Kitsch’i tanımlamak kolay değildir ama onu görür görmez tanırsınız (Scruton, 2015).
Kelimenin ilk olarak 1860’lar ve 1870’lerde Münih’in sanat piyasasında ortaya çıktığı ve kolayca pazarlanabilen, ucuz ve çokça rağbet gören resimleri ve eskizleri tarif etmek için kullanıldığı konusunda mutabakat vardır (Scruton,2015). Kitsch (kiç), estetik değer endişesi taşımadan ortaya çıkan, sanat değeri olmayan ve hatta üretime sokularak metalaşan sözde sanat eseridir. Var olanın, kabul görenin tekrarlanmasıyla aşılmaz bir benzeşim sürecine sokularak çoğalmış ve böylelikle bayağılaşmıştır. Bu nedenle popüler kültürün yarattığı tüketim algısıyla ilişkilendirilerek de açıklanmalıdır. Popüler kültür içinde tüketici, herhangi bir dayatmaya bağlı kalmadığını düşünerek tatmin olmak için tüketir. Böylece tüketici, elit kültürün dışında kalsa da pazarın dışında kalmaz. Pazar, sürekli çareler üretir ve imaj oluşturan meta çeşitliliği sunar. İtibar oluşturarak tüketim grubunun dışında kalmayan tüketici, bu benzeşim sürecinde bile popüler kültürün tatmin ortamında bireyselliğini besler.
Kitsch, nesneden ziyade özneyi yani tüketicinin hissini ön plana çıkarır. Hem toplumsal bir fenomen olması açısından hem de sanatsal kategoride kitsch, -miş gibi yaparak izleyicisini düşünmeye, estetik bir algıya ihtiyaç duymaya gerek kalmadan gerçeklik alanından uzaklaştırmaktadır (Ergin Halhalli, 2019). Tüketicinin kitsch ile karşı karşıya geldiğinde ne söylediği ve ne hissettiği önemlidir. Her tür duygusallık böyledir – duyguyu nesneden özneye yönlendirir, böylece hissetmenin ağırlığının olmadığı yalandan bir duygu dünyası, bir tür fantezi âlemi oluşur (Scruton, 2015).

Müzesi

Kitsch, Batı Avrupa ve Amerika’daki toplumları şehirleştiren ve evrensel okuryazarlık anlayışını getiren endüstri devriminin bir ürünüdür (Greenberg, [1939] 2015). Endüstrileşmenin beraberinde getirdiği kırdan kente göç olgusuyla kentte oluşan yeni kültür, kendi sınıfına özgü bir sanat kavrayışı ve beğenisi ortaya çıkarır. Greenberg, bayağı beğeniyi, sanat ve sıradanlığın sınırlarını muğlaklaştırması gerekçesiyle bir tehdit olarak yorumlar. Ayrıca kitsch, piyasanın isteğine göre şekillenirken kitleler üzerinde anestezik bir etki yaratır.

Sanatın özerkliğini yitirmesi ve küresel sermayenin sanata müdahalesi sonucunda neyin sanat olduğuna sermaye sahiplerinin karar vermesi sanatın gidişatını olumsuz yönde etkilemektedir (İlkyaz, 2015). Bu bağlamda Marksist ve post-Marksistlerin fikirlerinden yola çıkarak postmodernizmin, avangard sanatı (yüksek seviyeli sanat, gelenek, gündelik yaşam, ahlaki kural ve normlardan bir kopuş) parçalayarak kitsch ve popüler kültüre alan açtığı görüşünde olanlar da vardır. Postmodernizm etkisinde hızla metalaşan sanat, tüketim kültüründe farklı bir boyut kazanacaktır.

Elit kültürün benimsediği marka değeri yüksek olan, piyasa tarafından toplumun beğenisine ve erişimine açık hale gelerek popülerleşecektir. Bu, orijinal olan sanat eseriyle kitleler arasındaki mesafenin yeniden düşünülmesiyle ilişkilidir. Kitsch nesnenin alaycı tavrının olmasının yanı sıra, kişi bu nesne karşısında kendisini huzurlu ve güvenli hisseder. Popüler imge kullanımıyla birlikte, duygusallığın daha alışıldık kalıplara indirgenmesi de yine alıcıyla kitsch nesne arasındaki mesafenin yakınlaştırılması açısından önemlidir (Ergin Halhalli, 2019). Bu, Leonardo da Vinci’nin Mona Lisa‘sını görmek için Louvre Müzesi’ne gitmekle bilgisayarınızdaki arama motorundan Mona Lisa’yı aratmaya karar vermek gibidir.
Modernizmin bir cevap hakkı olarak öne sürdüğü avangardizm karşısında kitsch, elit sınıfın sanat deneyiminin işçi sınıfına kaymasına olanak tanır. Erişilmezi çoğaltır ve dağıtmak için popüler kılar. Kitsch, orijinal olanı sunmasa da bayağı beğeninin tatmin olması kaçınılmazdır. Kitsch, has kültürün bayağılaştırılmış ve akademikleştirilmiş taklidini ham madde şeklinde alarak, bir duyarsızlık geliştirir ve bunu işler. Kârının en büyük kaynağı budur (Greenberg [1939]2015). Yani kitsch, hazırda bulunan olgunlaşmış bir kültürün varlığına ihtiyaç duymaktadır.

Kitsch günümüzde, “alt kültürün” beğenisine sunulan sözde sanat eserlerinin estetik olup olmadığı üzerine düşünmekten ziyade daha çok sanatın erişilmezliği ya da çoğaltılarak yeniden dolaşıma sokulması, etik ihlal, beğeni ve sanatta sınıfsallık, mekânsal bağlamlar, kültür ve tüketiciler gibi kavramlar üzerinden sanattaki dönüşümün konuşulmasına da imkan vermektedir.
Kaynaklar:
Greenberg, Clement, “Avangard ve Kitsch“, Çev.Merve Yalçın, Melamet 1, no:1(2015), s:44-49.
Ergin Halhallı, H., “Hakikatin İptali ya da Çirkinliğin Meşrulaşması Olarak Kitsch Pratikler”, İnönü Üniversitesi Sanat ve Tasarım Dergisi, Cilt:3 Sayı:8, 2019.
İlkyaz, A. “Çağdaş Sanatın Çıkmaz Sokağı: Kitsch’in Zaferi“, İstanbul Aydın Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dergisi, 1 (1) , s:11-20, 2015.
Scruton, Roger, “Kitsch’in Dayanılmaz Çekiciliği” Çev.Ayşe Boren, web. https://www.e-skop.com/skopbulten/kitschin-dayanilmaz-cekiciligi/2273 (18.06.2021)