluğu temsil edip içimizde unutulmaz bir yer edinmiştir. Bir insan ömründe bir tek kötü hatıra bırakmaz mı? Sanki dünyaya gülmeye ve güldürmeye gelmiştir.
Yeşilçam sinemasında hepimizin ”İnek Şaban” olarak tanıdığı Kemal Sunal, hayatının son gününe kadar kendini sinemaya, sinemayla anlatmaya, öğretmeye ve güldürmeye adamıştır. 3 Temmuz 2000’de hayata gözlerini yumdu. Henüz vefat etmeden pek çok ölüm haberi basında yer almıştı ve belki kendisi de farkındaydı öldüğünde bir neslin gülüşünün solacağını. Hepimiz isterdik televizyondan çıkıp bizlere “Şaka ulan şaka eşekoğlueşek!” demesini.
Kendi çocuklarının olduğu kadar bizlerin de babasıydı, çünkü her birimiz çocukken onun öğrettikleriyle büyüdük. Kemal Sunal bizlere hem unutulmaz tiplemeleriyle hem de yazıp yönettiği kıymetli eserleriyle koca bir miras bıraktı. Onun komedi çizgisi; Türk toplumuna en yakın, en içten yaklaşan, mütevazı ve halkın içinden güldürüyü var eden, kendinden sonrakilere yol gösterici konumundaydı. Beyaz perdeden 7’den 70’e tüm topluma hitap etti fakat ne acıdır ki, o yolda yürüyenler çoktan yolunu kaybetti. Onun klasikleşmiş tüm filmleri kendinden sonraki komedyenlere öğretici olmalıydı ancak günümüde görüyoruz ki bazı kimseler derslerini iyi almamışlar.
Sevgili Kemal Sunal, seni tanıyan kuşak ve senden sonraki gelecek tüm nesiller senin kahkahalarınla gülmeye, anlattıklarını can kulağıyla dinlemeye ve bizlere bıraktığın eserlerinle seni anmaya devam edecektir. Hayır, ne olurdu sanki gitmemiş olsan. Mesela yani…
Hababam Sınıfı (1975)
Rıfat Ilgaz‘ın unutulmaz eserinden uyarlanan Hababam Sınıfı‘nda, başlarında Mahmut Hoca‘nın olduğu Çamlıca Lisesi’nde bir sınıfın başından geçen absürt ve komik olaylar anlatılmaktadır. Zaman zaman güldüren, zaman zaman hüzünlendiren bu film hepimizin Kemal Sunal ile tanıştığı filmdir. İnek Şaban’ın (Kemal Sunal) saf ve temiz duyguları, arkadaşlarının ona yaptığı küçük şakalarla içine düştüğü durumlar ve yine arkadaşlarıyla kurduğu kuvvetli bağ bizi filmin içinde bir çok duyguyu yaşamaya itmektedir.
Kapıcılar Kralı (1976)
Kapıcılar Kralı‘nda Kemal Sunal hayat verdiği karakterle, 70’ler Türkiye’sinde toplumun alt tabakası olarak görülen, birçok işin yüklenip karşılığının adil bir şekilde verilmediği kapıcıların yaşamından ve dönemin sınıf ayrılıklarından mizahi diliyle bahsetmektedir. Kapıcıların içlerinde kalan duyguları, yapmak isteyip yapamadıklarını Seyit (Kemal Sunal) ve Albayla (Bilge Zobu) arasında geçen diyalogları izlediğimizde anlayabiliriz.
Aynı zamanda Kemal Sunal ilk ödülünü Kapıcılar Kralı’yla 14. Antalya Film Festivali ”En İyi Erkek Oyuncu’‘ kategorisinde almıştır.
Tosun Paşa (1976)
Tellioğulları ve Seferoğulları arasındaki çekişmenin mizahi bir dille anlatıldığı bu eserde Kemal Sunal Hababam Sınıfında gördüğümüz saf karakterini devam ettirmektedir. Tellioğullarının kahyası (Kemal Sunal), başına gelen ilginç olaylarla beraber hepimizi güldüren Tosun Paşa konumuna yükselmiştir. Filmdeki en unutulmaz anlardan biri Adile Naşit‘in dans edip şarkı söylediği hamam sahnesidir.
Çöpçüler Kralı (1978)
Çöpçüler Kralı’nda Kemal Sunal, Kapıcılar Kralı’nda olduğu gibi bu sefer de bir çöpçünün başından geçen trajikomik olayları anlatmaktadır. Filmde Ayşen Gruda’nın tiplemesiyele döneminde devlet memurluğuna verilen önemin toplumda ne kadar ayrıştırıcı olduğunu gözlemleyebilmekteyiz. Şener Şen’in hayat verdiği memur karakteri sert görüntüsünün altında aslında bir ana kuzusu barındırmakta ve bu bizlere yüksekte gördüğümüz şeylere çift yönlü bakabilmemiz gerektiğini öğretmektedir.
Korkusuz Korkak (1979)
Korkusuz Korkak filminde Kemal Sunal, canlandırdığı karakterle beraber paranın ölümle burun buruna gelmiş bir insan için ne kadar kıymetsiz olduğunu anlatmaktadır. Filmin öğretisi hayatta neye sahip olursak olalım ‘üç günlük dünya’ dediğimiz şeyin aslında ne kadar gerçek olduğu ve insanın kendi canından başka hiçbir şeyin kıymetli olmadığıdır.
Kibar Feyzo (1978)
Film, Anadolu köylerindeki muhtariyet anlayışını eleştirmektedir. Ağalık statüsü ve bunun getirileri Kibar Feyzo filminde Maho Ağa (Şener Şen) adlı karakter vesilesiyle perdeye yansıtılmaktadır. “Ağanın sözünün üzerine söz söylenmez” anlayışı bu filmde ortaya konulmuştur.
Köyden İndim Şehire (1974)
Film, taşradan zengin olmak için İstanbul’a göçen 4 kardeşin yaşadığı olaylar etrafında şekillenmektedir. Köyden İndim Şehire, Anadolu insanının şehre uyum sağlamaya çalışması, yaşadığı şaşkınlıklar ve kafalarda kurulan İstanbul hayalinin gerçek yüzü anlatılmaktadır.